Çevirmen: Zawoske

Editör: Mehmet Uyar

Birkaç özel durumlar dışında, 5.derecenin altındaki ülkeler için derece artışının tek bir yolu vardı. Bir kişinin gelişimini Merkez Oluşturma’dan, Kadim Ruh’a, Ruh Oluşturma’ya ve Ruh Değişimi aşamasına yükseltmesi ülkesinin derecesini arttırırdı. Eğer 1.derece bir ülkedeki birisi Merkez Oluşturma aşamasına ulaşırsa, o zaman ülkesi otomatik olarak 2.derece ölümsüz ülkesi seviyesine terfi ettiriliyordu.

Eğer bir Kadim Ruh gelişimcisi ortaya çıkarsa, o zaman ülkesi 3.dereceye yükseliyordu. Bunu takiben, birisi Ruh Oluşturma aşamasına ulaştığında, ülkesi 4.derece ölümsüz ülkesi oluyordu. Ruh Değişimi’yle ise, 5.derece ölümsüz ülkesi oluyordu.

Derece yükseltilmesi muazzam miktarda şans gerektiriyordu. Derece yükseldikçe, bir üst dereceye ulaşmak zorlaşıyordu. 2. Ve 3.dereceye ulaşmak binlerce yıl alabilirdi. 3.dereceden 4.dereceye ve 5.dereceden 6.dereceyeyse, on binlerce yıl bile yetmezdi. 

Bu süreç ne kadar zor olsa da, tek yoldu. Zaman ilerlemeye devam ederken, yeterince yetenekli veya iyi tesadüflere denk gelmiş ya da, başkalarından yardım almış birkaç kişi illa çıkacaktı. Ülkesinin derecesini yükseltecek şartları karşılayan bilen birisi mutlaka belirecekti.

Bu insanlar şüphesiz ülkelerinin liderleri olacaklardı.

Bir ölümsüz ülkesi 4.dereceye ulaştıktan sonra, dış savaş alanına katılma hakları olacaktı. Ancak, güç konusunda, 4.derece ölümsüz ülkeleri 5.derece ölümsüz ülkeleriyle karşılaştırılamazdı.

Gelişim seviyesi arasındaki boşluk sayılarla kapatılacak bir şey değildi. Örnek olarak, 4.derece bir ölümsüz ülkesinin en güçlü kişisi, geç aşama Ruh Oluşturma seviyesindeydi. Eğer onlar 5.derece bir ülkeye yerleştirilirse, anında ikinci sınıf olacaklardır ve Ruh Değişimi uzmanları önünde narin çocuklar gibi görüneceklerdir. 

Herhangi özel bir durum olmadan, Ruh Değişimi seviyesindeki birinin 4.derece bir ülkesi silebileceğini söylemek abartı olmazdı. Bu tür şeyler geçmişte bir kereden çok yaşanmıştı.

Yani gerçekte, 4.derece ölümsüz ülkelerinin dış savaş alanındaki rolü sadece savaşan 5.derece ülkelere destek olmaktı.

Gerçek belirleyici savaşlar 5.derece ülkeler arasında geçiyordu.

Bir ölümsüz ülkesi 5.dereceye ulaşınca, karşılaştıkları ilk büyük sorun kaynak ve materyal eksikliğiydi. Büyük bir ülke ölümsüzlük yoluna adım atan figürlere sayısız kaynak sağlamalıydı. Eğer bu sorunu çözemezlerse, ülke çökerdi.

Düşük derece ölümsüz ülkelerini soymak da bu kaynak ve materyal eksikliği sorununu çözmezdi. Tek gerçek çözüm, 6.dereceye ulaşmaktı.

5.dereceden 6.dereceye yükselmek tek kişinin üst seviyeye ulaşmasıyla olacak kadar basit değildi. Yüksek derece bir ülke olmak için, tek yol dış savaş alanıyla alakalıydı. 

Dış savaş alanı çatlaklarla dolu boşluktaki bir bölgeydi. Uzaydaki kırılmalarla dolu bu savaş alanı ve boşluk rüzgarları Ruh Oluşturma aşamasındaki birini kolayca öldürebilirdi.

Birisi boşluk rüzgarından bir darbe aldığında, en azından Ruh Değişimi seviyesinde değilse, toza dönüşürdü.

Boşluk rüzgarları dışında, en tehlikeli şey rastgele herhangi bir yerde belirebilen çatlaklardı. Bir kere yakalandı Bir kere yakalanınca, Ruh Değişimi aşamasındakiler dahi kolay zamanlar geçirmezdi. Sadece 6.derece ölümsüz ülkelerinden gelen uzmanlar dış savaş alanında istediği gibi hareket edebilirdi.

Her birkaç yüz yılda, 4.derece ölümsüz ülkeleri arasında, devasa bir savaş olurdu. Bu savaş yasaldı ve Ölümsüz Birliği tarafından destekleniyordu.

Kim üst üste 1000 kez kazanabilirse, ülkesi 6.dereceye terfi ettirilir ve büyük miktarda kaynak ve gelişim tekniği verilirdi. Ek olarak, kazanan ülke Ölümsüz Birliği’ne özel bir gelişim metodu öğrenmesi için bir kişi gönderebilirdi. Bu gönderilen kişinin gelişim seviyesi Ruh Değişimi’nin ötesine ulaşırdı. Tabii ki, en önemli ödül bütün 5.derece ölümsüz ülkelerini çıldırtan, Ölümsüz Birliği tarafından yeni evleri olarak kullanacakları kendi gezegenlerinin verilmesiydi.

Ölümsüzler bulundukları toprağın ruhsal enerjisi ve o bölgede doğal olarak oluşan hazinelere çok özen gösterirlerdi. Hatta gelişimin temelinin ruhsal enerji ve materyaller olduğu söylenebilirdi.

Kendi gezegenini oluşturmak 6.derece ölümsüz ülkesinin sembolüydü, ancak Ölümsüz Birliği 6.derece bir ölümsüz ülkesi olma gereksinimleri konusunda son derece katıydı. İlk adım, kendi gezegenlerini oluşturmak için dış savaş alanında üst üste 1000 kez kazanmaktı. İkinci adım; verilen zaman zarfında, 6.derece ölümsüz ülkesinin gezegeninde birkaç tane derece 1-5 arası ölümsüz ülkeleri olmalıydı.

5.derece bir ülkenin terfi ettirilmesinin tek yolu dış savaş alanındaki savaşlardı. Bu kural neredeyse her bir ölümsüz gezegeni için geçerliydi. Genel olarak, 6.derece ölümsüz ülkesi gezegen üzerindeki 5.derece ölümsüz ülkeleri arasında olan savaşlara katılmazdı, ancak her şeyin bir de istisnası vardı. Eğer 6.derece ölümsüz ülkeleri 5.derece ölümsüz ülkelerini güçsüz tutarsa, o zaman ikinci bir 6.derece ülkenin aynı gezegende belirmesi mümkün olmazdı. Ne var ki, bu durumlar çok nadirdi. Çeşitli 5.derece ölümsüz ülkeleriyle gezegende kaç tane 6.derece ölümsüz ülkesinin olduğu, 6.dereceden 7.dereceye yükseliş şansını arttırıyordu.

Dış savaş alanındaki yüksek savaş sıklığı arkasında temizlenmesi gereken bir sürü ceset ve materyal bırakıyordu. 6.derece ölümsüz ülkeleri dış savaş alanını temizleme konusunda oldukça katı kurallara sahipti. Sadece 3.derece veya daha düşük ölümsüz ülkeleri temizlik için gelebilirdi. Dış savaş alanındaki bazı materyaller düşük derece ölümsüz ülkeleri için cennetsel hazineler olarak düşünülebilirdi.

Dış savaş alanı 4.derece ölümsüz ülkelerini destekleyen çeşitli 5.ülkelere dayanan bölgelere bölünmüştü.

Ne derece olunursa olunsun, anlaşmazlıklar her yerdeydi. Zhao ülkesinin dış savaş alanını temizleme şansı kazanması için, Jue Ming Vadisi yaratılmıştı.

Jue Ming Vadisi’nin dışında çok geniş bir formasyon yatıyordu. Birkaç bin yıl önce, bir Ruh Oluşturma gelişimcisi bu formasyonu emirler altında yerleştirmeye gelmişti. Merkez Oluşturma veya Kadim Ruh gelişimcileri bu formasyon sayesinde vadiye giremiyordu.

Bu yüzden; Teng Huayuan, Wang Lin’in Jue Ming Vadisinde olduğunu öğrendikten sonra, içeri gidip de onu öldürememişti.

Jue Ming Vadisi sadece dış savaş alanını temizleme hakkı kazanmak için savaşılan bir yer değildi, ayrıca Zhao ülkesinden dış savaş alanına tek girişti.

3.derece veya daha düşük ölümsüz ülkelerine hazırlanması hariç, 6.derece ölümsüz ülkeleri için tek diğer gereksinim, giren kişi Merkez Oluşturma aşamasından yüksek gelişime sahip olamazdı.

Genel olarak, girme niteliği belirlendikten sonra, Temel Oluşturma gelişimcileri vadinin içine doğrudan gönderiliyordu ve 50 yıl boyunca dışarı çıkamıyorlardı.

Teng Huayuan tam olarak bunu bildiğinden dolayı Wang Lin’in ailesini öldürmüş ve ruhlarını Wang Lin’i dışarı çıkmaya zorlamak için kullanmaya başlamıştı.

Öbür türlü, eğer Wang Lin’i öldürmek isterse, elli yıl beklerdi.

O anda, neredeyse Jue Ming Vadisi’nin tamamı gelişim seviyesi anlayışlarının üzerindeki şeytan vari katilin etrafta gezdiğini biliyordu. Bazı kişiler, bu kişinin çoktan Merkez Oluşturma aşamasında olduğunu ve bilinmeyen birkaç yöntem kullanarak vadiye girdiğine dair varsayımlarda bulunmuştu.

Wang Lin, ruhsal enerjisi vücudu boyunca dalgalanırken Jue Ming Vadisi boyunca kuzeye doğru ilerliyordu. Geçen birkaç günde yaptığı katliamlar sadece öldürme isteğini azaltmamakla kalmamış, öldürme arzusunu da büyük ölçüde arttırmıştı.

Zihni tamamen boştu. Kaç kişi öldürdüğünü bilmiyordu ve hala daha hayatta olan vadideki insanların onu görür görmez titrediklerinden, korktuklarından haberi yoktu. 

Birkaç gün sonra, içten içe şaşkına dönmüş Wang Lin Jue Ming Vadisinin kuzey kıyısına ulaşmıştı. Burada son derece dik bir uçurum vardı. Burayı aşınca, Jue Ming vadisinden ayrılınırdı. Tabii ki, mühürleme formasyonunun etkisi altında, kim ayrılmayı denerse formasyona dokunduğu anda geri ışınlanacaktır.

Bu geçen birkaç günde, Wang Lin her ebeveynlerini düşündüğünde, içi sızlıyordu. Öyle çok acıyordu ki, göğsünü yırtıp açmak istiyordu. Öyle çok acıyordu ki, bazen birkaç ağız dolusu kan kusuyordu.

Zaman geçtikçe, bedeni zayıfladıkça zayıflıyordu, lakin bedenindeki ruhsal enerji gittikçe Ji Alemi’ne yaklaşıyordu.

Uçurumun dibinde durarak, Wang Lin gökyüzüne baktı. Aniden dizlerinin üzerine düştü ve birkaç kez secde etti. İki kan çizgisi alnından çenesine akarken, kalbinden tek bir düşünce geçiyordu, ‘’Anne, baba, Tie Zhu sizi utandırdı…’’

‘’Ah…’’ Bir iç çekiş Wang Lin’in zihninde yankılandı.

Wang Lin kalkmadan önce uzun süre diz çökmüş şekilde durdu. Gözleri, insanın içini ürpertecek kadar soğukken söylendi, ‘’Ne zaman uyandın?’’

Si Tu Nan karşılık verdi, ‘’Beş gün önce. Wang Lin, Teng Huayuan’ın mesajını duydum. O ruh bayrağı Kadim Ruh seviyesinde ruhları mühürleyebilen bir bayrak. Ruhları bozulmadığı sürece, aileni yeniden canlandırmanın şansın var.’’

Wang Lin bir süre düşündü, ardından kafasını salladı.

‘’Teng Huayuan aileni öldürdü çünkü kaçmandan korkuyordu, yani ortaya çıkman için seni zorluyor. Wang Lin, çok fazla özüm kalmadı, ancak seni üç kez daha ışınlayacak kadar kaldı. Dikkatli kullanmalısın. Uyumaya devam edeceğim, fakat sana dış savaş alanına gitmeni öneririm. Oraya gidince, daha hızlı toparlanırım.’’ Si Tu Nan’ın sesi kaybolana kadar kısıklaştıkça kısıklaştı.

Genç adamın zihni daha önce hiç olmadığı kadar berraklaştı. Kaşlarını çatarak, kendi kendine mırıldandı, ‘’Üç kere…’’