Bölüm 139: Yedinci Seviyeye Giriş

avatar
4305 6

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 139: Yedinci Seviyeye Giriş


Çeviri: Deuce

 

Zi Yue hislerini yavaş yavaş geri kazanmadan önce Lin Dong’un bir anda ortaya çıkan figürü onun uzunca bir süre şaşkınlık yaşamasına neden olmuştu. Zi Yue, kendisinin geçmeyi başaramadığı Zihinsel Enerji duvarına doğru usulca yürüyen Lin Dong’a bakarken konuşmaktan kendini alamamıştı: “Yedinci seviye giriş öyle sandığın gibi kolay değil. Yeteneklerinin sınırını bilmen gerek!”

 

En başından beri Zi Yue, Lin Dong’un sahip olduğu yeteneğinin kendisiyle eşit düzeyde olduğunu biliyordu. Zihinsel Enerji duvarının baskısı altında çok acı çektiğinden dolayı Lin Dong bu seviyeye kadar gelmiş olsa bile duvardan geçemeyip sonunda kendisi gibi olacağını düşünüyordu.

 

“Oh.”

 

Lin Dong ise Zihinsel Enerji duvarının önünde durmadan önce Zi Yue’nin uyarısı karşılık sakince başıyla onayladı. Lin Dong gözlerini yavaşça kaparken Niwan Sarayındaki iki Kader Ruh Sembolü şiddetli bir şekilde titremeye başladı. Bir parça, oldukça güçlü bir Zihinsel Enerji bitmek tükenmek bilmeksizin ortaya çıkarken sonunda Lin Dong’un bedeninin etrafında yoğunlaştı.

 

Yoğunlaşmanın tamamlanmasının ardından Lin Dong daha fazla tereddüt etmeyip ilerledi. Zi Yue’nin gergin ve ürkek bakışlarının altında Lin Dong Zihinsel Enerji duvarına adımını attı.

 

“Vıızz Vıızz!”

 

Lin Dong içeriye adımını atar atmaz, Zihinsel Enerji duvarı şiddetli bir şekilde zangırdamasıyla birlikte garip biz vızıldama ve uğuldama sesleri bir kez daha boş duvarlarda yankı bulmuştu. Her yönden gelen kuvvetli bir güç Lin Dong’u alabildiğine geriye doğru fırlatmak ister gibiydi.

 

“Hıhh!”

 

Zihinsel Enerji duvarının muazzam geri itme gücüyle yüz yüze gelen Lin Dong’un ifadesi hafif ciddileşmeye başladı. Kısa bir sürenin ardından, Zi Yue’nin put kesilmiş bakışlarının altında Lin Dong kendi kendine homurdanırken, hafif geriye seğirmiş bedenini bir kez daha ileriye doğru itti, tıpkı dağın zirvesine tempo tutan bir tırmanıcı gibi, ağır ama istikrarlı bir şekilde Zihinsel Enerji duvarına adımlamaya devam etti.

 

“Chi!”

 

Lin Dong adım adım ilerlerken, Zihinsel Enerji duvarının yüzeyi Lin Dong’un temas etmesiyle yavaş yavaş yırtılmaya başlamıştı. Sonundaysa, yırtılma durmaksızın daha da büyümüş ve Lin Dong’un figürü Zihinsel Enerji duvarının dalgaları arasında yavaş yavaş kaybolmuştu.

 

“Başardı…”

 

Zi Yue, Lin Dong usulca kaybolan figürüne bakarken soğuk ama bir o kadar da güzel yüzündeki şok dalgaları giderek büyüyordu. Zihinsel Enerji duvarının tekrar sakinleşen yüzeyine bakarken bir süre gözleri dalmıştı. Uzunca bir sürenin ardından kendine gelip mırıldandı: “Bu nasıl mümkün olabilir…?”

 

En başından beri Zi Yue, Lin Dong’un kendisini aşmayan bir yeteneğe sahip olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden Büyük Usta Yan, Lin Dong’u fazla abartarak takdim ettiğinde bu duruma başlarda hafif içerlemişti. Ancak, Lin Dong’un başarılı bir şekilde yedinci seviyeye girdiğine şahitlik etmesinin ardından onun hakkındaki kötü düşünceleri tamamen dağılmıştı.

 

Büyük Usta Yanın neden o çocuğu bu mücadele için davet ettiğini sonunda anlayabilmişti. Lin Dong’un yeteneği gerçekten de kendi yeteneğinden çok daha güçlüydü.

 

“Bu çocuk…”

 

Bu gerçekle yüzleşince Zi Yue ne kadar soğuk veya gururlu olursa olsun, kendisinde biraz hayal kırıklığına yol açan bu gerçeklik karşısında hayranlığını itiraf etmekten başka çaresi yoktu.* Kısa bir zaman diliminden sonra, zemine düzgünce oturmadan önce hafif bir nefes vermesinin ardından yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Yedinci seviyeye giremediğinden dolayı Zi Yue gelişimini burada yapacaktı. Kule Savaşının sonucu artık Lin Dong’un ellerindeydi.

*Deuce: ha şöyle yola gel

 

“Umarım Zhou Tong’u geçebilirsin…”

 

 

Sembol Usta Kulesinin dışarısındaysa, Zhou Tong yedinci seviyeye ulaşınca dışarıda koca bir koro halindeki kutlama sesleri tüm meydanı doldurmuştu. Han Yun da neşeli bir şekilde sakalını sıvazlarken Büyük Usta Yan ile yanındakilerin suratında garip ve kafası karışmış bir ifade vardı.

 

“Hehe Yan Xuan, sanırım Kule Savaşının galibi belli oldu.” Han Yun, Büyük Usta Yan’a bakarken kıkır kıkır gülüyordu.

 

Han Yun’un sözlerini işiten Yan Şehri cephesindeki Sembol Ustaları sinirden köpürmüş fakat herhangi bir sözlü münakaşaya sebebiyet vermemişlerdi. Geçmiş onca senelerdir, ilk kez birisi yedinci seviyeye ulaşabilmişti. Eğer beklenmedik bir şey bir kez daha meydana gelmezse, Yan Şehri Sembol Usta Loncasının kaybetmesi yüksek olasılıktaydı.

 

“Dereyi görmeden paçaları sıvama!”

 

Büyük Usta Yan gayet sakin ve kendinden emin bir şekilde Han Yun’un lafını kesmesinin ardından bakışlarını tekrar altıncı seviyedeki iki ışık beneğine çevirmişti. Bu iki ışık beneğinin; Zi Yue ile Lin Dong’a ait olduğuna adı gibi emindi. Hocası olarak Zi Yue’nin kapasitenin farkındaydı ve yedinci seviyeye giremeyeceğini zaten biliyordu. O yüzden şu an tüm ümitlerini Lin Dong’a bağlamış durumdaydı…

 

“Lin Dong, her şey artık sana bağlı…”

 

Büyük Usta Yan, derinden bir iç çekti. Eğer bu sefer de yenilirseler Sembol Usta Kulesi, Gökyüzü Ateş Şehrinin eline geçecekti. İşte o vakit, Yan Şehri Sembol Usta Loncasının ünü ve şöhreti dosdoğru dibe düşecekti.

 

Büyük Usta Yanın yüzündeki düşünceli ifadeyi gören Han Yun’un ise keyfine diyecek yoktu. Sembol Usta Kulesini kazandıklarında elde edecekleri muazzam ve görkemli faydalarının çok iyi farkındaydı.

 

“Altıncı seviyede bir ışık beneği kayboldu!”

 

Han Yun’un içinde kelebekler uçuşurken, birden gür bir ses yankı bulmuştu. Bu gür ses, bir süre donakalmasına sebep olurken bakışlarını hemen altıncı seviyeye dikmişti. Sahiden de altıncı seviyede bulunan iki ışık beneğinden biri kaybolmuştu.

 

Altıncı seviyedeki ışık beneğinin kaybolmasına tanıklık eden Han Yun’un ilk tepkisi bir üst kata değil de aşağıdaki beşince seviyeye bakmak olmuştu. Ancak ne var ki, düşündüğü gibi beşinci seviyede herhangi bir ışık beneği yanmamasıyla birlikte yüzündeki ifade de hızlıca değişmişti. Ani bir hareketle bakışlarını hemen yedinci seviyeye yönlendirdi. Ama o da ne, Han Yun yedinci seviyeye bakmaya başladığı esnada gerçekten yedinci seviyede bir ışık daha peyda olmuştu!

 

“Başka biri daha yedinci seviyeye ulaaştıııı!”

 

Yedinci seviyedeki ışık beneğinin giderek büyümesi, Sembol Usta Kulesinin hemen aşağısındaki meydanda kocaman bir şamata ve curcuna çıkarmasına neden olmuştu. Birer birer tüm bakışlar, gördüklerine inanamayan gözlerle yedinci seviyeye çevrilmişti. Ne de olsa, Gökyüzü Ateş Şehrinden Zhou Tong’dan başka kimsenin yedinci seviyeye ulaşabileceklerini asla ve asla beklemiyorlardı.

 

“Bu kişi de kim? Zi Yue mi?”

 

Kargaşanın ardından, etrafa sayısız fısıldama sesleri yayıldı. Çoğu, bu kişinin Zi Yue olabileceğini düşünüyordu. Neticede bu kız, Yan Şehrinin genç Sembol Ustaları arasında oldukça üne sahip bir figürdü.

 

“O kişi, Zi Yue değil. Zi Yue’nin yedinci seviyeye girmeye yetecek gücü yok.” Orta yaşlardaki 3. Mühür Sembol Ustası bir adam konuşmadan önce bir süre kendi kendine mırıldanmıştı. Oradaki herkes Zi Yue’nin son derece yetenekli olduğunu bilmelerinin yanı sıra, yedinci seviyeye geçebilmek için en azından 3. Mühür Sembol Usta Seviyesinde olunması gerektiğini de biliyorlardı. Zi Yue her ne kadar 3. Mühür seviyesine çok yakın olsa da 3. Mühür seviyesindeki biriyle aşık atabilecek düzeyde değildi.

 

Altıncı seviyeden sadece Zhou Tong bir sonraki seviyeye geçmişti ve şu an altıncı seviyede sadece Zi Yue ve Lin Dong vardı. Eğer yedinci seviyeye ilerleyen ikinci kişi Zi Yue değilse o zaman…

 

“Yoksa Lin Dong mu?”

 

Kalabalık dehşete düşmüş bir şekilde birbirine bakakalırken bir süreliğine nefesleri kesilmişti. Pek tanımadıkları bu gencin son zamanlarda Yan Şehrinde fırtınalar estirdiğini biliyorlardı. Ayrıca bu gencin henüz yirmili yaşlarda bile olmadığını ve başarılı bir şekilde Başlangıç Yuan Dan Seviyesine ulaştığını da biliyorlardı. Bu düzeydeki bir yetenek herkesi şoka uğratacak türdendi. Ancak kimsenin, bu gencin sadece Yuan Gücünde değil ayrıca Zihinsel Enerji gelişimde de bu denli ilerleyebileceği aklının ucundan dahi geçmemişti.

 

“Bu çocuk, göklerin ötesinde olağanüstü biri!”

 

Kalabalıktaki herkesin aklında bunlar geçerken aval aval birbirlerine bakıyorlardı.

 

“Nasıl olabilir?” Han Yun da yanı şekilde bu ismi işitmişti. Yedinci seviyeye ilerleyen kişinin Zi Yue değil de daha önce kaale almadığı gencin Lin Dong olduğunu öğrenmesi üzerine göz kapakları şiddetli bir şekilde titremeye başlamıştı.

 

Ne kadar denerse denesin, Zi Yue’nin yanında duran alelade birinin nasıl olur da Zhou Tong ile eş güce sahip olurdu aklı almıyordu.

 

“Haha, Han Yun. Bu yaşlı adam sana demişti değil mi: Dereyi görmeden paçaları sıvama diye?” Yan taraftaki Büyük Usta Yan sonunda derinden bir oh çekmesinin ardından gülümseyerek konuşmuştu.

 

“Hıh, bunda mutlu olacak ne var? O genç güç bela yedinci seviyeye ilerlemiş olsa dahi bu sadece şansa bala olmuş bir şey. Yedinci seviyenin Zihinsel Enerji baskısına birkaç gün bile dayanamaz o!” Han Yun soğuk soğuk kıkırdayarak konuştu.

 

Büyük Usta Yan yedinci seviyeden yayılan iki ışık beneğine bakarken hiç ağız dalaşına girmeye tenezzül etmemiş onu yerine sadece hafifçe gülümsemişti. Şu an mücadelenin sonucu bu iki gence bağlıydı. Yedinci seviyedeki iki gencin gücünü üç aşağı beş yukarı bildiğinden, sonucun bu yedinci seviyede belli olacağını tahmin ediyordu. Sekizinci seviyeye gelecek olursak, onlardan bunu beklemek çok afaki kaçardı. Bu yüzden, mücadelenin sonucunu Zhou Tong ve Lin Dong’un yedinci seviyede ne kadar dayandıkları belirleyecekti.

 

 

---Sembol Usta Kulesi, Yedinci Seviye—

 

Alttaki katlara nazaran burası biraz daha küçük gibiydi. Buradaki Zihinsel Enerji dalgaları o kadar yoğundu ki, tıpkı yapışkan bir sıvı gibi hissettiriyordu. Bu sebeple buradaki baskı diğer katlara kıyasla kat be kat daha fazlaydı.

 

“Dong!”

 

Sessiz ve sakin yedinci seviyenin içinde ayak sesleri, oldukça gür ve kalın bir şekilde yankı buluyordu. Biri şöyle kısa bir göz gezdirdiğinde, hemen ilerde bir figürün ileriye doğru, sanki kağnıyı çeken yaşlı bir öküz gibi, yavaş yavaş ilerlediğini görebilirdi.

 

Adımları o kadar sertti ki, tıpkı kocaman bir dağı sırtında taşıyormuş gibi hissettiriyordu. Adımını attığı her seferde, etrafa hafif kıtırdayan eklemlerin sesi yankılanıyordu. Aynı zamanda bedeni de sanki şelalenin altında kalmış gibi terden tüm elbiseleri ıpıslak olmuştu.

 

Bu kişi, daha önce yedinci seviyeye ilerleyen Zhou Tong idi. Bu kişi, Gökyüzü Ateş Şehri Sembol Usta Loncasındaki genç nesiller arasında en güçlü olanıydı. Dahası yarım sene önce, başarılı bir şekilde 3. Mühür Sembol Usta Seviyesi ulaşmıştı. Ancak öyle ya da böyle yedinci seviyenin Zihinsel Enerji baskısı karşısında aciz kalmıştı. Her bir adımı için koca bir mücadele veriyordu.

 

“Yan Şehri Sembol Ustaları, hepsi de çer çöp.”

 

Zhou Tong’un zayıf bir gülümseme belirirken alnındaki terleri kolunun tersiyle silmişti. Gökyüzü Ateş Şehrinde efsanevi bir figür olduğundan, sıradan ve normal görünse bile, sahip olduğu gurur diğerlerinden aşağı kalır yanı yoktu. Bu sebeple Yan Şehrine olan yolculuğu esnasında ilk amacı; Gökyüzü Ateş Şehrine Sembol Usta Kulesini kazandırmak ve ikincisiyse; Yan Şehri Sembol Usta Loncasından kendisine göre olağanüstü bir rakip bulabilmekti. Ancak gel gör ki, bu final mücadele kendisine karşı mücadele edebilecek kimseyi bulamadığından oldukça hayal kırıklığına uğramıştı.

 

“Tüm Tiandu Vilayetindeki genç Sembol Ustalar arasında kendime göre rakip, muhtemelen Tiandu Şehrindeki sadece o gençtir.”

 

Zhou Tong sadece bir kez karşılaştığı o genci hatırlayınca, kaşları hafifçe çatılmıştı. Birden kafasını salladı ve kendisine hafif rahatsız eden o genci unutmaya karar verdi. Ardından kafasını kaldırmasıyla birlikte kendisinden neredeyse yüz adım uzaklığında olan Zihinsel Enerji duvarına baktı. Ancak bu denli kısa mesafe ona, kocaman bir körfezden karşıya geçmek kadar imkansız görünüyordu.

 

“Şimdiye dek, sonuç çoktan belirlenmiş olmalı, değil mi?”

 

Zhou Tong kendi kendine hafif mırıldanıyordu. Tam sözünü bitirmişti ki, hafif bir ayak sesi arkasından yankılanıp doğruca kulağına girmesiyle birlikte Zhou Tong’un kulakları aniden titremeye başlamıştı.

 

Birden yayılan bu ayak sesleri ayrıca Zhou Tong’un göz bebeklerinin de titremesine neden olmuştu. Bir süre tereddüt etmesinin ardından, hızlıca kafasını arkaya doğru çevirdi ve gözlerinin önünde kendisine doğru yaklaşan bir figür gördü.

 

Bakışlarını gelen kişiye odakladığında, o kişi de kafasını kaldırmıştı. Yaklaşan gencin yüzü terden sırılsıklam olmasının yanında yüzünde sarsılmaz bir kararlılık görülebiliyordu.

 

“Bu… bu nasıl mümkün olabilir?”

 

Yavaş yavaş ilerleyen gence bakarken Zhou Tong’un kalbinde ufaktan ufağa bir fırtına da kopmak üzereydi…

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr