Bölüm 133 – Cao Zhu

avatar
4894 6

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 133 – Cao Zhu


Çeviri: Deuce

 

Lin Dong’un gülüyor gibi görünen ifadesine bakan beyazlı gencin gözlerine soğuk bir ifade yerleşmişti. Lin Dong’a dik dik bakıp soğuk bir ses tonuyla: “Çöp!” dedi.

 

Ağzından bu kelime çıkması üzerine meydandaki atmosfer birden yoğunlaşıp gerginleşmişti. Bu işin sonunun hiç iyi bitmeyeceğini oradaki herkes çok iyi anlamıştı.

 

Yolun üstündeki Zi Yue de içinden gizlice derin bir oh çekmişti. Lin Dong’un böyle bir mizaca sahip olmasını hiç beklemiyordu. Az önce Lin Dong, arkasını dönmüş meydandan ayrılmayı planlarken Zi Yue’nin hiç kuşkusu yok ki eğer karşı taraftan Lin Dong’u tahrik eden bir söz çıkmasaydı, Lin Dong Zi Yue’yi yüzüstü bırakıp arkasına dönmeden devam ederdi.

 

“Büyük Usta Yan’ın seni bu kadar övmesindeki sebep neymiş gerçekten çok merak ediyorum…” Zi Yue meydandaki gence bakarken kendi kendine mırıldanıyordu. Önceki karşılıklı darbe alışverişlerinde Lin Dong’un yeteneklerinin bir kısmını görmüş olmasına rağmen, Büyük Usta Yan’ın kendisine bizzat söylediği, Lin Dong’un kendisinden üstün olduğu gerçeğini bir türlü kabullenmek istemiyordu.

 

Yan Şehri’nin Sembol Ustalarının genç nesilleri arasında çok iyi tanınan, ünlü bir figür olduğundan Zi Yue her zaman belli bir düzeyde kendisine güven içerisindeydi. Şu an mevcut gücü, 2. Mühür Sembol Usta Seviyesinin zirvesindeydi ve bir sonraki 3. Mühre sadece bir adım uzaklığındaydı. Böyle bir başarı, akranlarını arasında oldukça göze çarpan bir başarıydı.

 

Wei Tong’un Lin Dong’un elinde can verdiğini duyduğunda Zi Yue, Lin Dong’un bunu başarmasındaki en büyük faktörün Yuan Gücü olduğunu düşünüyordu. Lin Dong’un böyle bir yaşta Başlangıç Yuan Dan Seviyesi ulaştığı gerçeğiyle karşılaşınca da oldukça şaşırmıştı. Ancak tüm şaşırması bununla kalmıştı. Zira Lin Dong Yuan Gücünde ne kadar güçlü olursa olsun, Kule Savaşında bu, hiçbir işe yaramazdı. Burada, sadece Zihinsel Enerjisi güçlü olanların sözü geçerdi.

 

Dahası, Sembol Ustaları arasındaki çoğu çarpışma Zihinsel Enerjiye dayalı olduğundan eğer Lin Dong beyaz elbiseli genç ile darbe alışverişi yaparsa Zi Yue Lin Dong’un asıl gücünü görebileceğini düşünüyordu.

 

Meydanın orta yerinde, Lin Dong kendisine pişmiş kelle gibi sırıtan beyazlı gence bakıyordu. Lin Dong, karşısındaki bu gencin bilerek Yan Şehri’ndeki Sembol Ustaları hedef aldığını söyleyebilirdi.

 

“Yan Şehri Sembol Ustalarının gücünü test etmede öncülük etmeyi mi planlıyorsun?”

 

Lin Dong’un sözlerini işitmesi üzerine beyaz elbiseli genç gözlerini kıstı fakat cevap vermedi. Onun yerine alay ederek sırıtıp: “Zırvalamayı keser misin, eğer dövüşmeye niyetin yoksa çekil şurdan da sizden daha yetenekliler gelsin.”

 

Beyazlı genç ağzının kenarına kibirli bir ifade yerleştirirken içinden de hafif endişe edemeden edememişti. Her ne kadar mağrur, kendini beğenmiş bir ifade takınsa da hiç de avanak değildi. Doğal olarak başkasının bölgesine gelip de öyle havadan karadan sallayıp kibirli davranmanın bir manası yoktu. Onun tek derdi, Lin Dong’un da az önce dediği gibi, aldığı emirler gereği önceden buraya gelip Yan Şehri’nin genç Sembol Ustalarını test etmekti.

 

“Madem durum böyle, o halde… başlayalım.” Lin Dong aldırış etmeden cevap vermesinin ardından kıkırdayıp geriye doğru iki adım attı.

 

“Hıh, ben, Gökyüzü Ateş Şehri’nin Sembol Usta Loncasından Cao Zhu’yum. Bu ismi hatırlasan iyi edersin.”

 

Beyazlı genç konuşurken homurdanıyordu ancak, sözlerinin bitmesini beklemeden birkaç soğuk ışık kollarının ardından fırlayıp Lin Dong’a doğru ilerlerken bu çocuğun ne kadar da kerkenez bir tilki olduğu apaçık belli oluyordu.

 

“Ding ding!”

 

Cao Zhu’nun ani saldırısıyla karşı karşıya kalınca Lin Dong hareket etmedi, onun yerine, parmaklarını hafif şıplatmasıyla birlikte kolunun altındaki elbiseden birkaç siyah gölge dışarı fırlayıp doğruca Cao Zhu’nun saldırısını engelledi.

 

Cao Zhu’nun saldırısının engellenmesinin ardından çevredeki seyirciler bu soğuk ışıkların üç keskin kısa kılıçtan geldiğini keşfetmiştiler. Bu kısa kılıçlar bembeyazdı, öyle ki, etrafa insanın kanını donduran soğuk bir aura yayıyorlardı. Dahası, Lin Dong’un Kırık Yuan Parçaları bu kısa kılıçlar ile etkileşime geçtiği esnada oldukça şaşırmış ve Lin Dong’un Zihinsel Enerjisiyle çevrelenmiş Kırık Yuan Parçaları bu soğukluk tarafından darbe alması ile Lin Dong’un son derece acı bir his yaşamasına neden olmuştu.

 

“Gizemli Buz Metali!”

 

Lin Dong, testere dişleri gibi her tarafı keskin üç kısa kılıca dikkatlice baktı ve kimliklerini başarılı bir şekilde tespit edebilmişti. Bu Gizemli Buz Metali, son derece soğuk yerlerde oluşan nadir bir metal çeşidiydi. Bu metal, Zihinsel Enerjiye bile zarar verebilen son derece soğuk bir Qi enerjisi taşırdı.

 

Lin Dong, Cao Zhu’nun böyle bir hazine taşıyor olabileceğini hiç düşünmemişti. Bu çocuğun neden bu kadar kibirli olduğuna şaşmamak lazım.

 

Ancak ne var ki, Lin Dong soğuk Qi enerjisinin ellerinde azıcık acı çekiyor olsa da karşı tarafta Cao Zhu’nun kalbinde çok daha büyük panik hakimdi. İki tarafın çarpışmasında, Gizemli Buz Kılıcını kaplayan Zihinsel Enerjisinin umulmadık bir şekilde neredeyse parçalanacağını keşfettiği anda hayretten donakalmıştı. Bu, karşısındaki rakibinin Zihinsel Enerjisinin kendi Zihinsel Enerjiden çok daha güçlü olduğunu gösteriyordu.

 

“Yan Şehri’nin genç nesilleri arasında ne zamandan beri böyle güçlü kişiler var?” Cao Zhu kalbinde bu soruyu bas bas bağırıyordu. Kısa bir sürenin ardından, gözlerinde soğuk ışığın parıltıları daha bir parlak oldu ve üç Gizemli Buz Kılıçları birden havada dans etmeye başlamasıyla birlikte havada birçok kılıç görüntüleri meydana geldi ve her bireri soğuk Qi taşıyarak Lin Dong’a doğru fırlamaya başladılar.

 

Dışardan bakılınca Cao Zhu, Zihinsel Enerjiyi kullanarak nesneleri kontrol etmede bir uzmanmış gibi görünüyordu. Saldırının hileli manevralarının yanı sıra buna ek olarak da kılıçlara soğuk Qi eklenince bu saldırıyı karşılamak Başlangıç Yuan Dan Seviyesindeki uzmanlar için bile çok zor olurdu.

 

Ancak bu saldırı, Lin Dong’un duruşunu bozmasına bile yeterli olmamıştı. Her ne kadar Cao Zhu Gizemli Buz Kılıçlarından gelen soğuk Qi’nin gücüne güveniyor olsa da, görünüşe göre minik Kırık Yuan Parçalarının savunmasını hala kırmayı başaramamış gibi görünüyordu.

 

“Swiishh!”

 

Kırık Yuan Parçalarını rakibinin Gizemli Buz Kılıçlarını engellemek için kullanıldığı esnada Lin Dong, Cao Zhu’ya gülümserken ayağını zemine hızlıca yapıştırdı. Lin Dong’un bedeni bir ok gibi ileri fırlarken güçlü bir Yuan Gücü ise bedeninden dışarıya akın ediyordu.

 

Lin Dong’un kendisine doğru hızla atıldığını gören Cao Zhu paniklemeye başlarken alelacele geriye doğru çekildi. Kısa bir sürenin ardından, Cao Zhu’nun Niwan Sarayından bir Zihinsel Enerji şok dalgası aniden fırlayıp Lin Dong’a doğru saldırıya geçti.

 

Kendisine hızla yaklaşan Zihinsel Enerji şok dalgasını hissedince Lin Dong’un gözlerinin kenarı seğirdi fakat bundan kaçınmak için herhangi bir çevik manevra yapmadı. Onun yerine, avucunu uzattı ve kontrolü altında, avuç derisinin alt tabakasından bir Kader Ruh Sembolü belirdi. Birden bu Kader Ruh Sembolü kıvrıldı ve Ruh Sembol girdabına dönüştü.

 

“Chi Chi!”

 

Lin Dong’un avucu Zihinsel Enerji şok dalgasını kavradı. Cao Zhu’yu hayretlere düşüren şeyse; gönderdiği şok dalgasının, Lin Dong’a herhangi bir zarar vermeyişi değil de Lin Dong’un yakalamasının ardından bu şok dalgasının yok olmasıydı.

 

Cao Zhu karşılaştığı manzara karşısında endazesi kayarken Lin Dong’un kalbindeyse bayram şenliği vardı. Bunun sebebiyse, Zihinsel Enerji şok dalgasının avucunda gizli Kader Ruh Sembolü tarafından tamamen sömürülmüş olmasıydı.

 

“Ne kadar da zalimane bir Ruh Sembolü, başkasının Zihinsel Enerji saldırısını soğurup kullanıcısının gücüne ekliyor.”

 

Lin Dong şu an hem memnun hem de şaşkındı. Zalimane bir Kader Ruh Sembolünün gücüne ilk defa tanıklık ediyordu. Hafif şüphelenmeden de edememişti; bu gizemli Kader Sembolü gerçekten sadece bir Ruh Sembolü müydü?

 

Kalbindeki şaşkınlığın fazla uzun sürmesine izin vermeyip hemen bastırdı. Lin Dong kafasını kaldırdı ve inanamayan gözlerle kendisine bakan Cao Zhu’yu gördüğü anda kıkır kıkır gülmekten kendini alamadı. Lin Dong’un bedeni bir kez daha hareket etti ve rakibinin önünde birden belirmesinin ardından Lin Dong’un sağ avucundaki Ruh Sembol girdabı hızlıca Cao Zhu’nun başını kavradı.

 

Lin Dong’un kendisine doğru avucuna uzattığını görünce Cao Zhu da bedeninden Yuan Gücünü serbest bırakarak geri çekilmeye başladı. Ancak ne var ki, zaten Lin Dong’un Zihinsel Enerjisi ile mücadele edememişken Yuan Gücü ile karşı koymaya çalışması sadece imkansızı arıyor demek olurdu. Dolayısıyla Cao Zhu geri çekilmeye yeltendiği anda Lin Dong onun arkasında bir şeytan gibi çoktan belirmiş ve sağ avucunu rakibinin başına yerleştirmişti.

 

Lin Dong avucunu rakibin başına yerleştirmesiyle birlikte, Cao Zhu’nun bedeni birden şiddetli bir şekilde sarsılmıştı. Anında Cao Zhu’nun  gözlerini korku kapladı ve Niwan Sarayındaki iki Kader Sembolü şiddetli bir şekilde titremeye başlamasıyla birlikte Zihinsel Enerji akıntıları, kontrolünün dışında, Lin Dong’un avucu tarafından emilmeye başlandı.

 

“Pu Chi!”

 

Bu garip çıkmaz, Cao Zhu’yu inanılmaz derecede dehşete düşürmüştü. İçine düştüğü durumdan bir türlü kurtulamıyordu. Ardından Cao Zhu başını güçlükle kaldırarak ağzından bir kan okunu Lin Dong’un gırtlağını hedef alacak şekilde tükürdü.

 

Bu kan okunun içinde oldukça güçlü Yuan Gücü dalgası bulunuyordu. Belli ki bu, Cao Zhu’nun son çırpınışlarıydı ve bu hareketiyle Lin Dong’un bedeni geriye doğru yalpalamasına neden oldu ve o bir anlık süreyi kullanıp Lin Dong’un elinden kurtuldu.

 

“Swish Swish!”

 

Cao Zhu tam kaçmayı başarmışken, Lin Dong kaşlarını çattı ve bir zihin hareketiyle güçlü bir Zihinsel Enerji ortaya çıktı ve bunlar önünde on adet Maddeleşmiş Ruh İğnelerine yoğunlaştı. Bir anda, iğnelerin keskin uçları buz ışığı gibi parlarken, ölü gibi solmuş Cao Zhu’nun etrafında belirdiler.

 

“Dur, pes ediyorum, pes ediyorum!”

 

Etrafında uçuşan uzun Zihinsel Enerji iğnelerini görünce Cao Zhu kaskatı kesilmişti. Birkaç dakikalık kısa darbe alışverişlerinde, misilleme yapacak şansı dahi bulamadan Lin Dong tarafından fena benzetilmişti. Elindeki Gizemli Buz Kılıçları bile ona fayda etmeyip kolayca mağlup edilmişlerdi. Dolayısıyla, herhangi bir fiziksel zarar almamak için erkenden yüksek sesle bağırıp pes etmişti.

 

“Aaaa!”

 

Beyazlı gencin pes edişini görmeleri üzerine çevredeki Yan Şehri Sembol Ustaları ise hayal kırıklığına uğrayan ve memnun olmayan koca bir ‘aaaa’ sesi çıkarmışlardı. Çoğu önceki aşağılanmanın intikamını istiyordu. Cao Zhu’ya alay ve dalga geçen tezahüratlar göndermeleri Cao Zhu’nun sinirden mosmor olmasına neden olmuştu. Ancak etrafında seyreden Maddeleşmiş Ruh İğneleri kaybolana dek ağzını açamamıştı.

 

Yürüyüş yolu üzerindeki Zi Yue de aynı şekilde şok ve hayretler içerisindeydi. Doğruyu söylemek gerekirse, ne kadar düşünürse düşünsün işin içinden çıkamıyordu. Ne olursa olsun Cao Zhu 2. Mühür Sembol Ustasıydı ve Lin Dong bu gence olağanüstü şekilde baskın olamaması gerekiyordu.

 

Mantıken konuşmak gerekirse, gerçekten de olaylar Zi Yue’nin düşündüğü gibi olmalıydı. Eğer Lin Dong mücadele esnasında sıradan yöntemler kullansaydı, rakibini alt edebilmesi için uzunca bir süre oyalanması gerekecekti. Ancak kimse Lin Dong’un “Ruh Sembol girdabını” kullanmasını beklemediğinden Cao Zhu’nun Niwan Sarayında bulunan büyük miktardaki Zihinsel Enerjisi kısa sürede Lin Dong tarafından soğurulmuştu. Yoksa Cao Zhu’nun misilleme yapamaması nasıl mümkün olabilirdi ki?*

*Deuce: Bir nevi yazar burda olayın ardındaki gerçeği anlatıyor ama bunu Lin Dong ve biz okuyuculardan başka kimse bilmiyor :)

 

Lin Dong, Cao Zhu’ya bakarken gülümsüyordu ama Maddeleşmiş Ruh İğnelerini hemen yok etmemişti. Onun yerine eliyle işaret ederek sadece on Kırık Yuan Parçalarını değil onların yanında üç kısa kılıcı da çağırmıştı.

 

Lin Dong’un sahiden de Gizemli Buz Kılıçlarını aldığını görmesi üzerine Cao Zhu’nun çenesi titremeye başladı.

 

“Bu kılıçları, galibiyet ödülü olarak alıyorum. Çok teşekkür ederim.”

 

Lin Dong, Cao Zhu’nun öfkeli bakışlarını göz ardı ederek üç kısa kılıcı Qiankun Çantasına koydu. Bakışlarını ondan ayırmadan önce Lin Dong, Cao Zhu’ya teşekkür ederek ellerini birleştirdi ve Zi Yue’ye de gelişigüzel bir bakış fırlattı. Tek bir laf sarf etmeye tenezzül etmeyip, Yan Şehri’nin Sembol Ustalarının hayran bakışlarının altında meydanın çıkışına yöneldi.*

*Deuce: Bizimki ilk gaspını da yaptı. Neyse kaz gelecek yerden tavuk esirgenmezmiş yardır Lin Dong :D

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr