Çeviren: Mavimsigrii

Düzenleyen: PofudukSurat

“Düşük Seviye Qian Kun Çantası. Qian Kun Ağacından yapılmıştır ve üzerine kazınmış olan mühürler 2. Sınıf mühür ustası tarafından yapılmıştır. Böyle küçük göründüğüne aldanma, koca bir masa büyüklüğündeki eşyaları bile içine sığdırıp kolayca taşınmasını sağlar. Birçok sorunu çözebilecek kullanışlı bir nesne.” Lin Dong’un nesneye ilgi gösterdiğini fark eden yeşiller içindeki asistan hemen özelliklerini saymaya koyuldu.

Lin Dong şaşırmıştı, daha önce hiç duymadığı bu sihirli nesneye denk geleceğini hayal bile edemezdi. Yan Şehri gerçekten de Qingyang Kasabasından çok farklı bir yerdi.

2.sınıf mühür ustası mı?

Lin Dong, Qian Kun Çantasının özellikleriyle sersemlemişti, asistanın bahsettiği ünvanı duyunca titremeye başladı. Büyük Yan İmparatorluğunda Mühür Ustası denilen yetenekler vardı. Bu insanların Cennet ve Dünya arasında bulunan Yuan Gücünü yoğunlaştırıp nesnelere aktarabildiği söyleniyordu.

Kazınan mühürler şekil değiştirdikçe kazandırdığı özellikler de farklılaşıyordu. Örneğin biraz önce gördüğü Kara Çelik Kılıcının da üzerinde dayanıklılığını ve keskinliğini arttıran mühürler kazılıydı.

Mühür ustalığı, kendini dövüş sanatlarına adamış insanların yöneldiği mesleklerden biriydi. Bu mesleği yapabilmek için hem bedensel olarak destek sağlayacak derecede kuvvetli olunması hem de zihnine kusursuz biçimde hükmedilebilmesi gerekiyordu. Bu sebeple Mühür Ustalığını meslek olarak seçen insanların sayısı oldukça azdı.

Mühür Ustaları da kendi aralarında farklı sınıflara ayrılıyordu. Ayrıldıkları sınıflar farklı mühürlerle adlandırılmaktaydı. Toplam 5 adet mühür ustalığı bulunuyordu, 1. Sınıftakiler en düşük seviyedeyken 5. Sınıftaki mühürler en yüksek ustalığı temsil ediyordu. Lin Dong bu seviyenin üzerinde mühür ustaları olup olmadığını çok da iyi bilmiyordu.

Basitçe söze dökmek gerekirse, 1. Sınıfta yer alan Mühür Ustası olmak için en düşük Dünyevi Yuan Gücüne sahip olunması şarttı. Yan Şehrinde 2. Sınıf Mühür Ustalığına yükselenleri hoş karşılamayacak tek bir grup dahi yoktu.

Lin Dong, Qian Kun Çantasının üzerindeki mühürlerin, 2. Sınıf bir mühür Ustası tarafından kazındığını duyunca bu yüzden şaşırmıştı.

Lin Dong, Qian Kung Çantasıyla yakından ilgilenmişti. Ama fiyatı kaşlarını çatmasına sebep oluyordu. Lin ailesinin yaklaşık 400 Yang Yuan taşını kazıp çıkarması 2 koca aylarını almıştı. Qian Kun Çantasının sahip olduğu fiyat hasılatlarının neredeyse onda biri kadardı.

Lin Dong kesinlikle 48 adet Yang Yuan taşı bulamazdı. Bu yüzden derin bir nefes çektikten sonra giysilerinin arasından bir şişe çıkardı. Şişenin içinde farklı türlerden rengârenk iksir hapları vardı. Bunlar Lin Dong’un yoğunlaştırdığı 3. Sınıf iksirlerden elde edilmişti.

“Bunu al ve değer biçmesi için birine göster.” Lin Dong şişeyi masanın üzerine bırakırken gülümsüyordu.

Bu sözleri duyan yeşil kıyafetli asistan şişenin içindeki hapları incelemeye koyuldu. Asistan olarak işe alınması ayırt edici gözlere sahip olduğunun göstergesiydi. Yüzünde koca bir şaşkınlık beliren adam hızla arkasında bulunan küçük zili çaldı…

Zil çaldıktan kısa bir süre sonra müdüre benzeyen orta yaşlarda bir adam çıkageldi. Yüzüne koca bir gülümseme hakimdi: “Bu genç adamın satmak istediği bir şey mi var?”

Sözler ağzından dökülürken masanın üzerinde duran şişeyi incelemeye başlamıştı bile. İksir haplarından birini eline aldı ve burnuna götürüp iki kez derin derin kokladı. Konuşurken kaşları hafifçe titriyordu: “Bu haplar iksirlerden oluşuyor değil mi? İçerdiği ilaç niteliğindeki etki ılımlı ve saf, Eğitimli Beden ve Dünyevi Yuan kullanıcıları için çok uygun.”

“Evet öyle…”

Lin Dong başını kaşıdı, yüzünde sersemlemiş bir ifade belirmişti. Yüz ifadesine bakılınca iksir hapları hakkında çok şey bilmediği anlaşılıyordu.

Yüz ifadesini gören orta yaşlı adam kıkırdadı. Lin Dong’un bu iksir haplarına şans eseri sahip olduğuna inanmıştı.

“Küçük kardeş, sunacağım teklif şöyledir; bu iksir hapların her birine karşılık 5 Yang Yuan taşı vereceğim. Ne dersin?” adam soruyu sorarken gözleri parlıyordu.

“Hesaplarıma göre bu Qian Kun Çantasını alırsam bana iki Yang Yuan taşı kalır. Öyleyse bu anlaşmayı kabul etmiyorum.” Lin Dong gözlerini devirip şişesini geri aldı.

“Haha, aceleye gerek yok. Küçük adamın teklifini duyalım bakalım?” durumu gören orta yaşlı adam aceleyle bir soru yöneltti.

“Bir iksir hapı için 10 Yang Yuan taşı”

Çocuksu ses tonunu duyan adam çaresiz hissetmekten kendini alamadı. Başını sallayıp şöyle dedi: “Tamam 1 iksir hapı için 7 taş olsun. Sana haksızlık etmiyorum, adil olan fiyatlandırma budur. Ne diyorsun?”

“Anlaştık!”

Lin Dong bu sefer tereddüde düşmemişti, teklifi aceleyle kabul etti. Lin Dong elini çantanın içine uzatıp ılık Yang Yuan taşlarına dokundu, çantanın ağzının biraz daha sert olduğunu fark etti.

Qian Kun Çantasının içi çok geniş olmasa da Lin Dong alışverişinden gayet mutluydu.

“Haha genç delikanlı. Daha fazla iksir hapın varsa her zaman bize gelip satabilirsin. Fiyat aynı kalacaktır.” Lin Dong’un Qian Kun Çantasını incelediğini gören adam gülümseyerek konuştu.

Orta yaşlı adamın sözleri yanıt olarak Lin Dong: “Tamam, bir dahaki sefere onları aldığım yere geri gidip daha fazla bulmayı deneyeceğim.” dedi ve başını salladı.

“…”

Ortayaşlı adamın yüzü seğirdi ve kuru bir gülümsemeyle başını sallamakla yetindi.

Lin Dong içinden kıkır kıkır gülüyordu. Orta yaşlı adamı görmezden gelip Qian Kun Çantasıyla ilgilenmeye başladı. Nihayet gözleri Qian Kun Çantasının içinde sol tarafa kazınan Gizemli mühüre takıldı.

Lin Dong sıra dışı mühre bakmaya devam ederken farkında olmadan mühre yoğunlaşıyordu. Yüz ifadesi çok nadir ve ilginç bir nesneyle karşılaşmış gibiydi.

Lin Dong mührü incelerken görüşü birden bire bulanıklaşmaya başladı. Her nasılsa çevredeki her şey gittikçe bulanıklaşırken Çantanın üzerine kazınmış sembol giderek netleşiyordu.

Bu garip şartlar altında kalan Lin Dong’un zihni eşsiz bir hisle çalkalanmaya başladı. Hissettiği şey Zihinsel Enerjiydi. Zihninden akan Enerjiler gözlerinin önünde beliriyordu. Birleşmeye başladılar, oluşturdukları şekil kabaca yapılmış ve bulanıktı ama Qian Kun Çantasına kazınmış karışık mührü andırıyordu!

Şekil tam olarak oluşmamıştı. Mührün yarısı oluştuktan sonra Lin Dong zihninde dayanılmaz bir acı hissetmeye başladı. Kendine geldi, soğuk terden sırılsıklam olmuş bir haldeydi. Şoka uğramıştı, ne olduğunu kavrayamamıştı bile.

Gizemli Nesneler binasının köşesinde oturan gri kıyafetli bir adam vardı. Adamın bulunduğu yer çevresinin sahip olduğunu düzene inat darmadağın bir haldeydi. Ama kimse onu rahatsız etmeye cesaret edemiyordu. Yanından geçen işçiler de olsa müşteriler de olsa küçücük bir rahatsızlığa bile sebep olmamak adına adımlarını yumuşatıyordu.

Yaşlı adam çevresinde olup bitene aldırış etmiyor gibiydi. Gözlerini sıkıca kapatmış uykuya dalmak üzere gibi görünüyordu. Ama sakinliği biranda bozuluvermişti. Birden gözlerini açtı ve yakınlarda duran genç adama dikti gözlerini. Adamın gözlerinde derin bir şaşkınlık belirirken mırıldanma sesleri duyuldu.

“Ne kadar da muazzam bir Zihinsel Enerji Yeteneği!”