Bölüm 60: Sıkı Çalışma

avatar
5186 6

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 60: Sıkı Çalışma


 

Çeviren: Mavimsigrii

Düzenleyen: Uyuyanboğa

 

Qingyang Şehri, Lei ailesi.

Lei Bao geniş salonundaki rahat koltuğunda yayılmış dinlenmekteydi. Yanındaysa 2 tane birbirinden güzel kadın ona masaj yapıyorlardı.

“Lin ailesiyle ilgili bilmem gereken bir durum var mı?” Lei Bao yattığı yerden gözlerini bile açmaya ihtiyaç duymadan sordu.

“Lin ailesi Çelik Koru Malikanesine büyük miktarda işçi gönderdi ve malikaneyi tıpkı bir bebek gibi koruyorlar.” Lei Bao’nun yanında duran işlemeli giysiler içindeki orta yaşlı adam cevapladı sorusunu. Bu adam Lei Pi’ydi, Lei ailesinde söz söyleme hakkına sahip olan ikinci adamdı ayrıca Lei Li’nin babasıydı.

“Bir avuç köylü bunlar işte. Onlardan beklendiği gibi davranıyorlar.” bu sözleri duyan Lei Bao yattığı yerde kıkırdamaya başladı. Çelik Koru Malikanesinin büyük bir kısmı yok edildiği için sahip olduğu değerin büyük bir kısmını yitirmişti. Ama Lin ailesi hala ellerinde bir servet varmışçasına hareket ediyordu.

“Haha, Çelik Koru Malikanesi önceki ihtişamını yitirmiş olsa da soylu olmayan bir aile için hala hazine sayılır.” Lei Pi de konuşurken gülüyordu.

“Lin ailesindeki o şerefsiz orospu çocukları Çelik Koru Malikanemizi elimizden aldılar. Bu meselenin peşini kolay kolay bırakacak değilim!” Lei Bao gözlerini kocaman açtı, gözlerinde buz gibi bir bakış vardı. Yanında dikilen Lei Pi’ye bakmak üzere başını çevirdi ve: “Yan Şehrine git ve oradaki bağlantılarımızın, Lin ailesinin Çelik Koru satmasına engel olacağından emin ol. Kimsenin onlarla iş yapmayacağından emin olmalıyım.” dedi.

“Elbette!”

Bu sözleri duyan Lei Pi’nin yüzünde sinsi bir gülüş belirdi.

Lei Bao aniden soruverdi: “Lei Li neler yapıyor?”

“Lei ailesinin şerefsizine karşı yenik düşmek onun için çok büyük bir darbe oldu.” Lei Pi derin bir iç çekti.

“Dövüş sanatları düellolarında elbette ki hem yenilgi hem de galibiyet olacaktır. Bu yenilgiyi bile kabullenmekte zorlanıyorsa gelecekte ne halt etmeyi düşünüyor?”

Lei Bao’nun kaşları çatıktı, konuşmasına devam etti: “Bir ara depoya git de ‘Yang Yuan Hapları’ndan alıp ona ver. Bu nesne sayesinde eğitim hızı artacaktır. Bir dahaki sefere Lin ailesindeki o veledin icabına baktığınızdan emin olun.”

“Minnettarım baba.”

‘Yang Yuan Hapı’ kelimelerini  duyan Lei Pi birden neşe saçmaya başladı, vakit kaybetmeden babasına teşekkürlerini sundu.

“Git hadi. Lin ailesini izleyen casusları arttırmayı unutma. Hıh, Lei ailesinden bir şey almak öyle kolay değil…” sözlerini bitiren Lei Bao’nun yüzünde yılana benzer bir ifade vardı.

Şeytani Kara Panterin icabına bakıldıktan sonra kaynağı kazıp çıkarma çalışmaları da başladı. Çalışmada yer alması için seçilen kişiler bir takım testlerden geçirildi. Seçilen işciler Lin ailesi tarafından cömertçe ödüllendirilmiş ve Çelik Koru Malikanesine ailelerini de getirmelerine izin verilmişti. Böylece hem onlara kalacak bir yer vemişler hem de Malikanedeki sırrı kimsenin sızdırmayacağına emin olmuşlardı.

Bu projeye Lin Dong’un az yardımı dokunmuştu. Ama yine de Qingyang Şehrine geri dönmemişti. Çelik Koru Malikanesini çevreleyen orman çok yaşlı ve sıktı. Bu yüzden ormanlarda çok sayıda Şeytani yaratıklar vardı ve eğitimine orada devam etmeyi planlıyordu.

Lei ailesinin korumalarıyla yaşadığı çarpışmadan sonra gerçek bir savaşta çok fazla deneyimi olmadığını fark etmişti. Sahip olduğu Yuan Gücünün muazzam kuvveti ve dövüş sanatlarındaki ustalığı olmasa Dai En ikilisi ile karşılaştığında gerçekten çok zorlanırdı.

Gerçek bir savaşa gelince Lin Dong diğer insanları hedef alamazdı. Bu yüzden aynı güce sahip olan tehlikeli ve yırtıcı hayvanlar ile kendini eğitmeye karar vermişti. Bu yüzden Çelik Koru Malikanesini çevreleyen yaşlı orman Lin Dong için mükemmel bir eğitim ortamı sunuyordu.

“Rwaar!”

Sık ormanların içinde öfkeli kükreyişler yankılanıyordu, ağaçların yaprakları dahi korkudan titriyordu.

Gürültünün geldiği yöne bakınca bir insan figürüne saldıran devasa büyüklükte yemyeşil bir kurt görebilirdiniz. Bu devasa kurt adilik kokan ağzını açmış insan figürünün boynunu koparmak üzereydi ki şiddetli bir Yuan Gücüyle dolmuş iki parmak koca kurdun yumuşak karnına saplanıverdi. Kaynayan kan fışkırmaya başladı.

Taze kan fışkırmaya başlayınca insan figürü devasa yeşil kurdu itti, onun nefesini keser gibiydi. Üzerine fışkırmış kan lekeleri onu savaş konusunda deneyimli biri olduğunu gösteriyordu.

Bir süre geçtikten sonra insan figürü ayağa kalktı, genç yüzü ortaya çıkmıştı. Bu Lin Dong’tu. Ayaklarının dibine yığılmış olan devasa yeşil kurda bakan Lin Dong istemsizce gülmeye başladı.

Yeşil Kurtun gücü Dünyevi Yuan Kullanıcılarına eşdeğer olan şeytani bir yaratıktı. Lin Dong son iki ay içinde bu kurt ile defalarca kapışmıştı. Önceden elinden gelen tek şey geri çekilmekti ama şimdi yaratığın hayatını sone erdirmek için gereken tek şey tek bir yumruktu.

Şimdi ki Lin Dong iki ay önce olduğundan çok da farklı görünmüyordu ama yaydığı aura değişmişti. Bir aura dış görünüşle ölçülemezdi daha çok birinin ölüm kalım meselelerinden sağ çıktığını işaret eder gibiydi.

Lin Dong, yeşil kurdun işini bitirince çalıların arasından koşarak çıkan kızıl gölge yaratığın ölü bedenini parçalara ayırmaya başladı. İçinde Şeytani bir kristal bulamayan Alev Topu üzgün bir hırıldama çıkardı.

İki aylık avlanma süresinde sonra Alev Topu kana susamış bir görünüm kazanmıştı. Bedenindeki yara izleri daha da korkunç görünmesini sağlıyordu. Sahip olduğu Alev Pitonu Kaplanı havası yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı.

Doğası değerlendirince Alev Topu’nun gelişme hızı tüyler ürperticiydi. Lin Dong’un lüks bakımı sayesinde Şeytani Kristaller tüketmeyi de başarıyordu. Yeni doğmuş bir yavrudan şimdi sahip olduğu erginliğe ve büyüklüğe ulaşması gerçekten de şaşırtıcıydı.

Lin Dong’un bildiği kadarıyla Wu Yun’un kaplan yavrusu sadece bacaklarının boyundaydı. Dahası sahip olduğu savaşma yetenekleri Alev Topundan çok daha gerideydi…

Aralarındaki farka Lin Dong’un bile söyleyecek sözü yoktu. Yavruları seçtikleri gün Taş Tılsımın rehberliğine güvendiği için mutluydu. Alev Topu diğer yavrularla karşılaştırılınca gerçekten de özeldi.

İki aylık eğitim sonucunda Alev Topu da Lin Dong da şaşırtıcı derecede gelişmişlerdi. Lin Dong’un içine sinmeyen tek şey Dünyevi Yuan Gücünün son aşamasına ulaşmaktan hala çok uzakta olmasıydı. Üstelik Qingyuan Sanatlarını kullanarak 7 iç damar yolunu da açmayı başarmıştı…

Yine de iki aylık eğitimin sonuçları oldukça tatmin ediciydi.

“Çok geç oldu, hadi dönelim artık…”

Lin Dong çıkardığı şişenin içinden bir iksir hapı aldı ve Alev Topu’nun ağzına attı. Şişenin dibindeki iksir haplarına bakan Lin Dong’un yüzünde acı bir gülümseme belirdi. Alev Topu büyüdükçe seçici olmaya başlamıştı. Taş Tılsımdan elde ettiği Ling Sıvısı artık onu tatmin etmeye yetmiyordu…

Alev Topunu çağıran Lin Dong ıslık çaldı. Alev Topu da buna karşılık olarak kızıl bir gölgeye dönüştü ve hızla ormanın içinde gözden kayboldu…

Lin Dong, Çelik Koru Malikanesine girer girmez temizlenmeye gitti. Giysilerini değiştirdikten sonra Malikanenin ardındaki dağa çıktı ve sıkı bir korumayı aştıktan sonra kaynağın çıkarıldığı bölüme ulaştı.

Dağ tamamen değişmişti artık. ‘ding ding dang dang’ seslerinin yankılandığı derin bir tünel vardı artık.

Tünelin girişini koruyan kişi Lin Xiao’ydu. Yanında iki devasa vagon vardı. Vagonlar ağzına kadar soluk kırmızı renkli Yang Yuan taşlarıyla doluydu.

“Baba hasılat bayağı iyi gibi.” parıldayan Yang Yuan taşlarıyla dolu vagonlara bakan Lin Dong dudaklarını ıslattı ve gülümsedi.

“Şuan da çok fazla işçiye sahip değiliz. Bu yüzden bir günde çıkarabileceğimiz Yang Yuan taşı sınırlı sayıda. Bu iki ay boyunca 487 tane Yang Yuan taşı çıkarmayı başardık.” Dedi Lin Xiao. Yüz ifadesinden oldukça tatmin olduğu belli oluyordu. Bu hasılat geçen yılın gelirine eş değerdi.

“Sahip olduğumuz 400 küsür Yang Yuan taşını 40 Yang Yuan hapıyla takas edebiliriz”

“Yang Yuan hapı mı?” Lin Dong merakla sordu, şaşırmıştı.

“Seçkin kullanıcılardan bazıları Yang Yuan taşlarının içindeki Yang Enerjisini çıkarıp Yang Yuan Hapı haline getirmeyi başarabiliyorlar. Bu haplar Yuan Dan seviyesine ulaşmamış her kullanıcı için oldukça faydalıdır. Yaptığım hesaplar kadarıyla bir Yang Yuan hapının üretilmesi 10 Yang Yuan taşına mal oluyor. Heh eheh önde gelen gruplardan bazıları için Yang Yuan hapları gümüş ya da altından daha da değerli…” Lin Xiao kendini iyi hissediyordu, uzun uzun açıklama yaptı.

“Öyle mi?” Lin Dong şok olmuştu. Böyle bir şeyi ilk kez duyuyordu.

“Babam kararını çoktan verdi. Yarın Yang Yuan taşlarının 300 tanesini Yan Şehrine gönderip Yang Yuan haplarıyla takas edeceğiz. Böylece Lin ailemizin gücünü arttıracağız”

“Yarın Yan Şehrine mi gideceğiz?” Lin Dong’un gözlerinde mutluluk vardı. Yan Şehri yakınlardaki en büyük şehirdi, Yan İmparatorluğunda bile oldukça popüler bir şehirdi. Qingyang Şehrinden çok daha canlı ve heyecan verici bir yerdi.

“Haha, sen Lin ailemizin yıldızısın. Merak etme yarın seni de götüreceğim.” Lin Dong’un yüz ifadesini gören Lin Xiao kendine engel olmayıp güldü ve ona söz verdi.

Lin Dong kıkırdadı ve Yang Yuan taşlarıyla dolu vagonlara baktı, yüzünde hayranlık vardı. Lin Xiao bir şeyler daha söyledi ve korumalara gece nöbeti için çok dikkatli davranmalarını emretti.

Lin Xiao oradan ayrılırken Lin Dong kendine engel olamayıp 3 Yang Yuan taşı aldı. Yang Yuan taşını elinde tutunca, eline gömülmüş olan Taş Tılsım titreşmeye başladı. Yang Yuan Taşlarının kırmızı ışığı giderek daha da söndü. Birkaç dakika sonra taşlar rengini tamamen kaybedip bir parça toza dönüştüler.

Ani değişime tanık olan Lin Dong’un yüzü karmaşık bir ifade hakimdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr