Bölüm 58: Yang Yuan Taşı Kaynağı

avatar
5069 7

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 58: Yang Yuan Taşı Kaynağı


 

Çeviren: Mavimsigrii

Düzenleyen: PortakalKabuğu

 

“Yang Yun taşı mı?!”

Lin Dong’un önüne koyduğu soluk kırmızı renkli taşa bakan Lin Zhentian oldukça sersemlemişti. Kısa bir süre giysilerinin arasından açık kırmızı renkte bir taş çıkardı ve Lin Dong’un masaya koyduğu taşla tamamen aynı olduğunu fark etti.

“Haha seni küçük velet, gerçekten de şanslısın sen…” Lin Zhentian keyiflenmişti, çay fincanını eline aldı ve gülümseyerek sözlerine devam etti: “Bu Yang Yuan taşını babana ver. Bu onun tam da ihtiyacı olan şey.”

“Büyükbaba, bu taşı Çelik Koru Malikanesini çevreleyen ormanın içinden kazıp çıkardım. Yakınlarda bir yerlerde gizlenmiş Yang Yuan Taşı Kaynağı olabilir!” Lin Dong’un yüzünde karışık bir ifade vardı.

“Tüü!”

Lin Dong sözlerini bitirirken Lin Zhentian yudumlamış olduğu çayı tükürüverdi. Hızla ayağa kaktı ve kan çanağına dönmüş gözlerle Lin Dong’a baktı. Konuşurken sesi titriyordu: “Sen az önce ne dedin? Yang Yuan Taşı Kaynağı mı?!”

Koca Malikanenin içinde bir kenarda dikilen Lin Xiao ve Lin Ken de Lin Dong’un sözlerini duyunca şok geçirmişlerdi. Yang Yuan taşının ne kadar önemli ve değerli olduğunu çok iyi biliyorlardı. Göksel Yuan Gücü kullanıcılarının direnemeyeceği bir nesneydi. Eğer kaynağın yerini bulurlarsa bu onlar için devasa bir hazine olurdu! Kıyaslayınca Çelik Koru Malikanesi işleri bunun yanında ikinci planda kalıyordu.

Yıllardır burayı işleyen Lei ailesi bile Çelik Koru Malikanesinin altıda böyle muazzam bir hazine yatacağını tahmin dahi etmemişlerdi!

Bunun farkında olsalar, 10 Alev Pitonu Kaplanı yavrusu karşılığında bile Malikaneden vazgeçmezlerdi.

Lin Dong başını salladı. Soluk kırmızı renkli taşı işaret etti ve şöyle dedi: “Bu taşı toprağı kazarak buldum. Büyükbaba hepiniz biliyorsunuz ki böylesine bir taşın tek başına bulunması çok nadir bir olaydır…”

“Hu…”

Lin Xiao ve Lin Ken birbirlerine bakarken derin bir nefes çektiler. Bir süre sonra çatlak bir ses tonuyla konuşmaya başladılar: “Çelik Koru Malikanesinin bulunduğu yer eskiden volkanik bir alandı. Bu yüzden Yang Yuan taşlarının oluşumu için gerekli olan tüm şartları sağlıyor. Yakınlarda bir Yang Yuan Taşı kaynağı olması çok da imkansız değil”

“Beni bu taşı bulduğun yere götür hemen!”

Lin Zhentian’ın sesi aceleciydi, devasa malikanede hızla hareket edip emirler yağdırıyordu.

Lin Dong onayladı ve cevapladı: “Fakat orada iki tane Kara Çelik Panteri var.”

“Hı?”

Panterlerin varlığından haberdar olan Lin Zhentian’ın yüz ifadesi değişmeye başladı. Dişlerini birbirine kenetledi ve: “Hiç fark etmez. Eğer orada Yang Yuan taşı kaynağı varsa bırak 2 Panteri sülalesi gelse de hepsinden teker teker kurtuluruz!”

Sözlerini duyan Lin Dong başını salladı. Daha fazla vakit kaybetmeden arkasını döndü ve malikaneden ayrıldı. Alev Topu’nu çağırdı. Lin Zhentian, Lin Ken ve Lin Xiao’dan oluşan üçlü Alev Topu’nun sırtına atlayıverdiler. Ormanın derinliklerine doğru yola çıktılar.

10 dakika kadar inanılmaz bir hızla ilerledikten sonra Lin Dong’un Yang Yuan taşını bulduğu alana geldiler.

“Bu gördüğümüz gerçekten de Kara Çelik Panteri!”

Vadinin başında duran Lin Zhentian aşağıda gezinen iki Kara Pantere baktı ve onayladı. Bu yaratıklar Göksel Yuan Gücü kullanıcıları kadar güçlüydüler. Onlardan kurtulmak çok da kolay olmayacaktı.

Lin Zhentian bir süre kendi kendine mırıldandıktan sonra arkasını döndü. Lin Xiao ve Lin Ken, Lin Dong’u taşı çıkardığı deliği küreklerini kullanarak kazmaktaydılar. Bu meselenin önemi çok büyüktü ve sıradan insanlardan onlara yardım etmelerini istemek uygun düşmezdi. Bu sebeple görevi yerine getirebilecek sadece bu ikisi kalmıştı.

Lin Xiao ve Lin Ken’in aynı birer işçi gibi çukur kazmakta olduğunu gören Lin Dong kenarda durmuş kıkırdıyordu.

Ama Lin Xiao ve Lin ken’in Lin Dong’a laf atacak vakitleri yoktu. İkili küreklerini sertçe savurmaya odaklanmıştı, çukur git gide derinleşiyordu.

Göksel Yuan Gücüne ulaşmış iki kullanıcının çabaları sayesinde, bir kaç santimetrelik çukurun metrelerce derinleşmesi sadece bir saat almıştı. Ama Lin Dong’u asıl şaşırtan şeyse ne kadar derin kazarlarsa kazsınlar bir tane bile Yang Yuan taşı bulamamışlardı. Ama Lin Dong’un sağ eline gömülü olan Taş Tılsım kesinlikle yer altında bir şeyler olduğunu işaret ediyordu.

Güneşin son ışıkları da yavaş yavaş kayboldu, ufuktaki rahat yerinden ayrıldı ve nöbeti ayın ışıklarına devretti. Toprağı aydınlatan ışıklar da böylece solmaya başladı.

“Baba, korkarım Lin Dong’un şansı yaver gitmiş…”

Lin Xiao derin bir çukur içinde duruyordu, elinin tersiyle alnındaki teri sildi ve gerim gerim gerilmiş olan Lin Zhentian’a baktı. Yaşlı adamın yüzünde zoraki bir gülümseme vardı.

Sözlerini duyan Lin Zhentian derin bir iç çekti, hayal kırıklığı gözlerini doldurmuştu. Demek ki bu konu hakkında fazla iyimser davranmıştı. Yang Yuan Taşı Kaynağı bulmak öyle kolay bir şey değildi sonuçta.

“Hadi bu günlük bırakalım, hava kararmaya başladı…” Lin Zhentian eliyle işaret verdi, yüzünde buruk bir ifade vardı.

Çukurun içinde duran Lin Xiao ve Lin Ken ikilisi de yüzlerinde acı bir gülümsemeyle başlarını salladılar. Bu gün işler onların lehine gitmemişti. Hem Çelik Koru Malikanesi zehirlenmiş hem de tüm gün işçiler gibi çalışmışlardı…

Hayal kırıklığına uğramış yüzlerini inceleyen Lin Dong’un kaşları daha da çatıldı. Aniden devasa çukura atladı ve Lin Xiao’nun elindeki küreği kaptığı gibi vahşice toprağı kazmaya koyuldu.

Lin Dong’un ani hareketini gören Lin Xiao onun kolay kolay vazgeçmeyeceğini biliyordu. Sessizce iç çekti ve Lin Dong’un omzunu sıvazladı.

Ona sakin olmasını söylemek üzereydi ki Lin Dong küreğini toprağa sapladığı anda bir ‘ding’ sesi duyuldu!

Sık ormanların içinde bir ‘Dİng’ sesi fazla yankılanmadı. Ama bu ses Lin Zhentian ve diğerlerinin titremesine neden olmuştu. Hepsi birden Lin Dong’un küreğinin çarptığı yere baktılar. Toprağın arasında kalmış soluk kırmızı bir taş görünmekteydi.

Üçü de şaşkınlık içinde soluk kırmızı ışığa baktılar. Lin Zhentian’ın çukura atlaması fazla sürmedi. Kolunun bir hamlesiyle bir güç dalgası oluştu ve toprağın ilk katmanını yerinden söküp attı.

Toprak savrulunca, gözüken soluk kırmızı ışık daha da parlaklaşmıştı. Tabakalar halinde soluk kırmızı kayalar ortaya çıkmıştı. Dikkatlice bakınca tabakaların arasına gizlenmiş kırmızı kristalleri görebilirdiniz. Tıpkı mücevherler gibi parlıyorlardı.

Kırmızı ışığın yansıdığı 4 surat vardı. Bu suratlarda mutluluk ve şaşkınlık duyguları hakimdi…

“Bu... Gerçekten de... Yang Yuan Taşı Kaynağı…”

Lin Ken tabakalar halindeki kayalara bakarken oldukça sersemlemişti. Birden tir tir titremeye başladı. Bu keşif sayesinde Lin ailesinin tüm kaderi değişebilirdi!

“Gökler Lin ailemizi kutsadı!”

Lin Zhentian gözlerini göğe dikmişti, öylesine duygulanmıştı ki yaşlı ve kırışık yüzünden gözyaşları süzülüyordu. Böylesine bir kaynağa sahip olduklarına göre Lin ailesi daha da büyüyecekti. Bunu başarabilirlerse bırakın Qingyang Şehrini, Lin ailesi koskoca Tian Du bölgesinde bile büyük bir üne sahip olurdu!

Bahtiyar olmuş suratlarına tek tek bakan Lin Dong rahat bir nefes aldı. Küreği bir kenara fırlattı ve tabaka halindeki taş parçasına oturup taştan yayılan ılık hissin tadını çıkarmaya koyuldu. Ağzı kulaklarına varmış kendi kendine hayal kuruyordu: Lei Bao Çelik Koru Malikanesinde böyle muazzam bir hazine olduğunu bilse kan kusup öfke nöbeti geçirirken titreyerek geberip gider miydi acaba?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44336 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr