Bölüm 53: Çelik Koru Malikanesi

avatar
5275 7

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 53: Çelik Koru Malikanesi


 

Çeviren: Mavimsigrii

Düzenleyen: NoName

 

Ertesi gün yaklaşık 40 atlı Lin ailesinin yerinden çıktı. Atlıların hepsi Lin ailesinin önde gelen insanlarıydı, kafileye liderlik edenlerse Lin Xiao ve Lin Ken’di. Lin ailesi önlerindeki görev için iki Göksel Yuan Kullanıcısını da göndermişti. Olayı ne kadar önemsedikleri anlaşılabiliyordu.

Atlıların arasında dolaşan alev renkli bir gölge göze çarpıyordu. Elbette bu sahip olduğu hayret uyandırıcı havasıyla Alev Topu’ydu, Lin Dong’u sırtında taşıyordu. Alev Topu yetişkin bir kaplanın büyüklüğüne ulaşmıştı, binek olarak kullanılabilecek erginliğe erişmişti artık. Bacaklarının gücü ve hızı sıradan bir attan çok daha fazlaydı. Alev Topu henüz çok genç olsa da o Şeytani bir yaratıktı sonuçta.

“Küçük velet de gelmek istiyorsa onu da götürün madem. Ama şunu unutmayın, içinizden birine bir zarar gelirse geri dönüp yüzüme bakmayı bile düşünmeyin sakın!” Lin Zhentian çıkışta durmuş kaplanın sırtına yerleşmiş Lin Dong’a bakıyordu, bakışlarını daha sonra Lin Ken ve Lin Xiao’ya çevirdi ve onları sıkıca tembihledi.

“Başüstüne babam!” Lin Ken gülümsedi. İki Göksel Yuan Kullanıcısıyla Qingyang Şehrinde 50 kilometrelik bir gezide Lin Dong’un kılına bile zarar gelmezdi.

“Pekala, birbirinizi koruyup kollayın ve çok dikkatli olun. Lei ailesine de özellikle dikkat edin.” Lin Zhentian kısık sesle konuşuyordu, başını salladı.

“Tamam.” Lin Xiao ve Lin Ken onaylar biçimde başlarını salladılar ve adamları saymaya koyuldular. Daha fazla vakit kaybetmeden atlarını çevirdiler ve Qingyang Şehrinin eteklerine doğru yola koyuldular.

“Alev Topu hadi oğlum.”

Yola koyulduklarını gören Lin Dong da Alev Topunu sıvazladı. Alev Topu hırladı ve gruba yetişti.

Gösterişli kafile Qingyang Şehrinden geçerken tüm dikkatleri üzerine çekiyordu. İkiliye çevrilen gözler kıskançlık doluydu.

Çelik Koru Malikanesi. Qingyang Şehri civarında oldukça ünlü bir malikaneydi. Bu malikanede çok fazla Çelik Koru üretilirdi ve ortaya çıkan malın kaliteli çelikten hiçbir farkı yoktu. Hem suya hem de ateşe karşı dirençliydi ayrıca kalın ve oldukça güçlü bir yapıya sahipti. İnşaat çalışmaları ve silah yapımında kullanılırdı. Bu yüzden burada üretilen Çelik Koruların fiyatı çok yüksekti, bu tip koru 50 kilometre içinde yalnızca bu malikanede üretilirdi. Böylece Lei ailesi Çelik Koru Malikanesinden elde ettiği gelirle yıl geçtikçe zenginleşip, büyümüştü.

Lin ailesi Çelik Koru Malikanesini ele geçirmeyi başarırsa yıllık gelirleri iki katına çıkardı. Dahası Çelik Koru Malikanesini kaybetmek Lei ailesine derin yaralar açardı.

Qingyang Şehrinden yola çıkınca Çelik Koru Malikanesine ulaşmak yaklaşık yarım gün sürüyordu. Sabahın erken saatlerinde yola çıkıp hiç mola vermeden tüm gün yürüyen Lin Xiao ve diğerleri, öğlen vakti geldiğinde Çelik Koru Malikanesine anca ulaşabilmişlerdi.

Lin Dong kaplanın üzerine oturmuş etrafı inceliyordu. Yolun sonunda oldukça büyük bir malikane gözükmekteydi. Şöyle bir bakınca malikanenin bittiği yer görülemiyordu bile, göze çarpan tek şey devasa boyutlara ulaşan kara ağaçlardı. Bu kara ağaçlar Çelik Koru Malikanesinin sahip olduğu özel malzemeydi işte.

“Ana giriş çok sıkı korunuyor. İşler pek de yolunda gitmeyecek gibi…” Lin Ken sıkı güvenlik önlemleri alınmış malikane kapısına baktı, umursamaz bir ses tonuyla konuşmuştu.

Lin Xiao da ona katılırcasına başını salladı ve eliyle işaret verdi. Arkasından gelen Lin ailesi üyeleri pür dikkat kesildiler. Atlara yüklenmiş Çelik Korulardan gelen ‘qiang qiang’ sesleri duyulmaktaydı. Yüzleri buz tutmuş ifadelere sahipti, havayı ölüm kokusu doldurdu.

Lin Dong bu manzara karşısında istemsizce yumruklarını sıkmaya başladı. Gerçek dünya buydu işte. Şimdiye kadar yaşadığı tüm karşılaşmalar, bu hayat memat meselesi yanında çocuk oyuncağı sayılırdı. Uzlaşmanın yolu yoktu artık, ölümü tadan ya kendisi olacaktı ya da rakibi…

“Qing Ying, iki adam al ve Lin Dong’u koru. Hadi!” Lin Xiao kısık sesle emretti ve atının yularını çekiştirip malikaneye doğru hızla yol aldı. Giderken tozu dumana katıyordu.

(en:yuları herkes biliyordur demi gençler:D)

“dıgıdık dıgıdık!” (at nallarının çıkardığı ses)

Lin Xiao ileri atılınca, tozu dumana katan atlılarda peşine düştü. Birkaç dakika içinde sıkıca kapanmış kapının önüne ulaştılar.

“Ey gelenler, her kimseniz durunuz. Bu malikane Lei ailesi mülküdür, izni olmayan hiç kimse giriş yapamaz!”

Lin Xiao ve diğerleri girişe ulaşınca kapının ardından bir haykırış duyuldu. Malikaneyi çevreleyen yüksek duvarın arkasında parlayan çelik mızraklar görülebiliyordu.

“Buranın yetkilisi kimse söyleyin gelsin. Lin Ailesi bugün Çelik Koru Malikanesini teslim alacaktır!” Lin Xiao derinden bir sesle haykırdı, sesine destek olması için Yuan Gücünü kullanmıştı böylece sesi tüm malikanede yankılandı.

“Heh, şu sizin Lin ailesi de pek sabırsızmış. Malikaneyi size teslim etmemizi istiyorsanız önce Lei ailesine gitmeli ve kağıt işlerini tamamlamalısınız.” Malikanenin duvarında iki adam belirdi, alaylı bir ses tonuyla konuşuyorlardı.

“Lei Nuo ve Lei Ying!”

Malikanenin duvarına çıkmış ikiliyi gören Lin Xiao ve Lin Ken şaşırdılar. İkili Lei ailesi üyesiydi ve ikisi de Göksel Yuan Gücü kullanıcısıydılar. Demek ki Lei ailesi de taraf almıştı.

Duvarın üzerinde duran gri kıyafetli ve uzun burunlu adam gülerek şöyle dedi: “Haha, Lin Xiao ve Lin Ken kardeş, Lei ailesi size Çelik Koru Malikanesi teslim edeceğini söylediyse öyle yapacaktır. Niye böylesine gerildiniz? Şu anlaşma nasıl, bize yalnızca 5 gün verin. Hiçbir gecikme yaşanmadan Lei Ailesi, Çelik Koru Malikanesini size resmi olarak teslim etsin. Bu kulağa nasıl geliyor?”

Lin Ken şöyle dedi: “Lei Ying kardeş, zaten bir aydır oyalıyorsunuz bizi. Sözleriniz inandırıcılığını kaybetmiş durumda.”

“Bu gecikmenin başka bir sebebi var gibi görünüyor.” Grubun arkalarında duran Lin Dong, Lei ailesinin zırvaladığını duyunca kaşlarını çattı. Lei Ying ve Lei Nuo’nun konuşurken göz ucuyla malikanenin içini kolaçan ettiklerini fark etti.

“Qing Yin amca, burnuma kötü kokular geliyor, gelsene bir bakalım.”

Lin Dong kısık sesle koruyucusu ile konuştu, gözleri hafifçe parlıyordu.

“Genç Efendi Lin Dong…”

Qin Ying bu sözlere çok şaşırmıştı. Lin Dong’a yerlerini terk etmemelerinin daha iyi olacağını söylemek üzereydi ki bakışları Alev Topu’na kaydı. Lin Dong’un dikkatsiz ve aptalca davranacak bir çocuk olmadığını biliyordu. Biraz tereddüt etse de emrindeki iki adama işaret verdi ve Lin Dong’un arkasından ormanlığa doğru gittiler.

“Qin Ying amca, Çelik Koru Malikanesine başka giriş var mı?” ormanlığa girince, Lin Dong sessizce sordu.

“Elbette. Çelik koru Malikanesi çok büyük, her bölümünü kolluyor olamazlar zaten. Bildiğim kadarıyla gizlice içeri girebileceğimiz birkaç yer var.” Qin Ying fısıltıyla cevap verdi.

“Biz malikanenin içine girip ortalığa bir göz atalım. Babama ve diğerlerine işaret vermek için hazır ol.” Lin Dong kararlılıkla emretti.

“Bu… Peki.”

Lin Dong’un gerçekten de malikanenin içini araştırmak istediğini gören Qin Ying şaşırmıştı. Ama düşününce iki tane Göksel Yuan Kullanıcısı ana girişi koruyorlardı. Sahip oldukları güç sayesinde kendilerini savunmak bir mesele olmazdı. Dahası kafilenin geri kalanına çok yakınlardı, işaret verir vermez Lin Xiao ve diğerleri anında yardımlarına koşabilirdi. Bu yüzden Qin Ying onaylar biçimde başını salladı ve grubun gitmesine izin verdi.

4 adamdan oluşan bir grup ormanın içinde hızla ilerliyordu. Uzun bir süre dolaştıktan sonra korumasız bırakılmış bir geçit buldular ve içeri sızdılar.

Malikanenin içi oldukça sessizdi. Lin Dong dikkatlice etrafı taradı ve Çelik Koruların ekildiği tarafa doğru sessiz ve hızlı bir şekilde koşmaya başladı.

Çelik koruların hepsi olgunlaşmıştı. Ama Lin Dong ve grubu bu alanın içine girince, gördükleri manzara karşısında kireç beyazı kesildiler.

“Bu ağzına sıçtığımın köpekleri…”

Gördükleri manzara karşısında dillerini yutacak hale gelince, Lin Dong’un yanında duran Qin Ying dişlerini sıktı ve öfkeyle küfretti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr