Bölüm 5: Gizemli Taş Tılsım

avatar
5440 10

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 5: Gizemli Taş Tılsım


 

Çeviren: Mavimsigrii

Düzenleyen: Puakk

 

“Bu da ne?”

Lin Dong elindeki nesneye boş boş baktı, soluk kül renkli bir taştı bu, yaklaşık iki parmak kalınlığındaydı. Taş gibi görünmesine rağmen, elinde yuvarladığında bir taştan daha yumuşak olduğunu fark etti. Ne bir taş, ne yosun taşı ne de tahtanın sertliğine benziyordu.

Taş gibi görünen ama taş olmayan, yosun taşına benzeyen ama yosun taşı olmayan, tahta gibi hissettiren ama tahta olmayan bir şey.

Lin Dong dikkatlice mağaranın tavanına doğru tırmanınca, bir yarığın içinde gizlenirken bulmuştu bu taş parçasını. Bulduğu nokta göze alındığında, havuza damlayan gizemli sıvı bu nesneden geliyor gibi görünüyordu.

Dağın tepesinde kapkaranlık bir yerde saklanmış olmasına rağmen üzerinde bir el izi vardı. El izi o kadar belirgindi ki dikkatlice bakınca avucun içindeki çizgiler bile görülebiliyordu. Lin Dong bu gizemli el izine bakarken bu mağaraya kendinden önce başka birinin gelmiş olabileceğini düşündü.

“Ne kadarda gizemli bir obje”

Lin Dong kendi kendine fısıldarken, parmağı büyüklüğündeki bu taş parçasının üzerinde bir çeşit şifreli yazı olduğunu gördü, gizemli karakterleri ayırt edebiliyordu.

Bu gizemli karakterler taşın her yerini kaplamıştı, sanki bir çeşit tılsıma benziyordu.

Taşın üzerinde, derin ve şifreli yazılardan başka bir şey yoktu. Lin Dong az önce gördüğü parlak kırmızı sıvının kesinlikle bir yanılsama olmadığını biliyordu artık.

“Kayalık Havuzunun böyle bir güce sahip olması kesinlikle bu taş tılsımla ilgili…”

Lin Dong düşünceleri arasında kayboldu. Biraz önce kayalık havuzuna bir ışık huzmesinin yansıdığını kendi gözleriyle görmüştü ve bu kayalık havuzunun sahip olduğu özel güce dair tek kanıtıydı.

“Pah!”

Lin Dong kendini sorgularken mağaranın dışından yuvarlanan bir taş sesi geldi. Hemen taş tılsımı göğsüne yakın bir yere, giysisinin içine gizledi.

“Lin Dong, he hee burada olacağını tahmin etmiştim”

Lin Dong taş tılsımı saklamayı başardığı anda, mağaranın girişinde uçarcasına bir figür belirdi. Bu figür, açık renkli kıyafetler giymiş 13-14 yaşlarında bir kız çocuğuydu. Bu sıradan kıyafetler yüzünün keskin hatlarını saklamaya yetmemişti. Kız genç olmasına rağmen yüzü oldukça ayrıntılıydı, kocaman gözleri ışıldayıp ona şirin bir görüntü katıyordu.

Lin Dong genç kızın geldiğini görünce gizlice oh çekti. Kız Lin ailesinden değildi, doğumundan biraz sonra Liu Yan tarafında evlat edinilmişti. Lin Dong’tan çok da küçük değildi, birlikle büyümüşlerdi ve kardeş kadar yakındılar. Bir yetim olduğu için Lin ailesinin adını almamıştı. Bu yüzden Liu Yan ona iyi bir isim seçmesinde yardımcı olmuştu; Qing Tan. Adına yakışırcasına, tıpkı sandal ağacı kadar hayat doluydu.

“Lin Dong, hava oldukça karardı, annem seni çağırıyor”

Qing Tan gülümseyerek Lin Dong’a yaklaştı ve onu mağaradan dışarı sürükledi. “Hava daha da kararsaydı buradaki taş patikanın yerini bulamazdın, yoksa yine mağarada kalmayı mı planlıyordun?” diye mırıldandı yürürken.

Bir tarla kuşu gibi cıvıldayan Qin Tan’a bakınca, Lin Dong kendini tutamadı ve gülmeye başladı. Elini göğsüne koydu. Tılsım göğsünün merkezindeydi, serinletici bir his yayıyordu.

Lin Dong bu taş tılsımın nereden geldiğini bilmemesine rağmen, içgüdüleri kesinlikle sıradan bir şey olmadığını söylüyordu.

Gecenin soluk ışığı her yeri kaplıyor, serinletici ay ışığı gündüzden kalma sıcak havayı alıp götürüyordu.

Lin Dong odasına gelir gelmez uykuya daldı. Pencereden içeri süzülen ay ışığı Lin Dong’un üzerinde parlıyordu. Ay ışığı aniden tıpkı su gibi dalgalanmaya başladı ve çok garip bir sahne ortaya çıkardı. Ay ışığı, Lin Dong’un göğsünde toplandı ve taş tılsım ay ışığının bir kısmını emmeye başladı.

Taş tılsım parıldarken, Lin Dong gözlerini araladı. Gözlerini tamamen açamadan önce birden başı döndü. Kendini kapkaranlık bir yerde buluverdi.

Burada hiç ışık yoktu, yalnızca sessizlik ve soğuk vardı.

Bu ani değişim Lin Dong’un kalbine bir korku saldı. Ne de olsa yalnızca 14 yaşında bir çocuktu.

“Kıs kıs, gülme!”

Lin Dong korkudan bayılacak gibiyken karanlığı bir haykırış yarıp geçti. Önünde ışık saçan bir siluet belirdi. Silueti dikkatlice inceleyince aynı kendine benzediğini fark etti. Ama yüzünde hiçbir yaşam belirtisi yoktu, bir oyuncak kadar ifadesizdi.

“Neler oluyor…”

Lin Dong ışık saçan siluete korku içinde bakakaldı, korkudan beyni donmuştu sanki.

“Pa!”

Lin Dong şaşkınlık içinde donup kalmışken ışık saçan ‘Lin Dong silueti’ aniden harekete geçti. Siluet vücudunu pozisyona soktu ve iki yumruğunu da uzattı, bu yumruk tekniği Lin Dong’a tanıdık gelmişti.

“Bu… Delip Geçen Yumruk mu?”

Lin Dong, yumruk tekniğini sergileyen siluete bakarken hayrete düştü ve gözlerini kocaman açtı. Bu Delip Geçen Yumruk hareketleri Lin Xiao’dan bile daha çevik ve keskindi.

Pa pa pa pa pa pa pa pa pa!

Karanlıkta ışık saçan siluet yumruklarını hızla savuruyordu. Hareketleri pürüzsüz ve aynı bir maymun gibi hızlıydı, Lin Xiao’nun yaptığından bile daha keskindi!

“9 keskin yankı!”

Lin Dong kendisinin mükemmel bir kopyası olan bu siluete saygıyla karışık korku içinde baktı. Siluet Delip Geçen Yumruğu sergilerken kesinle 9 keskin yankı duyabiliyordu!

“9 yankı…”

Lin Dong kendi kendine mırıldanırken bir anda şokla irkildi. Işık saçan siluet yumruk tekniği sergilemeyi bitirir bitirmez, vücudu garip bir şekilde sallanmaya başladı. Kolundan gelen yumuşak bir yankı duyuldu!

“Ne…”

Ortaya çıkan yankı oldukça yumuşaktı. Lin Dong sessizlik içinde dikkatle izlediği için bu son sesi duymayı başarmıştı.

10 yankı!

Lin Dong ışık saçan siluete şokla baktı. Delip Geçen Yumruğun sadece 9 yankı içerdiğini biliyordu, bu ışık saçan siluet 10. Yankıyı çıkarmayı nasıl başarmıştı?!

Lin Dong babasının bile Delip Geçen Yumruğu sergilerken 10 yankı oluşturamayacağını biliyordu.

“Neler oluyor böyle?”

Lin Dong gerçekten çok şaşırmıştı. Biraz zaman geçince kendini topladı ve olup biteni tartmaya başladı. Lin Dong, babasının Delip Geçen Yumruğu sergilemesine yalnızca bir kez şahit olmuş olsa da, ışık saçan siluetin babasından daha da doğal ve keskin, belki de mükemmel bir şekilde sergilediğine emindi.

Lin Dong’un bu ışık saçan siluetin böylesine eşsiz bir yeteneğe nasıl sahip olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu. Bir hazine bulduğunu bir kez daha anladı…

Lin Dong’un aklından bu düşünceler geçerken ışık saçan siluet yok olup gitmedi. Aksine, Delip Geçen Yumruğu sergilemeye yeniden başlamıştı.

Lin Dong silueti izlerken başta hissettiği büyük korkunun yok olduğunu fark etti. Kafası karışmıştı, tüm dikkatini topladı ve ışık saçan siluete odaklandı. Tüm hareketleri ciddi bir yüz ifadesiyle izledi ve en ufak detayını bile kaçırmadı.

Biraz izledikten sonra Lin Dong pozisyon aldı. Bacaklarını açtı ve ışık saçan siluetin hareketlerini tekrar etmeye başladı.

“Pa!”

Karanlıkta iki benzer figür yan yana duruyordu, biri insan biri ise parıldayan bir gölgeydi, yorulmak bilmeden yumruk tekniklerini çalıştılar. Büyük bir kısmı ışık saçan siluet tarafından çıkarılıyor olsa da bir dizi keskin ses yankılanıyordu.

Lin Dong yine de moralini düşürmedi. Hareketlerini parıldayan gölgeye uydurdu, minik yüzünde gayet ciddi bir ifade vardı.

Her seferinde küçük ilerlemeler gösterse de, bu aynı bir başyapıta detay eklemek gibiydi, her detay önemli etkiler sağlıyordu.

“Pa! Pa! Pa! Pa!”

Lin Dong yumruklarını savururken hareketleri bir maymun kadar hızlı ve çevikti.

4 yankı!

Lin Dong’un gözleri parladı! Bu kadar küçük değişikliklerin Delip Geçen Yumruğu bu kadar pürüzsüzleştirmesini beklememişti.

Tıpkı efsanevi bir ustadan ders almak gibiydi. Dahası bu ustanın sahip olduğu bilgelik muazzamdı.

Lin Dong adeta kendinden geçmişti. Bu muhteşem gelişmeyi sadece bir günde başarmıştı, babası 4 yankı çıkarabildiğine tanık olsa onun bile ağzı açık kalırdı. Babasının bunu başarabilmesi bir ayını almıştı, Lin Dong ise babasından 10 kat daha kısa sürede başarmıştı!

Bu kadar aşama kaydedince Lin Dong’un kendine güveni arttı. Saldırı pozisyonuna geçti ve hiç ara vermeden Delip Geçen Yumruk hareketlerini bir bir tekrarladı. Parıldayan gölgeyle aynı yapabilene kadar çalışmayı aklına koymuştu…

Sanki zaman donmuş gibiydi, Lin Dong hiç durmadan, karanlıkta parıldayan gölgenin hareketlerini taklit etti. Vücudundan ter damlıyordu, yumruk teknikleri gittikçe parıldayan gölgeninkine benziyordu.

Kapkaranlık bir alanda, parıldayan bir gölge ve bir insan gölgesi birlikte hareket ettiler, bir çift hayat dolu maymun gibiydiler. Yumruk atmaya devam ederlerken havayı delip geçen yumrukları yankı yapıyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr