Bölüm 362: Büyük Yan İmparatorluğu’nun Ötesindeki Dünya

avatar
1549 3

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 362: Büyük Yan İmparatorluğu’nun Ötesindeki Dünya


çevirmen: heisennibal


Lin Dong kabul ettiğinde Lin Fan’ın yüzünde tatminkar bir gülümseme oldu. Lin Dong’un yetenekleri düşünüldüğünde diğer tarikatların dehaları olsa bile şansları olmazdı. O ve Lin Langtian’la beraber Lin Klanı kesinlikle harika sonuçlar alacaktı.

 

“Klan liderim, Yüz İmparatorluğun Savaşı’nın tam olarak ne olduğunu açıklayabilir misiniz?” Bu konu hakkında çok meraklıydı.

 

“Hehe, Yüz İmparatorluğun Savaşı adından da anlaşıldığı gibi yüz imparatorluk arasında geçer.” Lin Fan kafasını sallayıp kıkırdadı. “Lin Dong, Büyük Yan İmparatorluğu’nun ötesinde ne olduğunu biliyor musun?”

 

“Emin değilim.” Lin Dong da gülümsedi. Geçen iki yılda çok şey öğrense de bunun hakkında tek bildiği Büyük Yan İmparatorluğu’nun ötesinde başka imparatorluklar da olduğuydu. Daha detaylı bir bilgisi yoktu. Sonuçta ona göre Büyük Yan İmparatorluğu yeterince büyüktü. Birçok insan bütün hayatlarını Büyük Yan İmparatorluğu’nda harcıyordu. Buranın dışında kalan şey çok yabancı ve uzaktı.

 

“Üstünde olduğumuz kara parçasına Xuan bölgesi deniyor. Dörde ayrılıyor; Doğu, Batı, Kuzey ve Güney. Bizim imparatorluğumuz Kuzey Xuan Kıtasında.” Lin Fan acele etmeden açıklıyordu.

 

“Xuan bölgesi, Doğu Xuan Kıtası…” Lin Dong kendi kendine mırıldanıyordu. Fikri gerçekten anlamasa da Büyük Yan İmparatorluğu’nun gözlerinin önüne geldiğini hissedebiliyordu, haritayı düşünmesine bile gerek yoktu.

 

“Diğer üç kıta için benim de sınırlı bir bilgim var. Ama sonuçta Doğu Xuan Kıtası tek başına Nirvana kademeli savaşçıların bile üstünden uçmakta zorluk çektiği ve bölgelerinin hayal edilemeyecek kadar geniş olduğu bir yer. Her gün sayısız imparatorluğun kurulduğu ve yükseldiği bir yer. Bu imparatorluklar arasında Büyük Yan İmparatorluğu geniş gökyüzündeki bir yıldız gibi. Yüz imparatorluk savaşı dense de katılanların sayısı yüzün çok üstünde. Buna savaş benzeri birinci sınıf bir turnuva diyebiliriz. Katılanların hepsi olağanüstü savaşçılar.” Biraz durdu ve sonra devam etti: “Eğer güç hakkında konuşacaksak Büyük Yan İmparatorluğu’muz bu Doğu Xuan Kıtasına konulamaz. Daha güçlü bir imparatorluk daha fazla sayıda katılımcı getirir. Hehe, bir keresinde bir imparatorluk yüzden fazla katılımcıyla gelmişti.”

 

Bu sözleri duyunca Lin Dong istemsizce nefesini tuttu. Bazı imparatorluklar yüz katılımcıyla katılırken Büyük Yan İmparatorluğu sadece beş kişiyle mi katılacaktı? Güçleri kim bilir ne kadar korkutucu olurdu.

 

“Yüz İmparatorluğun Savaşını kim organize ediyor? Tam olarak neyi amaçlıyor?” Lin Dong en önemli soruyu sormuştu. Şok olmuştu ve kalbi çok hızlı atıyordu.

 

Lin Fan kafasını salladı ve salonun dışındaki gökyüzüne bakarak konuştu: “Lin Dong, bütün bu imparatorlukların kraliyet ailesinin kontrolünde olduklarını düşünme. Dürüst olmak gerekirse onlar çok da önemli değil. Çünkü Doğu Xuan Kıtası’nın gerçek derebeyleri, bu çok güçlü tarikatlar. Bu tarikatlar sayısız impratorluğun kontrolünde ve onlar Doğu Xuan Kıtasının gerçek derebeyleri. Bu impartorlukların hepsinin de çok güçlü olduğunu düşünme. Bu tür derebeylerin tek bir darbesine bile dayanamazlar. Korkarım bu derebeyler bir imparatorluğu tek bir düşüncesiyle yok edebilir.”

 

Lin Dong derin bir endişe ve korku duyarken elleri titremeye başlamıştı. Doğu Kıtası’nın meşru derebeyinin imparatorluklar yerine doğaya meydan okuyan süper tarikatlar olacağını hiç düşünmemişti.

 

“Yüz İmparatorluğun Savaşı bu süper tarikatlar tarafından mı organize ediliyor?”

 

“Evet.” Lin Fan kafasını salladı ve devam etti: “Bu süper tarikatlar yeni kan arayışındalar. Ama vasat biri böyle güçlü organizasyonlara giremez. Bu yüzden eğer kendini diğerlerinden ayırabilirsen belki o süper tarikatlara girebilirsin. O an geldiğinde senin sayende Büyük Yan İmparatorluğu korunacak. Büyük Yan İmparatorluğu’na aç gözlülükle bakan çevre imparatorluklar tedbirsiz bir şey yapmaya cesaret edemezler.”

 

“Bütün bir imparatorluğu korumak için tek bir kişi yeterli mi yani?”

 

“Haha, eğer diğerlerini en az Nirvana kademeli bir geliştirici olduğuna inandırırsan neden olmasın. Bir adım ileri giderek tek elinle bütün bir imparatorluğu silip atabilirsin. İmparatorluğu korumayı bir kenara bırakalım, bu imparatorlukların imparatoru olsan bile kimse bir şey diyemez. Büyük Yan İmparatorluğu’nun dışındaki dünya daha önce gördüğün gibi değil.” Lin Fan kıkırdadı. “Dahası, eğer o süper tarikatlar arasına girebilirsen Lin Klanı da lüks bir biçimde ödüllendirilecek. Lin Klanı’nın Büyük Yan İmparatorluğu’ndaki uzun ömürlülüğünü neden sürdürebildiğini ve aynı zamanda bu kadar çok kaynağa nasıl sahip olduğunu biliyor musun? İki yüz yıl önce Lin Klanı atalarından biri Yüz İmparatorluk Savaşı’nı kazanmış ve süper tarikatlar arasına girmiş. Lin Klanına o zaman verilen ödüller bizi iki yüz yıldır Büyük Yan İmparatorluğu’nun seçkinleri arasında tuttu!”

 

Bu noktada Lin Dong’un başı dönmeye başlamıştı. Lin Klanı’nın Büyük Yan İmparatorluğu üzerinde yükselebilmesinin nedeni bir atanın bir süper tarikata kabul edilmesiyle verilen ödüllerden kaynaklanıyordu. Bu süper tarikatlar ne kadar korkunçtu böyle!

 

“Maalesef o zamandan beri klanımıza zaferi getirebilen özel biri çıkmadı. Yüz İmparatorluk Savaşına katılsak bile sonuçlar zar zor tatmin ediyor. Bu sefer bazı başarıların olabileceğini umuyoruz.” Lin Fan iç çekti.

 

Lin Dong, daha önce Lin Fan’ın sözleriyle dehşete düşmüştü ama yavaş yavaş sakinleşti. Büyük Yan İmparatorluğu dışındaki dünyanın bu kadar büyüleyici ve düzenbaz olabileceğini beklemiyordu. Eskiden gerçekten kibirli ve hasta düşünceli biri olduğunu anladı.

 

“Ling Qingzhu da bu süper tarikatların bir üyesi olabilir mi? Lin Langtian bile ondan kaçamadı. Görünen o ki çok korkunç biri…”

 

Lin Dong düşüncelerinde kayboldu. Lin Fan’ın dediklerini duyduktan sonra Ling Qingzhu’nun kim olduğuyla alaklı kaba düşünceleri vardı ve bu onu streslendirmişti. Yüz İmparatorluk Savaşı’nda kendini diğerlerinden ayıracağını söylediğinde Ling Qingzhu’nun kendisine neden tuhaf tuhaf baktığını anlamıştı. Görünen o ki böyle bir seviyeye ulaşmak oldukça göz korkutucuydu.

 

Sonuçta Lin Fan’ın dediklerine göre Lin Dong Yüz İmparatorluk Savaşı’na katılmaya hak kazanmadan önce ilk olarak Tohumların Savaşı’nı kazanmalıydı. Dahası, Yüz İmparatorluğun Savaşı’nda çeşitli imparatorlukların en yetenekli kişileri olacaktı. O kadar çok yetenek olacaktı ki özel ya da değerli sayılmayacaklardı bile çünkü herkes kendi imparatorluğunun en yeteneklisi olacaktı.

 

Bu savaş, Doğu Xuan Kıtasının en yetenekli beş kişisini seçecekti. Bu yetenek denizinde öne çıkmak, omuzlarında yük hisseden Lin Dong için bile zorlayıcı olacaktı.

 

“Daha önce gördüğüm keten kıyafetli yaşlı adam, Dokuz Göğün Üstün Saflık Sarayı’ndan olduğunu söylemişti. Yanılmıyorsam Doğu Kıtasının süper tarikatlarından biri olmalı.” Lin Dong o adamla karşılaşmasını hatırlamıştı. Küçük Sansar’ın da dediği gibi o adamın gücüne bakılırsa olduğu yerde sıradan biri sayılırdı. Böyle güçlü bir tarikat ‘süper’ sıfatını hak ederdi.

 

“Haha, Yüz İmparatorluk Savaşını konuşmak için daha çok erken. Tohumlar Savaşını geçtikten sonra detaylıca bilgilendirileceksin.” Lin Fan tazelenmiş çayını içerken gülümsedi ve öğrendiği şeylerden ötürü hala şokta olan Lin Dong’a baktı.

 

Lin Dong kafasını salladı. Şimdi ilk olarak Tohumların Savaşına odaklanması gerekiyordu. Burayı geçemezse zaten Yüz İmparatorluk Savaşını konuşmaya gerek kalmayacaktı.

 

“Büyük Yan İmparatorluğu içinde diğer dört büyük klan ve kraliyet ailesinden başka güçlü tarikatlar da var. Bu tarikatlar güçlü ve sağlam temellere sahip ve dört büyük klan kadar güçlüler. Bu tarikatlar arasında ataları Yüz İmparatorluk Savaşını kazanmış tarikatlar da var.”

 

“Tamam.” Lin Dong kafasını salladı. Elbette Tohumlar Savaşının sıradan bir savaş olmadığını biliyordu. Düşmanları, Büyük Yan İmparatorluğu’nun genç neslinin en yeteneklileriydi. Onlar arasında güçleri Lin Langtian’la karşılaştırılabilecek bir sürü kişi vardı. Mutlu ve şanslı bir tavır benimserse korkunç bir kayıp yaşayabilirdi.

 

“Oh, peki. Eskiden Büyük Harabe Eyaleti’nde Wang Klanı’ndan Wang Yan’ı yendiğini duydum,” dedi Lin Fan aniden sanki bir şey düşünüyormuş gibi.

 

“Evet, aramızda bazı anlaşmazlıklar olmuştu ben de çözdüm. Neden? Klan lideri de Lin Langtian gibi onlardan özür dilememi mi istiyor?”

 

“Lin Klanı, Wang Klanı’ndan korkmaz. Biz özür dilemeyiz.” Lin Fan kafasını salladı ve güldü. “Wang Yan’a bir ders verdiğin için Tohumlar Savaşı’nda endişelenmemiz gereken biri var.”

 

“Kim?”

 

“Wang Yan’ın büyük abisi Wang Zhong. Wang Klanı’nın en ünlü yeteneği.”

 

“Wang Zhong?” Lin Dong gözlerini büyüttü. İki yıl önce bu ismi Lin Ke-er’den duymuştu. Anlattığına göre Lin Langtian bile onunla uğraşmakta zorluk çekmişti. Görünen o ki ünü boşa değilmiş…

 

“Wang Zhong sıradan biri değil. O yıllarda Form Yaratıcı kademeliyken bile sınırlarını aşıp Qi Yaratıcı kademeli kişileri yendi. Bunca yıllık yoğun eğitimin ardından onun güçleri de oldukça artmıştır ve bu turnuvada kuvvetli bir düşman olarak düşünülebilir. Dahası, aile üyelerine karşı oldukça koruyucu biridir ve sen kardeşini o duruma düşürdüğün için senin için sıkıntı olabilir. Bu yüzden fazladan dikkatli olmalısın.”

 

“Tamam.”

 

Lin Dong kafasını salladı. Kendisi herhangi bir sorun çıkarmak istemese bile başkaları ona sorun çıkarmaya çalışırsa misilleme yapmaktan çekinmeyecekti.

 

“Tohumlar Savaşı’na hala bir ay var. Bu süreyi eğitimin için kullanabilirsin. Hem klan şampiyonu olduğun için sana kötü davranmayacağız. Yarın gelip klan hazinesini ziyaret edebilirsin.” Lin Fan gülümsedi.

 

Lin Dong tekrar kafasını salladı. Klan hazinesini çok merak ediyordu. Eğer Dünyevi bir Ruh Hazinesi bulabilirse gücü inanılmaz artardı. Ve bu da Tohumlar Savaşı’ndaki başarı şansını artırırdı.

 

Bir sürü konu konuştuktan sonra Lin Dong daha fazla orada kalmadı. Lin Fan’a selam verdi ve toplantı salonundan çıktı.

 

“Klan liderim, Lin Dong’un Tohumlar Savaşı’nı başarıyla geçebileceğini düşünüyor musunuz? Sonuçta düşmanları sıradan kişiler olmayacak.” Lin Mu, Lin Dong’un uzaklaşan figürüne bakarken fısıldadı.

 

Lin Fan sırıttı ve elindeki çay bardağını masaya koydu. Ardından mırıldandı: “Şube ailesinin kısıtlı imkanlarıyla buraya kadar gelebildiğine göre Lin Dong da sıradan biri değil. Bu sefer Tohumlar Savaşı’nda izleyecek güzel bir gösterimiz olacak…” 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr