Bölüm 355: Büyük İlahi Zümrüdüankda Mührü!

avatar
1271 4

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 355: Büyük İlahi Zümrüdüankda Mührü!


çevirmen: heisennibal


Vahşi Yuan Gücü gökyüzünde yayıldı ve çevrede bin metre çapındaki havayı doğrudan patlatıp top seslerinin yankılanmasına sebep oldu.

 

Sayısız bakış endişeyle gökyüzüne bakıyordu. Yuan Gücü şok dalgaları çok kısa bir sürede çılgın bir seviyeye ulaşmıştı. Böylesi şok dalgalarının karşısında Dışavurum kademesine yarım adım seviyeli bir geliştirici bile içine çekilirse tehlikeli bir durumda olurdu.

 

İki figür çarpışıyor ve endişe verici bir güç ortaya çıkıyordu. İkisi de dengelerini yeniden kazanmadan önce yüzlerce adım gerilediler.

 

Böylesine yoğun ve şiddetli bir savaşta ikisi de avantajı eline aldığına dair bir emare göstermiyordu.

 

Bu görüntü insanların hayrete düşmesine sebep oldu. Lin Dong’un Lin Langtian’la gerçekten savaşabildiğini gören insanların dudakları uçuklamıştı. Ve bu görüntüye bakılırsa bir şube ailesi üyesi, Lin Klanının efsane dehası Lin Langtian’a karşı kaybetmiyordu.

 

Gökyüzünde Lin Langtian’ın omuzları şiddetle titredi ve sinsi bir kuvveti ortaya çıkardı. Lin Dong’a bakarken bakışları acımasızdı. Bu savaşı uzatmak niyetinde değildi ama birkaç raunddan sonra Lin Dong’un ne kadar güçlü olduğunu fark etmişti. Onun gibi kibirli biri bile iki yıl önce eski lahitte tanıştığı genç adamla şu anki Lin Dong’un arasında çok büyük bir fark olduğunu itiraf edebilirdi.

 

“Nasıl bir mucizeyle karşılaşmış olursan ol, statümü sarsabileceğini aklının ucundan bile geçirme!”

 

Lin Langtian kıkırdadı ve Lin Dong’a bakarken ifadesi karardı. Lin Dong’un yetenekleri gerçekten beklentilerinin üstündeydi. Ama sadece o kadardı. Şu an Lin Dong’un kendisini yenmesi hala imkansızdı.

 

Bu noktada Lin Langtian bu savaşı daha fazla uzatmamayı kafasına koymuştu. Baskın gücünü dünyaya göstermek istiyordu. O Lin Klanının en parlak dehası Lin Langtian’dı. Diğer herkes onun için bir yem malzemesiydi hele iki yıl önce gözünde karıncadan başka bir şey olmayan Lin Dong’tan şu an konuşmaya bile gerek yoktu.

 

Öldürme arzusu Lin Langtian’ın bedeninden taşıp havaya karışmıştı. Yüzü duygusuzdu. Elleriyle hızlıca karmaşık bir el mührü serisi oluşturdu.

 

Lin Langtian’ın el mühürleri değişirken alandaki bütün Yuan Gücü de hiddetlenmişti. Lin Langtian’ın bedeninden sonsuz bir Yuan Gücü dalgası fışkırmaya başlamıştı.

 

Bu sınırsız Yuan Gücü Lin Langtian’ın elinin üstünde toplanmaya başladı. Yavaşça yüzlerce metre genişliğinde gümüş bir zümrüdüanka mührüne dönüşmeye başladı. Ezici ve kuvvetli bir aura yayıyordu.

 

Lin Langtian’ın ani hareketleri şüphesiz kalabalığın ilgisini çekmişti. Herkes bunun gerçek bir öldüme hamlesi olduğunun farkındaydı.

 

“Bu…”

 

Bazı tarikat öğrencileri Lin Langtian’ın kafasının üstünde beliren gümüş zümrüdüankaya bakarken ifadeleri değişmiş, yoğun bir korku yüzlerine yerleşmişti.

 

“Bu, Lin Klanının en üst düzeyde korunan savaş sanatı Büyük İlahi Zümrüdüanka Mührü!”

 

Sağır edici bir karmaşa arenada yayıldı. Pek çok seçkin geliştiricinin bu savaş sanatından haberi vardı. Geçmişte önceki klan liderinin rakip tarikatı tamamen ortadan kaldırmak için Dışavurum kademesinin zirvesindeki gücünün tamamını kullandığı söylenirdi.

 

Rakip tarikatta çok fazla ileri Dışavurum kademeli geliştirici olsa da bu savaş sanatı onları tek bir hamleyle öldürmüştü ve bu da bu savaş sanatının ne kadar güçlü olduğunu kanıtlıyordu.

 

Lin Langtian’ın bu savaş sanatını kullanması Lin Dong’la fazla uğraşmak istemediğini gösteriyordu. Tek bir hamleyle Lin Dong’un işini bitirecekti.

 

Altın koltuklardaki kıdemlilerin ifadeleri de birbirlerine bakarlarken şaşkındı. Kimse Lin Langtian’ın böylesine bir gücü kullanmak zorunda bırakılacağını düşünmüyorlardı.

 

“Lin Dong, yakında Lin klanımın Dışavurum kademeli savaş sanatını bizzat deneyimlemene izin vereceğim!”

 

Lin Langtian havasa süzülürken sesi patlayan bir fırtına gibiydi. Kafasının üstünde devasa, gümüş bir zümrüdüanka yavaşça oluşmuştu. Kanatlarını her çırptığında bir fırtına çıkıyordu; Dışavurum kademesine yarım adım seviyesindeki bir geliştiricinin parçalanmasına yetecek bir fırtına…

 

“Bu herif gerçekten Lin Klanının Dışavurum kademeli savaş sanatında uzmanlaşmış!”

 

Lin Dong kafasını kaldırdı ve gökyüzünü kaplayan devasa kuşa baktı. Bakışları ciddileşmişti. Lin Langtian’ın gücüne dayanarak eğer böyle fazla güçlü Dışavurum kademeli savaş sanatı kullanırsa ileri Dışavurum kademeli bir geliştirici bile direnmekte zorlanırdı. Lin Dong’a temkinle geri çekilmekten başka bir seçenek bırakmıyordu.

 

Gümüş zümrüdüanka Lin Langtian’ın kafasının üstünde süzülüyor ve giderek daha gerçekçi bir hal alıyordu. Bir sonraki anda Lin dong’u işaret ederken Lin Langtian’ın yüzünde acımasız bir gülümseme vardı.

 

Lin Langtian’ın parmağı hareket eder etmez gümüş zümrüdüanka sanki canlanmıştı. Hemen kafasını kaldırdı ve keskin bir kükreme çıkarttıktan sonra kanatlarını çırptı ve sanki dünyayı arındırabilecek gümüş bir şimşek gibi ufukta parladı. Sonunda korkunç bir şok dalgasıyla beraber Lin Dong’a doğru şiddetle uçtu!

 

Bu korkunç şok dalgası, geniş arenanın çatlayıp parçalanmasına sebep olmuştu. Hatta zümrüdüanka yavaşça inmeden önce metrelerce genişlikteki konik arena çoktan patlamıştı bile.

 

Sayısız fısıltı, arenadaki yıkıcı gücü izlerken yayılıyordu. Dışavurum kademeli savaş sanatı gerçekten son derece kuvvetliydi ve birçok kişi Lin Dong’un buna dayanıp dayanamayacağını merak ediyordu.

 

Akıllarındaki bu düşünceyle gözlerini bile kırpmadan Lin Dong’a bakıyorlardı.

 

Ama Lin Dong’ta Lin Langtian’ın bu güçlü saldırısından kaçınmak adına hiçbir hareket yoktu. Aksine ayaklarını yere vurdu ve ileri doğru uçtu. Hareketlerine bakılırsa Lin Langtian’ın savaş sanatıyla doğrudan çarpışmak istiyordu.

 

“Bu herif ölmeye mi niyetlenmiş?”

 

Bu sahne fısıltıların yayılmasına sebep oldu. İleri Dışavurum kademeli bir geliştiricinin bile bu saldırı karşısında geri çekilmekten başka seçeneği kalmazdı. Lin Dong neredeyse Dışavurum kademesine yarım adım seviyesindeydi ve doğrudan yüzleşmeyi tercih ediyordu. Bu ölümem meydan okuma değil miydi?

 

Lin Dong karmaşayı görmezden gelmişti. Tuhaf ve öngörülemeyen bir yolda ilerlerken bedeni anında yeşil bir dumana dönüşmüştü.

 

Ayakları hareket ederken birkaç ardıl görüntü panikletici bir hızda ortaya çıkıyordu. Toplamda dokuz görüntü…

 

“Dokuz Yıkım Mor Gölge!”

 

Dokuz ardıl görüntü ortaya çıktıktan sonra son derece vahşi bir Yuan Gücü şok dalgası Lin Dong’un sol yumruğunda toplanmıştı.

 

“Büyük Harabenin Okyanus Parçalayan Mührü!”

 

Yuan Gücü sol yumruğunda toplandıkça Lin Dong’un sağ elinde de el mühürleri serisi oluşmaya başlamıştı. Kalabalık, Lin Dong’un bedeninden etkili bir Yuan Gücü yayıldığını ve taşan bir dalgaya dönüştüğünü görebiliyordu.

 

Lin Dong’un ayaklarından Üstün Saflıkta Gökyüzü Gezgini Adımları’nı, sol eli Dokuz Yıkım Mor Gölge’yi ve sağ eli Büyük Harabe’nin Okyanus Yaran Mührü’nü sergiliyordu. Üç tane olağanüstü savaş sanatını aynı anda ortaya koymuştu. Bu güç, hiç de zayıf değildi.

 

“Büyük Güneş Fırtına Vücut!”

 

Ama bu son değildi. Büyük Harabenın Okyanusları Yaran Mühründen sonra görkemli bir parıltı da sanki doğan bir güneş gibi Lin Dong’un bedeninden yükselmişti.

 

Yakıcı güneş yükselmişti. Bölgedeki Yuan Gücü, Lin Dong’un bedeninden kalp atışlarını hızlandıran bir kuvvet patlarken hemen kaynamaya başlamıştı.

 

“Dışavurum kademeli bir savaş sanatın varsa ne olmuş? Yok edileceksin!”

 

Şimdi Lin Dong’un aurası şiddetlenmenin sınırlarına dayanmıştı. Ayakları gökyüzünde dolaşırken bedeni güneş gibi yakıyordu. Kükremesi, ufuklarda yankılanırken bir gök gürlemesi gibiydi.

 

Lin Dong’un yumrukları bir anda ileri atıldı. Önünde bulunan birkaç yüz metre çapındaki bütün hava patlayana kadar birbirine bastırılmıştı. Kalabalığın ürkütücü bakışları altında büyük gümüş zümrüdüanka kuşuna acımasızca çarpmadan önce sınıra kadar parıldayan birkaç yüz metre büyüklüğündeki Yuan Gücü ışık huzmesi, Lin Dong’un yumruğundan kayan bir yıldız gibi bir çığlık atmıştı.

 

Bütün dünya o anda sallanmıştı. Bir kasırga son derece yıkıcı bir güçle ortaya çıkmadan önce bir saniyelik sessizlik herkesin kulağına dolmuştu. Kasırganın ortasında büyül bir zümrüdüanka ve ışık huzmesi parçalanmıştı. Sonunda göğü dolduracak miktarda patlayan bir ışığa dönüştüler.

 

Gökyüzündeki iki figür, bedenleri geriye doğru fırlarken her biri ağır darbeler almış gibi boğuk bir sesle inliyorlardı. İkisi de ters tepkilerle boğuşuyordu.

 

Bu manzarayı gördüklerinde herkesin gözlerinde bir şok ifadesi olmuştu. Lin Langtian’ın görkemli Dışavurum kademeli savaş sanatı gerçekten Lin Dong tarafından durdurulmuş muydu?

 

“Gerçekten Dışavurum kademeli savaş sanatımı karşıladın mı?”

 

Gökyüzünde Lin Langtian’ın göğsü hızla inip kalkıyordu. Kısa bir süre sonra kan akışını dizginleyebilmişti. Elini kaldırıp dudaklarının kenarlarını sildi ve küçük bir kan aktığını gördü. Kafasını kaldırdı; Lin Dong’a bakarken gözleri karardı.

 

Lin Dong kolunu sallarken ifadesi mesafeliydi. Bedenindeki gözeneklerden küçük bir miktar kan aktı. Yavaşça kafasını kaldırdı ve Lin Langtian’a baktı. Ellerini birleştirip bir mühür serisi oluşturmadan önce konuşmamıştı

 

Lin Dong’un el mühürleri değişirken herkes, Lin Langtian’ın Büyük İlahi Zümrüdüanka Mührü’nden bile daha güçlü olup yeri yerinden oynatan bir Yuan Gücü dalgalanması hissetmişti.

 

Sayısız şaşkın bakış Lin Dong’a döndü. Anlaşılan o ki savaş yoğunlaştıkça Lin Dong da ölümcül kozlarından birini kullanacaktı.

 

“Tabletten aldığın Dışavurum kademeli saval sanatını kullan. Başka bir zaman şansın olmayabilir!”

 

Lin Dong’un buz gibi sesini duyduğunda Lin Langtian’ın gözbebekleri büyümüştü. O anda Lin Dong’un bedeninden yayılan tehlikeli bir aura hisetmeye başlamıştı. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr