çevirmen: heisennibal

Gizemli Kara Yin dağı, Korkunç Kukla Şehri.

Şu anda son derece hareketli bir manzara olan dağın zirvesindeki dev meydanda sayısız kafa aşağı yukarı sallanıyordu. Sayısız geliştirici orada toplanmıştı. Bir an için çeşitli sesler ve gürültüler bir araya geldi ve gökyüzüne kadar yükselip etrafa yayıldı. Yüzlerce metre öteden duyuluyordu.

Meydandaki bazı koltuklarda Büyük Harabe Eyaleti’nin ünlü tarikat liderleri oturuyordu. Mu Lei ve Wu Zong da aralarındaydı. Bu birleşim oldukça büyüktü.

“Korkunç Kukla Ekolü ne yapmayı planlıyor? Geçen iki günde Büyük Harabe Eyaleti’ndeki bütün tarikatları çağırdıklarını duydum.”

“Heh, aldığım haberlere göre Korkunç Kukla Ekolü, kendilerini Büyük Yan İmparatorluğu’nda seçkin bir kademeye sokabilmek adına Büyük Harabe Eyaleti’nin tarikatlarını bir ittifak için toplamayı planlıyormuş.”

“Ne? Teng Lei’nin hırsı gerçekten o kadar büyük mü? Büyük Harabe Eyaleti’nde çok sayıda tarikat var. Hepsini toplamak deveye hendek atlatmaktan daha zor! Dahası, Büyük Şeytan Tarikatı ve Savaş İttifakı da onlardan daha az güçlü değil, neden böyle bir şey yapmalarına izin versinler?”

“Teng Sha ileri Dışavurum kademesinde. Bu yüzden burada bir düşman bulması zor. Ekolün sağlam temelleriyle birlikte bunu yapmak için niteliklere sahip olabilir…”

“Zor olacak…”

O kocaman meydanda sayısız fısıltı, oturan kıdemlilerin arasında dolaşıyordu. 

Bu sayısız fısıltıya cevap olarak tarikat liderinin ifadesi cansızdı ve ne düşündüğünü kestirmesi imkansızdı.

“Dong!”

Kargaşanın ortasında bir dong sesi yankılandı. Meydandaki yaygara durdu ve meydan daha da sessizleşti. Bu, Korkunç Kukla Ekolü’nün pozisyonuydu ve merkezde lider Teng Sha vardı.

Kalabalığın dikkati altında Teng Sha yavaşça ayağa kalktı; yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Ardından yumruklarını birleştirdi ve çevresine doğru diz çökmeden önce konuştu: “Buradaki herkes Korkunç Kukla Ekolü’me gelecek kadar zarif olduğu için öncelikle hepinize teşekkür etmeliyim.”

Teng Sha’nın sözlerinden sonra birçok tarikat da cevap olarak yumruklarını birleştirdi. Sonuçta herkes Korkunç Kukla Ekolü’nün çevredeki en güçlü tarikat olduğunu biliyordu. Büyük Şeytan Tarikatı ve Savaş İttifakı bile onları kızdırmaya cüret edemezdi.

“Haha, sizi neden davet ettiğimi merak ediyorsunuzdur.” Teng Sha gülümsedi. Ardından daha fazla oyalanmadan devam etti: “Herkes, Büyük Yan İmparatorluğu’ndaki en büyük eyaletin burası olduğunu bilse de sıralamamız o kadar da yüksek değil. Büyük Yan İmparatorluğu’nda seçkin tarikatlar hala arkası sağlam olan Dört Büyük Klan olarak sayılıyor.”

“Büyük Yan İmparatorluğu’nda kararları verenler onlar; büyük ayrıcalıklara sahip olanlar da. Ama biz sadece kendi bölgemizi meşgul edebiliyoruz ve bu çok sinir bozucu.”

Mu Lei ve Wu Zong, sanki Teng Sha’nın ne istediğini biliyorlarmış gibi kaşlarını çattılar. Babalarının yüzlerini görünce arkalarında oturan Mu Qianqian ve Wu Ci’nin de içleri sıkılmıştı.

“Yani tam olarak ne istiyorsun Teng Sha?” diye sordu başka bir tarikat lideri.

“Sadece Büyük Yan İmparatorluğu’ndaki bir tarikata göre seçkinler kademesine doğal olarak yükselemeyiz. Ama eğer güçlerimizi birleştirirsek Büyük Yan İmparatorluğu’ndaki üst kademe tarikatlara karşı gelebiliriz. O zaman da Büyük Harabe Eyaleti’nin alacağı sayısız ayrıcalığa sahip olabiliriz. Herkes faydalanır!” Teng Sha’nın sözleri gerçekten cezbediciydi.

“Tarikat lideri Teng Sha bir ittifak mı kurmak istiyor?” diye sordu başka bir lider.

“Evet.” Teng Sha gülümsedi ve kafasını salladı. Ardından bakışlarını herkesin yüzünde gezdirdi ve en son Mu Lei ve Wu Zong’ta durdu. “Teklifim hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Sessizlik çökmüştü. Birçok insanın gözleri parlıyordu. Eğer bu gerçek bir ittifak olursa belki çalışırdı. Ama Teng Sha son derece hırslı ve hareketleri de o kadar basit değildi. Bu yüzden birçoğu Teng Sha için birer eşya gibi görülmekten korkuyordu.

“Teng Sha’nın söyledikleri mantıklı. Eğer birleşirsek dört büyük klandan korkmamıza gerek kalmaz. Konumumuz kesinlikle şimdiye göre yükselir,” dedi bir kıdemli sessizliği bozarak. Sözleri Teng Sha’nın isteğini onaylıyordu.

“Haha, Korkunç Kukla Ekolü oldukça güçlü ve zengin. Dahası, Teng Sha’nın da yol göstermesiyle eğer bir ittifak oluşturursak diğer üç tarikat gibi güçlü oluruz,” dedi başka bir orta yaşlı adam.

İkisi konuştuktan kısa bir süre sonra başka tarikatlar da onaylar gibi kafalarını salladılar. Kısa bir süre sonra Teng Sha’nın önerisi destek kazanmıştı.

Mu Lei ve Wu Zong’un gözleri, kıkırdarlarken öneriyi onaylayan tarikatlara dönmüştü. İkisi de akıllı adamlardı ve bunların rüşvetle söylenmiş fikirler olduğunu biliyorlardı. Bu gerçeği bilseler de kalpleri biraz ezilmişti. Bu altı aylık zamanda ekol, son derece güçlenmişti ve birkaç tarikatın desteğini gizlice alıyorlardı. Teknik olarak düşünüldüğünde ekol, Büyük Harabe Eyaleti’ndeki en üstteki tarikat olarak düşünülebilirdi. Bu yüzden bu, Büyük Şeytan Tarikatı ve Savaş İttifakı için kötü haber demekti.

Dahası, eğer şimdi ekole zıt giderlerse ikisi de güçlerini birleştirse bile onlara karşı savaşmak son derece zor olurdu. Sonuçta Teng Sha ileri Dışavurum kademeliydi ve kişinin korkması için yeterdi.

“Mu Lei ve Wu Zong, kardeşlerim, ne düşünüyorsunuz?” Meydanda Teng Sha gülümsedi. Bu iki tarikatı bastırabildiği sürece bütün Büyük Harabe Eyaleti, Korkunç Kukla Ekolü’nün kontrolünde olacaktı.

“Bu ciddi bir konu ve uzun vadede düşünmeliyiz.” Mu Lei ve Wu Zong birbirine bakıp gülümsedi. Teng Sha’yı açık açık reddetmeye cesaret edemezlerdi bu yüzden biraz zaman kazanmaya çalştılar.

Sözlerini duyduğunda Teng Sha gülümsedi. Sanki ne düşündüklerini bilmiyormuş gibi bir şeyler mırıldandı ve elini salladı. Ardından düzinelerce ekol askeri devasa bir platform kaldırdı ve yavaşça yürüdüler. Bu devasa platformda bir kafes vardı. Kafesin içinde devasa bir Şeytani yaratık çılgınca çelik kafese sertçe vuruyor ve derin darbeler yankılanıyordu.

“Bu yaratığın ne güçlü bir aurası var! Başlangıç Dışavurum kademeli olmalı!” Çelik kafesteki Şeytani Yaratığa bakarken meydanda bir karmaşa çıktı.

“Bu… Lin Dong’un şeytani yaratığı mı?!” Mu Qianqian ve Wu Ci yaratığa bakarlarken yüz ifadeleri değişti. Küçük Alev onlara oldukça tanıdıktı.

“Bu yaratık muhtemelen başlangıç Dışavurum kademesine ulaşmış. Ama ekolden kaçmakta başarısız olmuş…” Mu Lei ve Wu Zong’un ifadeleri acı çekiyorlarmış gibiydi. İkisi de biliyorlardı ki teke tek bir savaşta ikisi birleşse bile Küçük Alev’i yakalayamazlardı. Ama Korkunç Kukla Ekolü onu yakalayabilmişti. Bu şüphesiz Ekolün onlardan çok daha güçlü olduğunu onlara göstermişti.

“Teng Sha kesinlikle ekolün gücünü göstermek istiyor!” Mu Qianqian dişlerini gıcırdattı.

“Bu sefil yaratığı çoğunuzun tanımadığına inanıyorum. Altı ay önce bu yaratık, Lin Dong denen o küçük piçle çatlağa atlamıştı. O küçük piç orada öldü ama bu zavallı kurtuldu. Şimdi bu liderin planı, bu yaratığın derisini canlı canlı yüzmek ve taze kanını da ittifakımızı işaretlemek için kullanmak!” Teng Sha’nın gözlerinde insanı titreten uğursuz bir parıltı vardı. Ardından doğrudan bir yumruk attı ve çelik kafesi havaya uçurdu.

“Roar!”

Metal kafes patladı. Küçük Alev’in planı kanlı kanatlarını çırpıp oradan hemen kaçmaktı. Ama o daha hareket edemeden Teng Sha ileri bir adım attı. Ardından elini uzattı ve eli devasa bir Yuan Gücü eli şeklini aldı ve Küçük Alev’e vurdu.

“Bang!”

Küçük Alev’in bedeni meydana sertçe düşerken altında sayısız çatlak oluştu. Bedenini çevreleyen pullar döküldü ve kanı akmaya başladı. Çok acınası bir andı.

“Korkunç Kukla Ekolü’me karşı gelmek ha? Sadece bir yaratık olsan bile yaşama isteğini kaybedip ölüm için yalvarmanı sağlayacağım!”

Teng Sha’nın zehirli sesi herkesin kulaklarında yankılandı ve birçok kişinin yüzünün seğirmesine sebep oldu. Bu adam herkesi açıkça uyarıyordu.

“Piç herif!” Mu Qianqian dişlerini gıcırdattı. Teng Sha’nın bu kadar acımasız ve zalim olmasını beklemiyordu.

Mu Lei ve Wu Zong birbirlerine baktılar. Teng Sha’nın sözleri açıkça onlar içindi. Görünen o ki eğer bugün ittifakı kabul etmezlerse aralarında trajik bir savaş çıkacaktı.

Bu yüksek yerden Teng Sha herkesin yüzündeki değişimi görüyordu ve bu, gülümsemesinin daha da genişlemesini sağlıyordu.

“Şeytani yaratık, illa bir şeyleri suçlamak istiyorsan işe yaramaz bir efendiyi takip ettiğin gerçeğini suçla!”

Teng Sha içten bir kahkaha attı ve acımasız bir aura fışkırdı. Yumruğunu sıkarken devasa Yuan Gücü eli aşağı indi ve çoktan hareketsiz kalan Küçük Alev’e vurdu.

“Bang!”

Sayısız kişi meydanın merkesine odaklanmışken kulak zarını delen bir gürültü yankılandı. Ancak bekledikleri kanla dolu gösteri yerine birdenbire Küçük Alev’in üzerine yayılmış, onu koruyan Zihinsel Enerji ışık perdesi gibi neredeyse katı bir çember gördüler.

Teng Sha’nın saldırısı o Zihinsel Enerji ışık perdesine indiğinde şiddetli kıvılcımlar etrafa yayıldı ve hiçbir şeyi kıramadı.

Bu Zihinsel Enerji ışık perdesi oldukça güçlüydü.

Bir figür, bir hayalet gibi yavaşça Küçük Alev’in önüne indi.

“Lin Dong?!”

Sayısız insan kırmızı gözlü, gözleri korkunç bir öldürme isteğiyle dolu genç yüze bakıyordu. İnanamayan insanların fısıltıları meydanda dolaşırken Teng Sha’nın yüzündeki gülümseme de yavaşça donumştu…