Çevirmen: heisennibal

Sessiz, yıldızlı boşlukta Lin Dong önündeki kadim sembole bakıyordu ve bu kadar çıldırmasına ne kadar değdiğini fark etmişti; oldukça sakindi, şaşkındı ve söyleyecek bir şeyi yoktu. O sonsuz karanlık insanın kalbini titretiyordu; ne kadar yürüdüğünü bir tanrı bilirdi.

Karanlıkta hayal ettiği gibi şiddetli saldırılar ya da büyük oluşumlar yoktu ama o tür bir karanlık, herhangi ölümcül bir saldırıdan daha zalimceydi.

Lin Dong o korkunç karanlığı nasıl geçtiğini hayal bile edemiyordu ama içinde bir yerlerde hala biraz korkunun kaldığını hissedebiliyordu. Karanlıklar dünyasında yaratılmış bir ruh haliydi.

Kişinin bedeninin bile var olmadığı o sonsuz karanlığın içinde neredeyse kendini kaybediyordu…

Önünde beliren o ışık testi, zalimce bir testti. Eğer Lin Dong gerçekten arkasını dönmüş ve ışığa doğru yürümüş olsaydı yolun sonunda kendini sonsuza dek karanlığa daldıracaktı. Bu tür bir son, ölümün kendisinden daha beterdi.

Sembole ilk girdiğinde siyah gözlü kıdemlinin uyarsını en kritik anda aklına gelmişti. Son anda Lin Dong kalbindeki rotaya doğru hareket etmeyi ve ölümcül derecede çekici ışık yolundan vazgeçmeyi seçmişti.

Sıradan bir insan, o kadar süre karanlıkta kaldıktan sonra o ışık yolunun ne kadar çekici olduğunu hayal bile edemezdi. Çölde vaha bulmaya benziyordu. O tür bir cazibe, dayanılamazdı ama neyse ki Lin Dong sonuna kadar direnmiş ve arkasındaki ışığın tersi yönüne, kalbinin yönüne doğru ilerlemişti.

Karanlık dünya çok sessizdi ve bu çok korkunçtu. Lin Dong’a göre bin tane Korkunç Kukla Ekolü’yle savaşmaktan şüphesiz daha tehlikeliydi. Sembolün sınavının bu kadar zor olacağını bilseydi ilk başta atlamaya çekinebilirdi; bu bir irade denemesiydi.

“Phew…”

Lin Dong derin bir nefes aldı; kafasını eğdiğinde şaşırmıştı. Bedeninin öncekinden daha sert bir hale geldiğini hissetmişti.

Sembolün içine giren sadece Lin Dong’un fiziksel bedeni değildi, aynı zamanda zihinsel enerjisiydi. Dahası, Lin Dong sembole girdiğinde Zihinsel enerjisinin insan şeklini zar zor alabildiğini ve son derece zayıf ve yanılsamalı olduğunu açıkça hatırladı. Yine de bu Zihinsel Enerji şimdi sağlam ve gerçek bir his veriyordu ve fiziksel bedeninden farklı görünmüyordu.

Orta kademeli Ruh Sembolü Ustaları bile bu denli sağlam bir Zihinsel Enerjiye sahip olamıyorlardı; Lin Dong alt seviye bir Ruh Sembolü ustası olmasına rağmen başarıyla yoğunlaştırmayı başarmıştı.

“Zihinsel Enerjim o kadar büyümese de öncekine göre daha çetin ve daha gerçek bir hale gelmiş…” Lin Dong şok olmuştu. Zihinsel Enerjisi sadece artmakla kalmamış, seviyesi de orta seviyeli Ruh Sembolü Ustalarını da geçebilecek hale gelmişti.

Zihinsel Enerjisinin miktarı artmasa da kalitesi artmıştı. Aynı seviyede olanların içinde Lin Dong’unki on kat daha güçlü sayılırdı; bunu da o karanlık dünyada kazanmıştı. Sadece sembolün onayını almakla kalmamış, Zihinsel Enerjisi de bir dağ gibi güçlenmişti. Bu, en değerli şeydi!

“Görünen o ki sembolün içinde geçirdiğim süre az değilmiş.” Lin Dong’un bakışları parladı. Bu, bir dağ kadar sağlam ve katı Zihinsel Enerjisi kısa bir süre içinde elde edilebilecek bir şey değildi. O karanlık dünyanın ne kadar tuhaf olduğunun bir önemi yoktu; bu şey en az altı ay sürmüş olmalıydı.

Elbette bu, Lin Dong’u biraz bile şaşırtmamıştı. Karanlıklar dünyasında olduğu zaman sanki yüz yıl geçmiş gibi hissetmişti. Dışarıda biri ona on yıl geçirdiğini söyleseydi buna inanırdı.

Kendini bir süre inceledikten sonra Lin Dong sonunda dikkatini önünde yavaşça sallanan kadim sembole verdi.

Konsantre oldukça Lin Dong sembolün üstünde sabit bir şekle sahip olmayan, belli belirsiz bir figür olduğunu keşfetti. Zaman zaman sallanıyordu; o figürün siyah gözlü kıdemliye dönüştüğünü belli belirsiz fark etmişti. Lin Dong, sembol ruhunun iylileştikçe sahibinin şekline dönüştüğünü fark etti. Şu an bu sembolün sahibi olmadığı için bu yüzden bir şekli de yoktu.

Lin Dong, sembolün önünde durdu ve saygıyla diz çöktü. Bu tür bir var oluş, saygıyı hak ediyordu.

“Buzz buzz!”

Lin Dong bedenini eğdiğinde kadim sembol değişik bir titreme sesi yaymaya başlamıştı. Belli belirsiz bir figür, Lin Dong’a bir el uzatırken kıvrılmıştı.

Lin Dong, karanlıklar dünyasından başarıyla geçtiği için sembolün onayını almış sayılabilirdi. Bu yüzden şu anda bir el, bir ustayı tanımanın son adımı tamamlamak için ona doğru uzanıyordu.

Bu sahneyi gördüğünde Lin Dong yavaşça kafasını salladı. Karanlık dünya, karakterinin de son derece kullanışlı bir şekilde evrilmesini sağlamıştı.

Yiyip Bitiren Ata Sembol bir ruha ve bu ruh, ruhani bir zekaya sahipti. Tabi bu zeka, Küçük Sansar’ınkiyle karşılaştırılmazdı. Sembol çok uzun süredir vardı ve çok güçlüydü.  

Bu tür bir objenin bir insan zekasına sahip olması beklenemezdi. Bir Ruhu vardı ama Küçük Sansar gibi ya da diğer güçlü Şeytani Yaratıklar gibi korkutucu bir zekaya sahip değildi.

Lin Dong elini uzattı ve sembol ruhunun eliyle temas etti. Sembol Ruhunun figürü büküldü, sallandı ve doğrudan Lin Dong’un bölünmüş bir görüntüsüne dönüştü.

Bununla birlikte sembol ruhunun gözleri tıpkı siyah gözlü kıdemli gibi kapkaraydı. Çok acayip bir görüntüydü.

Sembol ruhu Lin Dong’un görünüşüne büründüğünde kara delik gibi eski sembol de enerji dalgaları olarak dışarı süzüldü. Bu tür bir gücten ışık bile kaçamazdı.

Titreşen Yiyip Bitiren Ata Sembol, Lin Dong’un alnından içeri dalmadan önce havada süzülüyordu.

“Boom!”

Sembol, Lin Dong’un kafasına daldığında bedeninin çevresinden dalga dalga yiyip bitiren bir güç patlamıştı. Bu dalgalar yayıldıkça yıldızlı boşlukta sayısız, devasa kara delik açılmıştı. Kara delikler her şeyi yutarken yıldızlar ve zemin parçalandı, ani ve korkunç bir değişiklik oluyordu.

Lin Dong sayısız kara deliğin tam ortasında oturuyor, kara deliklerin yıldızları parçalamasına izin veriyordu. Bedeni en ufak bir harekette bulunmuyordu.

Sembolün ruhu bunu gördüğünde elini salladı ve bedeni yavaşça sönerek küçük bir ışığa dönüştü ve Lin Dong’un bedenine girdi.

“Bang!”

Lin Dong’un bedenine girdiği anda Lin Dong’un Niwan sarayında yeri yerinden oynatan bir değişiklik olmaya başlamıştı. Başlangıçta Niwan Sarayında yüzen Kader Ruh Sembollerini ona verdi ve bir anda tamamen parçalanıp Niwan Sarayı’ndan fışkıran saf, zihinsel bir enerjiye dönüştü.

“Buzz buzz!”

Kader Ruh Sembollerinin parçalandığı yerde kara bir delik yavaşça velirdi ve korkutucu yiyip bitirme gücü etrafa yayıldı.

“Hua hua!”

Yiyip bitirme gücü yayılırken Niwan Sarayı’na dolan Zihinsel Enerji, birkaç saniye içinde o kara delik tarafından tamamen emilmişti. Emme hızı korkutucuydu ve Zihinsel Enerji emdikten sonra kara delik durmamış, yiyip bitirme gücü daha da güçlenmişti.

Bu tür bir gücün altında son derece güçlü Zihinsel Enerji miktarı bir anda yıldızlı boşluktan çekilmişti. Bu Zihinsel Enerji çok kadimdi ve Sembole aitmiş gibi görünüyordu. Ve şu an Lin Dong’un Niwan Sarayı’ndaydı.

Böylesine güçlü bir Zihinsel Enerji, Niwan Sarayı’na akarken Lin Dong’un Niwan Sarayı tekrar kara delik tarafından yutulmuştu. Bu yutulmanın altında Lin Dong, Zihinsel Enerjisinin korkutucu derecede arttığını hissedebiliyordu.

Normalde kişi, Zihinsel Enerjisindeki bu keskin artış hakkında dikkatli olmalıydı. Sonuçta Niwan Saraylarında ani, kontrol edilemeyen ve güçlü Zihinsel Enerjiyle yıkılan Sembol Ustalarının eksikliği yoktu. Yine de bu Lin Dong için bir sorun değildi. Ata Sembolü Niwan Sarayı’nı yönettiğine göre Niwan Sarayı’nı yok edebilecek bir avuç Zihinsel Enerji vardı.

Dahası, karanlığın dünyasını dengeleyebildikten sonra Lin Dong, artan Zihinsel Enerjisiyle başa çıkabileceğinden emindi.

Kendine olan bu güveniyle kendisi için paniklemesi gereken bir durum yoktu. Sessizce boşlukta oturuyor ve her yönden gelen Zihinsel Enerjiyi emiyordu.

Bu yiyip bitirme gücünün altında Lin Dong’un bedeninden güçlü bir Zihinsel Enerji yavaşça yayılmaya başlamıştı…