Bölüm 321: Karanlık Dünya

avatar
1205 4

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 321: Karanlık Dünya


Çevirmen: heisennibal


Kadim Sembol sessizce Lin Dong’un önünde süzülüyordu. Sembol çok büyük değildi ve neredeyse bir insan kafatası büyüklüğündeydi. Dahası, bu sembolün bir yörüngesi yoktu; bunun yerine sadece ara sıra kıpırdanıyordu. Dalgalanırken, nasıl dalgalandığına bakılmaksızın, sembol tıpkı bir kara delik gibi yavaşça dönüyordu. Öyle ki ilahi şeyleri bile emebilecek bir emiş gücü ortaya çıkıyor ve sürekli dışarı akıp tüm alanın sallanmasına neden oluyordu.

 

Bu, İlahi Sembol tarafından yaratılmış bir kara delikti!

 

Lin Dong Yiyip Bitiren Ata Sembol’e ciddiyetle bakıyordu. Şu anda Ata Sembolden gelen herhangi bir hareket yoktu. Hala uykudaydı. Bu sessizliğin ortasında Lin Dong, Niwan Sarayı’ndaki Kader Ruh Sembolleri’nden korku dolu bir hissiyat yayılırken onların hala titrediğini hissediyordu.

 

Lin Dong’un Kader Ruh Sembolleri aslında Yiyip Bitiren Ata Sembol’den türetilmişti. Şimdi asıl bedenleriyle karşılaşınca böylesine duyguları deneyimlemeleri doğaldı.

 

“Hehe, bu efsanevi Yiyip Bitiren Ata Sembol mü? Gerçekten son derece büyülü!” Küçük Sansar sürekli meraklı gözlerle sembolü kontrol ediyordu.

 

“Şimdi ne yapacağız?” Lin Dong ellerini ovuşturdu.

 

“İyileştir ve onayını al.”

 

Küçük Sansar Lin Dong’a bakıyordu ve aniden konuştu: “Eğer bu sembolü gerçekten iyileştirebilirsen gelecekteki potansiyelin sınırsız olur. Ama seni uyarayım, Yiyip Bitiren Ata Sembol’ü iyileştirmek sayısız tehlikelerle de dolu. Dahası, kendisi de oldukça tehlikeli. Eğer dikkatli olmazdan Zihinsel Enerjini yutar ve bir daha asla iyileşemezsin,” dedi ve devam etti: “Bu dünyada sekiz tane Ata Sembol var ve her biri sihirli özelliklere sahip. Geçmişte Alev Ata Sembol’ü iyileştirmek isteyen son derece güçlü bir geliştiriciye rastlamıştım ama sembol tarafından başlatılan Bin İlahi Alev tarafından yanmıştı.”

 

Lin Dong’un bakışları donmuştu. Küçük Sansar’ın bile çok güçlü dediği bir geliştirici gerçekten oldukça güçlü olmalıydı. Ama bundan bağımsız olarak ‘Alev Ata Sembol’ denen o sembolü iyileştirememişti.

 

“Açık konuşuyorum; Ata Sembol’den onay almak için yalnızca güce ihtiyaç duyulmaz. Yiyip Bitiren Ata Sembol onların arasındaki en gizmeli olanı ve bu, benim de onu ilk görüşüm. Bu yüzden onun onayını almak daha da zor olacak; zihinsel olarak hazır olmalısın.”

 

Küçük Sansar ona ciddiyetle bakarken Lin Dong kafasını salladı. Gözleri Yiyip Bitiren Ata Sembol’e kilitlenmişti. Biraz sonra derin bir nefes aldı ve konuştu: “Bu zor olsa da şimdi vazgeçmenin sırası değil. Yiyip Bitiren Ata Sembol’ü elde etmek için çok fazla efor harcadım. Şimdi sonunda onu elde etmişken en ufak bir ihtimal bile varsa eğer vazgeçmeyeceğim!”

 

Küçük Sansar kafasını salladı; pençeleriyle Yiyip Bitiren Ata Sembol’ü işaret etmeden önce konuştu: “Eğer bundan gerçekten korkmuyorsan o zaman Zihinsel Enerjini içine aktar. Eğer onayını alırsan güvenle çıkabilirsin. Elbette, eğer alamazsan o zaman… sembol tarafından yiyip bitirileceksin ve zihnin dünyanın dört bir yanına dağılırken içindeki enerjinin bir izi olacaksın...”

 

Lin Dong’un bakışları sembole odaklanmıştı. Yavaşça dönüyor ve değişik kara delik mutasyonlarına uğruyordu. Onun karanlığı, çatlağın karanlığıyla karşılaştırılamazdı bile.

 

Sonuçta burada biraz da olsa ışık yanabiliyordu ama sembolün içinde ışık var olmamıştı bile.

 

İnsiyatif alıp Zihinsel Enerjini bu çılgın karanlığın içine koymak herkesin sahip olamayacağı bir cesaret gerektiriyordu.

 

“Benim dünyayı korumak gibi büyük bir hırsım yok; ailemi korumak istiyorum. Bu yüzden güce ihtiyacım var. Bunu elde etmek için ne gerekiyorsa yaparım!”

 

Lin Dong’un sakin sesi ağzının içinde yankılanmıştı. Genç yüzünde kararlı bir ifade vardı.

 

“Genç adam, karanlıkta yönünü bulabilmek için kalbini kullan. Kendine dürüst ol ve dikkatinin dağılmasına izin verme. Bu illüzyonların hepsinin sahte olduğunu unutma.”

 

Siyah gözlü kıdemlinin kaba sesi Lin Dong’un kulaklarında yankılanmıştı. Figürü yavaş yavaş sönerken bu dünyadan tamamen yok olmuştu.

 

Siyah gözlü kıdemlinin hayaleti yok olduğunda Lin Dong gözlerini kapattı. Zihinsel Enerjisi hızla Niwan sarayından çıktı ve ince ışık ışınlarına dönüşüp cesurca o sembolümsü kara deliğe girdi.

 

“Buzz buzz!”

 

Başta sessizce duran sembol, sanki Lin Dong’un geldiğini hissetmiş gibiyavaşça dönmeye başlamıştı. Aynı anda bedeni de giderek büyüyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar o sembol bir kara deliğe dönüşmüştü!

 

Bu kara delik çok büyük değildi ama anlatılamayacak kadar korkunçtu. Işık üstünde parladığında bile tamamen bu dünyanın dışındaymış gibi duruyor ve her şeyi yiyip bitiriyordu.

 

“Wu wu!”

 

Kara deliğin içinden yayılan yiyip bitirme yeteneği çok şiddetli değildi. Ama soğuk qi çılgınca etrafa yayılırken çatlak kaotik bir hal almaya başlamıştı. Bununla birlikte Dışavurum kademeli bir geliştiricisine bile acımasızca davranacak kadar güçlü olan bu soğuk qi o kara deliğin bin metre yarı çapına geldiğinde o kara deliğe sürekli akmaya başladı.

 

Küçük Sansar sembolün altında duruyordu. Sembolün yiyip bitirme yeteneği onu kapsamıyordu bu yüzden güvenle kafasını kaldırıp sembole bakabiliyordu. Neyse ki çatlağın içindelerdi. Yoksa eğer dışarda olsalardı kesinlikle sayısız, deprem etkisi yaratan doğa üstü olayları uyandıracaklardı ve bu da sayısız seçkin geliştiricinin anında oraya damlardı. Hatta Büyük Yan İmparatorluğu’nun dışındaki seçkin geliştiriciler bile bunu hissederdi…

 

Kara delik oluştuğu anda Lin Dong’un Zihinsel Enerisi doğrudan yutulmuştu.

 

Lin Dong’un Zihinsel Enerjisi Yiyip Bitiren Kadim Sembol’e girdiği anda Lin Dong’un bedeni tamamen donmuştu. Ardından tıpkı bir heykel gibi gözlerini kapattı.

 

“Evlat, güvenle geri dönmelisin. Büyükbaba sansar bütün bir hayatı boyunca bu bok deliğinde kalmak istemiyor…” diye mırıldandı Küçük Sansar Lin Dong’un ata sembole doğru çekinmeden atıldığını görünce.

……

Sembol tarafından oluşturulan kara deliğe bakarken Lin Dong’un görüşü karanlıkla kaplanmıştı. Bu karanlık son derece saftı; sadece kişinin görüşünü kapatmakla kalmıyor, dokunuşunu bile etkisiz kılıyordu.

 

Karanlık. Bu dünya ışığın ve sesin herhangi bir izinin olmadığı bir dünyaydı. Sanki yaratılıştan önceki dünya gibiydi.

 

Bir insanın bu tür bir ortamda yaşadığı işkence hayal bile edilemezdi. O karanlıkta kimsenin var olup olmadığını bile bilmiyordu.

 

Lin Dong ilk başta paniklese de yavaş yavaş sakinleşmişti. Bu ortam, sıradan birini delirtmeye yeterdi. Ama açıkça anlıyordu ki bu durumda sakin kalmak daha önemliydi. Yoksa karanlıkta sonsuza dek tıkılı kalırdı ve asla kaçamazdı. Bu işkence, ölümden daha beterdi.

 

Eğer biri sembolün onayını alabilirse o kişi, efsanevi bir geliştirici olurdu. Ama onayını almadan önce çoğu sıradan insanın katlanamayacağı tuzakları ve sallantıları geçirmesi gerekiyordu.

 

Lin Dong, karanlıkta sessizce ve yorulmadan ilerliyordu, adım adım. Karanlıkta, karanlığa ve sessizliğe tahammül etmek zorundaydı.

……

Bu karanlık dünya sonsuzmuş gibiydi. Bir figür, bir sadhu gibi amaçsızca yürüyor ve asla durmayacak gibi görünüyordu. (Ç.N: Sadhu; nefsine ileri derecede zorluk çektiren hindu duacı, dünya nimetlerinden elini çekmiş hindu bilge anlamlarına geliyor.)

 

Uzun bir zaman geçmiş gibiydi; bir yıl, iki yıl, beş yıl… Lin Dong zaman kavramını tamamen kaybetmişti. Bu sonsuz karanlıkta önce paniklemiş ve aynı zamanda umudunu da kaybetmişti. Sonuçta bu yer dünyadaki en korkunç hapishane olmuştu!

 

Ama panik olmuş ve umutsuz geçen o kadar zamandan sonra Lin Dong’un zihni oldukça sakin ve kararsız bir hal almaya başlamıştı. Kendi varlığını bile unutmuştu. Karanlıkta bir figür, yavaşça yürüyordu.

……

Karanlıkta zaman yavaş geçiyordu; neredeyse yüz yıl.

 

Bir figür yavaşça karanlıkta yürüyordu. Adımları her zaman aynıydı, bir milim bile değişmiyordu. Kendini, karanlığı, her şeyi unutmuş gibiydi.

 

“Karanlıkta yürüdükçe yiyip bitirme hakkındaki gerçeği öğrendim. Yiyip Bitirmeden sonra hiçbir şey kalmıyor!”

 

Karanlıkta bu düşünce gizlice yayılmıştı. Sonsuza yürüyen o figür yavaşlamaya başlamıştı.

 

Figür yavaşladığı anda aniden sonsuz karanlığın arasında bir parıltı figürün arkasında belirmiş ve en sonunda ayaklarına ulaşmıştı. Bu görüntüye bakılırsa etrafında dönüp o ışığın üstüne çıkarsa bu sonsuz karanlıktan kurtulabilirdi.

 

Işık ayaklarının altında durmuşken başını eğip bir süredir görmediği ışığa baktı. Işık içi boş gözlerine aktı. Ardından o uyuşuk gencin yüzünde sakin ve nazik bir gülümseme belirdi.

 

“Yol, senin kalbinde. Bu illüzyonların hepsi sahte. Yiyip Bitiren Ata Sembol, senin bu karanlık dünyandan ayrılıyorum.”

 

Figür kibarca gülümsedi. Ses tonunda değişik bir hissiyat vardı. Arkasını dönüp ışığa doğru yürümek yerine cesurca karanlığa doğru yürüdü.

 

Bir adım attığı anda arkasındaki ışık aniden paramparça oldu. Ardından karanlık yamulmaya başladı ve tıpkı kırık bir cam gibi yüksek bir sesle patladı.

 

Karanlık patladığında ılık bir parıltı yayıldı. Karanlık güzel, yıldızlı bir geceye dönüşmüştü. Ardından o figür yıldızlarla dolu gökyüzüne bir adım attı. Önünde o kadim sembol hala süzülüyordu. Sembolün tepesinde ise bulanık bir figür görülüyordu.

 

Kadim sembole bakarken Lin Dong’un yüzüne küçük bir gülümseme gelmişti. Biliyordu ki bu Yiyip Bitiren Ata Sembol’ün Sembol Ruhu’ydu.

 

Eğer Sembol Ruhu’nu görebildiyse bu… onayı başarıyla aldığı anlamına gelirdi. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr