çevirmen: heisennibal 

Büyük Harabenin Kadim Düzlüklerinin en derin yerinde Kadim Tablet sessizce duruyordu. Kadim tablet, karşılaştırılamaz bir enerji dalgası yayıyordu. Kadim tabletin üstünde enerji girdapları sürekli oluşmaya devam ediyordu ve zaman zaman bazı öfkeli gruplar korkuyla girdabın dışına çıkıyorlardı.

Bu insanlar dışarı çıktıklarında derin birer nefes aldılar. Daha fazla kalmaya cesaret edememişler, korkak tavuklar gibi kadim düzlüklerden kaçmışlardı.

Bu kişiler, alanın içindeki gizemli iskeletten gerçekten oldukça korkmuşlardı. Şimdi de o kadar zorluk yaşamışken doğal olarak burada daha fazla durmak istemiyorlardı.

“Ch!”

Bir enerji girdabı kadim tabletin üstünde dönerken kan rengindeki bir gölge oraya doğru uçtu. Bu, gizemli iskeletin ellerinden başarıyla kaçan Lin Dong’tu.

“Phew.”

Lin Dong dış dünyanın manzarasına bakarken rahatlamış gibi derin bir iç çekti. Dış dünyanın Yuan Gücü, kadim tabletteki kadar güçlü olmaktan uzak olsa da bir güven hissiyatı veriyordu.

“Dört büyük klan, Korkunç Kukla Ekolü ve diğer tarikatlar çoktan geri çekilmiş gibi görünüyor.” Lin Dong etrafını incelerken kaplanın sırtında oturuyordu. Büyük Toprakların Kadim Tableti’nin etrafında çok az insan vardı. Artık girmek üzere olduklarındaki kadar büyük değildi. Kadim tablet alanından kaçan tarikatlar, bu alanı da çoktan terk etmişlerdi.

“O iğrenç alçaklar!” Lin Dong homurdanırken gülümsemişti. Gitmeleri iyi bir şeydi. Az önce gizemli iskeletle kapıştığı için güç durumu çok iyi değildi. Teng Lei ve diğerleri dışarıda onu beklerse durumun daha da kötüleşebileceğinden endişeliydi. Şimdi gitmiş olduklarına göre bu, ona toparlanma zamanı vermişti.

“Şimdi ne yapmayı planlıyorsun?” Küçük Sansar, Lin Dong’un omzuna oturmuştu. Lin Dong’u uzağa götürmek için son çaresini kullanmamış olsa da onun da durumu çok iyi değildi; gözlerinin feri sönmüştü.

“Önce güzelce dinlenmek için bir yer bulalım,” diye cevapladı Lin Dong bir süre düşündükten sonra. Bu sefer Küçük Sansar ve Küçük Alev de oldukça güzel faydalar sağlamışlardı. Özellikle Küçük Sansar, kan ejderhasının şeytani ruhunu elde etmişti. Eğer onu başarıyla iyileştirebilirse gücü, Dışavurum kademesinden daha düşük olmazdı. Bu, Lin Dong için oldukça büyük bir yardım demekti.

Küçük Alev de kanlı yarasa ejderhasının kan gücünü elde etmişti. Bu gücü tamamen iyileştirdiğinde onun da gücü artacaktı. İşte o zaman Lin Dong, Korkunç Kukla Ekolü gibi büyük tarikatlara karşı gelebilecek niteliklere sahip olacaktı.

Bu yüzden ilk önceliği Küçük Sansar’ın ve Küçük Alev’in elde ettiklerini iyileştirmelerini sağlamaktı.

Küçük Sansar, Lin Dong’tan yanaydı ve bunu görünce daha fazla vakit kaybetmeden Küçük Alev’in sırtına vurdu. Küçük Alev devasa kan rengi kanatlarını açtı ve Büyük Harabenin Kadim Düzlüklerine doğru uçtu.

Büyük Harabenin Kadim Toprakları şimdi daha da kaotikti ve bu yüzden Korkunç Kukla Ekolü, Lin Dong’u ölü ya da diri bulmaları için arkalarında adam bırakmayı düşünmüş olamazdı. Bu nedenle, Kadim Düzlüklerden çıkışı son derece sorunsuz olmuştu. Daha sonra, güzel ve sessiz bir yer buldu.

“Çocuk, kanlı yarasa ejderhasının şeytani ruhunu iyileştirmek için her şeyi yapacağım. Koruma görevi sana düşüyor!” Bir gölün üstüne indiler ve Küçük Sansar da bir kayanın üstüne oturdu. Ağzını açtı; ağzından kırmızı bir ışık çıktı ve o ışık, kızgın görünüşlü, Küçük Sansar’a doğru kükreyen bir kanlı yarasa ejderhasına dönüştü.

“Heh heh, büyükbaba sansar tarafından iyileştirilmek senin şansın!”

Şeytani ruhun kendine kükrediğini görünce Küçük Sansar tuhaf bir kahkaha attı. Morumsu siyah bir ışık topu ağzından çıktı ve şeytani ruhun etrafını sardı. Korkunç aşındırıcı bir güç azar azar içine girdi ve tamamen iyileştirmek için onu hazırladı.

“Roar!”

Küçük Sansar şeytani ruhu iyileştirmeye başlayınca Küçük Alev de kükredi ve yere yattı. Bedeninden ardı ardına kan renkli çemberler çıkarken sessizce yerde yatıyor ve bedeninden kan rengi auranın çıkmasına izin veriyordu. Sessizce orada yattığı için Küçük Alev’in bedeninden soluk ama müthiş bir basınç yayıyordu; yavaş yavaş vahşi bir hal aldı ve yakınlardaki ormanlarda bulunan Şeytani Yaratıkların bazılarının şokla kaçmasına sebep olmuştu.

Gelişim kademesine giren sansara ve kaplana bakarken Lin Dong kafasını salladı. Kolunu salladı ve yüksek seviyeli Sembol Kuklasını ortaya çıkardı ve birkaç bin Saf Yuan hapını içine enjekte etti ve bu alanı bir heykel gibi korumaya başladı. Kanlı yarasa ejderhasının cesedini isteyen iki ihtiyar herifin icabına baktıktan sonra Lin Dong’un cüzdanı açıkça genişlemişti ve şu an bu harcamayı yapmaya durumu el veriyordu.

Bunu yaptıktan sonra derin bir nefes alıp gözlerini kapattı ve kendisi de gelişim evresine girdi. Alandaki Yuan Gücü, çoktan kurumuş olan Yuan Dan’ına ve Dantian’ına azar azar dolmaya başladı.

Derin ormanların içinde, gölün yanında, bir insan ve iki yaratık sessizce gelişim kademesine girmişlerdi. Sadece bir Sembol Kukla inanç dolu bir şekilde durup onları koruyordu. Bedeninden şiddetli enerji dalgaları yayılıyor ve diğer şeytani yaratıkların biraz bile yakına gelmesini engelliyordu.

……

Lin Dong’un gelişimi neredeyse yarım gün sürmüştü. Gözlerini açtığında Küçük Sansar ve Küçük Alev hiçbir uyanma emaresi göstermiyordu. Küçük Sansar’ın karşısında morumsu siyah bir ışık topu yavaşça dönüyordu. İçindeki şeytani ruh hafifçe görülebiliyordu. Bununla birlikte şeytani ruh artık kükremiyordu ve figürü daha da yanıltıcı bir hal almıştı.

Küçük Alev’e gelince; kan rengi kanatları bedenini sarmıştı ve tıpkı büyük bir kan topu gibi görünüyordu.

Lin Dong’un şu an yapabileceği bir şey yoktu. Sessizce oturup bu iki yaratığın gelişimini tamamlamasını bekledi.

Bu bekleyiş tam beş gün sürmüştü. Bu beş gün boyunca iki yaratık da hiçbir eylem gerçekleştirmemişti ama Lin Dong bu iki yaratığın aurasının gittikçe güçlendiğini hissetmişti.

Beşinci günün sabahında siyah bulutlar dağılıp gün ışığı gölün üstünde yansımaya başladığında Lin Dong hafifçe kapattığı gözlerini açtı ve Küçük Sansar’ın olduğu yöne doğru baktı. O anda önündeki morumsu siyah ışıktan değişik dalgalanmalar yayılıyordu.

O dalgalar yayıldıkça Küçük Sansar’ın bedeninden son derece kısık seste kükremeler yayılmaya başlamıştı. Kükreme son derece ilginçti. Bir ejderhanın kükremesi değildi ama içindeki güçle beraber bir ejderhadan daha güçsüz de değildi.

Lin Dong’un endişeli bakışları altında Küçük Sansar’ın beş gündür sıkıca kapalı duran gözleri aniden açıldı. Gözlerinde morumsu siyah bir ışık vardı ve aynı anda bedeninden son derece kuvvetli bir aura bir fırtına gibi patlamıştı!

“Boom!”

Gölün sakin yüzeyi, bu patlamayla birlikte aniden hareketlenmişti. Daha sonra yukarı çıkan su buharı Yuan Gücüyle birleşince Küçük Sansar’ın kafasının üstünde, yüzlerce metre uzunluğunda devasa bir figüre dönüşmüştü.

Figür bir sansar şeklindeydi ve kocaman mor kanatları açıktı. Gökyüzünü kapatıyor ve dünyayı yavaşça yutabilecek bir aurayla kaplıyordu!

Eşsiz ve iğrenç aura yayılırken dağlardaki bütün Şeytani Yaratıklar korkuyla kükremişlerdi. Korkunç bir şey görmüş gibilerdi.

“Bu İlahi Şeytani Sansar’ın gerçek bedeni mi?”

Lin Dong devasa figüre şok içinde bakıyordu. Bu figürden son derece korkunç dalgalanmalar hissediyordu. Kanlı yarasa ejderhası ve Kadim Ejderha Maymunu kadar güçlü yaratıklarınki bile bu dalgalanmayla karşılaştırılamazdı.

“Görünen o ki İlahi Şeytani Sansar, Şeytani Yaratık dünyasında oldukça ünlüymüş.” Lin Dong çenesini kaşıdı. Küçük Sansar’ın o kadar böbürlenmesi boşuna değilmiş; bir sebebi varmış.

“Hua hua!”

Devasa figür, Küçük Sansar tarafından doğrudan yutulan bir Qi sütununa dönüştüğü için dalgalanmaya başlamadan önce çok uzun süre durmadı. Kayanın üstünde ayağa kalkarken keyifle karnına vurdu. Bedeni önceki gibi küçük olsa da figürü öncekine göre daha maddeseldi. Kanlı yarasa ejderhasının şeytani ruhunu iyileştirmek açıkça görülüyordu ki gücünü de iyileştirmişti.

“Başardın mı?” diye sordu Lin Dong keyifle.

“Büyükbaba sansar şimdi o ihtiyar Hua Gu’yu tek bir tokatıyla kıymaya çevirebilir!” dedi Küçük Sansar gururla.

Bu herifin tekrar kendiyle övündüğünü görünce Lin Dong ellerini iki yana açabildi sadece. Beklediği gibi, gücü ne kadar değişirse değişsin karakterinde en ufak bir değişiklik yoktu.

“Roar!”

Lin Dong, Küçük Sansar’ın gelişiminin keyfini çıkarırken yanındaki Küçük Alev yeri yerinden oynatan bir şekilde kükredi.  

Lin Dong ona döndü. Küçük Alev’in her yerini kaplayan kırmızı ışığa bakarken son derece mutluydu. Sonunda Lin Dong’un endişeli bakışı altında avuç büyüklüğünde mini bir kan kaplanına dönüştü.

Bu mini kan kaplanı biraz yanıltıcı görünse de bitip tükenmeyen canlı bir aurası vardı. Dahası, kaplanın gözlerindeki ışık, bir ruh ve zekayla doluydu!

Gerçekten kanlı yarasa ejderhasının kan gücünün de yardımıyla Küçük Alev de başarıyla Şeytani bir Ruh oluşturmuştu. Gücü şu andan itibaren muhteşem bir şekilde artacaktı!

Lin Dong’un şu anki savaş gücü gerçekten acımasızdı!