çevirmen: heisennibal

İki soluk beyaz iskelet korkunç yaratığın cesedinin yanında duruyordu. İki iskelet de insan şeklindeydi ama üzerlerindeki çeşitli kemikler, birçok kemik kullanılarak bir araya getirilmiş gibi oldukça garip görünüyordu.

Bununla birlikte, iskeletlerin göz boşluklarında kırmızı bir ışık vardı; içinden kasvetli bir enerji dalgası yayılıyordu.

“Bunlar Kemik Kuklalar mı?”

Lin Dong, iki solgun beyaz iskelete bakarken bakışları korkunçtu. Yanlarında duran iki uğursuz kıdemliye bakarken gözbebekleri küçüldü. O iki kıdemlinin ileri Qi Yaratıcı kademeli olduğunu keşfetmişti.

Bu Kemik Kukla da bir tür Sembol Kukla olarak düşünülebilir. Ama yaratım aşamasında çok çeşitli şeytani yaratıkların hatta insan geliştiricilerin bile kemikleri kullanılmıştı. Lin Dong’un bildiklerine göre Büyük Yan İmparatorluğu’nda Kemik Kuklaları yapabilen ünlü tarikatlar yoktu. Korkunç Kukla Ekolü’nün bile böyle bir yeterliliği yoktu. Bu yüzden bu iki ihtiyar Büyük Yan İmparatorluğu’ndan olmamalılardı.

Yine de karşı taraf kim olursa olsun, Lin Dong gözlerinin önünde süslediği şeyleri götürmek imkansızdı.

“Tch tch, genç bu kadar şiddetli olma. Bu yaratığı öldürmekte çok efor harcadığın için işleri senin için daha da zor hale getirmeyeceğiz. Çabucak çekip git burdan,” dedi beyaz saçlı kıdemlilerden biri. Lin dong’un yüz ifadesi karanlıktı.

“Siz iki kör, yaşlı yarasa, genç efendinin eşyalarına dokunmaya cüret mi ediyorsunuz?!” Bunu duyunca Lin Dong öfkeyle sırıttı.

“Çocuk, bu Kanlı Yarasa Ejderhasını bu kadar ağır yaralayabilmen gerçekten yetenekli olduğunu gösterir. Çoğunlukla Sembol Kuklanın gücü olsa da… Bugün hayatını bağışlıyoruz çünkü iyi bir ruh halindeyiz. Eğer iyi niyetimizi hala göremiyorsan, seni öldüreceğiz!” diye cevapladı beyaz saçlı kıdemli ve tuhaf bir kahkaha attı.  

“Lanet olsun, Lin Dong, bu iki ihtiyarı öldür! Büyükbaba Sansar’ın gözleri üstündeyken o şeyi kaçırmaya cüret ettiler. Gerçekten yaşamaktan bıkmış olmalılar!” O anda Küçük Sansar duyularını yeniden kazandı ve anında öfkelendi. Başından beri başkalarının şeylerini kaçıran oydu; kendi eşyalarının çalınacağını hiç düşünmemişti, bunu nasıl yutabilmişti?

Lin Dong buz gibi bir sesle kıkırdadı. Zihnindeki bir düşünceyle yüksek seviyeli Sembol Kuklası bir kez daha ileri atıldı ve güçlü bir enerji bedeninden fışkırdı.

“Humph, çocuk, yüksek seviyeli Sembol Kuklan olsa bile eğer bizi öldürmeyi planlıyorsan oldukça toysun demektir! Makul olmak istemiyorsan seninle uğraşacağız. Kemiklerini kırıp yüksek seviyeli Sembol Kuklanı alacağız!” Sembol Kuklanın kendilerine doğru yöneldiğini görünce iki kıdemli ürkünç bir kahkaha attı. Yanında duran iki Kemik Kukla uçarken ele mühürleri değişti ve doğrudan Sembol Kuklaya çarparlarken gözlerinde kırmızı bir ışık yanıp sönüyordu.

“Thump thump!”

İki taraf korkunç bir şekikde çarpıştı. İki Kemik Kukla birkaç metre geri savrulsa da hemen kül grisi yumruklarını salladılar ve Sembol Kuklaya şiddetle vurdular. Sürekli açığa çıkan dalgalanan rüzgara boğuk sesler eşlik etti.

İki Kemik Kuklanın yüksek seviyeli Sembol Kuklasını gerçekten uzaklaştırabildiğini görünce Lin Dong’un bakışlarını şaşkınlık doldurdu. Enjekte ettiği Saf Yuan Hapı sayısı çok fazla olmasa da o seviye bir güç, ileri Qi Yaratıcı kademeli bir geliştiriciye denk olmalıydıç düşmanlarının Kemik Kuklalarının bu kadar güçlü olmasını hiç beklemiyordu.

“Yap şunu!”

Kemik Kuklalar, Sembol Kuklayı uzaklaştırırken iki kıdemlinin gözlerinde soğuk bir ışıltı vardı. Yüksek seviyeli Sembol Kuklanın gücünü açıkça anlıyorlardı bu yüzden Lin Dong’u hızla geri göndermek için ışık hızındaki yöntemleri kullanmak zorundalardı.

İki figür hızla ileri atıldı ve göz açıp kapayıncaya kadar Lin Dong’un önünde belirdiler. Ellerinde keskin kemik bıçakları vardı ve aldatıcı bir açıyla Lin Dong’un boğazına ve kalbine dayadılar.

İkilinin kemik kılıçları son derece kuvvetli bir Yuan Gücüyle kaplıydı. İki ileri Qi Yaratıcı kademeli geliştiricinin ani saldırısı… son derece güçlüydü!

Ancak Qi Yaratıcı kademeye başarıyla ilerlemiş olan Lin Dong için onun tehdidi, ikilinin beklediği kadar yüksek değildi. Onların saldırısıyla karşılaşınca Lin Dong kaçınmadı. Elinde beliren teberini kavradı ve kuvvetli teber ışığı gökyüzüne yayıldı.

“Balık Pullu Teber! Öfkeli Piton Teber! Ejderha Dönüşümü Teber!”

İlahi Pullu Teberin ilk üç hamlesi, Lin Dong tarafından bir anda ortaya konmuştu. Kuvvetli Teber parıltılarından oluşan saldırılar, doğrudan o iki kıdemliye yönelmişti.

“Clang clang!”

Bu karşı saldırı, iki kıdemlinin ifadelerinin değişmesine sebep olmuştu. Hemen bedenlerindeki Yuan Gücünü kullanmışlar ve Lin Dong’un saldırısına dayanmak amacıyla kuvvetli Yuan Gücü dalgalanmalarıyla karıştırılmış birkaç kılıç görüntüsünu kesmişlerdi.

“Kaybol!”

Ama Lin Dong tepkilerine sadece dudak büktü. Bedeni bir anda yükselirken cama benzer bir parlaklık aniden ortaya çıktı. Teber tıpkı bir cop gibiydi, şimşek kadar hızlı bir biçimde kat kat kılıç görüntülerini kestikten sonra ikilinin göğsüne sertçe çarptı.

“Plop!”

Lin dong’un gücü son derece eziciydi. Teberin tek bir darbesi bile bir dağ zirvesinin toza dönüşmesine sebep olabilirdi. Bu yüzden saldırı, ikilinin bedenlerine indiğinde yüzleri ölümcül derecede beyazlamıştı; kan kusuyorlardı ve yüzlerinde inanamıyormuş gibi bir ifade vardı.

“Sadece başlangıç Qi Yaratıcı kademeli bir çocuk, nasıl bu kadar güce sahip olabiliyor?” İkilinin acınası figürleri arkaya düşmüştü, neredeyse götlerinin üstüne oturacaklardı. Birbirlerine bakıyorlar ve haykırıyorlardı.

“Bu çocukta değişik bir şey var, çabuk, kaç!”

Uğursuz görünümlü, beyaz saçlı kıdemlinin tepkisi son derece hızlıydı. Bu olaydan sonra Lin Dong’un gücünü hissetmişti. Bu sefer bir hamle yapmanın ne kadar aptalca olduğunu anlamıştı. Bağırdı ve figürü hızla geri çekildi.

“Şimdi kaçmanız için biraz geç oldu!” Lin Dong homurdandı. Eğer bu daha önce olsaydı iki ileri Qi Yaratıcı kademeli geliştiriciyle uğraşmak zor gelebilirdi ama şimdi kendi de ileri Qi Yaratıcı kademeli olduğundan ileri Qi Yaratıcı kademeli birilerini öldürmek onun için çok da zor bir mesele değildi.

O homurdandıkça Büyük Güneş Fırtına Yuan, kocaman bir altın platform şeklinde toplandı. Lin Dong’un kontrolü altında ve ses patlamaları eşliğinde son derece sert bir şekilde iki beyaz saçlı kıdemliye doğru yönlendi.

İki kıdemli kafalarının üstündeki son derece kuvvetli gücü hissettiklerinde ifadeleri değişti. Akıllarındaki bir düşünceyle Sembol Kuklayı oyalayan Kemik Kuklaları ileri atıldı ve altın platformu zorla kaldırmak amacıyla kollarını esnettiler.

“Bang!”

Bu sahneyi görünce Lin Dong’un gözlerinde soğuk bir parıltı belirdi. Altın platformun hızı daha da arttı ve en sonunda iki Kemik Kuklaya sertçe çarptı. Bir çatlama sesiyle iki Kemik Kukla patlamıştı.

“Plop!”

Kemik Kuklalar parçalanınca iki kıdemli de kan tükürdü. Bu sefer acı hissetmeye zamanları yoktu, çaresizce kaçtılar.

“Swish swish!”

Ama ikili kaçarken dondurucu bir rüzgar sesi arkalarından duyuldu. Kafalarını döndürememişler; sadece köşeden bir ışığın yandığını ve iki morumsu siyah diskin korkutucu bir hızda onlara doğru geldiğini görmüşlerdi.

“Ch!”

Işık disklerini gördükleri anda ikili, boyunlarından başlayıp bütün vücutlarına yayılan bir acı hissettiler; sanki bütün vücutları bir anda dönmeye başlamıştı. Altlarındaki kafasız bedenlerden sütunlar halinde fışkıran kanı gördüklerinde bakışları karardı.

Lin Dong kafasız cesetlere bakıyordu ama biraz da şaşkındı. Hemen sonra yanında duran Küçük Sansar’a baktı ve yüzünün tamamen öldürme isteğiyle dolu olduğunu gördü. Çaresizce titriyordu. Bu herif kızdığı zaman gerçekten çok acımasız oluyordu.

“Roar!”

Küçük Alev hızla ileri atıldı ve kuyruğunu kaydırarak öne doğru fırladı ve ikilinin Qianqun çantasını Lin Dong’a fırlattı.

Qianqun çantalarını alan Lin Dong, Zihinsel Enerjisiyle içlerine baktı. Yüzünde memnun olmuş gibi bir ifade vardı. Sadece bu ikilinin çantasında üç yüz bin Saf Yuan hapı vardı!

Lin Dong için bu, armut piş; ağzıma düş tarzında bir şeydi. Sembol Kuklayı edindiğinden beri neredeyse yüz bin Saf Yuan hapı harcamıştı. Eğer hala biraz kazanç sağlayamamış olsaydı bir kez daha meteliksiz kalacaktı. Neyse ki nereden geldiğini bilmediği bu iki ihtiyar ona oldukça fazla miktarda hap getirmişti.

“Lin Dong, beni koru. Şeytani Ruhu yutacağım.” Lin Dong’un elde ettiği vurgunla hala keyifliyken Küçük Sansar çabucak aşağı uçmuş ve yaratığın kan rengi şeytani ruhunu morumsu siyah bir ışıkla yaratığın bedenini delerek çıkarmıştı.

“Roar!”

Bunu görünce Küçük Alev de kükredi ve ileri atıldı. Devasa ağzını açtı ve yaratığın kan damarlarını ısırmaya başladı. Bedenindeki kan gücünü emiyordu.

İki yaratık öğünlerini yerken Lin Dong kıkırdayıp bir kayanın üstüne oturdu. Zaman tutarken bakışlarını Dışavurumcu Savaşçı Tablet’e çevirmişti. Şimdi o heriflerin hepsi yer altı sarayına inmiş olmalıydı.

“Boom!”

Lin Dong bunu düşünür düşünmez kadim tablet şiddetle sarsıldı. Zemin sallanırken gökyüzü ışığını kaybetmişti. Korkutucu aura, Lin Dong’un kafatasının hissizleşmesine sebep olmuştu. Sanki kadim bir ruh çok uzun bir zamandır uyuyormuş da şimdi uyanmış gibiydi!

Lin Dong auranın geldiği yere bakarken beti benzi atmıştı ve titriyordu. Aptallar. Beklendiği gibi gizemli kadim iskeleti uyandırmışlardı…