çevirmen: heisennibal

Devasa, isimsiz, taş tablet; meydanın merkezinde sessizce duruyordu. Kadim aurası birçok insanın yüzünde derin bir saygı oluşturuyordu. Bu isimsiz taş tablet ölü değil; aksine insanların gözünü korkutan bir tür bilinç barındırıyordu.

Küçük Alev hızını giderek yavaşlattı ve sonra Dışavurumcu Savaşçı Tablet’ten biraz uzakta havada süzüldü. Şimdi tabletin etrafında bir sürü tarikat ve insan vardı ve Lin Dong dört büyük klanın en önde yer aldığını gördü.

Dört büyük klan birbirlerinden ayrı yerlerdelerdi ama en iyi yerleri kapmışlardı. Büyük Yan İmparatorluğu’nun dört büyük klanı olarak çok fazla niteliğe sahiptiler.

Lin Dong alanı bir süre taradıktan sonra bakışları Lin Klanının alanında durdu. Uzun boylu bir figür sessizce oturuyordu. Konuşmasa da ondan gelen soğuk gurur hissedilebiliyordu. O figürün karşısında genç yetenek sayılan herkes donuk ve soluk kalıyordu. Bütün Büyük Yan İmparatorluğu’nda Lin Klanının en büyük ve en görkemli dehasının ışığını bilmeyen kimse yoktu.

Lin Dong figüre sakince bakıyordu. Şu anki gücünün Lin Langtian’a karşı gelmeye yetmeyeceğini biliyordu. Ama yüksek seviyeli bir Sembol Kuklanın korumasıyla eğer savaşırlarsa ondan kaçabileceğine inanıyordu.

“Şimdi imkansız olsa da hala bir yıl var…”

Lin Dong kendi kendine mırıldandı, sesinde en ufak bir umutsuzluk yoktu. Aralarında hala fark olsa da Lin Dong en azından şimdi önceden ulaşılmaz olan Langtian’a ulaşabilirdi. Bu düşmanı alt edeceği günün er ya da geç geleceğini biliyordu. O zaman babasının yaşadığı küçük düşürülmeyi ona ödettirecekti.

“Çocuk da gelmiş.”

Lin Dong, Lin Langtian’ı izlerken Wang klanı onun geldiğini fark etmişti. Wang Yan’ın ifadesi aniden karardı. Gözlerinde yoğun bir öldürme niyeti vardı. Görünüşe bakılırsa Lin Dong’u on binlerce parçaya ayırmak istiyordu.

“Tong Amca, zaten tabletin önündeki yerimizi aldık, bu çocuğun kolayca kaçıp gitmesine izin veremeyiz!” dedi Wang Yan kısık bir sesle.

Bunu duyunca Wang Tong’un yüzü, Lin Dong’a bakarken seğirdi. Hemen sonra onu farklı bir ses tonuyla cevapladı: “Evet. Endişelenme, bu çocuk da tableti hedeflemiş olmalı ama işe bakın ki sadece on kişilik yer var. Eğer bir yer kapmaya cesaret ederse herkesin önünde yüzünü kaybettireceğiz!”

Lin Dong’un savaş gücü onu şaşırtsa da Wang Tong kendine oldukça güveniyordu. Sonuçta beklenmedik bir şey olursa Wang Klanının bir sürü geliştiricisi vardı. Dört tane Qi Yaratıcı kademeli geliştiricinin ileri Form Yaratıcı kademeli Lin Dong’u öldürebileceğine inanıyordu.

Wang Tong’un sözlerini duyunca Wang Yan kafasını salladı.

“Heh heh, Lin Dong, görünen o ki çok fazla insanı kızdırmışsın. En azından Wang klanı senin orada bir koltuk almana öyle kolayca izin vermez.” Küçük Sansar düşüncesizce kıkırdadı. Görünen o ki Wang Yan’ın kin dolu bakışlarını hissetmişti.

“Eğer gelmek istiyorlarsa onları memnuniyetle karşılarım. Zaten bir koltuğu kolayca alabileceğimi asla düşünmemişti. Kim beni durdurmaya cüret ederse diğerleri için bir örnek olmuş olur!” Lin Dong homurdandı. Yüksek seviyeli Sembol Kuklasıyla kendine güveni de şüphesiz artmıştı. Şimdi Lin Langtian gibi bir geliştirici işin içine girmediği sürece endişelenecek bir şeyi yoktu.

“Tch tch, görünen o ki bugün burada güzel bir gösteri izleyeceğiz,” diye alay etti Küçük Sansar ve Lin Dong’un omzuna oturdu.

“Oh evet, Küçük Sansar, sen bu tablet hakkındaki özel şeyi görebiliyor musun?” diye sordu Lin Dong. Kafasını kaldırıp tablete doğru bakan ve dünyanın bir kaosa düşmesini bekleyen şeye gözlerini devirdi.

“Görecek bir şey yok. Bu tabletin içinde gerçekten çok fazla şey ve fenomen var. Sanki o kadim tarikat bu tabletin içine sayısız Savaş Sanatı saklamışlar ve meditasyon denen şey de tabletle bağlantı kurup bir savaş sanatı elde etmeni sağlıyor. Dışavurum kademeli bir savaş sanatı elde etmek çok zor olacak, hatta bir anlamda kaderine bağlı,” diye açıkladı sansar tablete bakarken.

“Bu Dışavurumcu Savaşçı Tablet, yarı ilahi kademeli bir Ruh hazinesi olmalı ve belki bir tablet ruhu doğurmuştur? Eğer bir yer kapabilirsen o teblet ruhuyla iletişim kurmayı deneyebilirsin. Bu sana sonsuz yarar sağlar.”

“Tablet ruhu mu? Bu tabletin kendi bilincine sahip olduğunu mu söylüyorsun?” Lin Dong şokla sordu.

“Şaşıracak bir şey yok. Dünyevi kademeye ulaşan Ruh Hazineleri öz farkındalık kazanır ve hatta gelişebilirler bile. Bu tablet, Kadim Tablet içindeki Yuan Gücünü kullanarak kendini yıllar boyunca geliştirdi ve iyileştirdi. Bir tablet ruhunun ortaya çıkması oldukça normal,” diye cevapladı Küçük Sansar.

“Dünyevi kademeli bir Ruh Hazinesi gerçekten çok güçlü. Bununla karşılaştırılınca ‘yüksek seviyeli’ denen Ruh Hazineleri bir seviyeden fazlasını kaybediyor.”

“Gerçekten de karşılaştırılamazlar. Dışavurum kademeli bir Savaş sanatı ya da Dünyevi kademeli bir Ruh Hazinesi elde ettiğin sürece sen de Lin Langtian’la savaşabilecek niteliklere sahip olabileceksin.”

Lin Dong sessizce kafasını salladı. Dışavurum kademeli savaş sanatları ve Dünyevi kademeli Ruh Hazineleri çok güçlülerdi ancak son derece nadir bulunurlardı. Dile kolay ama yapması zor bir durumdu.

Lin Dong ve Küçük Sansar konuşurken bir sürü insan da bu alana gelmeye devam etmişti. Onlar arasında Teng Lei’nin liderlik ettiği Korkunç Kukla Ekolü ve Mu Qianqian’ın liderlik ettiği Büyük Şeytan yarikatı da vardı.

Korkunç Kukla Ekolü, Lin Dong’la yaşadıkları savaştan dolayı keyifsiz görünüyordu. Hatta moralleri bozuktu. Ama bu, onların meydanda zalimce var olmalarını engellememişti. Teng Lei’nin liderliğinin altında tabletin yanına doğru ilerlemişlerdi.

“Bu Lin Dong!”

Alana geldiklerinde bazı geliştiricileri havada süzülen Lin Dong’u fark etmişlerdi. İfadeleri değişirken gözlerinde hafif bir korku belirmişti. Önceki savaşları, Lin Dong’un gücünü anlamalarına yetmişti.

Teng Lei’nin ifadesi Lin Dong’a bakarken son derece sapkındı. Hiçbir şey demedi ve zemine oturdu. Lin Dong sembol kuklayı aldığına göre, onun için bir tehdit oluşturmuyorlardı. Bu nedenle şimdi sadece tahammül edip Lin Dong’u öldürmek veyüksek seviyeli Sembol Kuklasını geri almak için Ekol’den daha fazla geliştiriciyi çağırmadan önce bu yeri terk edene kadar bekleyebilirdi.

“Tartışmaya gerek yok, biraz oyalanmasına izin verelim. Korkunç Kukla Ekolü’müz öyle kolayca kaçıp gitmesine izin vermeyecek.”

Teng Lei’nin buz gibi tonunu duyunca ekol üyeleri yüzlerinde acımasız bir ifadeyle kafalarını salladılar.

“Bu herif oldukça hızlı.” Mu Qianqian Lin Dong’a bakarken şaşkınlığını gizleyememişti. Ama devam etmeye niyeti yoktu, bunun yerine tablete tutkuyla bakmaya başlamadan önce Büyük Şeytan Tarikatı’nın bir yer almasını sağladı.

Büyük Şeytan Tarikatı ve Korkunç Kukla Ekolü’nden sonra da birçok insan alana gelip kalabalığın artmasına sebep oldu.

Meydandaki insan sayısı arttıkça gökyüzünden bir günışığı huzmesi devasa tabletin üstüne dökülmeye başladı.

“Buzz buzz!”

Günışığı, bir sütun gibi dökülüyordu. Sonra tabletten melodik bir şekilde eski bir saatin sesine benzeyen yumuşak sesler yayılıp bölgede dalgalanıyordu. Kişinin zihni bile temizlenmiş ve son derece huzurluymuş gibi kaygısız ve rahat hissetmesine sebep oluyordu.

Tabletin eylemini gören kalabalık anında hareketlendi ve açgözlülükle tabletten yayılan ışığa bakmaya başladılar.

Buzz buzz buzz!

Sayısız bakışın dikkati altında on tane ışık sütunu tabletten çıktı ve önündeki taş platformda on tane kadim dua matı belirdi. İçlerinden hassas bir koku hafifçe yayıldı ve soluyan herkesin sakinleşmesini sağladı.

On tane dua matı belirdiğinde gürültülü olan meydanda beklendiği gibi bir kaos oluşmamış bunun yerine bir sessizlik ortamı kaplamıştı. Herkesin gözünde bir kırmızılık belirmişti, o on dua matı herkesin hedefindeydi.

Onlar Dışavurumcu Savaşçı Tablet’in on koltuğuydu!

Lin Dong on tane mata bakarken tutkuyla dudaklarını yaladı. Sayısız geliştiricinin arasında yeterli niteliklere sajip sadece on kişi onlara oturup tabletin hediyelerini alabilecekti.

Dua matları belirmişti ama meydanda olağanüstü bir sessizlik vardı; hiç kimse bir hamle yapmıyordu. Çünkü biliyorlardı ki eğer yeterince güçlü değillerse bu tablet onların ölümüne sebep olabilirdi.

Ama bu sessizlik çok uzun sürmedi. Birkaç dakika sonra Lin Klanının önünde sessizce oturan figür yavaşça ayağa kalktı. Taş platforma doğru boşlukta yürürken ayaklarının altında Yuan Gücü toplanıyordu. Ve bir mata direkt oturmuştu.

Figüre bakarken birçok geliştircinin ifadesi değişmişti ama hiç kimse kaba bir şey söylemeye cesaret edememişti. Çünkü biliyorlardı; gücü ya da arkasında bir grup olup olmadığına bakılmaksızın herhangi bir engel olmadan orada oturmasına izin verilmişti; çünkü o Lin Klanın’dan Lin Langtian’dı.