Çevirmen:heisennibal

Lin Dong’un figürü karanlıkta bir hortlak gibi görünüyordu ve ormanın içinden geçerken bir şimşek kadar hızlıydı. Hızını son sınırına kadar artırmıştı çünkü arkasındaki Kadim Ejderha Maymunu’nun öfkeli kükremelerini hala duyabiliyordu.

Kadim Ejderha Maymunu’nun bu seferki öfkesi öncekinden daha zayıf değildi. İyileşme durumundayken öz kanının alınması onun için aşırı utanç verici ve küçük düşürücü bir durumdu. Bin Yaratık Meyvesi’ni kaybetmesi bile onu bu kadar çıldırtmamıştı. 

Bugün yediği darbeler Kadim Ejderha Maymunu’nun bir yanardağ gibi patlamasına sebep olmuştu. Geniş alanları kaplayan ilkel ormanlar dümdüz edilmiş ve içindeki şeytani yaratıklara büyük talihsizlikler yaşatmıştı. Gücünüz ne olursa olsun, Kadim Ejderha Maymunu bir adım attığı anda bir top gibi geriye savrulurdunuz ve ölseniz de yaşasanız da sonunuz bir gizemden ibaret olurdu.

Lin Dong uçuş hızını arttırırken arkasından gelen sesler kalbinde huzursuzluğa sebep oluyordu. Böyle bir durumdan yaklaşık on dakika kadar kaçtıktan sonra önceden de planladığı gibi dağın ortasındaki yaratık mağaralarına saklanmak için dağa bir tünel açtı. Bu mağaralar saklanmak için en iyi yerlerdi.

Bir mağaraya girdi ve devasa bir kaya, mağaranın girişini kapattı. Dağ hala titrerken korkusu gözlerinden okunuyordu. Düşününce, bu piç gerçekten çok gaddardı ve şimdi yine delirmişti.

Qiankun çantasından çıkardığı Gece Işığı İncilerini çıkardı ve yumuşak bir ışık mağarayı aydınlatmayı başladı. Ondan sonra derin bir nefes aldı ve yere otururken omuzlarını düşürdü. Küçük alev de yanına oturdu.

Öz kan almak uğruna, bir sürü efor harcamıştı. Ve neyse ki alabilmişti.

“Antik Kılıç Birliği’ne gerçekten teşekkür etmeliyim.”

Lin Dong kıkırdadı. Antik Ejderha Birliği olmasa Kadim Ejderha Maymunu yaralanmazdı ve yara olmadan da küçük sansarla beraber harcadıkları eforla bile öz kanı almayı başaramazlardı.

“Önce mevcut durumumu ayarlayayım.”

Dağ mağarasında gizlenirken Lin Dong hemen öz kanı kullanmamıştı. Küçük sansarla, Kadim Ejderha Maymunu tarafından fark edilmeleri çok olası olmasa da biraz daha temkinli olmalarında bir sorun yoktu. Şimdi Kadim Ejderha Maymunu çıldırmışken en ufak bir kargaşa bile onu öldürme arzusuyla hemen buraya getirirdi.

Bu yüzden öz kanı kullanmaya başlamadan önce bu devasa yaratığın sinirinin geçmesini beklemek daha iyi olurdu.

Lin Dong ne endişeliydi ne de rahatlamıştı. Gözlerini kapattı ve vücudunu dinlendirdi.

Lin Dong sessizce dinlenirken dışarda, topraklar Akdim Ejderha Maymunu tarafından altı üstüne getiriliyordu. Bugün iki kez çıldıran Kadim Ejderha Maymunu birçok insanı çok şaşırtmıştı. Bunca yıllık bir huzurdan sonra bu yaratık neden böyle asabileşmişti?

Ne kadar şaşkın olurlarsa olsunlar, muhtemelen bir gün içinde hem Bin Yaratık Meyvesi’nin çalınması hem de kendini iyileştirme durumundayken öz kanının alınması çok büyük cesaret isteyen bir şeydi ve bunu beklemiyorlardı.

Kadim Ejderha Maymunu, buraların karşı gelinmez derebeyiydi. Antik Kılıç Birliği kadar güçlü bir grup bile sonunda böyle bir karmaşanın ortasında kalmıştı. Eğer büyük oluşumlarının gücü olmasaydı muhtemelen yok olurlardı. Kim böyle bir yaratık üstünde planlar yapmaya cesaret edebilirdi ki?

Elbette Lin Dong ederdi… ama sadece bir adam, bir sansar ve bir kaplan bunu biliyordu…

Topraklardaki karışıklık bütün gece devam etmişti. Onu daha da öfkelendiren şey öz kanının alınmasından sonra en ufak bir dalgalanma bile hissedememesiydi. Antik Topraklar çok büyüktü ve o da buraların derebeyi olsa bile her yeri taraması çok zordu. Bu yüzden, çıldırdıktan ve öfkesini bütün bir gece kustuktan sonra istemeye istemeye vadisine geri çekilmekten başka bir çaresi kalmamıştı.

Ancak o zaman bu şey sona erdi.

Kadim Ejderha Maymunu sonunda geri çekildiğinde dağ mağarasının içinde Lin Dong gözlerini yavaşça açtı, dudaklarının kenarlarında bir gülümseme vardı.

“Küçük sansar Şeytan Maymun Dönüşümünü bu gece başlatabilmeliyiz, değil mi?” diye gülümseyerek sordu Lin Dong vücudunu esnetirken.

Küçük sansar Lin Dong’un önünde belirdi ve kafasını salladı. Ağzını açtı ve bir sıra kan çıktı; bu kanlar daha sonra bir araya gelerek koyu kırmızı bir kan topu oluşturdular. Top, Lin Dong’a doğru ilerlerken aşırı vahşi bir aura yayıyordu.

“Çocuk, Kadim Ejderha Maymunu’nun öz kanı fazla zalim ve Ejderha Maymun Dönüşümünü kullanmak, sıradan bir maymunun öz kanını alan Luo Jiu’nunkiyle karşılaştırılamaz. Eğer bunu başarıyla iyileştirebilir ve aktifleştirebilirsen gücü doğal oalrak aşırı derecede ezici olacaktır. Ama eğer bunu başaramazsan, zihnin bu vahşilikten aşınmış olacak ve arkasında bazı çok ciddi geri tepme etkileri bırakacaktır.” Diye açıkladı ciddi küçük sansar ciddi bir ifadeyle.

Küçük Sansarın nadiren ciddi bakışlarından birini görünce Lin Dong cevap olarak kafasını salladı. Hemen sonra yavaşça kıkırdadı: “Endişelenme, biliyorum.”

Kadim Ejderha Maymunu’nun öz kanını almaya ilk karar verdiğinde de çözümünü bulmuştu ve şimdi bunu tekrar düşünmeye zamanı yoktu. Bu kan özünü almak hiç kolay olmamıştı, şimdi nasıl öylece vazgeçebilirdi ki? Kan özü vahşi olsa bile, bütün bu yabancı meselelerden sonra bile aklını korudukça yıpranmayacaktı.

Lin Dong’un geri adım atmadığını görünce küçük sansar kafasını salladı ve “Eğer hazırsan, vücuduna girmesine ve iyileştirilmesine izin ver,” dedi.

“Huu.”

Lin Dong derin bir nefes aldı ve gözleri önünde duran Ejderha Maymun öz kanına kilitlendi. Biraz sonra ağzını açtı ve Ejderha Maymun öz kanını direkt olarak içine çekti.

“Boom!”

Kan özü bir anda vücuduna girmişti. Gözleri kan kırmızısına dönerken kalbinden delice ve vahşi bir his yayılıyordu.

“Ne dehşet verici bir öz kanı!”

Lin Dong’un gözleri kan kırmızısıydı, ama hala açıkça rasyonalitesine sahipti. Dişlerini gıcırdattı ve dişlerinin arasından bir cümle döküldü. Hemen sonra bir düşünceyle Dantian’ının içindeki Yuan Dan’dan vızıldayan, altın Büyük Güneş Fırtına Yuan fışkırdı; Ejderha Maymun öz kanına doğru bir gelgit dalgası gibi aktı ve etrafını sardı.

“Gurgle!” (Ç.N: ses efekti. Anlamı: çağlamak, şırıldamak.)

Büyük Güneş Fırtına Yuan bir gelgit dalgası gibi öne fırladı ve içindeki vahşeti de temizlemek niyetiyle Ejderha Maymun öz kanını yıkayıp temizledi.

“Ch ch!”

Büyük Güneş Fırtına Vücut ve Ejderha Maymun öz kanı birbirine değince beyaz sis dalgaları ortaya çıktı. Yuan Gücü çok kısa bir sürede buharlaşırken Ejderha Maymun öz kanı içindeki vahşilik biraz bile zayıflamamıştı.

“Bununla uğraşmak gerçekten hiç kolay değil.” Öz kanın içindeki vahşiliğin ne kadar inatçı olduğunu görünce Lin Dong kaşlarını çattı. Hemen sonra, öz kanını vurmak için Büyük Güneş Fırtına Yuan’ı dalga dalga çağırdı.

Yuan Gücü, Ejderha Maymun öz kanına her değdiğinde sıcağa değen bir kar tanesi gibi eriyordu. Neyse ki, ardı ardına gelen dalgalar biraz olsun çökmesini sağlamıştı.

Büyük Güneş Fırtına Vücut’la karşılaşan Ejderha Maymun öz kanı sonunda değişiklik emareleri göstermişti. O vahşi auranın izleri yavaşça zayıflarken Büyük Güneş Fırtına Vücut da avaşça dağılıyordu. Çok yavaş gerçekleşmiş olsa da Lin Dong’a bir umut vermişti.

Lin Dong bununla mutluyken Ejderha Maymun öz kanından temizlenen vahşilik, yavaşça vücuduna yayılıyordu. Bir anda kalbinde gergin bir his baş gösterdi; aniden fark etmişti ki o vahşilik aklını ele geçiriyordu.

“Tam da Ejderha Maymun öz kanından beklendiği gibi!” Durumu hissettiğinde ifadesi değişmiş ama paniklememişti. Zihni kaya gibi oldukça harici bir kuvvetin aklını aşındırması işe yaramazdı.

Lin Dong’un Niwan Sarayı’ndaki dört Kader Ruh Sembolü Lin Dong’un vücudunun dışına doğru tuhaf bir ışık yayarken zihni bükülmüştü.

Işık Lin Dong’un bilincinden yapılmıştı ve Kader Ruh Sembollerinin korumasıyla beraber yabancı bir şeyin zihnini sarsması mümkün değildi.

“Ejderha Maymun öz kanı ne kadar acımasız olursa olsun, şimdi sahipsiz. Ne kadar dayanabileceksin bakalım!”

Zihnini koruması için daha fazla Büyük Güneş Fırtına Yuan dalgası gönderdi. Bu sefer altın Yuan Gücünün kenarında küçük kıvılcımlar oluşuyordu.

“Ch ch!”

Altın Yuan Gücü bir kez daha kıvılcımlarla kaplandığında Ejderha Maymun öz kanına yönlendi. Bu sefer Lin Dong’un da şaşıracağı değişiklikler olmuştu. Yıldırımın vuruşuyla karşılaşınca Ejderha Maymun öz kanının vahşiliği kendi zehriyle karşılaşmıştı ve dağılma hızı da artmıştı.

“Yıldırımın gücü inatçı ve güçlü olanları kısıtlayabilir, böyle olumsuz bir durum karşısındaki en iyi eşleşme!”

Bu sahneyi görünce Lin Dong keyiflenmişti. Şimdi, başarıyla iyileştirme şansı biraz da olsa artmıştı.

Zihninde bu düşünceler varken Dantian’ın içindeki Yuan Dan da titremeye başlamıştı. Kıvılcımlarla dolu Büyük Güneş Fırtına Yuan’ın dalgaları Ejderha Maymun öz kanına sonsuz bir akıntıyla dökülüyordu.

Böyle yoğun bir temizlenmeye karşın aslında kıpkırmızı olan Ejderha Maymun öz kanının gerçekten saflaşmasını sağlamıştı. Vahşi aura giderek zayıflıyordu.

İyileştirme, Büyük Güneş Fırtına Yuan’ın kendine özgü özelliği ile beklenmedik bir şekilde düzgündü. Ama Lin Dong Yuan Dan’ından çok kuru bir his alıyordu. Bunu gidermenin tek yolu saf Yuan Haplarını kullanmaktı. Hapları kullanırken öz kanı topu da hafiften titremeye ve ışık yaymaya başlamıştı.

Ejderha Maymun öz kanından yayılan ılık ışığa bakarken Lin Dong önce şaşırdı ama sonra, içine kontrol edilemez bir keyif yayılmıştı. Sonunda Ejderha Maymun öz kanının içindeki vahşi aurayı layıkıyla iyileştirebilmişti!