Çevirmen: heisennibal

Önceki bölümde "manifestasyon kademeli" olarak çevirdiğim yeri bu bölümde "dışavurum kademeli" olarak düzelttim.Bundan sonra da böyle kullanacağım. 

İyi okumalar! #EDVEKAL

Lin Dong bakışları birbirinden uzak iki alan arasında gidip gelirken değişik taş bir ormanla kaplanmış olan dağın tepesinde oturuyordu. Bu iki genel yön içinde, çok sayıda varlık vardı.  

“Dayang şehrinin gruplarının bu kadar güçlü olmasını beklemiyordum. Ayrıca Di ve Liu ailelerinin durumunu da bilmiyorum, bu iki grubun sahip olduğu güç, Yan City'ninkileri aşıyor.” Lin Dong'un bakışları iki yön arasında gidip gelirken kaşlarını çattı. Bu iki aileden birinin gücü, sözde Blood Wolf Çetesini aştı, öyle ki Yan şehir Valisi’nin grubu bile o kadar da güçlü değildi.  

Geçtiğimiz iki gün boyunca Lin Dong Di ailesi birliklerini yakından takip etti. Kuvvetli Zihinsel Enerjisinin yardımıyla Di Teng tarafından fark edilmekten kaçınabilmişti.  

Yoldayken Lin Dong bu iki ailenin ne kadar güçlü olduğu konusunda da ayrıca şok olmuştu. Yan şehrinde bu tür bir yükseliş inanılmaz nadir olduğu için bu onu çok şaşırtmıştı.  

“Liu Ailesi de başlangıç seviyeli Form Yaratıcı kademeli geliştiricilere sahip. Birkaç mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiriciyle beraber Di ailesiyle aralarında pek bir fark kalmıyor. Eğer bu iki grup kavga ederse ortam kaotik olur ve bu da benim şansım olabilir.” Lin Dong kendi kendine konuştu. Eğer bu iki aileden biri çok otoriter olsaydı, onlardan yararlanamazdı. 

“Bu Fırtına Kristal Yaratığı bu dağda olmalı...” Lin Dong’un gözleri iki grubun arasındaki yere dönmüştü. Orada, zirvesinde gümüş bir parıltının olduğu bir dağ vardı. Lin Dong bu gümüş parıltının bir tür ışık döngüsü olduğunu fark etmişti. Bu süre içinde bolca şimşek enerjisini absorbe etmişti ve bu yüzden buna ayrıca bir duyarlıydı. 

Dahası, Lin Dong dağın içinden şimşeğin kendisi kadar güçlü bir aura hissediyordu. Bu aura bütün tüylerinin diken diken olmasına sebep olmuştu. Eğer yanılmıyorsa bu Di ve Liu ailelerinin şimdiki hedefiydi: Fırtına Kristal Yaratığı. 

“Bu Fırtına Kristal Yaratığının gücü ileri Qi Yaratıcı kademesinde olmalı. Görünüşe bakılırsa aurası aşırı düzensiz ve bir gelişme aşamasına ilerlemek üzere olmalı. Eğer ilerlemeyi başarırsa Dışavurum* kademeli bir geliştiriciye denk gelecektir. Işte o zaman, Büyük Yan İmparatorluğundaki hiçkimse ona karşı koyamaz.” dedi Küçük sansar ve gülümsedi.  

“Neyse ki, her seviye atladığında kolay zarar verilebilir olduğu bir dönem oluyor. Işte o zaman saldırmak için en doğru an. Tabii ki, eğer durum böyle olmasaydı Di ve Liu aileleri kesinlikle üzerinde bir hamle yapmaya cesaret edemezlerdi. Sonuçta Qi Yaratıcı kademeli bir Fırtına Kristal Yaratığı da hafife alınacak bir şey değil.” 

Lin Dong kafasını salladı ve sordu: “Bu Fırtına Kristal Yaratığı ne zaman seviye atlıyor?”

“İki günden daha az bir zaman içinde.” 

“Heh, iki gün…” Bunu duyunca Lin Dong güldü. Hemen sonra, bir taşın tepesine oturdu ve Qiankun çantasından kuru bir et çıkarıp Küçük Alev’in önüne attı. Şimdi bekleyebilirdi. 

… 

Lin Dong’un kuzeybatısındaki alanda bir kamp yeri kurulmuştu. Içinde birçok insan vardı ve zaman zaman izciler belirip sonra yeniden ortadaki devasa çadıra giriyorlardı. 

O devasa çadırın altında bir düzine figür vardı ve hepsinin aurası kuvvetli görünüyordu; özellikle ortadaki adamın aurası. Yüzü kırmızıydı ve beyaz bir sakalı vardı. Yaşlı olsa da gözlerinde bir parıltı vardı ve kimse onun gözlerine direkt bakmaya cesaret edemiyordu. 

“Aile reisi, Di ailes, bu sefer bir sürü aktifleşirilmiş birlik de getirmiş ve Di Teng’in kendisi bile gelmiş. Görünüşe bakılırsa Fırtına Kristal Yaratığı onların gerçekten almak zorunda oldukları bir şey.” Çadırda birkaç izci saygılı bir şekilde rapor veriyordu. 

Bunu duyunca beyaz sakallı yaşlı adam kafasını farklı bir şekilde salladı ama haberlere şaşırmış gibi görünmüyordu. “Bu talimatları iletin, Fırtına Kökenli Dağ çevresindeki tüm şeytani canavarları silin. Eğer biriyle karşılaşırsanız, kim olursa olsun, onu derhal kovun. Eğer kurallara uymazsa, öldürün!” 

“Ayrıca, Di Ailesini sürekli izlediğinizden emin olun. Fırtına Kristali Canavarı iki gün içinde ilerleyecek. Işte o zaman harekete geçmeliyiz.” 

Yaşlı Adamın sözleri öldürme niyetiyle doluydu ve en ufak bir tereddüt yoktu. Açıkça belli oluyordu ki acımasız ve merhametsiz bir aile reisiydi. 

“Evet!” 

Emirleri duyunca çadırdaki hiçbir geliştirici cevap verme cesaretini kendinde bulamamıştı. 

“Di Teng, Liu ailemden fırtına kaynağını alman kolay olmayacak!” Cevaplarını görünce beyaz sakallı adam soğuk bir şekilde güldü.  

Liu Ailesinde bu olaylar olurken izciler de Di ailesi alanından çıkmaya başlamıştı. Görünüşe bakılırsa iki ailenin de niyetleri aynıydı. Bu sefer Dayang eyaletinin iki güçlü grubu arasında yoğun bir değişim kesinlikle patlak verecek gibi görünüyordu. 

Lin Dong bir yerde saklanıp iki tarafı gözlemlemekten son derece mutluydu. Onlar arasındaki daha güçlü bir savaş kendi şansının daha da yükselmesi anlamına geliyordu.  

… 

İki gün göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Bu kısa zamanda birçok anlaşmazlık çıkmıştı. Küçük olsalar da ciddi şeylerdi. İki grup arasındaki havanın giderek gerginleşmesine sebep olmuşlardı. Eğer Fırtına Kristal Yaratığı seviye atlamak üzere olmasaydı bu iki grup kesinlikle savaşırdı.  

Bu iki günlük süreçte Lin Dong aynı yerinde kaldı. Hatta gelişim aşamasında olabildiğince daha küçük dalgalar oluşturmak için geri çekilmişti. Sessizce bekledi, o kritik ana da sinsice gelmişti.  

… 

“Grumble!” (Ç.N: Ses efekti.  Anlamı: homurdanmak.) 

Lin Dong gökyüzünde aniden beliren bulut katmanlarına baktı, gözlerinde şaşkın bir ifade vardı. Dağın zirvesinde bir fırtınanın başladığını hissediyordu. Fırtına Kristal Yaratığı gerçekten fırtına yaratabiliyordu. Gerçekten sihirli bir yaratıktı.  

“Seviye atlamak üzere...” Lin Dong'un omzunda oturan Küçük sansar dağın zirvesinde toplanan fırtına bulutlarına baktı.  

O ufuklara doğru bakarken, sayısız figürler ormanlık üstüne sıçradı ve o bölgede birkaç varlık hemen patladı. Zamanlarını beklerken, gökyüzünde toplanan fırtına bulutlarına biraz hevesle baktılar. 

İki grubun da önünde duran iki figür vardı. Biri Di Teng idi. Diğeriyse beyaz sakallı yaşlı adamdı. Bu adam Liu ailesinin reisi gibi görünüyordu ve aurasına bakılırsa başlangıç seviye Yaratıcı kademeli seçkin bir geliştiriciydi.  

“Di ailesi başlangıç seviyeli Yaratıcı kademeli bir geliştiriciye ve altı tane mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiriciye sahipti. Sıraları Liu ailesininkine benzer...” Lin Dong Yan Şehrindeki bütün mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiricileri saysa bile Di ailesine karşı yine de kaybederdi. Bu Yan şehrinin gücü, tüm bu Büyük Yan İmparatorluğu bağlamında bahsetmeye değmez gibi görünüyordu.  

“Boom!” 

Lin Dong, onun altında meydana gelen hareketleri yakından gözlemlerken, gökyüzündeki fırtına bulutları şiddetle gürlemeye başladı. Büyük şimşek yılanları o manyak yoldan ilerlemeye başladı.

Lin Dong stared somewhat greedily at those lightning snakes. However, this time, he did not dare to blatantly draw these lightning bolts. After all, just as short distance away, there was the Di and Liu Family. 

Lin Dong bu yılanlara bakıyordu. Ama bu sefer yıldırımları açıkça kendine çekmeye cesaret edemedi. Sonuçta az ilerisinde Di ve Liu aileleri vardı.  

“Growl!”

Fırtına bulutları toplanmışken devasa dağın içinde temiz bir kükreme duyuldu. Bu yankı oldukça tuhaftı, tıpkı Fırtına gibi görünüyordu, aynı zamanda bir aslanın kükremesi gibiydi de. Fırtına kükremeleriyle beraber ileri yayılmaya başladı.

Bu kükremeyi duyduklarında, herkesin gözleri parlamaya başladı, çünkü kafalarındaki silahları sıkıca kavramışlardı.  

İlk kükremeden sonra devam eden bir kükreme serisi yankılandı. Her kükreme yankılandıkça gökteki fırtına bulutları daha da acımasızca titreşmeye başladı. Bir şeyler hazırlanıyormuş gibiydi.  

Yıldırım gökyüzünü doldururken, zaman zaman, dev şimşekler gökten engin ormanlık alanlara indi ve siyah dumanın ortaya çıkmasına neden oldu. 

“Boom!” 

Başka bir yıldırım daha patladı. Ama bu sefer direkt olarak dağ zirvesinde patlamıştı. Hemen sonra dağ titremeye başladı ve gümüş bir parıltı dağdan fışkırmaya başladı ve direkt olarak gökteki fırtına bulutlarıyla çarpıştı.  

Lin Dong'un gözleri fışkıran ışık kolonuna bakıyordu. Görüş alanında Şeytani bir Yaratık belirdi.

Bu muazzam canavar, vücudu boyunca gümüşle parlıyordu, çünkü elektrik bilinçli olarak vücudundan geçiyordu. Elektrik pırıltıları zaman zaman patlarken kuvvetli bir enerji dalgası oluşturuyordu. Dahası, bu büyük canavarın cildinde sıradan bir kürk yoktu. Onun yerine kristal bir zırh vardı.  

Bu yaratık ışık kolonuna bir adım attı. Dört toynağı bir dağ gibi ağır ve sağlam görünüyordu. Ağzından şimşek parıltısı çıkıyordu. Ağzını her açtığında çok güçlü bir ışık ışını çıkarabilmiş gibi görünüyordu.  

“Fırtına Kristal Yaratığı!” 

Bu korkutucu yaratığa bakarken Di Teng ve diğerlerinin gözlerinde korku belirmişti. Sonuçta bu kadar efsanevi bir yaratığı ilk kez görüyorlardı. 

“Efsanevi Fırtına Kristal Yaratığı bu mu? Sıradan bir Şeytani Yaratıktan gerçekten farklı...” dedi Lin Dong. O da şaşırmıştı. Derin bir nefes aldı.  

“Geçmişte kat be kat daha güçlü bir Fırtına Kristal Yaratığıyla karşılaşmıştım. Heh heh. Bu sadece güçlü diyebileceğimiz bir tür. Ondan önce Nirvana kademeli bir geliştirici bile sadece bir atıştırmalık sayılırdı...” dedi Küçük sansar ve kıkırdadı.  

Lin Dong susup kalmıştı. Büyük Yan İmparatorluğunda bir efsane olan Nirvana kademeli geliştirici, Küçük sansar bundan bahsedince yenecek bir tavuğa benzemişti. 

“Boom!” 

Lin Dong konuşacak kelime bulamıyorken şiddetli fırtına bulutları sallanmaya başladı ve muazzam bir yıldırım doğrudan yaratığın devasa bedenine inmişti.  

“İlerlemek üzere mi?!” 

Lin Dong bu sahneye tanıklık edince çok endişelenmişti.