Çevirmen: heisennibal

Figür, dalgaların arasından geçen bir köpekbalığı gibiydi, Kan Kurdu çetesinin arasından giderken eşsiz bir vahşet havası vermişti.

Lin ailesi figürü takip ediyordu. Bununla birlikte, önlerindeki tek figür tüm baskıya dayanırken, zaten parçalanmış olan çizgiler genellikle ilerlemelerini durduramadı. Böylece kısa birkaç dakika içinde onlar aracılığıyla taarruz başlamıştı.

“Bu Lin ailesinin birliği mi?”

“Düşününce, bu çatışmaya müdahale etmeye cesaret etmek... ne kibir ama.”

“Önlerindeki kişi çok güçlü. İleri Yuan Dan kademeli Liu Chong bile teberinin tek bir hamlesiyle ölmüş.”

“Bu Lin Dong olmalı, değil mi? Daha önce Hayalet Bıçak birliğinden Gui Yan'ı sakatlayan kişi olduğunu duydum. Ama bu sefer Kan Kurdu çetesinin üç tane mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiricisi var. Şimdi ortaya çıkmak pek de akıllıca bir hareket değil.”

“Daha önce aldığı birkaç zafer çocuğun kendini çok abartmasına sebep olmuş gibi görünüyor.”

Kalabalıktaki fısıltılara bakılırsa figürün adımları hiç durmuyordu. İlgisiz bakışları Kan Kurdu birliklerinde dolaştıktan sonra at sırtında oturan Yue Shan'a baktı.

“Bang!”

Elindeki antik teber hafifçe salladı, doğrudan birkaç katil görünümlü Kan Kurdu Çetesi üyesini havaya uçurdu ve geriye doğru uçarken kan kusmalarına neden oldu. Ayak ucu yere dokunduktan sonra vücudu havaya kalktı. Sayısız bakışlar içinde Kan Kurdu çetesiyle Bin Altın birliğinin ortasına indi. Antik teberi yere sertçe çarptığı için Kan Kurdu çetesinin birliklerini geriye doğru savuran sert bir rüzgara sebep olmuştu.

“Lin Dong!”

Beklendiği gibi, aniden ortaya çıkan kişi Bin Altın birliği karargâhından alkışlamaya başlamıştı. Lin Dong’un kapasitesini Göksel Alev sıradağlarında görmüşlerdi. Şimdiyse bir mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiriciye karşı koyabiliyordu. Kan Kurdu çetesinin hızı biraz ezici olsa da bu yine çok önemli bir yardımdı.

“Lin Dong, tekrar ve tekrar, planlarımı mahvettin. Bu kadar kolay kurtulup gitmene izin vermeyeceğim!” diye bağırdı Yue Shen Lin Dong'a doğru.

“Bu sefer son.” Lin Dong kıkırdadı ve yumuşak bir sesle konuşmaya devam etti. “Bu sefer Kan Kurdu çetesini tamamen yok edeceğim.”

“Haha, kibirli herif. Kan Kurdu çetesinde bu sefer üç tane mükemmel Yuan Dan kademeli geliştirici var. Sen kim olduğunu sanıyorsun?!”

Lin Dong Siyah Piton Dağının iki ele başı tarafından köşeye sıkıştırılan Xia Wanjin'e bakarken güldü. Üç tane mükemmel Yuan Dan kademeli geliştirici. Bu kesinlikle güçsüz bir üçlü değildi ama Lin Dong'a karşı çok da bir tehdit oluşturmuyorlardı. Wang Pan ve diğerleriyle yaşadığı belalı olaylar düşünülünce; Yue Shan ve diğerleri Wang Pan ile aynı seviyede bile değillerdi.

“Lin Dong beklendiği gibi ortaya çıktı.”

Lin Dong ortaya çıktığında uzun binanın yakınlarında birçok figür gözlem yapıyordu.

Bu grubun arasında Yan ve Ziyue efendiler gibi tanıdık simalar da vardı. Bu anda, yüzü bembeyaz, orta yaşlı bir adam Ziyue'nin önünde duruyordu. Gülümsedi ve uzaktaki figürlere bakarak konuştu; “Kan Kurdu çetesi gerçekten de bu sefer her şeylerini ortaya koymuş. Lin Dong onları bir krizden koruyabilecek mi?”

“Hehe, Şehir lordunun olaya dahil olmak için bir planı yok mu? Eğer Kan Kurdu çetesi gerçekten de Bin Altın birliğini yok ederse şehrin dengesi bozulacak.” Dedi efendi Yan kıkırdayarak.

Buna karşılık mor kıyafetler içindeki orta yaşlı adam yalnızca güldü.

“Bugün, senin gibi bir çocuğun bu cesareti tam olarak nereden bulduğunu öğrenmek istiyorum!” Kan her yere yayıldı. Yue Shan vücudundan Yuan Gücü çıkarken siyah palasını kavradı.

“Bang!”

Yue Shan'ın ifadesi karanlıktı, kanlı bıçağını kullanıyordu. Lin Dong'u acımasızca öldürmek ister gibi atından atladı.

Bu güçlü atağa karşılık Lin Dong bir adım bile gerilememişti. Elindeki antik teber hemen kalktı ve ileri doğru hücum etti. Bıçak gölgesini yayarken teber de kırmızı bir parıltı yayıyordu.

Saldırısının Lin Dong tarafından çok kolaylıkla dağıtıldığını görünce Yue Shan biraz geri çekildi. Ama bu düşünceyi tamamen işleyemeden önce Lin Dong aniden karşı atak yaptı. Elindeki antik teber binlerce teber görüntüsüne dönüştü.

“Clang clang!”

Teber görüntüleri göz önüne alındığında Yue Shan ihmalkâr olmaya cesaret edemedi, vücudundaki Yuan gücünü görüntüleri dağıtmak için kullandı. Ama iki güç çarpıştığı anda oldukça şaşırmıştı. Bunun sebebi teber görüntüleri içinde korkutucu bir güç hissetmesiydi. Bu tür bir güç sıradan bir mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiriciyle karşılaştırılamazdı.

“Crack!”

Lin Dong'un iki teber görüntüsüyle çarpıştıktan sonra, Yue Shan saf Yuagang enerjisiyle kaplanmış olan palasında beklemedik çatlaklar oluştuğunu fark etti. Sıradan silahlar Lin Dong'un Antik İlahi Pullu Teber’iyle nasıl karşılaşabilirdi?

Lin Dong Yue Shan'a fazla zaman vermemişti. Bu savaşı hızlıca bitirmek istiyordu. Elindeki teber durdu ve acımasızca bir metal sopa gibi Yue Shan'ı kanlı bıçağını parçaladı. Keskin ve temiz bir ses havada yankılandı. Sayısız bakış altında Yue Shan'ın ellerindeki kanlı bıçak sayısız parçaya ayrıldı.

“Bang!”

Dahası, kanlı bıçak parçalanınca içinden inanılmaz güçlü bir kuvvet çıkıp Yue Shan'ın göğsüne merhametsizce çarptı. Yüzü bembeyaz oldu ve yerde inanılmaz kötü bir duruma düşmeden önce şiddetli bir şekilde bir ağız dolusu kan tükürdü.

Savaşın sonu çok çabuk gelmişti. Kalabalık Yue Shan'ın Lin Dong'un birkaç hareketinden sonra tamamen yenildiğini görünce sessizliğe gömülmüştü. Sayısız fısıltılar da susmuştu. Herkes Yue Shan'a şaşkınlıkla bakıyordu.

Böylece yenilmek?

En üstteki geliştiricilerden biri, Kan Kurdu çetesinin lideri Yue Shan Lin Dong tarafından yenilmiş miydi?

Bu görüntü birçok insanın kalbinde bir saçmalık duygusu oluşturmuştu. Diğer yandan Lin Dong'un mükemmel Yuan Dan kademeli bir çalıştırıcıyı yenecek güce sahip olduğunu biliyorlardı. Gözlerinin önündeki savaş yakın bir savaş değildi ama tamamen tek taraflı bir yok etmeydi.

Dahası, bu tamamen bir kayıptı ve silah bile birçok parçaya ayrılmıştı. Bu yeterli değil miydi?

“Bu nasıl mümkün olabilir?” Elbette yalnızca kalabalık değil Yue Shan da olana inanamıyor gibiydi. Kendisi kişisel olarak Lin Dong'un Göksel Alev sıradağlarında Song Dao'yu yendiğine şahit olmuştu ama bu sadece umutsuz bir savaştan sonra alınan sürpriz bir galibiyetti. Ama şimdi...

Lin Dong, havada süzülürken bir kılıcın tepesinde durdu. Elindeki antik teber hafifçe parladı ve sakince Yue Shan'ın şaşkın yüzüne baktı. Hafifçe öne doğru adım atınca güçlü bir aura dışa doğru dalgalandı ve yavaşça yayıldı.

“Mükemmel Yuan Dan kademesi!”

Lin Dong'un vücudundan yayılan güçlü aurayı hissettiklerinde nefes sesleri zeminden duyuluyordu. Gerçekten sıradan birinin bir aydan daha az bir sürede mükemmel Yuan Dan kademesine ulaşmış olmasını beklemiyorlardı.

“Çocuğun elindeki teber biraz değişik. Yoksa mükemmel Yuan Dan kademesine ulaşmış olsa bile beni bu kadar çabuk yenemez!” Yue Shan'ın ifadesi değişmişti. Bakışları Xia Wanjin'i bastıran Han ikilisine kaymıştı. “Kardeşim Han Zong, burada sağlam biri var. Güçlerimizi birleştirmeliyiz!” diye bağırdı.

Yue Shan’ın bağırışını duyduklarında Han Zong ve Han Sheng'in ifadeleri aniden değişmişti. Ne tür bir düşman üçünün güçlerini birleştirmeleri gerektirebilirdi? Yaratıcı kademeli bir geliştirici olabilir miydi?

Bu düşünce kafalarında dolanırken ikili aniden aşırı iyi koordine edilmiş bir saldırıya başladılar. Bu kuvvetli saldırı Xia Wanjin'in bir ağız dolusu kan tükürmesine sebep olmuştu. Göz açıp kapayıncaya kadar ikili dönüp Yue Shan'ın yanına gitmişlerdi. Soğuk bakışlarla Lin Dong'a bakıyorlardı.

“Bu çocuk?” diye sordu Han ikilisi ‘sağlam birini' görünce. Kaşları çatılmıştı.

“Bu çocuk da mükemmel Yuan Dan kademesinde ama elindeki teber bir Ruh hazinesi olmalı. İnanılmaz güçlü bir şey!” dedi Yue Shan ağzının köşesinden akan kanı silerken.

“Ruh Hazinesi?”

Bunları duyunca şüpheli bir bakış Han ikilisinin gözlerinde belirmişti. Doğal olarak Ruh Hazinelerini duymuşlardı. Tutkulu bir şekilde Lin Dong'un elindeki tebere bakıyorlardı. Bu tür bir hazine çok nadir bulunurdu ve onların böyle bir şeyi hiç olmamıştı.

“Birlikte saldıralım ve önce onu öldürelim!” dedi Han Zong. Lin Dong bir Ruh hazinesi kullanıyordu, üçü de mükemmel Yuan Dan kademeli geliştiricilerdi. Üçü birleşirse Lin Dong'u öldürmek zor olmazdı.

“Boom!”

Han Zong’un sözleriyle birlikte Yue Shan ve Han Sheng şiddetle başını salladılar ve hiç itiraz etmediler.

“Yue Shan ve diğerleri ona karşı birleşmek istiyor!”

“Gerçekten inanılmaz. Bu tür bir oluşumu ilk kez görüyorum ama Yue Shan ve dağın iki ele başı güçlerini birleştirdiklerine göre bu Lin Dong gerçekten çok güçlü olmalı.”

“Lin Dong'un bu üçlünün birleştirilmiş gücüne ne kadar dayanabileceğini merak ediyorum.”

Bu sahne kalabalıktan bir gürültü çıkmasına sebep olmuştu. Üç tane mükemmel Yuan Dan kademeli geliştirici bir gence karşı... bu Yan şehrinde ilk kez olan bir şeydi.

“Lin Dong, kardeşim, sana yardım edeceğim!” Yaralı Xia Wanjin durumunu gördüğünde ifadesi değişti. Ağzının kenarındaki kanı sildi ve ileri doğru atıldı.

“Gerek yok. Başkan Xia, karargâhı korumanız daha iyi olur. Ben bu üçüyle baş edebilirim.”

Bununla birlikte, Xia Wanjin'in iyi niyetlerine yanıt olarak, Lin Dong sadece güldü. Teberin ucu yeri işaret ediyordu ve üzerinde hafif bir kırmızı ışık vardı.

“Küstah!”

Lin Dong'un yardımı reddettiğini ve Yue Shan'la ve diğer ikisiyle yüzleşmeyi seçtiğini görünce birçok insan yavaşla kafalarını salladılar.