Bölüm 166: Ling Langtian

avatar
4042 3

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 166: Ling Langtian


 

Çevirmen: Mehmet | Düzenleyen: Atakan

 

Lin Dong ve Lin Ke-er kampa döndükleri zaman hala önceki gibi sakindi. Kamp ateşi yavaşça dans ediyordu. Yaşanan kaosa kıyasla iki farklı dünya gibiydi.

 

Kampa dönünce ikili birbirlerine bakış atıp sırasıyla kendi çadırlarına yöneldiler.

 

“Öhhöhöö“

 

Ancak çadırlarına dönmeye niyetlenmişken çıkan öksürük sesi, ikiliyi şaşırtmıştı. Kafalarını çevirince İhtiyar Tao’nun çadır girişini açarken çaresizce onlara baktığını gördüler.

 

“Eh…İhtiyar Tao bu geç saatte hala uyumamış mı?” Lin Dong içi boş bir kahkaha attı ve diğer yandan Lin Ke-er’in gözleri bir bahane arıyormuş gibiydi.

 

“Sizler barışçıl olmayı tamamen reddeden iki küçük veletsiniz…” İhtiyar Tao çaresiz bir şekilde kafasını sallıyordu. Ses tonundan anlaşıldığı kadarıyla, Lin Dong’un ve Lin Ke-er’in ne yaptıklarını biliyor gibiydi.

 

İhtiyarın sözlerini duyunca Lin Dong tekrar içi boş bir kahkaha attı.

 

“Neyse unutun bunu ve dinlenmeye gidin.” Şuanda İhtiyar Tao bu konu hakkında bir şey söyleyemez ancak elini sallayabilirdi. Bunu görünce Lin Dong hızla çadırına gitti.

 

“O grupla ilginmeye gittin değil mi?” Lin Dong’un çadırına gittiğini görünce İhtiyar Tao Lin Ke-er’e doğru yürürken iç çekerek şunu söyledi: “Aslına bakarsan Lin Dong’un, YuanDan evresindeki bir uygulayıcıyı yenebileceğini düşünmemiştim. Görünüşe bakılırsa Lin Chen ile olan düellosunda kendini birazcık tutmuş.”

 

Cevap olarak gururlu Lin Ke-er bile sadece kafasını salladı. Güzel gözleriyle Lin Dong’un çadırına bakarken konuştu: “O gerçekten de çok güçlü. Lin Klanın içinde bile genç nesil arasında ilk onda yer alırdı. Lin Klanının iki yıl sonraki toplantısında, Lin Dong kesinlikle iz bırakacak.”

 

“O yaşlı adam Lin Zhentian, onun yaşında böyle bir torunu olduğu için gerçekten şanslı..” İhtiyar Tao’nun sözlerinden kıskandığı anlaşılabiliyordu.

 

“Pekala sen de dönüp dinlenmelisin. Yarın sabahki yolculuğumuzda acele etmeliyiz.”

 

“Peki.”

 

……

 

Sabahın erken saatlerinde, dağlar hala sis ile kaplıyken Lin Dong ve diğerleri yola koyuldu. Lin Chen’in ve diğerlerinin görünümünden, Lin Dong ve Lin Ke-er ‘in yaptıkları dövüşü bildikleri anlaşılıyordu.

 

Yarım günlük yolculuktan sonra dağ sırası sessizleşmiş, İhtiyar Tao ve gruptakilerin ifadeleri ciddileşmişti. Çoktan Gökyüzü Alevi sıra dağlarının derinliklerine girmişlerdi ve buradaki Şeytani Yaratıkların hepsi çok güçlüydü. Ufak bir dikkatsizlik Şeytani Canavarları onlara çekebilir, eğer  öyle olursa onların bile kaçması gerekirdi.

 

Neyse ki yolu, Lin Ke-er gösteriyordu. Görünüşe göre şeytani yaratıklara karşı olağanüstü şekilde duyarlıydı. Herhangi bir yaratığa rastlamak üzereyseler, önceden sezebilir ve grubu dikkatlice başka bir yönden götürebilirdi. Zaman zaman Lin Dong bu kadını övmeden edemiyordu çünkü kendisi bile Şeytani Varlıkları keşfetmekte zorlanırken  o bu konuda çok yetenekliydi.

 

Dağdaki grupların sayısı çok azdı. Lin Dong ve grubu yarım gündür hızla yol almalarına rağmen sadece bir gruba rastlamışlardı. Sonuçta sayısız şeytani yaratığın yaşadığı bu yerden geçmek küçük bir mesele değildi.

 

Elbette Lin Ke-er’in sezgisi çok kuvvetli olsa da hala bazı istisnalar vardı. Bu yüzden, Lin Dong ve grubu da şeytani yaratığın saldırısına maruz kalmıştı. Yaratık Gelişmiş YuanDan uygulayıcısının gücüne sahipti. Bir an için grup panik yapsa da kısa sürede kendilerine geldiler. Gelişmiş YuanDan gücündeki yaratık güçlü olsada Lin Dong ve grubu için ölümcül bir tehdit değildi.

 

Bu yüzden yoğun olmayan bir savaş olmuş ve üç şeytani yaratık ölmüştü. Şeytani kristalleriyse Küçük Alev tarafından yutulmuştu ki bunun büyük bir ödül olduğu söylenebilirdi.

 

Bu saldırıdan sonra grup daha dikkatli olmaya başladı. Neyse ki başka bir saldırı yaşanmadı. Öğleden sonra gibi Lin Dong ve grubu ormandan çıktığında devasa bir dağ zirvesinin saçaklarındaydılar.

 

Dağın tepesi kesin bir noktaya sahip değildi. Birisi dağdan aşağı yayılan bitki örtüsünün ve devasa kayaların ardındaki antik kalıntıları çıkartabiliyordu.

 

“Burası eski mezarın olduğu yer mi?” Dağın zirvesine bakarken gözlerinde ki heyecan okunabiliyordu.

 

“Öyle.”

 

İhtiyar Tao kafa sallarken gülümsüyordu, iç çekerek konuştu: “Ancak dağın tepesindeki mührü aşmak kolay olmayacak. Nirvana seviyesindeki bir geliştirici mührü gerçekten ince işlenmiş. Bunca yıldan sonra bile, mühür çok güçlü.”

 

Lin Dong kafasını onaylarcasına salladı. Kendi Ruhsal Enerjisiyle baktığında, dağın tepesinden olağandışı enerji dalgalarını hissedebiliyordu. Bu mühür ile alakalı olmalıydı.

 

“Hadi önce dağın eteğine gidelim. Korkarım ki çoktan orda bekleyenler var.” İhityar Tao kıkırdadı.

 

Lin Dong da dağın eteğindeki  birçok çadırı görmüştü. Gerçekten şaşırmıştı çünkü burada bu kadar çok insan olmasını beklemiyordu. Bu eski mezarın cazibesi hakkında söylenecek hiçbir şey yoktu.

 

Grup adımlarını hızlandırarak 10 dakika sonra dağın eteklerindeki kamp yerine vardı. Kamp alanı sayısız takımı barındırıyordu. Ne de olsa Gökyüzü Alev Dağ Sırası çok tehlikeliydi. Şeytani Yaratıklar her an saldırabilirdi. Müthiş bir YuanDan geliştirici bile tek başına kamp kurmaya cüret edemezdi. Bu yüzden herkes birlikte kamp kurardı ve böylece Şeytani Yaratıklar saldırırsa birlikte halledebilirlerdi.

 

Her ne kadar herkes rakip olsa da kimse herhangi bir hazine görmeden kimseyle bozuşmak istemiyordu.

 

Lin Dong ve grubunun gelişi birçok kişinin dikkatini çekmişti. Ancak Lin Ke-er’in ve diğerlerinin göğsündeki amblemi görünce korkarak başka yöne baktılar. Ulu Yan İmparatorluğu içinde Lin Klanı devasa bir oluşum olarak görülüyordu, sıradan klanların onları provoke edecek cesaretleri yoktu.

 

Lin Klanının itibari sayesinde Lin Ke-er ve diğerleri kamp alanına rahatça girdiler. Kampın hareketliliğine bakarken şaşkınlıklarını gizleyemediler. Daha önceden olsa, Gökyüzü Alev Dağ Sırasında pazara benzer bir sahne göreceklerine kimse inanmazdı.

 

“Wang Klanı da geldi.”

 

Kampa girince Lin Ke-er ve diğerlerinin bakışı zeminin yukarısına kaydı. O noktadan bazı insanlar, onları izliyordu.

 

“Wang Klanı…”

 

Bu ismi duyunca Lin Dong hafiften ürperdi. Wang Klanı da 4 büyük güçten biriydi.

 

O da yukarı doğru baktı ve bir grup gencin orada durduğunu gördü. Sarı kıyafet giymiş olan adamdan asil bir aura yayılıyordu. Kalabalığın arasında doğrulduğu zaman auradaha da belirgin olmuştu. Lin Dong’un asıl dikkatini çeken adamdan yayılan Yuan gücünün İhtiyar Tao’dan, Yue Shan’dan ve diğerlerinden yayılan güçten daha az değildi.

 

“Muhteşem YuanDan seviyesi!”

 

Lin Dong ciddileşmişti, büyük klanlar gerçekten de olağanüstüydü. Bu adam yirmi beş, yirmi altı yaşlarında görünmesine rağmen bu seviyeye gelmişti. Onun Wang Klanının içinde bile sıradan biri olmadığı söylenebilirdi.

 

Ek olarak ilk defa Lin Dong bu kadar genç yaşta, muhteşem YuanDan seviyesine ulaşmış bir geliştirici görmüştü.

 

“Wang Pan’ın geleceğini düşünmemiştim…” Lin Chensarı kıyafetli gence bakarken konuştu.

 

“Onu dikkate alma, çadır kurmalı ve diğer işlerimizi halletmeliyiz.” Lin Ke-er normal bir şekilde konuştu. Ses tonuna bakılırsa, Wang Klanı üyelerinden hoşlanmıyordu.

 

Geri kalanı da çadırların kurulması için talimat verilmeden önce başlarını salladılar.

 

“4 büyük klan bu sefer kaç grup yolladı?” Lin Dong, Lin Ke-er’e yaklaşarak sordu.

 

“Grupları bizimkine benziyor sadece Wang Klanı genç nesili tecrübe kazanmaları için yolladı. Ancak 4 büyük klanda gerçekten elit geliştiricilerini yollayacaktır.”

 

“Bu eski mezar çok değerli olduğundan, 4 büyük klanın başındakilerin gelmesi işleri kolaylaştırmaz mıydı?”

 

“O insanların bu kadar kolay bir şekilde harekete geçeceğini mi düşünüyorsun? Ayrıca biri dahi gelmeye kalkarsa diğerleri onu durdurur. Günün sonunda sadece boşa zaman harcamış olurlar. Duyduklarıma göre, 4 büyük klanın yolladığı elit geliştiricilerin hepsi genç neslin en iyileri. Hehe o adamlar gerçek canavarlar. Ulu Yan Hanedanlığında bile o adamlar son derece göz kamaştırıcı varlıklar. ”

 

Lin Dong kafasıyla onayladı. O dörtlü gerçekten olağanüstü dâhilerdi. Gerçekte onlar genç neslin zirvesini temsil ediyorlardı.

 

“Büyük kardeş Lin Langtianve diğerleri yarına burada olurlar. O zaman mühür doğal olarak kırılacaktır.” Lin Ke-er güzel gözleriyle gökyüzüne bakarken gülümseyerek konuştu.

 

Lin Dong sessizdi, gözleri bir şekilde parlıyor gibiydi. Sonunda o adamla tanışabilecekti…

 

Dağın dibindeki antik ağaçların yanında hiçbir konuşma olmadan gece geçmişti. Bu kadar insanın birlikte olma sebebi rahatlama hissiydi. Her ne kadar yabani yaratıklardan gelen sesler olsa da, bu ortam genel olarak sakindi.

 

İkinci günün şafağında, kamp alanı tekrar hareketlenmeye başladı. Ancak bugün birçok insan heyecanlıydı. Her ne kadar eski mezarda ki en değerli hazineyi alma şansları olmasa da diğer ganimetler buna değerdi.

 

Lin Dong iki gözü de kapalı bir biçimde devasa bir kaya parçasının üstünde oturuyordu. Onun altında Lin Chen ve diğerleri sık sık beklenti dolu gözlerle gökyüzüne bakıyorlardı.

 

Onlar beklerken zaman hızla geçti. Güneş tepeye ulaşmak üzereyken, uzaklardan aniden bir rüzgar sesi geldi.

 

Tam rüzgar sesi geçmişken Lin Dong’un gözleri birden açıldı. Bu topraklardaki tüm YuanDan gücünün o yöne doğru çekildiğini hissediyordu.

 

“Lin! Lang! Tian!”

 

Lin Dong kafasını kaldırıp kuzeye doğru baktı. Orada, kırmızı bir ışığın, bir yıldız gibi cennetlerden indiğini gördü…

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr