Bölüm 161: Song Dao

avatar
5314 4

Wu Dong Qian Kun - Bölüm 161: Song Dao


 

Çevirmen: Deuce

Düzenleyen: Aratal1

 

Bir sonraki gün, güneş ışınları toprağa vururken Gök Alev Sıradağlarındaki hareketlilik tekrar başladı. Birçok grup çadırlarını toplarken bazılarıysa çoktan toparlanmış ve ormanın içine yol almaya başlamışlardı. Birçoğu bu konuda aceleci görünüyordu. Hal ve hareketlerine bakılacak olursa, eski lahitteki hazinelerin önceden yağmalanmasından ölümüne korkuyor gibiydiler. Lin Dong ise bu insanlara biraz ahmak gözüyle bakıyordu.

 

“Haydi gidelim!”

 

Yaşlı efendi Tao elini salladı ve korumalara çadırları kaldırmaları için talimatta bulundu. Ardından daha fazla vakit kaybetmeden, dağın iç kısımlarına doğru yola koyuldular. O esnada, Lin Chen ile diğerleri hızla onu takip ediyorlardı.

 

Dağın iç kısmındaki ormana doğru yol alırken, hava sık ağaçlardan dolayı hafif kararmaya başlamıştı. Bu, ortamın baskısını arttırmış ve kalabalığın hafiften ürpermesine neden olmuştu. Uzaklardan belli belirsiz duyulan Şeytani Canavarların kükremeleri ise kalabalığın yüzündeki gülümsemeyi titretiyordu. Gruptaki herkes, burada yapılacak en ufak bir hatanın hayatlarına mal olabileceğinin bilincindeydiler.

 

Dağın içine yolculuğa çıkan birçok insan topluluğu vardı. Lin Dong ve grubu, aynı güzergahta ilerleyen düzinelerce grupla karşılaşmışlardı. Grupların büyüklüğü ise çok çeşitliydi ve her bir grup bir diğerine karşı oldukça ihtiyatlıydı. Bu sebeple, dağa yolculuğa çıkarken herkes kendi yolunu belirleyerek ilerliyordu.

 

Lin Dong ve grubuysa, bu çeşitli grupları görmezden geliyordu. Yaşlı efendi Tao elinde Gök Alev Sıradağlarına ait detaylı haritasıyla ilerlerken hem kendisi hem de beraberindekiler oldukça iyi teçhizatlanmışlardı. Dolayısıyla, en kısa yoldan yolculuk edip dağın iç kısımlarına yol alırken gereksiz detaylarla ilgilenip, vakit kaybetmiyorlardı.

 

Süratle ilerledikleri esnada, arkalarındaki kaba atmosferler de beraberlerinde yok olup gitmişti. O vakit, yaşlı efendi Tao’nun yüz ifadesi giderek konsantre olmuş ve gözlerini dört açmaya başlamıştı. Gök Alev Sıradağları, birçok güçte Şeytani Canavarlarıyla doluydu ve bazıları inanılmaz derecede güçlüydü. Bu zamana dek birçok insan, çoktan hayatını kaybetmiş olmalıydı.

 

Lin Dong, Alev Topunun sırtına oturmuş yüzünde oldukça sakin ve durgun bir ifade vardı. Ancak etrafa sürekli Zihinsel Enerji dalgaları göndererek çevresini kolaçan etmeyi de ihmal etmiyordu.

 

“Önümüzde bir grup var. Sayıları oldukça fazla ve onlardan kötü kan kokuları geliyor. Ancak kan kokuları, Şeytani Canavarlara ait değil.” Grup dikkatlice ilerlediği esnada, orta yaşlı tecrübeli bir koruma birden durdu ve düşük bir sesle rapor verdi.

 

“Yola devam.”

 

Yaşlı efendi Tao, sakince başını sallarken pek de şaşırmamıştı. Herkes buraya eski lahit için gelmişti. Kendi grupları hariç, buradaki her bir kimse birbirinin rakibiydi. Bu sebeple yaşanan dövüşler, mücadeleler vesaire olaylar tamamen kaçınılmaz ve normaldi.

 

Yaşlı efendi Tao’nun durmaya niyetli olmayan tavrını görmesi üzerine koruma da aynı şekilde başını sallayıp oradan ayrıldı. Ancak herkes, elindeki silahlara biraz daha sıkı sarılmıştı.

 

Lin Dong’un gözleri ise önlerindeki ormanlık alana bakarken hafiften daralmıştı. Yakınlarında birçok aura hissetmişti ve bu auralar hiç de yabana atılacak cinsten değildi. Etrafa yaydıkları güçlü dalgalanmalara bakılacak olursa, muhtemelen içlerinden biri Kusursuz Yuan Dan Seviyesindeydi.

 

Böyle güçlü auralar hissettiği an Lin Dong sadece gizliden gizliye iç çekmişti. Eski lahitin bir anda belirmesi sahiden de çok büyük bir olaydı. Gök Alev Sıradağlarının içine girmelerinin üzerinden çok bir vakit geçmemişti ki, Kanlı Kurt Klanından aşağı kalır yanı olmayan bir grupla çoktan karşılaşmışlardı bile.

 

Lin Dong gizlice iç çekerken, grup sık çalılığı geçmiş ve kısa bir sürenin ardından önlerindeki boş alanda bir düzine insanla karşılaşmışlardı.

 

Lin Dong’un grubu ortaya çıkar çıkmaz boş alanda duran bir düzine insan aniden arkalarına dönerlerken aceleyle silahlarını kavramışlardı. Öldürücü ve kötü niyetle, yeni gelenlere bakıyorlardı.

 

Tam o vakit, alandaki atmosfer bir anda gözle görülür bir şekilde gerginleşti.

 

Lin Dong'un gözleri, merkezdeki bir adama yoğunlaşmadan önce kalabalığın arasında gezindi. Adam; bir kaplanın sırtına ve bir ayının da beline benzer oldukça iyi yapılı bir bedene sahipti. Kıyafetinin kapatamadığı çıplak kolları boydan boya çirkin yara izleriyle kaplıydı ve bu ona, oldukça korkutucu bir hava katıyordu. Görünümünden anlaşıldığı üzere, kılıcı sürekli kan ile yıkanan biri gibiydi.

 

“Kusursuz Yuan Dan Seviyesi.”

 

Lin Dong’un gözleri bu adama bakarken hafiften kısılmıştı. Muhtemelen bu adam grubun lideriydi ve ayrıca adamın gücü zayıf da değildi. Üstelik, grubun iyi koordine edilmiş hareketlerine dayanarak, aynı fraksiyondan1  oldukları belliydi. Ancak hangi şehirden oldukları ise, tam bir muammaydı.

 

“Hatta Gelişmiş Yuan Dan Seviyesinden bile iki kişi var.”

 

Lin Dong’un bakışları adamın arkasında belli belirsiz görünen iki kişiyle buluşur buluşmaz içinde şaşırmadan edememişti. Bu grup Kanlı Kurt Klanından bir gömlek daha üstündü.

 

“Yürüyün.”

 

Yaşlı efendi Tao’nun bakışları, sakin bir şekilde gruptaki insanlara şöyle bir süzdü. Daha fazla konuşmadan ellerini salladı ve grubuna önden liderlik ederek yürümeye devam ettiler.

 

Lin Dong ve diğerlerinin doğrudan onlara yürüdüğünü gördüklerinde, karşı grubun gözlerinde tehditkar bakışlı pırıltılar oluştu. Aynı zamanda, üzerlerinde hala kan izleri bulunan silahlarını da daha sıkı tuttular.

 

Her iki grup birbirlerinin hareketlerini dikkatlice izleyerek yavaşça yaklaştı. Aradaki mesafe azaldıkça atmosfer daha da kaotik bir hal alıyordu.

 

Yaşlı efendi Tao’nun liderliğindeki grup, karşı grupla konuşmayarak yanlarından geçti. Ancak geçişin başarılı olduğunu düşündükleri an, bir el aniden Lin Ke-er’in beyaz atını yakaladı.

 

“Hehe, ne kadar da güzel bir fıstık. Neden aşağı inip bizimle biraz oynamıyorsun?”

 

Şehvet ve alayvari sözleri duyduğunda Lin Ke-er’in yüzü, anında buz gibi soğuk oldu. En ufak bir tereddütte bulunmayarak, zambak beyazı elini hareket ettirmesiyle birlikte elbisesinin kollarından soğuk bir gölge patlak verdi.

 

“Tınn!”

 

Soğuk gölgeler ileriye doğru fırladı fakat atın gemini tutan kişi ise buna hazırlıklı olduğu her halinden belli oluyordu. Kılıcı bir anda yay gibi kavisli hamle yaptı ve gelen soğuk gölgeyi savuşturdu. Buna rağmen soğuk gölgedeki devasa güç, adamın iki adım geriye sendelemesine yeterli olmuştu.

 

Lin Ke-er’in saldırısı engellendiğinde, Lin Dong’un olduğu tarafta uzun bir kılıç havayı keserek ilerledi. Gelişmiş Yuan Dan Seviyesine ulaşan gelişimci, parlak bir gülümsemeyle kafasını eğdi ve konuştu. “Hey ufaklık, neden bana binek hayvanını vermiyorsun?”

 

Adam sözlerini bitirmeden önce, son derece tehditkar bir kılıç gölgesi gözlerinde hızla genişledi ve kılıcını aceleyle geriye çekerek karşılık vermeye çalıştı.

 

“Çınn!”

 

Kılıcın gölgesi ağır bir şekilde adamın elindeki kılıcın arkasına çarpmış ve ortaya çıkan güç, adamın kolunun uyuşmasına neden olmuştu. Süratle geri çekilirken neredeyse yere düşecekti.

 

“Çınn Çınn!”

 

Bu darbe alışverişi, ortamın atmosferini alt üst etmişti. Her iki grup birden silahlarını çekmesiyle boş arazide son derece güçlü Yuan Gücü dalgalanmaları ortaya çıktı.

 

Lin Dong, sarsılmış olan adama bakarken oldukça sakindi. Şu an, sendeleyen adam Lin Dong’a derin bir öldürme arzusuyla bakıyordu.

 

Lin Dong da aynı şekilde adama dik dik baktı. Karşılarında bulunan adamlar biraz dikkatsiz ve düşüncesiz olsalar da deneyimli suçlular oldukları çok açıktı. Bu tür insanlar vahşi ve mantıksızlardı. Karşılarında bulunanlardan güçlü oldukları sürece yapamayacakları hiçbir şey yoktu.

 

Lin Dong’un gözleri grubu incelerken, bakışları grubun merkezinde sabitlendi. Birden bakışlarını o yöne odakladı.

 

Yaşlı efendi Tao'nun ifadesi, bu adamlar harekete geçtikleri anda aniden kararmıştı. Birdenbire ileriye adımlarken tüm Kusursuz Yuan Dan Seviye aurasını ortaya çıkardı.

 

Bu güçlü aura, karşı grupta bulunan elemanların saldırgan halini dumura uğrattı. Her ne kadar kayıtsız ve lakayt insanlar olsalar bile rakibinin ne kadar güçlü olduğunu da göz önüne almaları gerektiğini biliyorlardı.

 

“Durun!”

 

Yaşlı adam Tao’nun gücünü göstermesiyle, kolları yaralarla kaplı adam elini kaldırmış ve sonunda ağzını açmıştı. Tüm vahşi arkadaşları silahlarını gevşetirken, kötü niyetli bakışlarıysa aynı kalmıştı.

 

“Haha, bana Song Dao derler. Şu anki durum bir yanlış anlaşılma. Kardeşlerim kuralları gerçekten pek anlamıyorlar. Eğer sizi gücendirdiysek, lütfen bizi affedin.”  Kolları yara izleriyle kaplı adam ellerini birleştirip gülümserken yaşlı adam Tao’ya bakarak özür diledi.

 

Yaşlı adam Tao ise ilgisiz bir ifadeyle ona baktı. İçgüdülerini dinlediğinde, karşısındaki grubun amacının kendi güçlerini öğrenmeye çalıştıklarını doğal olarak sezmişti. Eğer yaşlı efendi Tao, Kusursuz Yuan Dan seviyesine ulaşmamış olsaydı, bu grubun onlara gerçek bir saldırı düzenlemesi işten bile değildi.

 

“Ayrılalım.”

 

Yaşlı adam Tao, Song Dao ile sohbet etme niyetinde değildi. Lin Klanı son derece iyi bir şöhreti olmasına rağmen, hayatlarını sürekli hiçe sayan suçlular karşısında çok fazla etkisi olmuyordu. Bu sebepten dolayı, oralı olmayan alakasız bir ses tonuyla talimat vererek gruba önderlik etti ve ilerlemeye koyuldular.

 

Atının üstünde oturan Lin Ke-er, gök mavisi gözleriyle bu adamlara bakarken gözlerinin içinde kan donduran soğuklar belli oluyordu. Ancak başka hamle yapmadan atını sürmeye devam etti.

 

Lin Dong ve grubu yavaş yavaş ormanın içinde kaybolurken, son derece gergin olan atmosfer de peyderpey sakinliğini tekrar kazanıyordu.

 

Patron, gitmelerine izin mi vereceğiz? O yelloz kız harbiden yetenekliydi. Acaba onu çırçıplak soyduktan sonra yine o soğuk bakışlarını devam ettirebilecek mi çok merak ediyorum.” Daha önce Lin Ke-er’i durduran adam Lin Dong ve grubu ormanda kayboluşunu seyrederken garip bir kahkaha atarak dudaklarını diliyle yaladı.

 

“O çocuğun altındaki evcil hayvan oldukça tuhaftı. Ateş Piton Kaplanı gibi görünüyordu. Onu yakalayabilirsek, kesinlikle yüksek miktarda Yang Yuan Taşına satabiliriz.” Diğer adam da hoşnutsuz bir şekilde belirtti.

 

“Oldukça güçlüler ve başa çıkmak kolay olmayacak.”

 

Song Dao, soğuk bir şekilde kıkırdadı: “Ayrıca, hala yapacak işlerimiz var. Bir güzellik isterseniz, Bin Altın Derneği'nden Yönetici Su çok daha iyi. ”dedi.

Dn: Yengeye göz koymak. Alev pitonun yemeği olursun ancak

 

“Bin Altın Derneği’nden Yönetici Su mu?” Bu sözleri duyunca, çoğunun gözlerinde şehvetli bir bakış ortaya çıkmıştı.

 

“Anlat bakalım.” Song Dao, ekibinin içinde gizli bir figüre baktığında kafasını eğdi. Bu figürün kıyafetlerinde bir kızıl kanlı kurt kafası sembolü vardı.

 

“Patron Song Dao, Bin Altın Derneği de Gök Alev Sıradağlarına geldi. Xia Wanjin ve Liu Xuansu gelenlerin arasında. Şu anda, Kanlı Kurt Çetesi onları takip ediyor. Eğer Patron Song Dao ekibinizi yardıma getirirseniz, tüm Bin Altın Derneğini kırıp geçirebiliriz. Heh heh, ayrıca klan liderimiz; eğer Bin Altın Derneğinin icabına bakmada yardımcı olursanız, ödemenin sizi çok memnun edeceğini de söylememi istedi.” Kanlı kurt sembolü bulunan figür oldukça saygılı bir şekilde konuştu.

 

“Bin Altın Derneği… Onlar da oldukça güçlüler. Bu, klan liderinizin benimle ilk iş ilişkisi değil. Bu yüzden fiyatı biliyor olmalı. Eğer ödemeyi yapamazsa, külahları değiştirdiğimiz zaman sakın beni suçlamasın.” Song Dao, soğuk bir şekilde konuşmadan önce bir an düşündü.

 

“Patron Song Dao, endişelenmeyin!” Bu sözleri duyduktan sonra, figür anında sevindi.

 

“Bu anlaşmayı kabul edeceğiz. Hadi gidip Kanlı Kurt Çetesi’ne katılalım.” Song Dao, elini sallamadan önce gülerek konuştu.

 

Geriye kalan tüm grup, bunu işittikleri anda hunharca sevinmişlerdi. Yüzlerinde çirkin bir görünüm ortaya çıktı, adeta katliam arıyormuş gibiydiler.

 

“Vaayy...”

 

Song Dao grubunu harekete geçirmeye hazırlandığı vakit, yakınlardaki ormanın içinde, ağaç gövdesine yaslanan bir figür hafif bir şaşkınlıkla söyleniverdi.

 

“Neticede Kanlı Kurt Klanı...”

 

Lin Dong, elleriyle alnını ovalıyordu. Daha önce, gruptan birinin giysilerinde Kanlı Kurt Klan ambleminin olduğunu fark etmişti. Ancak, onların muhabbetine kulak misafiri olduktan sonra böylesi şok edici bir haber duymayı beklemiyordu.

 

“Bin Altın Derneği, Su abla…”

 

Lin Dong hafiften ellerini başından indirirken kafasını biraz yana eğdi ve karşısındaki adamların sırtına baktı. Gözleri ormana doğru süzülürken bakışları soğuktu.

 

“Görünüşe göre, harekete geçmek zorundayım…”

 

Bir insan figürü ortadan kaybolurken, arkasında bıraktığı hafif ses giderek bilinmeze karışıyordu…



 

DN: Fraksiyon: Genellikle bir siyasal akım ya da parti içinde, izlenen ana çizgiye karşı olan, akımdan kopmaksızın bu çizgiyle savaşan ve kendine göre bir çizgisi olan topluluk.














Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr