Çeviri: Deuce

Lin Ailesine ait malikanenin arka bahçesinde, küçük bir avlunun içinde bir figür tıpkı bir heykel gibi kımıldamaksızın oturuyordu. Çevresinde, bir parça Yuan Gücü kabarırken hava da dalgalanıyordu. Bedeninden yayılan soğurma gücünün altında, çevresindeki tüm Yuan Gücünü tamamen içine çekiyordu.

Oturan figürün sağ avucundaysa, siyah-beyaz bir inci dalgalanıp değişirken hafif kendi ekseninde dönüyordu. Son derece saf ve güçlü enerji akıntıları incinin içinden dışarıya yayılırken, yerde oturan kişinin bedenindeki Dantianına sonu gelmez bir şekilde akıyordu.

Bu sessiz gelişim, oturan kişinin göz kapaklarını usulca açıncaya dek iki saat sürmüştü.

“Yuan Gücündeki gelişim, Zihinsel Enerjiye kıyasla gerçekten de çok zormuş.”

Lin Dong kendi kendine mırıldandı. Mevcut gücü, Zihinsel Enerjisi çoktan 3. Mühür Sembol Usta Seviyesine ulaşmasına rağmen Yuan Gücü ise hala Başlangıç Yuan Dan Seviyesindeydi. Her ne kadar Zihinsel Enerjisindeki gelişim Sembol Usta Kulesi meselesinde çok fazla artmış olsa da iki güç kıyaslandığında Yuan Gücünün gelişimi çok daha yavaş kalıyordu.

“Bu hızla Gelişmiş Yuan Dan Seviyesine ulaşmam muhtemelen birkaç ayımı alacak gibi.”

Bu gerçeğin farkına varınca Lin Dong kaşlarını hafif çatmış ve oldukça hoşnutsuz olmuştu. Ancak bu sözler Lin Zhentian tarafından duyulsaydı gariban adamın şaşkınlıktan taze taze kanlar kusmasına neden olurdu. Normalde, sıradan insanlar Başlangıç Yuan Dan Seviyesinden Gelişmiş Yuan Dan Seviyesine ulaşmaları birkaç yılı buluyordu. Lin Dong ise bu seviyede sadece birkaç ay kalacaktı ve herkes bu kadar yavaşken kim ona yardımda bulunacaktı ki?

“Lin Dong abiii!”

Lin Dong, Yuan Gücü nasıl hızla arttıracağını kara kara düşünürden birden avlunun içinde yeşiller içerisinde bir kız belirmişti. Şirin ve narin yüzünde hafif bir hayal kırıklığı vardı.

“Yang enerjisini hala soğuramadın mı?” Qing Tan’ın ifadesini görmesi üzerine konuşurken, Lin Dong’un kaşları bir kez daha birbirine girmişti.

“Evet.”

Qing Tan başıyla onayladı. Göksel Yuan Dan Seviyesine ulaştığında beri onun da gelişimdeki hızı sekteye uğramıştı. Ancak onu asıl hayal kırıklığına uğratan şeyse, ne kadar Yang enerji absorbe ederse etsin en ufak bir ilerleme kaydedemiyordu. Yang enerji Qing Tan’ın bedenine girer girmez, Yin enerjisi tarafından doymak bilmez bir şekilde korkunç bir hızda emiliyordu.

Bu durumla karşı karşıya kalan Lin Dong da işin içinden çıkamıyordu. Qing Tan’ın bünyesi çok özel bir şeydi ve içsel Yin enerjisi çok kuvvetli ve güçlüydü. Mantıken, birisi Yin ve Yangı uyumlu hale getirebilme aşamasına gelince bir Yuan Dan oluşturabilirdi. Ancak Qing Tan’ın içinde bulunduğu durum ve bedeninin özel hali göz önüne alınınca, Qing Tan sanki ömrü boyunca Yuan Dan yoğunlaştıramayacak gibi görünüyordu.

“Ben bunun hakkında bir şeyler düşünürüm, sen merak etme.” Lin Dong Qing Tan’ın sevimli başını severken gülümseyerek konuştu.

“Tamam. Oh burada babamız birkaç gün önce Başlangıç Yuan Dan Seviyesine ulaştı. Büyükbabam ve diğerleri öğrendiklerinde neredeyse sevinçten havalara uçacaktılar.” Qing Tan için, Lin Dong’un sözleri nihai karar niteliğindeydi. Birden küçük ve şirin yüzündeki hayal kırıklığı ifadesi yok olmuş ve Lin Dong’un üstesinden gelemeyeceği hiçbir işin olmadığına güveni tam olduğundan o ne söylerse inancı tamdı.

“Ya demek babam sonunda Başlangıç Yuan Dan Seviyesine ulaştı!” Bunu işitmesi üzerine Lin Dong bu haberi hiç beklemediğinden sevinç ifadesi bir güneş gibi yüzünün etrafa yayılmıştı. Sonuçta elindeki Yin Yang İncisi bu işin yeterli olmayabilirdi.

Qing Tan gülümseyerek başıyla onayladı. Ardından bir süre Lin Dong’a neşeyle eşlik etmesinin ardından oradan ayrıldı. Qing Tan’ın hayat dolu figürüne bakan Lin Dong’un yüzündeki gülümseme giderek büyümüştü.

Tüm bu zamana dek, sonunda Lin Ailesi aradığı huzuru bulabilmişti. Yan Şehri, Kanlı Kurt Klanı daha fazla Lin Ailesine bela olmaya cesaret edemiyordu. Lin Dong’un gücünü göstermesi ve arkasına üç büyük gücün desteğini aldığını herkeslere ayan beyan ilan etmesi Yue Shan’ın bile kalbine hafif korkuların serpilmesine neden olmuştu. Şayet Lin Dong böyle bir başarı ortaya koymasaydı, tilki gibi kerkenez Yue Shan Lin Ailesine karşı türlü türlü oyunlarından geri durmayacaktı.

Bu barış ve huzur dolu süre zarfınca, Lin Ailesinin gücü sessizce artışına devam ediyordu. Lin Xia, Lin Hong ve diğer genç jenerasyonun tamamı başarılı bir şekilde Göksel Yuan Dan Seviyesine ulaşmışlardı. Lin Ailesinin mevcut zenginliği onların yetişim hızlarının birkaç kat hızla artmasına olanak sağlıyordu.

Her şey rayında, tıkırında ilerliyordu…

“Ooff… Qing Tan’ın sorunun bir çare bulsam iyi olacak…”

Lin Dong başını kaşırken aklındaki işe yaramayan düşünceleri beraberinde çıkarıp attı. Kısa bir süre sonra ifadesi karmaşık bir hal aldı. Qing Tan’ın sorunu hakkında bir çözüm yolu aramaya başladığından beri ne kadar Yin bünyesi ile alakalı kitabı kurcalarsa kurcalasın ele avuca sığan herhangi bir somut bir çözüm elde edememişti.

“O kızın bünyesi, yaratılışı veya her ne dersen de oldukça özel…”

Lin Dong kendi kendine mırıldana dursun birden omuzlarında parlayan bir gölge yoğunlaşarak küçük bir sansar şeklini aldı. Küçük sansar, Qing Tan’ın kaybolan figürüne bakarken, sanki bir şeyler düşünüyormuş gibiydi.

“Evet, Qing Tan sanki bir tür Yin bünyesine sahipmiş gibi.” Lin Dong konuşurken hafif ciddi bir ifadeye bürünmüştü.

“Hıh, cahil velet. Bu kız öyle çer çöp bir Yin bünyesine sahip değil. Eğer yanılmıyorsam bu; Nihai Şeytan Bedeni olmalı.” Küçük sansar küçümseyerek konuşurken dudakları aşağıya doğru eğimlenmişti.

“Nihai Şeytan Bedeni mi?!” Lin Dong ise tamamen taş kesilmişti. Küçük sansarın bilgi dağarcığı kesinlikle kendisini aşıyordu o yüzden aceleyle hemen sordu: “Detaylıca anlatır mısın?”

“Bu dünyada bazı özel şeyler ve özel durumlar vuku bulur. Bu Nihai Şeytan Bedeni de bu özel şeylerden biri olup son derece zalimane bir Yin bedendir. Diğer Yin bedenler doğaları gereği Yang enerjisinin çok azını kabul ederek kendi enerjilerine katarlar. Ancak bu Nihai Şeytan Bedeni ise hepsinden çok farklı. Bu zalim ve gaddar Yin bedenin içinde hiçbir Yang enerjisi barınamaz ve anında yok olur.” Küçük sansar açıkladı.

“Bunu nasıl çözeriz peki?” Lin Dong dikkatli bir şekilde sordu.

“Çeşitli türdeki Yin enerjisini tüketmeye devam ederek. Bu tüketilen Yin enerjiler ne kadar güçlü olursa o kadar faydalı olur.” Küçük sansar sırıtarak devam etti: “Sen ise onun Yang enerji tüketmesini devam ettirerek kızın bedenindeki Yin enerjisini etkisiz hale getirmeye çalışıp içsel aurayı dengelemeye çalışıyorsun. Ama bu son derece aptalca. Çünkü kızın bedenindeki Yin enerjisini etkisiz hale getirmek tamamen imkansız ve bu kız hiçbir şekilde sıradan insanlar gibi Yuan Dan yoğunlaştıramaz.”

“Eğer dediğin doğruysa, Qing Tan bir daha gelişimde atılım yapamayacak mı?” Lin Dong’un ifadesi şekilden şekile girerken, düşük bir sesle sormuştu.

“Nihai Şeytan Bedeni sandığın kadar işe yaramaz değil. Her ne kadar bir Yuan Dan yoğunlaştıramasa bile onun yerine bir Yin Dan yoğunlaştırır.”

“Yuan Dan, Yin ve Yang enerjilerin birbiriyle yoğunlaşmasından oluşurken, bahsini ettiğimiz Yin Dan ise saf Yin enerjiden meydana geliyor. Dahası, kızın bedenindeki Yin enerjisinin bir diğer adı da; Nihai Şeytan Qi’si olarak biliniyor. Ve bu tür bir Qi, bir Dan’a yoğunlaşabilir. Heh heh, görünüşe göre bu güç oldukça korkutucu görünüyor.” Küçük sansar dilini şaklatırken ortaya garip bir kahkaha koyvermişti.

“Dürüst olmak gerekirse, saf bir Yin veya Yang Dan sıradan bir Yuan Dan’dan biraz daha güçlüdür. Ancak bu özel durum son derece nadirdir ve sıradan, normal kimseler bunu yoğunlaştırmayı başaramaz.”

Şaşkınlık ve hayret Lin Dong’un gözlerinde varlığını devam ettirirken, hayatında ilk defa Yuan Dan’dan başka Dan geliştirme yöntemlerini duyuyordu.

“Gelecekte bu kızı Yang enerji tüketmemesi konusunda uyar ve bu şekilde onu çeşitli bazı Yin enerjiyle besle. Duyduğum kadarıyla bu tür bir Yin Dan yoğunlaştırma sadece bazı özel yöntemlerle oluyormuş. Ancak benim de bu konu hakkında pek bir bilgim yok. Bazı büyük tarikat ve klanlar bu yöntemlere sahip olabilir ve ayrıca saf Yin veya saf Yang özlerine de sahip olabilirler…” Küçük sansar uyuşuk bir şekilde açıklamasına devam etti.

“Çok teşekkürler.” Bu açıklamaları duyması üzerine Lin Dong hafifçe başını salladı ve küçük sansara teşekkürde bulundu.

Küçük sansar ise pençesini sallayıp figürü hiçliğe karıştı. Bu zaman zarfınca çok sık görünür olmuştu ve hepsi de Lin Dong için gibi görünüyordu.

“Saf Yin enerji… Bulması hiç kolaymış gibi görünmüyor.” Lin Dong hafif iç çekerek az önce öğrendiği bilgileri kulağına küpe etti. Ardından küçük avludan çıkıp Lin Xiao’nun bulunduğu yere doğru gitti.

“Baba.”

Tahmin ettiği gibi babasını avlunun içindeki taş bir çardakta ailenin işleriyle meşgulken buldu. Birden gülümseyerek yürüdü ve babasına seslendi.

“Ah, Dong-er!”

Lin Dong’u görmesi üzerine Lin Xiao’nun yüzünde bir gülümseme yerleşmişti. Mutluluk gözlerini pınar gibi doldururken önündeki gence bakıyordu. Daha önce yenilip sakat bırakıldığında geriye kalan tek umudu; Lin Ailesine faydalı ve yetenekli bir genç yetiştirmekti. ‘Gökler, cesur ve kararlı birini terk etmez.’ Sözü sanki gerçek olmuş ve sonunda Lin Xiao başarmıştı. Dahası yetiştirdiği bu kişi salt yetenekli değil ayrıca gerçek bir dahiydi!

Lin Ailesindekilerin hepsi Qingyang Kasabasından Yan Şehrine olan başarılı yerleşimi hemen hemen Lin Dong’a bağlıyorlardı.

“Baba, yaraların nasıl oldu, iyileşti mi?” Lin Dong babası için bir fincan çay doldururken gülümsüyordu.

“Evet, tamamen iyileştim sayılır. Ayrıca Başlangıç Yuan Dan Seviyesine sonunda ulaşabildim.” Lin Xiao başıyla onaylarken hafif gülüyordu. Önündeki gence seyre dalarken bir süre sessiz kaldı ve birden konuşmaya başladı: “Lin Klan Toplantısına sadece iki yıl kaldı…”

Lin Dong’un ifadesi hafif sararırken az biraz sersemlemişti. Babası Lin Xiao’yu yıllarca inanılmaz ümitsizliğe sürükleyen ve annesinin de her gece yüzünün gözyaşlarıyla ıslanmasına neden olan adam birden Lin Dong’un aklına düşmüştü. Bu adam, Lin Dong’un hayatında ilk defa nefret ettiği kişiydi:

Lin Langtian.

Bu kişi, Lin Klanında son yüzyıllarda gelmiş en dikkate değer ve seçkin dahiydi.

“Dong-er, biliyorsun ki Lin Klanının iç halkalarına dahil olmak büyükbaban Lin Zhentian’ın tek ve en çok arzuladığı dileği.” Lin Dong’un değişen ifadesini görmesi üzerine Lin Xiao hafif bir iç çekmişti. Bu ifadenin altında Lin Dong’un buna istekli olmadığını sanıyordu.

“Anlıyorum, baba.”

Lin Dong kıkırdayarak cevap verdi. Her ne kadar Lin Klanı hakkında bir bilgisi olmasa da çok da umursamıyordu. Ne de olsa bu şey, yaşlı büyükbabasının hayatı boyunca üzerinde çalıştığı tek şeydi. Ve onun torunu olarak, bu görev bilinciyle dolup taşıyordu.

Buna ek olarak, Lin Dong kalbinin en derinliklerinde, Lin Klan Toplantısında yaşadıkları acı dolu yenilginin ardından Lin Xiao, Lin Zhentian ve diğerlerinin karşı karşıya kaldığı alay ve dalga geçilmeyi hiçbir zaman unutamıyordu. Lin Dong bir gün o piçlerle aynı seviyede olup onlara yenilenin torunu olarak, karşısında rakibi kim olursa olsun, korkusuzca ayakta dikildiğini haykırmayı umut ediyordu.

“Büyükbabamın klanın iç halkasına geri döndüreceğime emin olabilirsiniz, baba!”

Lin Dong dudaklarını büzerken, Lin Dong gülümseyerek konuşurken, ses tonundan kararlı ve kendinden emin hali belli oluyordu.

“Dahası… o kişiyi de kesinlikle yeneceğim!”

Bu son sözü Lin Dong’un ağzından değil de kalbinden çıkmıştı. Lin Dong başını kaldırdı ve kendisini gülümseyerek seyreden babasının ifadesine baktı. O adam yüzünden, bu karşısındaki adamın ne kadar aşağılandığını ve ne kadar ağır yaralar alarak acılar çektiğini çok iyi biliyordu.

“Lin Langtian, babam adına bunun hesabını senden soracağım!”

Genç başını kaldırdı ve derin bir nefes aldı. Belki de bu arzusunu yerine getirebilmesi için daha çok gelişmesi lazımdı fakat o gün gelene dek asla ve kati surette kalbindeki intikam ateşinin sönmesine izin vermeyecekti…