Çeviri: Deuce

Aniden gelen kıkırdama sesi, özellikle yoğun atmosferin içinde kulak delen bir etkisi olmuştu. Bu sebeple, meydandaki tüm gözler bir anda gelen figürün üzerinde yoğunlaşmıştı.

“Lin Dong?!”

Genç figürün Lin Zhentian ile diğerlerinin önüne indiğini görmelerinin ardından oradaki çoğu kişinin kafası allak bullak olmuştu. Hemen ardındansa, birtakım fısıltılar veba gibi meydanın her yerine yayılmaya başladı. Bu zamana dek Lin Dong, Wei Tong’u öldürdüğünden dolayı Yan Şehrinde herkesçe bilinen bir şöhrete sahipti. Oradaki herkes farkındaydı ki, Lin Ailesindeki en güçlü kişi Lin Zhentian değil henüz yirmili yaşlarına adım atmamış olan bu gençti.*

*Deuce: Lin Dong şuan 16 yaşında.

“Dong-er!”

Lin Dong’un bir anda ortaya çıkışına karşılık Lin Zhentian, Lin Xiao ve diğerleri oldukça memnun olmuşlardı. Farkında olmaksızın önlerindeki bu gencin ağırlığı kalplerinde giderek artıyordu.

“Baba, iyi misin?” Lin Dong ise üzerindeki sayısız bakışları görmezden gelerek arkasını dönmüş ve gözlerini babası Lin Xiao’ya çevirmişti. Babasının yüzü hafif solmuş gibiydi, birden Lin Dong’un gözlerinde soğuk ve ürpertici bir ifade gün yüzüne çıktı.

“Çok kötü değilim.” Babası başını iki yana salladı ve iç çekerek: “Ne iyi oldu geri dönmen, sen yokken bazı olaylar cereyan etti.”

“Her şeyi biliyorum. Gerisini bana bırakın.” Lin Dong hafifçe başını sallamış ve devam etmişti: “Seni yaralayan Gui Yan mıydı?”

Lin Xiao, acı dolu bir gülümsemeyle başıyla onayladı.

“Ufaklık, kaybolup sırra kadem bastığını düşünmeye başlamıştım.” Öte yanda, Xuan Su hızlıca yürürken gözlerini Lin Dong’a çevirmiş ve hafif gücenmiş şekilde konuşmuştu.

“Xuan Su ile Başkan Xia, sizlere çok minnettarım” Lin Dong teşekkür ederken ellerini Xuan Su ile Xia Wanjin’e karşı saygılı bir şekilde birleştirdi.

“Hehe, şöyle bir durumda bu sözlere ne gerek var.” Xia Wanjin ellerini iki yana açmış alabildiğine gülümsüyordu ardından kaşlarını çatarak: “Şu anki mesele, biraz çetrefilli. Kanlı Kurt Klanı ile Hayalet Kılıç Tarikatı, Lin Ailesinin Yang Yuan Madenlerinden pay koparabilmek için el ele vermiş durumdalar. Görünüşüne bakılacak olursa, bunu çok uzundur zamandır planlamışlar…”

“Öyle yada böyle, senin Kanlı Kurt Klanı ile olan husumetin sebebi benim Bin Altın Derneğimin sorumluluğunda. Eğer aptalca bir şey yapmaya kalkışırsalar, Bin Altın Derneğim onları durdurmak için harekete geçeceğinden emin olabilirsin. Ancak bu sefer de Hayalet Kılıç Tarikatı, sizi halletmek için bu şansı kullanacaktır.”

“Eğer işler kötüye giderse, Bin Altın Derneğimin elinde ne kadar adam varsa hepsini buraya çağırır ve Kanlı Kurt Klanı ile Hayalet Kılıç Tarikatıyla kozlarımızı paylaşmak için her şeyi yaparız.” Xuan Su konuşurken güzel gözlerinde soğuk ürpertici bir ışık parlıyordu.

“Düşünceleriniz için teşekkür ederim fakat bu kadar ileri gitmemize gerek yok. Lin Ailem Hayalet Kılıç Tarikatın üstesinden gelebilir.” Lin Dong karşılık verirken hafif gülüyordu.

“Lin Dong bu üstünkörü, yabana atılacak bir mesele değil. Gui Yan, Yan Şehrinde Gelişmiş Yuan Dan Seviyesindeki uzmanlar arasında bir numara. Wei Tong bile onun tırnağını etmez. Kendini bu kadar zorlama!” Lin Dong’un sözlerini işitmesi üzerine Xia Wanjin hemen araya girmiş ve konuşurken yüzünde ciddi bir ifade ortaya çıkmıştı.

Lin Dong ise belli belirsiz, hafif gülümsedi. Eğer bu söyledikleri bir ay önce olsaydı, dedikleri gibi Yan Şehrinde Gelişmiş Yuan Dan Seviyesinde sözde bir numara olan Gui Yan’dan korkması gerekirdi. Ama şimdiyse…

“Sen, Wei Tong’u öldüren çocuk, Lin Dong musun?”

Lin Dong, Xia Wanjin ile diğerleriyle konuştuğu esnada, Gui Yan onu hatırlar gibi olmuştu. Ardından alelade bir şekilde soru sormadan önce, Yue Shan ile karşılıklı bakışmışlardı.

Arkasından gelen ses üzere Lin Dong da başını arkaya çevirip Gui Yan’a bakmasıyla yüzündeki gülümseyen ifade yavaşça kaybolmaya başladı.

“Karar verecek yetiye sahip olduğundan, bugünkü meselede net bir yanıt vermeni istiyorum. Yang Yuan Madenlerini Lin Ailesi işletirken Hayalet Kılıç Tarikatım da onlara korumalık ve refakat edecek. İnan bana gelecekte kimsenin bunlara parmağının dahi değmeyeceğine garanti ederim!”

Gui Yan’ın hain ve kalleş bakışları Lin Dong’un üstündeyken, Lin Dong’un yüzündeki gülümseme de iyice bozulmuş ve çirkinleşmişti. “Elbette ki, istemiyorsanız sizi zorlamayacağız. Ancak bundan sonra çok daha dikkatli olmalısınız. Zira Yang Yuan Taş madenlerinin yollarını artık kurtlar, çakallar gözlüyor…”

Son sözleri ayan beyan, üstü açık bir şekilde bir tehditti. Bu durum Lin Zhentian ve diğerlerinin öfkeden deliye dönmelerine neden olmuştu.

“Klan lideri Gui Yan, görünüşe göre Lin Ailemin Yang Yuan Taş madenleriyle ilgiliyor olmalısınız, haksız mıyım?” Lin Dong sakince konuştu.

“Şayet Lin Ailen itaatkar bir şekilde Qingyang Kasabasında kalmaya devam etseydi, muhtemelen kimse bunları öğrenemeyecekti. Ancak Yan Şehrinde kurulmaya ve kök salmaya karar verdiğinden dolayı sizlere Yan Şehrinin kurallarını öğretmem gerekiyor!” Gui Yan konuşmasının ardından şeytani bir kahkaha koyverdi.

“Bu bahsini ettiğin sözümona kurallar, kimin yumruğunun daha büyük olduğuyla alakalı. Gui Yan, bir fahişenin reklam yapması için tabela taşımasına gerek var mıdır? Bunu zaten herkes bilir, tıpkı sizin yapmak istediklerinizi bildiğimiz gibi. Neden hala kirli çamaşırlarınızı saklamaya çalışıyorsunuz ki?” Lin Dong konuşurken yüzüne sahte bir gülümseme koymayı da ihmal etmemişti.

Lin Dong’un acımasız ve alay eden sözlerini işitmesi üzerine Gui Yan’ın ifadesi aniden kapkara oldu. Yan Şehrinde bile onunla bu şekilde konuşabilecek sadece bir avuç insan vardı.

“Görünüşe göre, Lin Ailen Kanlı Kurt Klanı ile Hayalet Kılıç Tarikatının cömert yardımlarını kabul etmiyor, öyle değil mi?”

“Bu konu hakkında endişe etmenize gerek yok. Lin Ailesinin nakliye problemlerini ben kendim hallederim.” Lin Dong aldırış etmeyen bir tonla cevap verdi.

“Hehe, ne kadar kahramansı bir genç. Ben, Yue Shan, Yan Şehrinde epeyce yıllar yaşadım ama senin gibi vahşi ve başına buyruk bir gençle ilk defa karşılaşıyorum.” Yue Shan soğuk soğuk gülümserken gözlerindeyse karanlığın tonları belli oluyordu.

“Lin Dong, Bin Altın Derneğinin desteğini her zaman arkanızda olacağını sanma. Yan Şehrinde istediğinizi yapabilirsiniz. Ancak felaketlerle karşı karşıya kalınca umarım, pişman olmak için çok geç kalmazsınız.”

“Klan lideri Yue Shan’a tavsiyelerinden dolayı teşekkür ederim.” Lin Dong ciddi bir şekilde konuşurken ellerini birleştirdi.

“Madem Lin Ailesi, cömert teklifimizi kabul etmedi o halde müzakereleri sonlandırıyoruz.” Yue Shan kıkırdayarak ayrılmak üzere arkasını döndü. Yue Shan’ın gülümsemesini gören bazıları onun mizacını bildiklerinden dolayı gizli gizli içlerinden oh etmişlerdi. Lin Dong’a karşı acıyan gözlerle bakıyorlardı. Bu genç çocuk gerçekten yetenekliydi fakat görünüşe göre yeteneklerini çok abartıyordu onlara göre…

Gui Yan adamlarını alıp dönerlerken, dudakların yalayıp Lin Dong’a bakmıştı. Kanlı Kurt Klanı ile buluşacakları ilk toplantıda Lin Ailesini katletmek için plan yaptığı her halinden belli oluyordu.

“Bekleyin!”

Ancak Gui Yan tam arkasını döndüğü esnada, Lin Dong’un sesi bir kez daha yankılanmıştı.

“Evet? Yoksa fikrini mi değiştirdin?” Yue Shan ile Gui Yan adımlarını durdurmalarının ardından pişmiş kelle gibi sırıtmaya başlamışlardı.

“Hayalet Kılıç Tarikatı, Lin Ailemin Yang Yuan Taşlarını çaldı ve üstüne babam ile büyük amcamı yaralı. Bu şekilde buradan ayrılabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?” Lin Dong başını hafif yana eğerek gülümsüyordu.*

*Deuce. Psikopat Yuno bakışı :D

Kelimeler Lin Dong’un ağzından çıkar çıkmaz meydan bir anda sessizliğe gömülmüştü. Bütün şaşkın gözler teker teker Lin Dong’un üzerine kitlenmişti. Herkes müzakerelerin halihazırda bozulduğunu biliyordu, ancak Lin Dong’un bu hareketiyle Hayalet Kılıç Tarikatını kışkırtmaya mı çalışıyordu? Eğer Gui Yan gerçekten kızarsa Lin Ailesinde onu kimsenin durduramayacağını bilmiyor muydu?

Aynı şekilde Gui Yan da bu durum karşısında şaşkınlıktan zımba gibi yere çakılmıştı. Lin Ailesine hamle yapmak için bir bahane bulamadığı için içten içe dert yanarken, aslında bunun Lin Dong tarafından hediye edileceğini hiç düşünmemişti.

“Lin Dong!”

Xuan Su düşük bir sesle hemen konuşmaya başladı: “Bu kadar aceleci olma, döndüğümüzde bu meseleyi kendi aramızda konuşuruz!”

Lin Zhentian ve diğerleri de dehşete düşmüş bir şekilde birbirlerine bakakalmışlardı fakat sonunda hiçbir şey dememişlerdi. Lin Dong’a sarsılmaz bir güven içerisindeydiler ve onun aptalca hareket etmeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Eğer harekete geçtikse kesinlikle bir bildiği vardır diye düşünüyorlardı.

“Kanlı Kurt Klanı ve Hayalet Kılıç Tarikatı, Lin Ailemin kazancına göz dikti. Ancak Bin Altın Derneğinin varlığından dolayı Kanlı Kurt Klanı bu zamana kadar harekete geçmedi. Bu sebeple Hayalet Kılıç Tarikatını Lin Ailemi bastırmak için kullandı. Hayalet Kılıç Tarikatına gelecek olursak her ne kadar güçlü gibi görünüyor olsalar bile bütün güçleri sadece Gui Yan’ın çevresinde toplanmış durumda. Onu yenebildiğim müddetçe Hayalet Kılıç Tarikatı tek bir darbede çökecektir.” Lin Dong yumuşak bir sesle konuştu.

“Gui Yan, Wei Tong’a benzemez. Sadece Gelişmiş Yuan Dan Seviyesinde uzman olmakla kalmıyor ayrıca şu an Kusursuz Yuan Dan Seviyesine ulaşmaya en yakın kişi!” Xuan Su ise hemen karşılık verdi.

Lin Dong hafifçe gülümsedi ve cevap vermedi.

“Gui Yan’ı yenebilir misin?” Xia Wanjin düşük bir sesle sorarken sanki bir şeyler keşfetmiş gibi göz bebekleri titriyordu.

“Ama bu nasıl mümkün olabilir ki?!” Xuan Su panikle hemen araya girdi.

“Ben ne yaptığımın tamamen farkındayım. Endişelenmeyin, kendimi riske atmayacağım.” Lin Dong hafif gülümsedi ve kalabalığın meraklı ve dikkatli bakışları altında yavaşça ileriye doğru yürüdü.

“Gui Yan, çaldığın tüm Yang Yuan Taşlarını geri ver ve buradaki herkesin huzurunda Lin Ailemden özür dile. Belki o zaman bu meseleyi unutabilirim.”

“Hehe seni küçük piç. Anlaşılan rüyalarından birinin seni uyandırması gerekiyor.” Gui Yan, Lin Dong’un sözlerini işitmesinden sonra yüzü istemsizce seğirmeye başlamış hemen ardındansa uğursuzca konuşmuştu.

Öte yandan Yue Shan’ın da kaşları çatılmıştı. Besbelli ki, o da Lin Dong’un bu kadar aptalca hareket etmesini beklemiyordu. Sırf Wei Tong’u öldürüp Yan Şehrinde şöhretine şöhret kattı diye mi böyle akılsız ve sersemce konuşabileceğini sanıyordu?

“Klan lideri Yue Shan, anlaşılan bu meseleyi daha fazla uzatmamıza gerek kalmayacak. Şu aptal gencin icabına hemen bakayım mı?” Gui Yan yüzündeki sinsi ifadeyle Yue Shan’a bakıyordu.

Hayalet Kılıç Tarikatının lideri olarak nasıl olur da karşısındaki küstah gencin sözlerine karşı dayanması mümkün olabilirdi?

“Ohh…”

Gui Yan’ın öldürücü bakışlarını görmesi üzerine Yue Shan gizliden gizliye içinden derin oh çekmişti. Yüzündeyse, sanki yapacak bir şey yok der gibiydi: “Lin Dong, Lin Ailenin çöküşüne neden olacaksın…”

“Başkan Xia, bu mesele hakkında hiçbir şey söylemeyecek misiniz?” Sözlerinin ardından Yue Shan, Xia Wanjin’e bakarken ilgisiz bir şekilde sormuştu.

“Seni…!”

Xuan Su’nun şekilli, uzun kaşları titremiş, tam sert cevap üzereydi ki Xia Wanjin elini uzatarak onu durdurdu. Xia Wanjin bakışlarını Lin Dong’un üzerine yoğunlaştırdı, hemen sonra yavaşça başıyla onaylar vaziyette konuştu: “Bu mesele bırakalım da Lin Ailesi ile Hayalet Kılıç Tarikatı arasında hallolmasına müsaade edelim. Ne Bin Altın Derneği ne de Kanlı Kurt Klanı bu işe burnunu sokmayacak!”

Bu sözleri işitmesi üzerine Xuan Su’yu büyük bir panik kaplamıştı.* Tam ağzını açıp itiraz etmek üzereydi ki, Xia Wanjin nazik ve düşük sesi kulaklarında çınlamıştı: “Lin Dong’a güven. O, böyle pervasız ve dikkatsiz olacak biri değil.”

*Deuce: Biri şu kızla bizim oğlanı eversin ya. Kız, yaban ellere gidecek diye korkuyorum.

“Haha, tamamdır öyleyse.”

Xia Wanjin’in de bu durumu onayladığını görünce Yue Shan hafif şaşkınlık yaşamıştı. Bunda bir bit yeniği varmış gibi hissediyordu fakat çok üstünde durmadı. Birden gülüp Gui Yan’a baktı ve: “Bu meseleyi halletmene izin veriyorum. Ancak çok dikkatli hareket et.”

Yue Shan son sözlerini bastıra bastıra söylemiş ve Gui Yan da denileni anlamış bir şekilde sırıtarak başını sallamıştı. Eğer bugün Lin Ailesinin bir numaralı uzmanı olan Lin Dong’un işini bitirebilirse, Lin Ailesi kesinlikle parçalanıp yok olacaktı!

Kalabalığın heyecanlı bakışları altında Gui Yan ileriye doğru arşınladı. Hemen ardından Lin Dong’a uğursuz bir gülümseme fırlatıp: “Ufaklık, Wei Tong’u öldürmüş olsan bile Yan Şehrinde hala bir çöpten farksız olduğunu bugün öğreteceğim sana!”

“Yan Şehrinde senin gibi avanaklara yer yok. Hemen dönüp Qingyang Kasabasına geri gitmek senin için daha iyi olacak!”

Bu sözler üzerine Lin Dong gülümserken elini ileriye doğru uzatıp:

“Amma zırvaladın he. Gel de bana biraz ders ver hadi!”