Çeviri: Deuce

Şehir meydanı, Yan Şehrinde oldukça popüler bir yer kabul edilir. Yan Şehrinde çok fazla grup olduğundan birçok mücadele burada yapılırdı. Bazen bu tür anlaşmazlıklar Mücadele Meydanında karar bağlanamaz ve bu yüzden de doğruca şehir meydanına gidilirdi. Normalde buralara şehir muhafızları gelmezdi. Çünkü bu yer, iyi ve kötü insanların tamamen birbirine karıştığı bir yerdi…

Bugün şehir meydanında, Yan Şehrinden birçok grup toplanmıştı. Kalabalığın toplandığı mekan ise oldukça görülmeye değer bir manzara oluşturuyordu.

Yan Şehri, Qingyang Kasabasından çok daha fazla fırsata ev sahipliği yapsa da bunları elde etmek hiç de kolay bir iş değildi. Burada kurulabilmek için Lin Ailesinin yeterli gücü gösterebilmesi gerekiyordu. Özellikle de kıskanç birçok bakışları üzerlerine çektiklerinden dolayı belli bir seviyede gövde gösterisi yapmak zorundaydılar!

Şehre geldikleri andan itibaren amansızca genişlemelerinin yanı sıra, Lin Ailesi esasen güçlerini de yükselmişti. Yang Yuan Maden yatakları sayesinde birçok uzmanı bünyelerine katmışlardı. Aksi takdirde, Lin Ailesi önceki güçleriyle Hayalet Kılıç Tarikatına doğrudan hamle yapacak cesareti bulamazdı.

Sayısız grup ve klanla çevrelenmiş meydanın çevresinde; Kanlı Kurt Klanından, Hayalet Kılıç Tarikatından, Bin Altın Derneğinden ve bugün ana rolü oynayacak Lin Ailesinden insanlar vardı.

Yue Shan, her zamanki gibi Kanlı Kurt Klanının hemen önündeydi. Uzun ve yapılı bedeni, son derece müthiş bir aura yayıyordu. Kimse, Yan Şehrinde sadece bir avuç insanın ulaşmayı başarabildiği Kusursuz Yuan Dan Seviyesindeki lideri küçük görmek gibi bir hataya tenezzül dahi edemiyordu.

Kanlı Kurt Klanın yanındaysa, siyah elbiseli bir grup adam vardı. Öncelerindeyse tamamen simsiyah çarşaflara bürünmüş zayıf, çelimsiz bir adam duruyordu. İki çift derin gözleri oldukça hain ve sinsi bakarken ince dudaklarıysa ona soğuk ve haşin bir hava katıyordu.

Bu kişi, Hayalet Kılıç Tarikatının lideri, Yan Şehrinde Gelişmiş Yuan Dan Seviyesindeki uzmanlar arasında bir numara, hayalet kılıç Gui Yan idi!

“Haha, millet. Yan Şehri tek bir kişiye ait değildir. Yetenekli bir kimse burada, sadece hak ettiğini alır. Tabii, daha öncesinde buranın bazı kurallarına uymak şartıyla.” Yue Shan ilk konuşma girişiminde bulunup çevresini saran kalabalığa karşı konuşurken gülümsüyordu.

“Haha klan lideri Yue Shan. Kanlı Kurt Klanın zaten halihazırda birkaç kuralı çiğnemiş durumda. Bu kelimeler senden çıkınca insanın kulağına şaka gibi geliyor.” Tam Yue Shan’ın sesi bitmişti ki araya Xia Wanjin’in sözleri girmişti.

“Buraya senin kurallar hakkında konuşmanı dinlemeye gelmedik. Hayalet Kılıç Tarikatı, Lin Ailesine ait Yang Yuan Taşlarını taşıyan kervana saldırdı. Dürüst olmak gerekirse, biz Bin Altın Derneği Lin Ailesi ile müttefikiz. Eğer bugün Hayalet Kılıç Tarikatı bu işin sorumlusu çıkmazsa, Bin Altın Derneğimiz bu işin peşini kolayca bırakmayacak!”

“Başkan Xia, Hayalet Kılıç Tarikatı da Kanlı Kurt Klanım ile müttefik.” Yue Shan pek aldırış etmeyerek konuşurken sırıtıyordu: “Madem sen tarafını açıkça belli ettin öyleyse bugün ben de herkesin huzurunda ilan diyorum: Eğer Bin Altın Derneği, Hayalet Kılıç Tarikatına bir şey yapacak olursa, Kanlı Kurt Klanı bu durum karşısında oturduğu yerden seyirci kalmayacak!”

İki büyük grubun liderleri karşılıklı kelime alışverişinin ardından meydandaki atmosfer birden aşırı düşmanca olmaya başlamıştı. Herkes ne yapacaklarını bilemez halde dehşet içerisinde birbirlerine bakıyordu. Normalde kalabalık her iki grubun birbirine karşılıklı şakalar ve latifelerde bulunacağını sanarken ortamın bir anda gerilip bozulacağını tahmin etmiyorlardı.

“Hayalet Kılıç Tarikatınız güçlü olabilir fakat Lin Ailem bize zorbalık etmenize müsaade etmeyecek. Gizlice gelip Yang Yuan Madenlerini soyup üyelerimizi yaralamaya cüret ettiniz. Eğer bunun karşılığını almazsak, nasıl olur da Lin Ailesi Yan Şehrindeki yerini sağlamlaştırabilir?” Meydandaki atmosfer giderek yoğunlaşırken Lin Zhentian’ın düşük ama gür sesi yankı bulmuştu. Fakat Lin Zhentian zeki adamdı, Kanlı Kurt Klanının ne kadar güçlü olduğunu bildiğinden onun tek yapmak istediği Hayalet Kılıç Tarikatına göz dağı vermekti.

“Hehe ihtiyar adam, sanırım bir şeyi yanlış anlamışsın. Şu zamana dek Lin Ailesi ile Hayalet Kılıç Tarikatı çoktan birkaç kez çarpıştı ve her iki grup da yaralandı. Bunun devam etmesini hiç iyi olmaz. Zira şehir valisi kızacak olursa korkarım ki…” Yue Shan konuşurken sırım sırım sırıtıyordu.

Lin Zhentian, Lin Xiao ve diğerlerinin ifadeleri birden kararmıştı. Her yandan gelen küçümseyici ve alay eden bakışları hissedebiliyorlardı. Ne de olsa Lin Ailesi Yan Şehrinde zayıf bir oluşumdu ve şehirde çok iyi tanınan Kanlı Kurt Klanı ve Hayalet Kılıç Tarikatı gibi gruplarla aşık atabilmesinin imkanı yoktu.

“Lin Ailemin hala güvendiği çok önemli desteklere sahip. Ne kadara mal olursa olsun kesinlikle saygınlığımızı ve itibarımızı tekrar kazanabiliriz!”

Lin Zhentian derin bir nefes aldı. İhtiyar sesi kararlı bir şekilde yankı buluyordu. Qingyang Kasabasında olmadıkları için sessizce hareket etmeleri artık onların lehine olmuyordu. Bu kurtlar sofrasında, rakiplerine çok daha fazla dişlerini göstermeleri gerekiyordu. Aksi takdirde, bugün buradaki durum sonsuza kadar devam edecekti!

Lin Zhentian’ın sözlerini işitmesi üzerine Yue Shan’ın ifadesi şekilden şekile girmişti. Lin Zhentian’ın aslında onun sözlerini çürütebileceğini hiç beklemediği her halinden belli oluyordu.

“Heh ihtiyar, Hayalet Kılıç Tarikatımın senin Lin Ailenden gerçekten korktuğunu mu sanıyorsun? Eğer klan lideri Yue Shan engel olmasaydı, Lin Ailenizi çoktan Yan Şehrinden kovmuştuk da Qingyang Kasabasına kadar sürmüştük. Sana bir tavsiyede bulunayım; akıllı bir adam hangi koşullarda boyun eğeceğini iyi bilmeli!” Gui Yan konuşurken kötü bir niyetle sırıtıyordu.

“Gui Yan, bakıyorum da ejderha yüreği yemişsin!”*

*Deuce: Böyle yazmıyordu ama ortama en iyi bu gidiyordu :D

Xia Wanjin’in ifadesi buz gibi olmasıyla birden ileri atım attı ve yumruğu aralarında bulunan havaya sertçe yardı. Şiddetli bir bora havayı parçalayarak doğruca Gui Yan’a doğru ilerliyordu.

“Güümm!”

Şiddetli sert rüzgar, tahmin edildiği gibi Gui Yan’a çarpmadı. Sebebiyse, Xia Wanjin harekete geçtiği anda uzun süredir kendini tutan Yue Shan da ileriye doğru adımlamasının ardından kollarını sallayarak gelen saldırıyı karşılamış ve yerinden milim dahi kımıldamamıştı.

“Başkan Xia, herkes buraya ana meselenin müzakere edilip bir sonuca bağlanması için çağrıldı. Bu tür hareketler hiç hoş karşılanmaz, değil mi?” Yue Shan soğuk bir şekilde konuştu.

“Hıh, klan lideri Yue Shan, sizin amacınız meselenin çözeme kavuşması değil nüfuzunuzu kullanarak baskı yapmak!” Xia Wanjin’in yanındaki Xuan Su da buz gibi ifadeyle araya girip konuşmuştu.

Yue Shan bakışlarını Lin Ailesinin olduğu tarafa çevirirken gülüyordu: “Bu mesele için güzel bir fikrim var. Tamam, belki, Hayalet Kılıç Tarikatı bu olayda haksız olabilir. Bu yüzden buradaki herkesin önünde tazminatlarını ödemesine izin verebilirim.”

Bu sözleri işitmesi üzerine Lin Zhentian rahatlamamış tam tersine gözlerini dört açmıştı. Yue Shan’ın kendilerine gerçekten de yardım edebileceğine zerre inancı yoktu.

“Şuna ne dersiniz: Bundan sonra Yang Yuan Taşının taşınmasında Hayalet Kılıç Tarikatı karavanlarınıza refakat edecek. Böylece, oradaki gelirin bir kısmını onlarla paylaşacaksınız. Heh heh, inanıyorum ki Hayalet Kılıç Tarikatı kesinlikle Lin Ailesiyle uzlaşmaya varacaktır. Yüzbinlerce kilometrelik Yan Şehrinde kimsenin sizin konvoylara dokunamayacağına garanti veririm. Nasıl?”

“Haddinizi aşıyorsunuz!”

Yue Shan’ın sözde güzel fikrini duyması üzerine Lin Zhentian ve yanındakiler birden sinirden kıpkırmızı olmuştu. Hatta sakin mizaca sahip uzmanlar bile sinirden gözleri kan çanağına dönmüştü. Bu şeref yoksunu adam, inandırıcılığı olmayan birkaç sözle Yang Yuan Madenlerinin gelirini ikiye ayırmayı planlıyordu.

“Klan lideri Yue Shan’ın fikri ne güzelmiş!” Xuan Su soğuk bir ifadeyle alay ediyordu. Kanlı Kurt Klanının, Lin Ailesinin Yang Yuan Madenlerinde gözü olduğunu herkes görebiliyordu. Bu olaylar zincirinin tek müsebbibi; Yue Shan gibi görünüyordu.

“Lin Ailem, klan liderinin fikri için teşekkür eder.” Lin Zhentian ise öfkesini sineye çekmiş ve düşük bir sesle konuşmuştu.

“Pekala madem hepiniz söylemek istediklerimi kendinizce anladınız o halde bu meselenin Lin Ailesi ile Hayalet Kılıç Tarikatı arasında çözüme ulaşsın. Ancak baştan söyleyeyim; dışarıdan herhangi bir müdahalede bulunulmayacak. Yoksa Kanlı Kurt Klanı buna seyirci kalmaz. Kanlı Kurt Klanım, Bin Altın Derneği ile düşman olacak olsa bile bu duruma müdahale eder.” Karşılaştığı tepkiler Yue Shan’ı hiç şaşırtmamıştı ve ardından kayıtsız bir şekilde gülümseyip konuşmuştu.

Xia Wanjin ise kaşları çatık bir vaziyetteydi. Yue Shan, allem edip kallem edip bu durumu Bin Altın Derneğini bastırmak için kullanıyordu. Neticede, her ne kadar Lin Ailesi çok fazla güç kazanmış olsa da hala Kanlı Kurt Klanı ve Hayalet Kılıç Tarikatından güçsüz sayılırdı. Daha da önemlisi, Hayalet Kılıç Tarikatı Gui Yan gibi uzman birine sahipti. Xia Wanjin, Gui Yan’dan haz etmese de onun Yan Şehrinde Gelişmiş Yuan Dan Seviyesindeki uzmanlar arasında sahiden de bir numara olduğunu kabullenmekten başka seçeneği yoktu. Wei Tong bile bu adamla mücadele edemezdi.

Bu sebeple eğer Bin Altın Derneği bu olaya mücadelede bulunmazsa Lin Ailesi, Hayalet Kılıç Tarikatı ile savaştığı takdirde büyük bedeller öderdi.

Yue Shan ve yanındakiler apaçık biliyorlardı ki, tüm bu dolapların hepsi Bin Altın Derneği tamamen bastırabilmek içindi. Bu planı hazırlayabilmek için uzunca bir süre hazırlandıkları her hallerinden belli oluyordu.

Ancak Bin Altın Derneği işin içine karışsa bile Kanlı Kurt Klanı onların önüne çıkacaktı ve Lin Ailesi öyle ya da böyle Hayalet Kılıç Tarikatı ile yüzleşmesi gerekecekti. İşte o vakit, bazı kanı bozuk şerefsizler bu krizi avantajlarına kullanmak isteyeceklerdi. Bu da Lin Ailesi için olumsuz ve sakıncalı bir durumun içine girmelerine neden olacaktı.

Olanlara tanıklık eden meydandaki kalabalık birden daha da sessizleşmiş ve birçokları put kesilmiş halde birbirlerine bakakalmışlardı. Sonunda Lin Ailesi, Kanlı Kurt Klanını gücendirmenin cezasını çekecekti. Muhtemelen bu meselede Lin Ailesi, Kanlı Kurt Klanına büyük bir kan bedeli ödeyecekti.

Söylediklerinden açıkça anlaşılıyordu ki, Kanlı Kurt Klanı ile Hayalet Kılıç Tarikatı Lin Ailesinin maden yataklarının peşindeydi. Bu sebeple kıskanç, kenef gözlerle bakmaktan başka ellerinden bir şey gelmiyordu. Dahası Lin Ailesinin gücü hızla yükselirken, sadece Hayalet Kılıç Tarikatı değil birçok grup Lin Ailesinin yükselen değerleri karşısında gölgede oynayan çocuklar gibi kalıyordu.

Gui Yan’ın hain ve pis bakışları Lin Zhentian ile beraberindekilerin üzerine dönmüştü. Uyuşuk uyuşuk konuşmadan önce kuru bir kahkaha atmıştı: “Kararınızı çabuk verseniz iyi olur. Zamanımız azalıyor. Neye karar verirseniz verin Hayalet Kılıç Tarikatım dikkatle dinleyecektir.”

Lin Zhentian ile diğerlerinin yüzünü iç karartıcı, karamsar bir ifade bürümüşken gözlerindeyse kötücül bir ışık meydana gelmişti.

“Duyduklarıma göre Lin Aileniz, Wei Tong’u bile öldürebilecek bir bacaksıza sahipmiş. Bu kararı o gence bırakacakmışsınız gibi bir his var içimde.” Gui Yan başını yana doğru hafif eğerken, garip bir kahkaha yankı bulmuştu.

Gui Yan’ın bu kışkırtıcı hareketlerini görmeleri üzerine Lin Ken ve diğerlerinin gözlerindeki öfke coşup taşmak üzereydi. Ancak tam bağırmak üzereydiler ki, meydanın dışından gelen soğuk bir kıkırdama duyuldu. Kısa bir sürenin ardından, herkeslerin şaşkın bakışları altında havadan Lin Ailesinin hemen önüne indi.

“Bir grup pislik torbası, sahiden de Lin Ailemin maden yataklarındaki payı paylaşabileceğini mi düşünüyor?”