86-Ana Eğitim Arenası

avatar
330 2

Varoluşun Ötesinde - 86-Ana Eğitim Arenası


Ovour için çok uzun ama bir çokları için sıradan geçen o gecenin ardından gün dogumu bir kez daha gerçekşeşti.

Fakat devam etmekte olan kış mevsimi yüzünden ortalık hala zifiri karanlıktı.

Bu gün ise Carol kahvaltı için oldukça fazla özen göstermişti çünkü oğlunun bu evde yapacağı son sabah kahvaltısıydı.

"Umarım her şeyin hazırdır Ovour."

"Evet baba dün akşam hazırladım."

Diyerekten göz ucuyla merdivenin yanında bekleyen asklılı deri çantaya  baktı ve akşam içine koyduklarını tekrardan gözden geçirdi.

"Baba asıl madalyon yanında mı? O olmadan beni eğitim kampına almazlar."

"Merak etme işte tam burada." Diyerekten gögüsünde ki cebe dokundu.

"Konuşmayı bırakın da kahvaltınızı edin, yoksa geç kalacaksıız." Carol böyle söylese bile Ovour düne göre daha rahattı.

"Anne camdan bakarmısın, şimdiye kadar güneş ışınları mutfağı aydınlatması gerekirdi fakat ortalık zifiri karanlık. Ayrıca mektupta güneş doğmadan demişlerdi ve henüz doğacağa benzemiyor anne."
Dedi Ovour.

"Pekala eve geri döndüğünde bakalım gülebilecekmisin?" Diyen Carol'da kahvaltısına başladı.

Ve kahvaltıdan sonra yolculuk vaktiydi.

"İşte çantan ve kılıcın." Carol oğluna eşyalarını uzattı.

Ovour bir bakışta çantanın biraz kabardığını fark etmişti fakat her hangi birşey demeden annesinin uzattığı çantayı omzuna satı ve kılıcınıda beline taktıktan sonra anesine döndü ve "Teşekürle anne." Dedi.

"Pekala, Ovour annene vada ettikten sonra gidebilirz." Lunel elinde ki fener ile gitmeye hazırdı artık.

Carol kucağını açaraktan "Ovour buraya gel." Dedi ve kucagına gelen oğluna sıkıca sarıldı.

"Her zaman burada olacagız o yüzden dönüş yolunda endişelenmene gerek yok."

"Peki anne hoşşakal." Diyerekten Carol'un kollarından ayrıldı ve Lunel ile yavaşça karanlıkta kayboldular.

Tüm bu zaman kapıda bekleyen Carol göz yaşlarını sildikten sonra kapıyı kapattı.

Ovour ile Lunel dış klanın ana eğitim alanına yürürken klan her zaman ki gibi hareketliydi. Bir canlılık bir koşuştuma içerisindeydi.

Bunun haricinde ana egitim arenasına yaklaşırken kendi yaşıtlrında olan çocuklarla da karşılaşmıştı.

Fakat daha çok ilğisini çeken ise kendi yaş gurubundan olmayan birkaç çocuğun da onunla aynı yöne ilerleyişi olmuştu.

"Baba bu kişiler de eğitim kampına katılıyor olamaz değil mi?"

Lunel oglunun işaret ettiği yönde ki kişilere baktıktan sonra. "Olabilir sonuçta düzenlenen turvuna yaş guruplarına göre ayrılmıştı, bu yönden bakarsan onlar arasından da yetenekli kişiler çıkabilir." Diyerek sözünü bitirdi.

Ana eğitim alanına varmlarına az kalmışken artık yolda bir çok aile vardı ve bu ailler için de Fabio ve Teno ile de karşılaşmışlardı.

"Söylediklermi aklınızdan çıkarmayın ve birbirinizden ayrılmayın tamam mı?"

"Anladım baba."

"Evet Fabio amca."

"Aferin size." Şeklinde büyük  nasihatları dinliyerekten sonunda ana eğitim arenasına varmışlardı.

Artık ortam zifiri karanlık yerine loş bir hale gelmişti, güneş ufuktan yükselirken gökyüzünün rengi sürekli bir değişim halindeydi.

Ve bu sayede çevreyi daha iyi gören Ovour bir çok kez gördüğü devasa arenaya baktı ve ardından gözünü arenanın girişin de bekleyen sıraya kaydırdı.

"Odukça uzun bir sıra."

"Evet ama sıra bizede gelecektir." Diye söylendi Teno.

Ve sıra onlara geldiğinde ise girişte bekleyen görevli Ovour'a bakarak düz bir tonda, "Madalyonu göster." Dedi.

Bunun üzerine madalyonu gösteren Ovour bir takım soruları da cevapladıktan sonra arenaya doğru ilerlerken babasına son kez baktı ve yoluna devam etti.

Hemen ardından ona yetişen Teno ise biraz öfkeliydi. "Madem ki yanımız da eşya getirmek yasak neden ilk başta söylemiyorlar, kılıcımı bile bırakmak zorunda kaldım. Ne tür bir eğitim verecekler merak ediyorum." Diye aklına geleni söyleyerekten Ovour ile arenanın sakin bir yerine geçerek beklemeye başladılar.

Onlar beklemeye devam ederken  arenaya sürekli yeni yüzler girip duruyordu ve güneş daha da yükselerek o loş ortam artık kayboldu ve yerini aydınlık bir ortama bıraktığı sıralarda artık arenaya gelen kimse kalmamıştı.

Ovour ile Teno arenanın sehirciler için hazırlanan taş koltuklarına oturmuş diğer kişilere bakıyorlardı.

Kimileri onlar gibi taş koltuklar da otururken kimileri ise arenanın kum yüzeyinde dolanıyordu ve bazıları ise tek başına takılmayı seçmiş gibiydi.

"Ovour umarım şu büyük abiler ve ablar ile eğitim görmeyiz." 

"Sanam, turnuvada bile yaş guruplarımız farklıydı eğitim görürken bir olacagımızı düşünmüyorum."

"Umarım haklısındır." Dedi ve tekrardan çevreye göz gezdirirken gençlerin dikatini çeken bir yöne baktı.

O yön ise arenanın kürsüsüydü.

Orada duranlar ise bir gurup adamdı ve bu kişiler içinde en çok dikkat çeken mavi ile yeşil arası değişen renklere sahip zırh giymiş kişiydi, hemen ardında hafif zırlar kuşanmış birkaç kişi ile birkaç tanede cüppe giymiş kişi duruyordu.

"Her şey hazır mı?" Diyerekten öne çıkan Helman zırhı ile gençlerin dikkatini de çekmişti.

"Görünüşte bir sıkıntı yok, siz ve adamların başlayabilir." Dedi sarı cüpe giyen Saha büyüğü Gorg.

Bunun üzerine kürsünün ön kısmına adımlayan Helman tüm dikkatleri üstüne çekmişti ve gür sesi ile "Herkes saha da toplamsın." Dedi

Ve küçük toz bulutunun kaybolmasının ardından tüm gençler kum saha da toplanmıştı.

"Benim adım Helman Royng eskiden imparatorluk ordusunda bir generaldim, şimdi ise dış kılanın güvenliğinden sorumlu olan adamım ve sizler ise şanslı doğan çocuklarsınız.

Bir aileye, bir yuvaya sahipsiniz, arkadaşlarınız ve sizleri seven, koruyan kişiler var. Bu saydıklarım binler hata milyonlar için sadece bir hayal fakat siz bunlara sahipsiniz, peki ya şansınız dışında neye sahipsiniz? Cevap verin."

Arenayı bir seszlik sarmıştı öyle ki yutkunma hata kendilerini sıkan çocukların derin sefes alışları bile duyuluyordu fakat bunu yanında yarım klan kelimeler ve fısıldaşmlar her yerdeydi.

Ve birkaç saniye sonra "DAHA GÜÇLÜ HAYALLERİM VAR!!!" Diye bir ses arenadan yankılandı ve ardından ise bir çoğu daha yükseldi.

"CESURUM!"

"BEN DE GÜÇLENMEK İSTİYORUM!"

"BEN DE!"

"BEN DE BURADAYIM!"

"EN TEPEYE ÇIKACAĞIM!"

"KENDİME İNANIYORUM!"

"BEN ŞANSLIYIM!"

"HERKESİ YOK EDECEĞİM!"

Gibi sözler arenadan yükselmeye başlamıştı.

Neredeyse arenda bulunan herkesi bir alev sarmışçasına bağırıyorlardı.

Bu sahneye tanıklık eden Helman ise "SESSİZLİK." Diye bağırmasının ardından tüm sesler bir anda kesildi.

"Şanstan ibret olmadığınızı kanıtlıyacak zaman gelecek fakat şimdi 10 yaşının üzeinde olanlar sağ tafta toplansın." 

Sözlerinin ardından gençlerin küçük kısmı sağ tarfa geçerken Ovour ve yaş gurubu sabit bir şekilde kaldı.

"Fernt sağda ki gurubun eğitiminden sen sorumlusun." Dedikten sonra Saha büyüğü Gorg öne çıkarak kırmızı deri kaplı perşomeni Fernt'e uzatarak, "Perşomenin içinde eğitim talimatları ve diğer bilinmesi gereken konular yazılı." Dedi.

"Gorg, 10 yaş ve altı grupta kaç kişi var."

Grog şöyle bir düşündükten sonra "42 kişi." Diye cevap verdi.

Helman 42 kişilik guruba göz attıktan sonra, "Tark bu gurubun eğitiminden de ise sen sorumlusun."

Tark bir adım öne çıkarak, "Emredersiniz." Diyerekten Saha büyüğü Gorg'un uzattığı kırmızı derili parşomeni aldı.

"Parşomen de arkadaşına söylediklerimin aynısı yazılı." Dedikten sonra Helman'a selam verdi ve diğer cüppe giyen görevliler ile ayrıldı.

"Fernt, Tark şu andan itibaren bu çocukların eğitmenleri olacaksınız, her biriniz ordu da yetenekli birer subaydınız bu yüzden ne yapmanız gerekirse onu yapın." Sözlerini bitirdikten sonra arenadan ayrıldı, Fernt ile Tark ise sorumlu oldukları gurublara doğru ilerledi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44674 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr