76-Öz Suyu Ve Çekirdek Gelişimi

avatar
314 2

Varoluşun Ötesinde - 76-Öz Suyu Ve Çekirdek Gelişimi


Son birkaç günde Ovour ve Teno'nun yaraları hızla iyileşmeye başlamıştı.

Ve kendilerini topladıklarında ise güneşin doğuşuyla kalkıp Lunel'in eşliğinde sabah antrenmanı gerçekleştiriyorlardı ama daha ağır bir şekilde;

"496"

"497"

"498"

"499"

"500"

Son kez daha çöküp kalktıktan sonra bacaklarını uzatmak için kendilerini yere bıraktılar.

Onların bu haline aldırış etmeyen Lunel ise;

"Pekala çocuklar bir süre dinlenin sonra ise oldukça özel bir şey içeceksiniz." Dedi.

Elbetteki onlar ne içeceklerini önceden biliyordu ve bu yüzden son birkaç gündür Lunel tarafından antrenmanları artırılmıştı.

"Usta, sonunda o çakalın öz suyunu içebileceğim için oldukça heyecanlıyım." Derken gözleri parıldıyordu.

Aynı istek Ovour'un gözlerinde de bulunuyordu.

Ve bunun sebebi Lunel'in açıklamasından geliyordu, Teno daha önce Sarı çakalın çekirdeğini sormuştu fakat Lunel'in verdiği cevap karşısında oldukça hüsrana uğramıştı.

Çünkü Sarı çakalın çekirdeği yoktu.

Ama başka bir şeye sahipti ve bu şey ise Sarı çakalın öz suyuydu.

Lunel'in bilgilerinin ışığında vahşi doğaya hükmeden canlıların arasında ilk olarak büyülü yaratıklar geliyordu ve her bir büyülü yaratığın çekirdeği bulunuyordu.

Fakat bu bilgilerden yola çıkan Ovour ile Teno bir çıkmaza girmişlerdi.

Çünkü Sarı çakalın çekirdeği yoktu, o halde Sarı çakal neydi?

Akıllarında ki ilk soru olmuştu.

Lunel'in cevabı ise;

"Daha önce bahsettiğim gibi Sarı çakal alt tür olarak bilinen melezdir ve Altın postlu tilki ile Vahşi orman kurdunun çiftleşmesi sonucu doğar. Bu 2 yırtıcı arasındaki en büyük benzerlik ise öz suyu gelişimi yapan büyülü hayvanlar olmasıdır.

Aynı şekilde de büyülü yaratıklar da çekirdek gelişimi yapar, insanlar ise kendi gelişimleri için bu 2 kaynağı da kulanır." Diyerek devam etmişti.

İşte o günden beri Sarı çakalın öz suyunu içmek için bekliyorlardı ama saf halde içmek yerine Carol öz suyunu rafine etmek için birkaç gününü ayırmıştı.

Öz suyunun son hali ise açık yeşil bir hal alırken kokusu ve enerji yoğunluğu artmıştı. Carol bu durumdan memnunken Ovour ve Teno'nun seviye atamaları öngörülen bir durumdu.

Şimdi ise sessizce doğa enerjisini dantianlarına çekiyorlardı ve gelişim kaynaklarını kullandıkları için daha uzun bir süre doğa enerjisi çeke biliyorlardı, tekrar gözlerini açıklarında ise güneş en tepeye yükselmiş olacaktı...

Yarım saat sonra;

Lunel bir süredir meditasyon yapan Ovour ile Teno'nun başında bekleyip onların vücut fonksiyonlarını gözlüyordu, bir süre bekledikten sonra "Görünüşe göre soğuk havada bile sorunsuzca doğa enerjisini çekmeyi başarabiliyorlar." Diye söylendi.

Başkentte hava parçalı bulutlu ve hemen arkasında yükselmekte olan bir güneş olsa bile Kış mevsiminde yükselen güneşe, aldatıcı güneş diye bir tabir kullanıyorlardı.

Nedeni ise oldukça açıktı, var ama ısıtmıyor.

Son bir kez daha ikiliye baktıktan sonra sessizce eve doğru ilerlemişti, bir yandan Ovour ile Teno'nun eğitimi ile ilgilenirken bir yandan da Carol'un ihtiyaçlarıyla da ilgileniyor ve yardım ediyordu.

Neredeyse 3 aylık hamile olan Carol'un şişkin göbeği kendini rahatça belli ediyordu ve günlük hayatına pek etkisi olmasa bile Lunel onun sadece rahatlamasını istiyordu.

Bu yüzden elinden geldiği kadar ev işleriyle ilgilenmeye çalışıyordu fakat çok ta başarılı sayılmazdı.

"Çattt!!!"

Mutfaktan gelen seslere kulak kabartan Carol yavaşça mutfağa yöneldi ve üst raftan düşen kap kacağı toplayan eşine baktı.

"Yemek yaparken alt dolapta ki malzemeleri kullandığımı söylemiştim Lunel." Diyerek yerdekileri kaldırmaya başladı.

Lunel ise "Kullanmıyorsan neden el altında tutuyorsun, süs mü bunlar?" Diye söylendi.

Çünkü kolayca ulaşılabilir cam rafın içinde öylece duruyorlardı.

Tabi Carol birkaç şey söylese bile Lunel için önemsiz ve anlamsız caydı, bu yüzden Carol'un eşliğinde yeniden başladı.

Zaman akıp geçmişti, Lunel ile Carol yemek için basitçe et pişirmiş ve yanına bolca garnitür, yeşillik ve benzeri gibi şeyleri koymuşlardı.

Ovour ile Teno ise hala doğa enerjisi çekmeye devam ediyorlardı, kısa bir süre sonra sınırlarına varacaklardı ve bu eşiği aşmak için sınırlarını zorlamaya hazırlardı.

Ovour şimdiden kendini kasmaya başlamıştı bile. Nefes alışı yavaşlıyor, düzensizleşiyor ve damarları belirginleşti. Acı çekercesine dişlerini ile yumruklarını sıkıyordu.

'Dayan'

'Dayan'

'Dayan!!'

Kendi içinden defalarca haykırdı ama en sonunda gözlerini açmak zorunda kalmıştı.

Hemen yanında derin nefesler eşliğinde öksüren Teno'ya bir bakış attı ve kendi gibi sınırlarını zorladığını tahmin etmek çokta zor değildi.

Teno yavaşça ayağa kalkıp "Bu günde olmadı." Diye isteksizce söylendi

Her meditasyon sonrası söyledikleri cümleydi.

"Ne kadar çok zorlarsak o kadar çok kolaylaşır." Bu söz Ovour'un okuduğu kitapların birinden alıntıydı, ama onlar bu sözün manası anlayacak kadar deneyime sahip değillerdi.

"Kolaylaştığı günü iple çekiyorum ama şimdilik ihtiyacım olan tek şey yemek dostum." Dedikten sonra eve yöneldi.

Ovour ise bir süre bekleyip ardından Teno'nun peşinden eve girdi.

1 saat sonra;

Tıka basa doyan ikili şimdi ise ilk kez yaptıkları bir antrenman yapıyorlardı.

Denge antrenmanı.

Ovour ve Teno yaklaşık 1 metre boyunda kalın kütüklerin üzerinde kılıç hareketlerini sergiliyorlardı fakat kütüğün girintilere ve çıkıntılara sahip olması bir yana sürekli hareket etmesi onara oldukça zor anlar yaşatıyordu.

"Teno, bacaklarını aç, kılıcı görgüsüne yakın tut ve sürekli ayaklarına bakmayı kes."

"Ttamam ustaa!" Teno konuşmakta bile zorlanırken denge konusunda fazla hareketliydi.

Tam aksine Ovour ise kütüğün üstünde oldukça yavaş hareket ediyordu, botları kütüğün üstünde sürüklerken kılıcıyla keskin ama yavaş hamleler gerçekleştiriyordu. Fakat o kadar yavaştı ki dengede durmak için çaba göstermiyordu, sadece öylece durup kılıcını sallıyordu.

"Ovour, öylece durman güzel ama." Dediği anda Ovour göğüsüne yediği kar topuyla yere düştü.

"Sana kukla gibi hareket et demedim dengede dur dedim, yani baş, boyun, omuz, kol,sırt, göğüs, bel,kalça,diz ve ayak bileklerinin tamamını kullanarak dengede durmalısın. Yoksa tek darbede yıkılırsın."

Ovour babasının söylediklerini az çok anlamıştı ve tek yapması gerekenin kütüğün üstünde hareket erken kılıç savurmaktı.

Fakat düşündüğünden çok zor olduğunu deneyince anlamıştı.

Lunel'in eşliğinde bu tarz antrenmanlar devam ettikçe daha da zorlaşmaya başlamıştı, şimdi ise Ovour ile Teno tek bir kütüğün üstünde kılıç çarpıştırıyorlardı.

Saatlerdir devam eden bu antrenmanın sonucunda eğitim yaptıkları küçük alan bataklık gibi olmuştu, yetmezmiş gibi çamur onları zaten zorlarken hava koşulları da onlara karşıydı.

Fakat hiçbirinin ne pes etme nede kaybetme isteği vardı.

Artık birebir mücadelelerde bir kazanan ve bir kaybeden oluyordu ve bu kaybeden Lunel'in verdiği bir cezayı üstlenmek zorunda kalacaktı, bu yüzden kütüğün üstünde durmak için tüm hünerlerini sergiliyorlardı.

Yaklaşık 15 dakikadır süren bu denge savaşı sonunda bir kazanan olacaktı ve kazanan kişi birkaç dakikaya belli olacak gibiydi.

Ovour bir kez daha kılıcını savururken Teno, dişlerini sıkarak kılıcı karşıladı ama Ovour'un sol ayağına yine saldırmasını beklemiyordu.

"Lanet Olası hep bel altına çalışıyorsun." Teno Öfkeyle bağırırken tek çare olarak geri adım atmıştı ama o geri adımı atmak zaten zorken bir de dezavantaja düşmüştü.

Avantajı yakalayan Ovo'ur ise "Ne olmuş yani? Rakibimin zayıflıkları benim çıkarımdır." Dediği esnada kılıcı bir kez daha Teno'nun üstüne dik bir şekilde iniyordu.

Kılıcını yatay bir şekilde tutup gelen kılıcı karşılayan Teno yarı dizlerinin üstüne çökmüştü, gözleri Ovour'un açıkta kalan beline diktiğinde ise 'Eğer beline sarılıp onu itersem ikimizde düşeriz ama yere ilk o değdiği sürece kazanan ben olurum.'

Bu düşünceyle ileri fırlayacağı anda sol ayağı çamurlu kütüğün yüzeyinde bir anda kaydı ve tüm dengesini kaybeden Teno refleks olarak gücünü sağ ayağına vererek ileri doğru zıpladı.

Bu esnada kütüğün bir anda yön değiştirip sarsılması sonucunda ise Ovour çamurun içine sırt üstü düşmüştü.

Teno ve Ovour yönünü Lunel'e dönerek "Kim kazandı?" Diye aynı anda sordular.

Lunel ise 'Teno zıplarken kalan tüm gücünü sağ bacağına vererek zıpladı ve aynı anda zıplarken kütüğü ittiği için Ovour'da düştü yinede Teno'nun nereye zıpladığına bakılırsa havada 3-4 saniye süzülmüş olmalı. Bu süre Ovour'un düşüşünden daha fazla yani birkaç saniye farkla kazanan Teno olmalı fakat..."

Aklından bu düşünceler geçerken çamurun içinden doğrulan Ovour ile Teno bir cevap bekliyordu.

Lunel kararını verdiği anda ikilinin gözlerine baktı ve...






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44668 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr