71-İlk Kan~(2)

avatar
337 2

Varoluşun Ötesinde - 71-İlk Kan~(2)


Ani ve hızlı gelişen saldırının sonucunda Ovour ile Teno şaşkınlıkla Sarı çakalı izliyorlardı.


Onlara göre bu saldırıdan sonra Sarı çakal en azından yaralanır diye düşünürken şimdi ise sapa sağlam ve öfkeli bir şekilde onlara bakıyordu.


Sarı çakal ise bu durumda tamamen kararsızdı.


Keskin duyuları ve iç güdüsü sayesinde yaklaşan tehlikeyi algılayıp kendini savunmayı başarmıştı ama hemen saldırmak yerine onların ne kadar zor bir düşman olduğunu algılamaya çalışıyordu.


Bu sırada Sarı çakalın hedefinde olmayan Lunel ise gizlice Sarı çakalın arkasına geçmiş ve eğer saldırmak yerine kaçmayı seçerse diye Sarı çakalı gözlüyordu.


Fakat Sarı çakal kaçmak yerine Ovour ve Teno'ya saldırmayı seçmişti.


Bunun nedeni ise oldukça basit sayılırdı;


Vahşi ortamlarda yaşayan büyülü hayvan, büyülü yaratık, bazı bitki türleri ve bu gibi tabiatlarda yaşayan her canlı yıllarca süren adaptasyonlar sonucunda en mükemmel formu ve fiziksel kuvvetti bulmuştu.


Sarı çakal ise tür bakımından zayıf olsa da daha ortalama bir zekaya ve hıza sahipti ama tek güvencesi de bu değildi, ona göre karşısındaki bu 2 çocuk fiziksel kuvvet açısından bile zayıf sayılırdı.


Sonuçta Ovour Temel Vücut Alemine yeni girmişken Teno ise Temel Vücut Aleminin 1.Seviyesine girmişti ve bu Sarı çakalın gözünde pek bir şey ifade etmiyordu.


Tabi şuan ilk ölüm kalım anlarını yaşadıklarını düşünen Ovour ve Teno ise tüm dikkatlerini her an saldıracakmış gibi hazırda bekleyen Sarı çakala yöneltmişlerdi.


Ve öylede olmuştu...


Sarı çakal ani bir hızlanmayla birlikte sol taraftan yarım bir daire çizerek ona göre en zayıf kişiye yani Ovour'a sol yanından saldırıya geçmişti.


Fakat bu duruma hazırlıksız yakalanan Ovour kısa kılıcını kendine doğru çekerek Sarı tilkinin keskin pençelerini engellemeye çalışmıştı ama maalesef ki bu saldırıdan yara almadan kurtulamadı.


Sarı çakalın sağ pençesini engelleyebilse bile çakalın aniden sol pençesiyle yaptığı karşılayamamıştı.


"Aaaggg!!!"


Acı dolu bir haykırışla birlikte sendeleyerek yere düştü, bunu fırsat gören çakal ise tekrar Ovour'u hedef alarak saldırıya hazırlanıyordu ve keskin gözlerini diktiği yer ise Ovour'un boğazıydı.


Ama çakal saldırmadan Teno kılıcını çakala doğru savurarak Ovour'un önüne geçti.


Ovour ise birçok duyguyu bir arada barındıran gözlerini çakala dikmiş bir şekilde dişlerini sıkarken bedeninde ki tüm damarlar belirginleşmişti ve sağ eliyle de omuzundaki kesiğe bastırarak kanamayı durdurmaya çalışıyordu ama yarasına ne kadar bastırırsa canı da o derece acıyordu.


İlk kez ciddi bir yaralanma geçiren Ovour, vücut fonksiyonlarını kontrol edemez bir halde yerde oturuyordu.


Vücut ısısı yükselirken titremeleri başlamıştı, kalbi daha hızlı atmaya başlamış ve nefesi düzensizleşirken ise gözlerinde hala çakalın saldırı andaki oluşan büyük korku ve yüzünde yer etmiş çaresizlik ifadesi vardı.


Tüm bu duygu ve düşüncelere tek başına mücadele eden Ovour kendi zihninde hapsolmuş gibiydi.


Ve tüm bu yaşananları çalıların arasından izleyen Lunel ise soğuk kanlılıkla hareketsiz beklemeyi sürdürüyordu, şu anda harekete geçerse Teno ve Ovour'un hayatlarında ilk kez yaşadıkları ölüm kalım anının engellerdi ve bu durum gelecekte oluşabilecek mücadelelerin bir zayıflığına dönüşebilirdi.


Çakal ile mücadele eden Teno ise kendi payına düşeni almışcasına bedeninde çakalın pençe izleri oluşmaya başlamıştı ve daha fazla bu şekilde devam edemeyeceğini anladıktan sonra;


"Daha ne kadar oturacaksın Ovour!!" Diye bağırdı.


Şu anki gücüyle zar zor çakalla baş edebilecek seviyede olsa da tecrübe eksikliğinden dolayı çakala karşı üstünlük sağlayamıyordu ve daha önceki tüm mücadeleleri insanlara karşı olduğundan çakalın hareketlerini, savunması ve saldırıları gibi durumları tespit edip ona öre karşı saldırı veya da savunma yapamıyordu.


Bu eksiklerinin farkına varmaya başlayan Teno, Ovour olmadan çakalın karşısında zayıf düşeceğinin farkındaydı.


Ovour ise kendini bataklığa saplanmış gibi hissediyordu, nefes almaya çalışırken boğuluyor ve ayağa kalkmak isterken batıyordu.


Kabul etmese bile çaresizliğin ve korkunun gerçek manasıyla yüzleşmiş ve kaybetmişti. O umutsuzluğun içindeyken göğüsünde beliren bir acıyla derin bir nefes alarak çevresine bakındı ve tam o sırada Teno'nun bağırışı kulaklarında yankılandı.


"Kalk artık lanet olası! Yoksa bir tekme yetmedi mi?"


Ovour bir an kendini kaybettiğinin farkındaydı ama şimdi bunu düşünmenin zamanı değildi bu yüzden sağ elinden destek alarak ayağa kalktı ama göz ucuyla da sol omzundaki yaraya da bakmadan edemedi.


Bu tür bir yara Ovour'un yaşıtları arasında sert ve zorlu eğitim alan çocuklar için önemsenmeyecek derecede küçük olsa bile aynı şey onun için geçerli değildi, sonuçta onun vücudunda açılan en büyük yara bile birkaç küçük kesikten ibaretti.


Ama yinede kendini toparlamayı başaran Ovour Teno'nun yanında yerini aldı ve "Seni yalnız bıraktığım için üzgünüm." Dedi gözleri hala çakalın üzerindeyken.


"Hıhh sen olmasan bile hallederdim ama kıçını korumak gibi gereksiz sorumluluklarım var gibi gözüküyor."


İkisi arasında geçen bu kısa konuşmada sakinliklerini tekrar geri kazanmışlardı ve en azından çakalın karşısında daha cesur duyabiliyorlardı. Tabi bu durum çakal için iyi olmasa da hedefi hala aynıydı.


Ve tekrar saldırıya geçti!!


Çakalın hareketlenmesiyle Hücum tekniğini kullanan Teno hızla çakala doğru ilerledi ve kılıcını düz bir şekilde tutarak çakalın göğüs hizasına saplamaya çalıştı ama tek karşılaştığı kulakları tırmalayan bir ses oldu.


Pençe ile kılıcın vuruşma sesi Teno'nun dikkatini dağıtırken büyük bir açığa sebep oldu ama bu açığı hızla dolduran Ovour çakala sol taraftan hücum tekniğini kullanarak saldırıya geçti ve temiz kanlı bir kesik Sarı çakalın postunda böylece açılmış oldu.


Sarı çakal canının acısına savunma pozisyonuna geri çekilirken Ovour ve Teno tekrar saldırı pozisyonu almışlardı.


Artık yavaşça kendilerine güvenleri artarken saldırıları da sıklaşıyordu ama buna rağmen sarı çakal hala direnmeye devam ediyor ve her yaralandığında daha da vahşi oluyordu.


Zaman akmaya devam ederken artık güneş yavaşça batmaya başlamıştı.


Fakat Ovour ve Teno ise nefes nefese bir şekilde kılıçlarını tutuyorlardı, artık 2 saate yakındır çakala mücadelelerinin sonucunda çakalın birçok pençe ve diş izine sahip olmuşlardı.


İlk kez bu kadar ağır bir yara alsalar da şimdilik yaraları ve acıları görmezden gelerek çakala saldırmaya devam ediyorlardı, hiç bitmeyecekmiş gibi bir enerji vücutlarında geziniyor, kanlarını kaynatıyor ve onları daha da heyecanlandırıyordu.


Nedendir bilinmez ama ikisinin gözlerinde de farklı bir parıltı ve bambaşka gerçeklikler vardı, belkide onlara devam etme gücünü verende budur.


Fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi bu mücadelenin de sonu geliyordu.


Sarı çakalın altın renkli gür ve parlak postunda artık birçok kesik meydana gelmişti, görünüşte bu küçük kılıç kesikleri çakalı pek etkilemese de bu kesiklerden onlarca olunca olaylar oldukça değişmişti.


Sarı çakalın kanı her saniye postundan akıp toprağı boyarken eski halinden eser kalmamıştı, birçok kere kaçmaya çalışsa bile bir nedenden ötürü kaçamıyordu çünkü iç güdüleri kaçtığı an öleceğinin haberini veriyordu sanki.


Bu yüzden yaşamak istiyorsa önünde duran 2 insan çocuğunu öldürmeliydi ama zaman uzadıkça bunun imkansız olacağını kestirebiliyordu.


Yaraları Ovour'a göre daha az olan Teno çakala doğru atılırken Ovour ise hemen arkasından saldırıya geçmişti, şu ana kadar çakala ölümcül bir yara açamamalalarının ya da öldürememelerinin tek sebebi ise her saldırılarında büyük açıklar bırakmamalarıydı.


Bu sayede çakal her saldırıdan kaçabiliyordu ama Sarı çakalda yavaşça yorulmaya başladığı için önceki kadar hızlı tepki veremiyordu, bu sayede Ovour ve Teno onu yaralaya biliyordu.


Şimdi ise onlarca kere yaptıkları hatalardan ders alarak tekrar saldırdılar. Hücum tekniğiyle ilerleyen Teno kılıcını yatay bir şekilde savurdu, buna karşılık çakal sıklıkla olduğu gibi sağa ilerlerken Teno beklediği şansı kullanarak kılıcını çakala doğru fırlattı.


Çakal ise gözlerinde büyüyen kılıcı fark ettiği anda geriye bir hamle yapacakken Ovour, Teno'nun ilk saldırısıyla birlikte sol taraftan çakalın arkasına geçmişti.


Kılıcını kendisine doğru gelen çakala hızlıca savurdu, herhangi bir yerini hedeflememişti sadece kalan tüm gücüyle savurmuştu.


Kılıç ile çakalın bir araya geldiği anda çakalın acı dolu haykırışı ormanda yankılanırken Ovour istemsizce gözlerini kapamak zorunda kaldı ve kılıcının bir noktada yavaşlayıp tekrar hızlandığını oldukça net hissetmişti.


Gözlerini açtığında ilk gördüğü şey kılıcından yere damlayan kan ve hemen karşısında hareketsiz yatan Sarı çakaldı.


"Hahahaa sonunda başardık."


Teno sevincinden havalara uçacakken Ovour'un kılıç tutan elli titriyordu.


Daha öncede çakala birçok kesik açmıştı ama hiçbiri son saldırının verdiği hissi vermemişti, Ovour ilk defa bir canlıyı kesmenin verdiği hissi yaşıyordu ve bu his onu istemsizce titremesine sebep oluyordu ta ki Teno'nun omzuna vurduğunda yaşadığı acıyı hissedene kadar.


"Aaggh"


Yüzü acıdan şekil değiştirirken acıdan inlemeden duramadı.


"Bu canımı yaktı." Diye hızlıca söylenirken birden Teno'nun sırtına bir şaplak attı.


Teno yediği şaplaktan sonra dimdik olurken sırtından vücuduna yayılan acıdan gözleri seğirdi ama dikkatini Ovour'dan çekerek yerde yatan Sarı çakala yöneltti.


"Hey Ovour öldürdüğünden emin misin?"


Ovour ise çakala yaklaşıp kılıcıyla birkaç kere dürttükten sonra ona döndü ve kendinden emin bir şekilde "Tabi ki de o güzel postunu keserken gözlerim sonuna kadar açıktı." Diyerek gülümsemesini sürdürdü.


Hemen ardından Teno rahatlamış ifadeyle kılıcını indirirken kendisini doğruca sırt üstü yere bırakarak tüm yoğunluğunu üzerinden atmak istiyordu, Ovour ise artık çakalla ilgilenmeyi bırakmış ve babasını bulmak amacıyla çevreyi öylece izliyordu.


Fakat anlam veremediği bir huzursuzluk sürekli içinde büyümeye devam ediyordu ve ansızın;


"OVOUR DİKKAT ETTT!!!"


Babasının gür sessi büyük bir endişeyle kulaklarına dolarken bir anda kafasını yerde yatan çakala çevirdi ama yerde sadece Sarı çakalın kesilmiş kuyruğu vardı.


Çakalın gövdesi ise şu anda Ovour'un üzerine zıplamış, keskin pençeleri ile onu hedef almıştı.


Şu an Ovour gözlerini sonuna kadar açmış ve çakalın gözlerinde kendi yansımasını görürken sadece refleks olarak kılıcını hareket ettiriyordu, bu sırada Lunel hızlı tepki vererek belinde asılı olan bıçağı çakala fırlatırken, Teno üzerinden fırlayıp giden bıçağın ardından kafasını kaldırdığında ormanda acı bir haykırış yankılanmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44720 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr