64-Dilek Feneri Geçidi

avatar
351 2

Varoluşun Ötesinde - 64-Dilek Feneri Geçidi


Ödül töreninden sonra kalabalık yavaşça dağılmış ve o özel an için hazırlıklara başlamışlardı.


Dilek feneri geçidi için insanlar sokaklara, meydanlara, parklara, bahçelere, şehrin içinden geçen uzun su kanalının çevresine gibi birçok yerde toplanmıştı.


Ovour ve ailesi ise başka bir tercihte bulunarak evlerine dönmüşlerdi.


Her yıl olduğu gibi bu yılda dilek fenerlerini evlerinin bahçesinden gökyüzüne salı vereceklerdi ve bu an için çoktan bahçede hazırlıklara başlamışlardı.


Carol mutfakta lezzetli yemekler ve tatlılar yaparken Ovour arka bahçedeki karları kürüyor Lunel ise büyük bir ateş yakmak için odunları hazır ediyordu.


Başkent sokaklarında ise ayrı bir canlılık havası her zamankinden daha fazla yayılıyordu, halk imparatorluk muhafızlarının da yardımıyla herkesin eşit ve rahat bir şekilde dilek fenerlerini havalandırması için onları bir düzen içerisinde tutuyorlardı.


Tabi bu düzene uymayan insanlarda vardı ama onları da muhafızlar ya uyarıyor yada kolundan tutup sürüklüyorlardı.


Bunun yanı sıra şehrin 4 büyük kapısından başlayarak halk sıralanırken tören zırhları kuşanmış binlerce asker 4 büyük kapıdan yani Doğu, Batı, Kuzey ve Güney olmak üzere ayrılan kapıların başlandığı ve imparatorluk sarayına kadar uzanan 4 saray yolu tamamen tören zırhı giymiş askerlerle doluydu.


Her bir kapının generali ve onun subayları o devasa kapıda beklerken 4 saray yolunda ise imparatorluk askerlerinin bando takımları, çeşitli sınıf ve türdeki askerleri ile çoğu nizami olmak üzere beklerken bazı asker gurupları ise farklı renklerde tören zırhı giyerek farklı şekillerde durarak canlı bir şekil oluşturuyordu.


Hemen ardından bayrak ve flama tutan askerler gelirken onunların ötesinde ise kıdem ve rütbe sırasına göre dizilmiş imparatorluk ordusunun elit askerleri ile subayları baş gösteriyordu, her biri heybetli, asil ve gururlu askerlerdi.


Görenlerin çoğu onlara hayranlık ile bakarken bazıları azim ve kararlılık ile göğüslerini kabartıp onlar gibi olmak için dişlerini sıkıyordu.


Bazıları ise kendi sefil düşüncelerinde fark etmeden kendilerini boğuyordu.


Ve herkes İmparator Ares'in havalandıracağı ilk dilek fenerini bekliyordu...


Bu sırada İmparatorluk Saray bahçesinde çok özel ve güçlü insanlar toplanmıştı, bu kişiler ise başta İmparator ve ailesi olmak üzere ordu subayları, danışanları, bakanları ve de birkaç yakın dostu ile hoş bir an yaşıyorlardı.


Saray bahçesi ise oldukça güzel ve rahatlatıcı bir yerdi, çeşit çeşit bitki türüne ev sahipliği yağarken berrak temiz bir gölete sahipti. Bunun yanında oldukça özel yapılara ve birkaç tanede doğa harikası bulunuyordu.


Ve görenlerin hayranlığını ve ilgilerini kazanan bu bahçenin her şeyi ile ilgilenen, bu duruma gelmesini sağlayan tek kişi imparatorun ilk eşi Olivia Arnold'dan başkası değildir.


İmparator ve çevresindekiler gülüp eğlenirken gökyüzünden süzülerek inen orta yaşlarda, olgun görünümlü ama bir o kadar da çekici bir kadın bahçeye indi.


Bu kadının kusursuz bir fiziği olmasının yanında mor alevlerle yanan uzun mor saçlara sahipti, parlak anlının altında mükemmel bir yay gibi ince siyah kaşlara ve ok gibi göreni hayran bırakacak kirpiklere sahipti.


Mor gözlerindeki parlaklıkla birlikte küçük bir buruna ve hoş bir yüz çehresine sahipti. Gülümsemesiyle belirginleşen elmacık kemikleri ise ona ayrı bir güzelik katmıştı ve son olarak ta omuzları açık ve belirgin göğüs dekoltesine sahip tek parça bir elbise giymişti.


Ve bu kadın imparatorlukta ki en göz alıcı kadınlardan biri olmasına rağmen muhtemelen en korkulanıdır, çünkü bu kadın imparatorlukta bilinen en güçlü büyücü olmasının yanı sıra o İmparatorluk baş büyücüsü Mor ölüm meleği Alvina Eva'ydı!!


Mor ayakkabıları yere değdiğinde yavaş adımlara imparatora yaklaştı ve nazikçe selamladıktan sonra, "Görüldüğü üzere her şey hazır, büyücülerin surlara yerleşti ve şehirdeki hava akımını engellediler. Zaten bahçedeki hiçbir bitkinin hareket etmediğinin farkındasındır." Sözlerini bitirince içecek bir şeyler almak için uzaklaştı.


İmparator ise gökyüzüne, aya ve yıldızlara baktı hemen ardında ise kolunu yavaşça ileri savurdu ve bir anda göz alıcı bir dilek feneri imparator Ares'in elinde belirdi.


Bu dilek feneri bizzat Kızıl gagalı androl kartalının kafa derisinden özenle hazırlanmıştı, parlak tüyleri ve keskin gagasına ek olarak göz ile çevresine değerli kristal gibi özel mücevherler ile süslenmişti.


Bahçede bulunan kişiler için büyülü yaratığın derisi olsun veya da değerli mücevherler olsun hepsi hoş ayrıntılardan daha fazla ileri gidemezdi, böyle bir dilek feneri gerek yapımı gerekse de ayrıntıları olsun astronomik rakamlarla ancak karşılığını bulurdu ve bu parayı rahatça karşılayacak kişiler ancak imparatorluğun önde gelen birkaç soylu klanı ve birkaç büyük oluşumdan başkası değildi.


Bunların dışında elbet bu tür bir dilek fenerini karşılayacak başka klanlarda vardı ama ne yazık ki tüm ailenin servetti bile ancak bu dilek fenerini karşılamaya yeterdi, her şeyin sonunda ise kesin gözüyle bakılan bir klanın çöküşü olurdu.


Ama bu durumu önemsemeyen insanlar imparatorun ardından bir bir dilek fenerlerini hazır ettiler ve hemen imparatorun ardından gökyüzüne yükselmesine izin verdiler.


Hemen ardından Alvina bir rüzgar büyüsü yaparak imparatorun ve diğerlerinin dilek fenerlerini peş peşe ve havada dönerek yükselmesini sağladı, kısa bir süre sonra rüzgar büyüsünü tüm şehir boyunca yaydı ve sarayın çevresinden başlayarak dilek fenerleri rüzgar büyüsünün de yardımıyla gökyüzünde dönerek yükselmeye başladı.


Birbiri ardına yükselen dilek fenerleri gökyüzünü kaplarken milyonlarca insan farklı çeşit ve renklerdeki dilek fenerlerinin gökyüzüne yükselmesini izliyordu, bir çok duygu ve düşünce şehir buyunca yayılırken dilek fenerlerine bağlı olan milyonlarca dilek sahiplerinin fenerleriyle gökyüzüne doğru yükselerek büyük bir yapının parçası haline geliyordu.


Bu yapı ise milyonlarca dilek fenerlerinin havada birleşerek oluşturduğu ve dönerek ilerleyen, rengarenk parlayan devasa bir spiral bir minare gibi tüm başkenti sarmakla kalmamış sınırlarını aşarak büyümeye ve yükselmeye devam ediyordu.


Ve şu an için şiirler, hikayeler, şarkılar ve bu gibi eserler yazan kişilerden tutunda ressamlara, heykeltıraşlara, yontmacılara kadar devam eden ilham tutkusu ve özgün sanatlarıyla bu anı ölümsüzleştirmayi amaçlayan sanatçılar kendi benlikleri ille nihaiyi eserlerini yaratmaya çalışıyordu.


Aynı zamanda başkentte binlerce kişi genciden büyüğüne kadar herkes birbirlerine sevgilerini göstererek yeni çiftler oluştururken, yüzlerce evlenme teklifi gerçekleşiyor ve çiftler ay ile yıldızlara eşlik eden sayısız dilek fenerinin altında bir oluyorlardı.


Bu güzel manzaranın altında milyonlarca insandan sadece biri olan Ovour ise evinin çatısında yükselmekte olan dilek fenerlerini izliyordu, Carol ve Lunel ise çoktan sofraya oturmuş çatıdaki oğullarının inmesini bekliyorlardı ama Ovour'un tüm dikkati gökyüzündeki dilek fenerlerin deydi, ta ki babasının sesini duyana kafadar.


"Ovour artık aşağı inme vakti."


Bunun ardından Ovour da ailesine katılarak bu akşam için özle hazırlanmış yemekleri tatmaya başladı.


Ailecek yenen bir yemeğin daha ardından Ovour ile Lunel, Carol'a temizlikte yardım ediyorlardı, çünkü Carol hamile ve gün geçtikçe daha bol kıyafetler giyiyordu. Böyle bu durumda tüm işi Carol'un yapmasına nasıl izin verebilirlerdi ki zaten.


Bir süre sonra temizlik bitti ve Ovour bahçeye çıkıp gözlerini gökyüzüne dikti ve hala farklı renklerde parlayan dilek fenerlerini görebiliyordu ama bu kısa bir süre için geçerliydi çünkü bazıları sönerken bazıları ise rüzgarın etkisiyle spiral oluşumdan ayrılmıştı ve gökyüzüne yükselenler ise ay ile yıldızların parıltısı yanında sönük kalıyordu.


Ovour iç çektikten sonra arkasını dönüp annesinin elindeki tepsiye baktı ve yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile tepside ki tatlıya uzandı.


Ama Carol tepsiyi uzaklaştırarak, "Baban gelmeden dokunamazsın." Diyerek masaya oturdu.


Ovour da masaya geçip babasının gelmesini bekledi.


Ama Ovour'un bekleyişi devam ederken bazı fırsatı kişilerin bekleyişleri çoktan sona ermişti.


Sonuçta birçok insan için dilek fenerleri özel anlam ve duygular içerirken bazı insanlar için ise büyük bir fırsatı, sonuçta aralarında oldukça değerli ve pahalı dilek fenerleri vardı.


Ve bu insanların gözünde pahalı bir dilek feneri yakalayabilirler ise bir süre için olun para derdi çekmezlerdi, belkide hayatlarının sonuna kadar yetecek servete sahip olurlardı.


Bu durum ise onların şansına bağlı bir şeyden ibaretti sadece.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44718 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr