40-Royng Ormanı

avatar
446 2

Varoluşun Ötesinde - 40-Royng Ormanı


"Eee Ovour şimdi nereden başlıyacağız?"


Ovour bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Turnuvaya 2 gün kaldığını göz önünde bulundurursak muhtemelen pek de bir şey yapamayacağız, ama yine de teknik ve savaş stratejisi hakkında eksik yönlerimizi gözden geçirebiliriz. Ve bu sayede az da olsa kazanma ihtimalimiz biraz yükselir."


Ovour'un sözlerinden sonra bir süre düşünen Teno, "Hımm demek teknik ve strateji, eğer teknik konusuna gelirsek yıkılmaz yumurk hakında biraz anlayış kazandık. Sadece ne kadar etkili olduğunu test edip, rakibimizin neresine saldıracağımızı ve kritik bir durumda yıkılmaz yumruğu kullanarak nasıl üstünlüğünü ele geçireceğimizi düşünmemiz gerekiyor."


"Haklısın ve bir de Hücum tekniği var, az çok kullanabilsekte henüz tam bir hakimiyet sağlıyamadık. Ayrıca arka bahçemizin durumu da pek iyi değil. Zemin ıslak, karla kaplı ve alan da çok küçük olduğu için durum daha da zor bir hale geliyor."

Ovour'u dinleyen Teno birden gülümsemeye başladı.


"Neye gülümsüyorsun sen?" Ovour öylesine sordu.


"Hem hücüm tekniğini hem de yıkılmaz yumruk tekniğinin etkilerini görmek için sadece klanımızın arka bahçesine gitmemiz yeterli, yani Royng ormanına gidecegiz. Orada yıkılmaz yumruğu ağaçların ve kayaların üstünde gücünü test edebiliriz, belki de şansımız yaver giderse gücümüzü bir büyülü yaratık üzerinde bilie deneyebiliriz. Tabi güçsüz bir tanesiyle, hücum tekniğine gelince ise hem eğlenceli hem de bolca tecrübe kazanmamızı sağlayacak bir yöntem biliyorum."


Teno'nun fikrine kulak kabartan Ovour, biraz düşününce oldukça mantıklı buldu. Sonuçta Royng klanının arka bahçesi ortalama büyüklükte ki bir kasaba ile eş değer boyutlardayđı.


Bu ormanda sahip oldukları 2 tekniği de özgürce kulanabilecekleri alana ve imkana sahiplerdi. Bunun yanında ise Royng ormanında pek çok kişinin zayıf diye nitelendirdiği büyülü yaratıklara ve çeşit çeşit bitki türüne sahipti.


"Pekala bizimkilere köşe gittiğimizi söylerim, sonrada ormana gideriz." Ddikten sonra Teno'yu bahçe de bırakarak eve girdi ve kısa bir süre sonra Ovour annesiyle birlikte dışarı çıktı.


Carol bir süre gökyüzüne bakıp soğuk havayı içine çekti ve ardında merakla suratına bakan ikiliye döndü.


"Çocuklar kanınız hızlı aktığı için soğuğu hissetmiyor olabilirsiniz belki, ama teriniz soğduktan sonra bedeninizi bir ateş basacak ve ardından bir yorgunluk sonra ise yanaklarınız kırmızı, burnunuz akıyor bir vaziyette eve geleceksiniz ve sonunda ise bir annenin hasta çocuğuna nasıl bir şefkat göstereceğini bizzat tanık olacaksınız. Muhtemelen böyle bir durum gerçeklesin istemezsiniz değil mi?"

Carol'un yüzü gülse de aynı durum Ovour ve Teno için geçerli değildi, çünkü onlar Carol'un gülümsemesinin altında ki gerçeği fark etmişlerdi ve şimdiden soğuk terler döküyorlardı.


Eğer hasta olurlar da annelerinin ellerine düşerlerse bu gün boyu evde yatmaları demekti, bırak yataktan çıkmayı günlerce evden çıkmalarına bile izin vermezlerdi.


En kötü senaryo ise turnuva için tüm çabaları boşa gitmiş olacaktı, bu düşünceler anlık olarak zihinlerinde oynarken hızlıca eve girdiler.


Ve yüzünde memnun bir ifadeyle Carol oturma odasında duran Lunel'in yanına geçti ve yarım kalan muhabbetlerine devam ettiler.


Bir süre sonra ise oturma odasına tam tehçisat kışlık kıyafet giymiş Ovour ve Teno girdi ve Carol'un karşısında beklediler.


Carol ise sakince dumanı üstünde olan çayından bir yudum aldıktan sonra ikisinin üzerinde gözlerini gezdirerek, "Gördüğüm kadarıyla bere, yünlü bir kulaklık, atkı, eldiven, kazak ve kazağın altına içlik giydiniz mi?"


Annesinin sorusuna karşılık Ovour kazağını kaldırarak altında ki siyah içliği gösterdi, ardından Carol memnun bir ifadeyle kafa salladıktan sonra, "Pekala kışlık pantolonun altına ne giydinizi sormadan kabul edeceğim sonuçta üşürse sizin sorununuz, yünlü çorapta tamam olduğuna göre parkanızı ve botlarınızı giydikten sonra istediginiz yere gidebilirsiniz tabi akşam yemeğinde burada olmak maksadıyla." Dedikten sonra Ovour ve Teno kızarmış yüzleri ile hızlıca kapıya yöneldiler.


Oturma odasında ise, "Tatlım bir erkeğin gururuyla oynamamalısın, ayrıca onlara ne dedin de bu sekilde giyindiler?"


Carol muzip bir şekilde gülümseyerek "Sadece ufak bir bilgilendirme de bulundum o kadar."


"O zaman her ne dediysen çok etkili olmuş." Carol eşine gülümseyip çayından bir yudum daha aldı.


Bu sırada Ovour ve Teno Royng ormanı hakında bildiklerini anlatırken yol alıyorlardı, fakat bilmedikleri şey ise ormanın iç kesimlerine doğru ilerledikçe orta derecli zehirli bitki türlerine ve çok güçlü olmasa da Ovour ve Teno için oldukça güçlü sayılabilecek büyülü yaratık türleriyle dolu olduğu gerçeğidi.


Tabiki de Ovour ve Teno bunlardan bihaber durumda Royng ormanının girişine kadar gelmişlerdi bile.


Fakat gözlerinin önünde serili olan gerçeği görememişlerdi, o da mevsimdi. Orman ise eğitim için elverişli olsa da bu mevsim de etraf soğuk ve sadece bembeyaz karlarla kaplıydı. Ovour ise azda olsa Teno'ya uyduğu için pişmandı ama bu durumu belli etmeyerek, "Eee Teno sürükledin bizi bu yere şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" Diye sesizliği bozdu.


Teno ise başlangıçta planının harika olduğunu düşünürken karşılaştığı manzara ile içinden küfürler ederek gizliden Ovour'a bakarak içinden söyledi.


"Sanki hepsi benim hatam, mevsim kış olsa da ormanın bu kadar karla kapla olacağı tahmin edemedim. Ayrıca ona söylediğim de kabul etmişti o niye düşünmemiş bu duruma düşeceğimizi acaba." Diye düşünürken çevresine bakındı ve, "Ormanın sağ tarafı, ağaçsız alan kar kaplamadan önce çayırdı. Ara sıra ailemle piknik için buraya gelirdik v..."


Teno'nun sözünü kesen Ovour ise umursamaz bir şekilde, "Umarım buraya aile anılarını dinlemeye falan gelmemişizdir." Diyerek Teno'nun işaret ettiği bölgeye batı.


"Demem o ki karla kaplı
çayırlık alanda hücum tekniğini kullanabiliriz, tabi ki de çayır karla kaplı ama fiziksel gücümüz ve hücüm tekniğinin de katkılarıyla bir zorluk yaşayacağımızı sanmıyorum. Tabi çabalarımız boşa çıkarsa bizde kar tavşanı avlayabiliriz, hem bu mevsimde daha etli olduklarını duymuştum."


Ovour bir yandan Teno'nun önerisini haklı bulsa da düşünmeden edemiyordu. Gözlerinin önünde serili olan bem beyaz arazide nasıl beyaz bir tavşan bulacaklardı ki, "Hadi tavşanı bulduk diyelim nası...." Derken esen soğuk rüzgar Ovour'u daldığı saçma düşüncelerden uyandırdı. "Aptal ne tavşanından bahsediyorsun sen, buraya ne için geldik biz. Çevrene baktın mı sen? Bırak tavşan bulmayı, görsek bile fark edemeyiz."


"Bence fazla düşünüyorsun, eminim buralar da bir yerde ufak beyaz bir tavşan vardır. Ayrıca dediğim gibi fiziksel gücümüz ve hücum tekniğinin katkılarıyla bu kar yığını bize engel olamaz, olsa olsa sadece işimizi zorlaştırır." Dedikten sonra hücum tekniğini aktifleştirerek karla kaplı çayıra süratle yol aldı, ama sonuç pekte Teno'nun umduğu gibi olmadı.


Daha ilk andan itibaren dizine kadar gelen kar yüzünden yavaşlayıp, birkaç metre gittikten sonra ise hatasını anlayıp ve neredeyse bitme noktasına gelmiş bir halde sendeleyek Ovour'un yanına gelip karla kaplı zemine öylece uzanmıştı.


Kendini fazla zorladığı için göğüs kafesi hızla alçalıp yükseliyordu, sık ve sıcak nefesi ise soğuk rüzgarla bir olup kayboluyordu.


Tüm bunları tepeden izleyen Ovour ise çömelip Teno'ya yaklaştı.


"Görüyorum ki birkaç metre sonra duraksadın, yoksa birkaç metrede teknikte ustalaştın mı?"


Ovour sırıtırken Teno sadece somurtmakla yetiniyordu ve istemese de buraya boşuna geldiğini düşünmeye başlamıştı.


"Görünüşe göre antreman için buraya gelmemiz tamamen zaman kaybından başka bir şey degilmiş."


"Aslında öyle gözükse de buraya gelişimiz boşa sayılmaz."


"Nasıl yani?"


Ovour arkasında kalan ormanlık alanı işaret ederek, "Ağaçların altına bakarsan orada ki kar katmanı bizim bulunduğumuz yere göre daha ince ve seyrek, yani orada Hücum tekniğini kullanabiliriz. Ayrıca ağıçları birer engel olarak kulanırsak daha etkili bir şekilde çalışabiliriz." Dedikten sonra duraksayıp devam etti, "Belki ormanda karşımıza kar tavşanı çıkar." Dedikten sonra ormana doğru ilerledi.


Ovour'un son sözlerini görmezden gelen Teno sırtını dikleştirerek oturur pozisyonda ağaçlık alana doğru bakıyordu. "Görünüşe göre ağaçlar sık ve büyük oldukları için yağan kar dallarda kalmış, zemin de ise çok ince bir kar katmanı gözüküyor. Bu durum da hücum tekniğini kullanabiliriz, ağaçlara gelince ise biraz sorun yaşarız ama bu bize engel değil."


"Evet ama bu kez hücum tekniği ile ilgili eksik yanlarımızı kapatmaya geldik bu yüzden direk başlamıyacağız."


Teno oturduğu yerden klakıp üzerindeki karı silkeleyerek, "Peki ne düşünüyorsun?" Diye sordu.


"Bence hücum tekniğine başlamadan önce tekniğin avantajlarını ve dezavantajları gözden geçirmeliyiz, yani tekniğin niteliklerini bilmeliyiz."


"Ya sonra?"


"Basitçe bir soru sormalıyız, hücum nedir?"


"Eee sanırım bir saldırı türü olması lazım."


"Haklısın ama bundan daha fazlası var, imparatorluğun yükseliş zamanların da yapılan savaşlar da ordu, düşmana saldırdığı zaman öncü takım düşman saflarına tıpkı hücum tekniği gibi bir teknik kulanarak saldırırmış. Ayrıca bu saldırı tek bir hat boyunca ilerlermiş."


"Aslında mantıklı geliyor sonuçta Hücüm tekniği de tek bir yönde ilerlememize izin veriyor, bu durumda ise rakibimize yaklaşırken nasıl bir hamle yapacağımızı düşünmemiz yeterli olur."


"Yine de bizim bir ordu gibi düşünmenize gerek yok, sonuçta onlar tek bir yönde ilerlerken belli bir topluluğa saldırıyorlardı. Biz ise tek bir kişiye saldıracağız bu yüzden Hücum tekniğinin imkan verdiği kadar dönüşler yaparsak tek kişilik bir ordu oluruz."


"Farkındaysan biz daha teknikte ustalaşmayı geç pratiğe bile dökememişken sen dönüşlerden bahsediyorsun, nasıl olacak peki bu dönüşler."


Ovour parmağıyla karşı da ki ormanın girişini işaret ederek, "Pekala istediğim gibi dönüşler yapamasakta ufak manevralarla onları şaşırtabiliriz, sonuçta turnuvada bu tekniği kulannan bir tek biz olmayacağız." Dedikten sonra ormanın girişine doğru ilerledi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44708 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr