22-Elgia'nın Durumu~(3)

avatar
446 2

Varoluşun Ötesinde - 22-Elgia'nın Durumu~(3)


İçinde ki duygu fırtınası hala devam ediyordu ve bu durumdan şu an için kurtulmasının hiçbir yolu yoktu, derin bir nefesten sonra ayağa kalktı ve gözlerindeki kararlılık hiç olmadığı kadar kendini göstermişti.


Kapıyla arasında bir buçuk metre olsa da bu mesafe ona oldukça uzun gözüküyordu ve ilk adımı attı.


Son kez derin nefes aldığında ise kapının eşiğinde duruyordu. Bir adım sonra odaya girmiş olacaktı ve o son adımda ise aklındaki tüm düşünceler sanki gözlerinin önünde canlanmış gibi oldu. Ama her şeye rağmen yeni yeni şekillenen kararlılık duygusuyla son adımı attı.


Ovour ansızın gelen gözlerinde ki yaşlara hakim olamadı, sanki bedenindeki tüm güç biran da çekilmiş gibi dizlerinin üstüne düştü. Aklındaki düşünceler bile şu anki gördüğü durumun yanında bir hiç gibi kalıyordu.


Elgia'nın gözleri hala açıktı ama o cansız gözlerinde hayat yoktu, Ovour tüm vücut fonksiyonlarını kaybetmiş gibi dizlerinin üstüne çökerek yatakta ki Elgia'ya bakıyordu.


Cansız bedeni şimdiden çürümeye başlamıştı ve bu koku sinekleri, böcekleri ve kurtları kendine çekmişti!!


Bu sırada Teno Altın Yonca Meydanına varmış ve gördüğü ilk muhafızların yanına gidip bildiği ve gördüklerini muhafıza anlattı.


Ve sonra da 2 muhafızla birlikte Elgia'nın evine doğru hızla ilerliyorlardı.


Ovour ise zihnen bedenine karşı koysa da her şeye rağmen ilerlemek istedi ve sonunda ayağa kalkıp yatağa yaklaştı ve yaşlı gözlerle Elgia'ya bakı.


Elgia'nın parçalanmış kıyafetleri ve iç çamaşırları yatağın etrafındaydı, vücudunda yara izleri, kızarıklar, büyük morluklar vardı.


Sırtında ise uzun ince izler oluşmuştu, Elgia'nın bedeninde ve yatağın çevresinde kurumuş kan birikintisi ile Ovour'un ne olduğunu bilmediği kurumuş beyaz lekeler de vardı.


Gözlerini Elgia'nın kafasına çevirdiğinde ise yüzünde oluşan tokat izleri ve morluklar hemen kendini belli etti, o kehribar rengi gözleri Ovour'a artık soğuk ve cansız bakıyordu.


Ellerini Elgia'nın gözlerine götürdü, teni soğuktu, o sadece soğuk hissetmişti ve artık o gözler sonsuza kadar kapalı kalacaktı.


Tekrar dizlerinin üzerine düştü, göz yaşları soğuk zemine damlıyordu. "Elgia'yı sadece iki kere gördüm ama o bunların hiçbirini hak etmemişti, sadece haklı olduğu için acı çekerek öldürüldü." İçinde tarif edemediği yeni duygular hızla filizleniyordu.


Ovour fark etmese bile aurası çoktan odayı kaplamıştı ve azda olsa bu aura Ovour'un şu anki duygularını barındırıyordu.


Koluyla gözleride ki yaşları sildi, o nedenini bilmese bile artık ağlamıyordu.


Ve artık Ovour'un içinde ki duygu fırtınası hiç var olmamış gibi yok oldu, geriye ise Ovour içinde yeni filizlenen duyguları bıraktı.


Bu duygulardan sonra eski Ovour bir nebzede olsa yok oldu. Hayata bakışı değişti, öfke, nefret, kin ve umutsuzluk gibi duygular Ovour'un aurasın da şekillenirken kısa bir süreliğine de olsa Ovour'un aurasın dan çok az bir öldürme isteği yayıldı.


"Bu haksızlık Elgia bu şekilde ölmeyi hiç hak etmemişti, bu şekilde ölmesi gerekenler ona bunu yapan ve yaptıran kişiler olmalı." Sesin de öfke ve çok az aurasın da dalgalanan öldürme isteği hissediliyordu.


"24 numaralı ev, burası efendim." Teno sonunda muhafızlarla birlikte eve ulaşmışlardı.


"Efendim kapı kapalı arkadaşı...."


"Geri çekil evlat, Rob kır şu kapıyı." Rob ayağına topladığı enerjiyle kapıya set bir tekme attı ve kapı menteşelerinden sökülüp yere düştü.


"Sartun hissettin mi?"


İkisi de tecrübeli askerler oldukları için bu durum onlar için nefes almak gibiydi, "Evet kan kokusu ve şu kaybolan zayıf öldürme isteği." Dedi soğuk bir sesle.


İlk Rob içeri girdi ardından Sartun ve son olarak Teno içeri girdi.


"Efendim biz şu kilerin penceresinden içeri girdik, pencere daha önce zorla açılmış hatta camda ufak bir çatlakta oluşmuştu. Bizde bu şekilde fark etmiştik."


Rob Teno'nun işaret etiği kilere gitti, kısa süre sonrada geri döndü. "Çocuk doğru söylüyor, pencerenin çerçevesinde ve kilit kısmında düz aşınmalar var. İzlerin bıçak izi olduğu kesin." Dedi emin bir sesle.


"Kaç ayak izi tespit ettin peki." Bir asker olarak her türlü bilgiyi inceliyor ve analiz ediyorlardı.


"Ayak izleri silik ve kesin değil ama en fazla üç veya dört ayak izi var gibi görünüyor."


Açıklamasından sonra oturma odasına geçtiler, etrafı inceledikten sonra Rob karşıdaki salona baktı, "Odada kan ve boğuşma izleri var ve zeminde ki izlere göre kadını saçından sürükleyip zorla üst kata çıkartmışlar gibi görünüyor."


Üçlü salonda ilerlerken yerde ki saç ve tırnakları, duvarda ise kan izlerini görmüşlerdi.


"Haklısın kadını saçından sürüklemişler, tırnakları ise zemininde bir şeylere tutunmaya çalışırken kırılmış olmalı." Sartun önde giderken gördüklerini anlatıyordu, Rob'a normal gelse de Teno nasıl böyle bir sonuç çıkartığını anlamamıştı.


Merdivene vardıklarında ise gördükleri kan izlerini takip ederek üst kata çıktılar ve merdivenin solunda ki odaya girdiler.


Odada ise dizlerinin üstün de oturan Ovour'u ve yatakta cansız yatan Elgia'yı güdüler.


Tabi ki gördükleri bu manzara muhafızlar için bir anlam ifade etmese de Teno da tıpkı Ovour gibi odanın bir köşesine ağız dolusu kusmuştu.


Rob Ovour'la ilgilenirken Sartun Elgia'ya yaklaştı. "Hey çocuk bana bu kadın hakkın da ne anlatabilirsin?" Şeklinde standart bir soru sordu.


Ama Ovour şu anda konuşacak bir durumda değildi, daha doğrusu soruyu duymuştu ama çok yavaş bir şekilde idrak ediyordu.


Setrun ise Elgia'ya bir süre baktıktan sonra odanın penceresini açtı ve, "Rob bu kadın her kimse 1 veya 2 gün boyunca tecavüze uğramış, belki de daha fazla ama emin olduğum tek şey vücudundaki kızarıklar, morluklar yumruk ve set bir cicim ile oluşmuş. Sırtında ki izler ise kırbaçla ayrıca daha düz ve ince çizgilerde bıçakla yapılmış durumda. Gerisini anlamışsındır her halde."


"Evet birileri bu kadının canını fazlasıyla yakmak istemiş, zaten bedeninde ölümcül bir yara yok. Eğer zehirlenmediyse onu bu halde ölüme tek etmişler." Dedikten sonra bu kadının ne yaptı da bu duruma geldi acaba diye düşünüyordu.


Arkada kendini toplayan Teno sonunda konuşmaya dahil oldu. "Efendim size meydanda söyleyemedim ama ben o kadını tanıyorum." Dedikten sonra ikisinin de bakışları Teno'nun üzerinde toplandı.


Rob bir adım öne çıkarak, "Bildigin her şeyi anlat." Dedi emredici bir tonda, ardından ise Teno Elgia'nın kim olduğunu, ne iş yaptığını ve bildiği kadarıyla onun başından geçen olayları anlattı.


İkisi de Teno'nun anlattıklarını mantıklı bulmuşlardı. "Anlattıkların mantıklı geliyor ama bu durumda hiçbir şey yapamayız.". Dedi Rob.


Teno ise nedenini anlamamıştı, "Nasıl yapamazsınız, bu sizin göreviniz değil mi?" Diye kendince onları sorguladı.


"Henüz çocuk olduğun için anlamıyor olabilirsin ama kuralların etkisi ancak onu uygulayan kişinin gücü ile sınırlıdır.


Elimizde kesin bir kanıt olsa bile sonucu değiştirmez, Forze Klanında ki çocuk bir fahişeyi öldürmüşse ne olur biliyor musun. Hiçbir şey olmaz, tabi kide imparatorun gücü Forze Klanından daha fazla ama bu meselenin ucu sadece bize ve kesinlikle ailemize dokunur. Bu durumda eğer şanslıysak bizi hızlıca öldürürler, şanssız isekde köle olarak satılırız şimdi anladın mı?" Sesi yüksek ve sert çıkmıştı, sözlerin hedefi olan Teno ise korkudan bayılacak duruma gelmişti.


Rob gözlerini tekrar Teno'ya dikerek, "İkiniz de buradan ayrılın, gerisini biz hallederiz." Dedi sesinde değişen hiçbir şey yoktu.


Setrun ise bu durumu normal karşılamıştı, çünkü bu gibi olaylarla sık karşılaşıyordu. Bir soyluya karşı gelirsen cezanı çekersin Sertur bu düşünceye inanıyordu. "Bu fahişe bir soyluya karşı geldi ve sonucunda ise acı çekerek can verdi, huh ne aptallık ama." Sesinde en ufak bir duygu kırıntısı dahi yoktu.


Teno artık ayrılma vakitlerinin geldiğini anlayınca Ovour'un koluna girerek evden uzaklaştılar, uzun bir yürüyüşün ardından nehir kanalının kenarında biraz mola verdiler.


İksi de konuşamadan saatlerce öylece oturdular.


Uzun bir aradan sonra Ovour birden ayağa kalktı, Teno ise uzandığı yerden ona baktı, "Nere gidiyorsun?"


"Elgia hakkında bir şeyler öğrenirsem Calsi'ye de anlatacağıma dair söz vermiştim, oradan da eve gidip antrenmanlara başlayacağım."


"Bu saat de mi başlayacaksın?" Biraz şaşırmıştı çünkü güneşin batmasına neredeyse 6 saat vardı.


Ovour nehir kanalından uzaklaşırken, "Almam gereken bir intikam var." Dedi ve bu son sözleri olmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44709 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr