15-Aura Eğitimi

avatar
490 3

Varoluşun Ötesinde - 15-Aura Eğitimi


Sabahın ilk ışıkları, hemen cam kenarında uyuyan Tono'nun yarı kapalı gözlerine girdi ve yorganı kafasının üzerine çekip uyumaya devam etti, kısa bir süre sonra alt kattan Carol'un sesi geldi.


"Çocuklar kalkın artık kahvaltı vakti geldi."


Teno biraz zorlansa da yavaşça ayağa kalkıp, uykulu gözlerle odaya baktı.



Sonra derin bir uykuda olan Ovour'un yatağına yaklaştı ve sağ ayağını kaldırıp Ovour'un karnına hafif bir tekme atarak onu uyandırdı.


Karnına yediği tekmeyle yataktan fırlayan Ovour şaşkın gözlerle etrafına baktı ve tam karşısında kendisine gülen Teno'yla karşılaştı.


Ve hızlıca Teno'un üzerine zıpladı. "Sen bittin Teno!!!"


Bir anda üzerine gelen Ovour'u görünce hazırsız yakalandı ve ikisi de oda zeminine sertçe düştüler. Lunel ve Carol kafalarını kaldırırdılar ve hiç bir şey olmamış gibi kendi işlerine baktılar.


"Hadi ama dostum sakin ol, sadece seni uyandırmak istemiştim o kadar."


Ovour kızgın bakışlarını Teno'ya dikti. "Karnıma tekme atarak mı uyandırmaya çalıştın. Amacın neydi be?" Diye sitem etti.


Gözlerini kaçırarak, "Bilmem öylesine içimden geldi işte." Ve bu fırsatı değerlendiren Teno, Ovour'un sol omzuna güç uygulayıp hızlıca onu üzerinden attı.


"Ben kahvaltıya iniyorum, işin bitince sende gelirsin artık hehee." Gidişini izleyen Ovour yerde oturmuş Teno'ya lanetler okuyordu.


Teno merdivenlerden inip bahçede kurulu olan kahvaltı masasına oturup "günaydın" dedi.


"Sana da günaydın Teno, yukarıda ki gürültü neyin nesiydi bakalım."


Teno gülümseyerek,"Şöyle ki usta, Ovour uyanınca uyku sersemi haliyle ayağı takılıp yere düştü, her halde dün çok yoruldu." Diye geçiştirdi.


Birkaç dakika sonrada Ovour aşağıya indi ve kendisine masumca gülümseyen Teno'ya sen antrenmanda görürsün bakışları attıktan sonra masaya oturdu, Carol'un da gelmesiyle birlikte kahvaltıya başladılar.


Yarım saat sonra;


Teno, kendisine doğru gelen tekmeyi savuşturamayacağını anlayınca hızlıca kollarını görgüsünde birleştirdi ve tekmeyi karşılamak için hazırlandı.


Ovour ise Teno'nun tekmeyi karşılamak için hazırlandığını görünce gülümseyip tüm gücünü tekmeye verdi ve sertçe Teno'ya vurdu.


Teno ise yaptığı hatanın farkına tekmeyi karşılayınca varmıştı.


Çünkü tekmenin gücüne dayanamayıp sırt üstü yere düşüp bir kaç takla atıktan sonra anca durmuştu!


"Aagghhh lanet osun, bu sefer ki çok fazla acıttı ama." Antrenmanın başından beri Ovour'dan resmen dayak yiyordu.


Uzaktan ikisinin karşılaşmasını izleyen Lunel ise kafasını umutsuzlukla salladı, "Bu kadar yeterli ve Teno, seni yakın dövüş antrenmanına Ovour'un kum torbası ol diye dikmedim anladın mı?"


Teno yerden bir eli belinde kalkıp Lunel'in yanına geldi, mahcup bir ifadeyle "Anladım usta." Dedi.


"Güzel bir daha ki sefere vurduğuna emin ol veya da karşılayabileceğine."


"Ama usta son tekmesin de bilerek tüm gücünü kullandı, buna gerek var mıydı ki?"


"Henüz ikiniz de çocuksunuz ama büyüyünce daha iyi anlayacaksınız, rakibiniz asla ama asla size hafif davranmaz çünkü en küçük hatanın sonun da ölüm vardır. Şimdi meditasyon pozisyonu alın."


"Baba dünkü gibi doğa enerjisiyle bedenimizi mi güçlendireceğiz?" Diye sordu.


"Hayır bu sefer size yeni bir şey göstereceğim, dantianınız da ki enerjiyi dışarı salmayı yani auranızı salmayı ve kontrol etmeyi öğreneceksiniz."


Teno kendini yere bırakıp, yeni eğitimlerinin zorluklarını düşünüyordu. "Usta umarım çok yorucu bir eğitim değildir, çünkü her yerimde beni rahatsız eden ağrılar var." Son sözlerinde kızgınlıkla Ovour'a baktı.


"Sevine bilirsin Teno çünkü bu eğitimi meditasyon pozisyonunda yapacaksınız ve soruna gelirsek çok yorucu değil ama çok da kolay değil. Şimdi eğitime başlamadan önce şunu aklınızdan çıkarmayın aura gelişim yapan ve içinde doğa enerjisi bulunduran her canlının ve cansız maddenin bir parçasıdır ayrıca belirleyici bir özelliği de vardır."


"Usta belirleyici özellik rakibimizle aramızdaki farkımı belirliyor acaba?"


"Aferin Teno doğru bildin, auranla rakibine baskı yapabilirsin ona aradaki güç farkını gösterebilirsin, hatta auranla rakibini öldürebilirsin bile."


"Usta bu aura harika bir şeymiş gibi geliyor."


"Evet ama gerçek gücünü anca kullanınca anlayabilirsin."


"Peki usta cansız maddeler nedir? Hiç duymadım."


"Cansız maddelerden kastım eşyalardır, örnek olarak şu anki imparatorun kılıcını verebilirim. O kılıç binlerce canlının yaşamını aldı ve kanla yıkandı, kılıca sürekli enerji verildiği için kılıçta doğa enerjisinden izler barındırır ve bu sayede yapay bir aura elde eder."


Teno açıklamadan memnun kalırken aurası olan bir kılıcın nasıl olabileceğini düşünüyordu.


Bu sırada Ovour aklına takılan bir konuyu düşünüyordu ve babasına bu konudan bahsetti, "Baba, köşkte Teno'nun babası bir keresinde bir bitkinin sahip olduğu enerji yoğunluğundan insanları öldürebileceğini söylemişti, yani bu enerji yoğunluğu bitkinin aurası mı oluyor?"


"Evet, doğru söylemiş."


"Ama baba bitkiler gelişim yapmaz ki?"


"Eğer bu söylediğini annen duysaydı kesinlikle pişman olurdun, şimdi soruna gelirsek gelişim yapmaya sadece tek yönden bakıyorsun. Aslında bitkiler için büyümekte bir gelişimdir ve içlerinde biz hissetmemekte doğa enerjisi bulunur."


"Eğer onlarda bizim gibi gelişim yapsa çok güçlü olurlardı değil mi baba?"


"Haklısın Ovour ve bildiğim kadarıyla bazı bitkilerde ki doğa enerjisi miktarı senden, benden bile daha fazla, ayrıca bir insana göre bu doğa enerjisi miktarı onu bilmediğim alemlerin bile tepesine çıkarabilir. Artık bu kadar bitkilerden konuşmak yeter, meditasyon pozisyonuna geçin."


Lunel ikisinin doğru pozisyona geçmesini bekledi.


"Hazırsanız iyi dinleyin, yapmanız gereken tek şey dantianızda ki enerjiye odaklanmak ve enerjiyi bedeninize yaydığınız gibi çevreye yaymak. Daha iyi anlamanız için auramın küçük bir kısmını hissetmenizi sağlayacağım."


Ovour ve Teno hiçbir şey hissetmezken birden nefessiz kaldılar, elleriyle boğazlarını tutup meditasyon pozisyonunu bozdular, gözleri kararmaya başlayınca yere yığıldılar ve üzerilerinde bir ağırlık varmış gibi ezildiklerini hissettiler.


Lunel aurasını geri çekince ise ikisi de derin derin nefesler aldılar, sanki saatlerdir antrenman yapmışlar gibi görünüyorlardı.


"Hissettiğiniz şey benim auramın küçük bir parçasıydı ve kısa süreliğine sadece üzerinizde baskı hissettiniz ama auranın başka çeşitleri de vardır. Aura insanın yaşadığı yere göre bazen de o yaşadığı o anki duygularına göre şekillenir ve gelişir."


Lunel kısa bir nefeslen dikten sonra devam etti.


"Şimdi bir saat boyunca auranızı salmayı deneyin ve bir saatin sonunda auranızla birbirinizi etkilemeye çalışın. Ve ayrıca bu gün için her hangi bir planınız var mıydı?"


Teno ve Ovour bu soruya biraz şaşırsalar da Teno cevap verdi. "Usta bu gün Altın Çekirdek Meydanına gideceğiniz ve orada yapılan küçük bir açık artırmaya katılacağız. Tabi bir şeyler satın almak için değil sadece izlemeye gideceğiz."


"Hmmm pekala alın bakalım şu keseyi."


"Baba bu kesenin içinde ne var?"


"20 civarı bir gümüş para olması lazım ve bu gün benim de biraz işim var. Ayrıca Carol'a bir süpriz hazırlıyorum bu yüzden sizin eve akşam yemeğinden sonra gelmeniz gerek."


Teno 20 gümüş lafını duyunca gözleri parladı ve hemen ustasının elinde ki keseyi aldı. "Merak etme usta kesinlikle gecenin geç saatlerine kadar gecikeceğiz" Dedi büyük bir mutlulukla.


"Siz yine de o kadar gecikmeyin, Carol'a sizin için hesap vermek istemiyorum. Ben artık gidiyorum siz de aura eğitiminize başlayın hemen."


Bir kaç saat sonra;


Ovour ve Teno meditasyona öyle alışmışlardı ki Lunel 1 saat meditasyon yapın demesine rağmen 1 saatten fazladır meditasyon yapıyorlardı.


Ve enerjisi ilk biten Teno gözlerini hızlıca açtı.


"Of daha fazla meditasyon yapmaya dayanamam artık, her yerime yine ağrılar girdi." Diye sitemini belirtti.


Teno'nun sesinden dikkati bozulan Ovour gözlerini açtı.


"Biraz daha sesiz kalamaz mıydın Teno?"


"Hupf! Ben senin kadar meditasyon yapmaya alışkın değilim bikere."


"Tamam boş ver, auranı salabilir misin bari?"


Teno göğüsünü kabartark, "Meditasyonu erkenden bırakmış olabilirim ama çoktan auramı hissettim."


Ovour, Teno'nun saçma gururuna gülüp ,"Hehee demek yapabiliyorsun, göster bakalım neyin varmış."


"Pekala Ovour kendini hazırlasan iyi olur, çünkü kalp krizinden ölmemi istemem." Teno gözlerini kapatıp dantianın da ki enerjiye odaklandı, enerjiyi küçük bir nokta haline gelene kadar bir yerde topladı ve bir anda serbest bıraktı.


Ardından Ovour'a baktı.


"Eee Ovour bir şeyler hissettin mi? Nasıldı?" Teno umutlu gözlerle sordu.


Ovour ise bu duruma gülerek cevap verdi."Hahaha beni değil ama karıncaları etkilemeyi başardın, bak hepsi aurandan etkilenip can verdiler."


Teno inanmayan gözlerle Ovour'a baktı sonra da onun işaret ettiği yere hafiften gözlerini kaydırdı. Gördüğü şey ise onu büyük bir hüsrana sürükledi.


"Teno artık ölü karıncaları da mı incelemeye başladın yoksa? hahaha."


Teno sinirle Ovour'a karşılık verdi, "Sen gülmeye devam et, ben en azından auramı çevreye yaya biliyorum." Dedi karıncaları göstererek, "Bakalım sen ne yapabileceksin hpmf." Diye surat astı.


"Eminim karıncaları etkilemekten daha fazlasını yaparım hahaha."


Ovour her fırsatta Teno'yla dalga geçiyordu ve Teno'nun tepkilerine içten içe gülüyordu.


"Kendini hazırla yoksa kalp krizinden ölebilirsin hahaha"


Teno kendisiyle her seferinde dalga geçen Ovour'a küfürler ediyor ve onun da başarısız olmasını istiyordu.


Ve istediğinin çok yakında gerçekleşeceğini düşünürken birden tüyleri diken diken oldu, ve nedenini bilmeden terlemeye başlamıştı. Bu sırada daha fazla dayanamayan Ovour gözlerini açtı, nefes nefese kalmıştı. Kafasını kaldırıp Teno'ya sorar gözlerle baktı.


Kısa süreli yaşadığı şoku atlatan Teno kendisine bakan Ovour'a, "Boşuna sevinme çünkü kılımı bile kıpırdatamadım hahaha." Şeklinde cevap verdi.


Ve tabi ki de altta kalmamak için ufak bir yalan uydurdu. Teno fark ettirmeden anında ki teri silip ayağa kalktı."Artık kalk ta gidelim yoksa açık artırmayı kaçırabiliriz." Dedi.


Ovour, Teno'nun arkasından ilerlerken aklın da hala aurasının neden işe yaramadığını merak ediyordu. Oysa ki çok emindi başarılı olacağına.


Sonun da Ovour ve Teno Altın Çekirdek Meydanına gelmişlerdi "Ovour sen beni karşıda bekle ben gidip açık artırma ne zaman başlayacakmış öğrenip gelim." Dedi.


"Tama ama sağa, sola dalıp oyalanma." Dedikten sonra Teno uzaklaştı.


Teno hızlıca uzaklaşırken Ovour karşıda ki parka geçip bir banka oturup küçük gölü izledi. Yarım saatin ardından Ovour tüm parkı birkaç kez dolaşmış ve her adımda Teno'ya gelince neler yapacağını düşünüyordu.


"Hey Ovour umarım çok bekletmedim seni."


Arkasından duyduğu sese dönen Ovour. "Sen yarım saattir nerelerdeydin, sana oyalanma dediğimi çok iyi hatırlıyorum." Sesinden dolayı çevrede ki insanlar bile bu ikisine bakıyordu.


Teno bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünürken gerçekleri çarpıtarak konuşmaya başladı, "Tam olarak şöyle oldu, görevliye açık artırmanın zamanın sordum ve çıktım. Gelirken ise bir arkadaşıma ras geldim, sonra ona bu civarlarda ki en iyi dükkanları, restoranları ve eğlence mekanlarını sordum. Farkına varmadan zaman geçmiş, zamanın farkına varınca ise koşarak buraya geldim inan bana dostum." Samimi bir tonda konuşmaya özen göstermişti.


Ovour ise Teno'nun tek kelimesine bile inanmamıştı. Ve elini Teno'un sağ omzuna koyup sıktığında acı dolu bir ses yükseldi.


"Sen benimle dalgamı geçiyorsun? Sırf bir kadın yüzünden beni burada beklettin." Ve Teno'nun omzunu bir kez daha sıktı.


"Gerçektenn aaghh arkadaş...."


"Üzerinde ki kokuyu ve boynunda ki öpücük izini hangi arkadaşın bıraktı acaba." Ve bir kez daha "aaghh" acı dolu sesler parkta yükseldi. Öyle ki şehir muhafızları bile bölgeye gelmişti.


Ovour, Teno'nu başına açtığı bela ile ilgilenirken Lunel çoktan şehirden uzaklaşıp, büyülü ormanın derinliklerin de yol alıyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44672 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr