Bölüm 56: Liu Meng

avatar
2161 0

Upgrade Specialist in Another World - Bölüm 56: Liu Meng


 

Çeviri: 8De4thTheKid8 Düzenleme: Tiantuga

 

 

Mingxiang Çay Evinin ikinci katında, özel bir odada,

Bu yere oturduktan sonra, Bai Yunfei besbelli iki kızın önünde çok rahat hissetmiyordu. İki eliyle fincanı tutarak, durmadan çay içiyordu ve hatta çay yapraklarını da içtiğini fark etmedi.

Onu bu şekilde gören hizmetçi kız Xiao Ning, gülmesini tutamayarak bir ‘pff’ sesi çıkarttı. Ama tam kahkahayı patlatmak üzereyken, Liu Meng onu durdurdu.

Önündeki genç adamın bu şekilde davrandığını gören Liu Meng’in de aslında oldukça gülesi gelmişti. Bai Yunfei’nin fincanını tekrar çayla doldurdu ve zarifçe dedi, “Bu sefer aniden hastalandım ve hatta birkaç serseriyle karşılaştım. Neyse ki siz harekete geçtiniz ve beni kurtardınız. Ne kadar teşekkür etsem azdır.”

Bai Yunfei elindeki çay fincanını masaya koydu, aşırı gergin olan zihnini biraz sakinleştirdi ve ellerini sallayarak dedi, “Bu kadar resmi olmanıza gerek yok, hanımefendi. İnsanlara yardım etmek benim için bir zev… Ee, yani, haksızlığı görünce harekete geçmek herkesin yapması gereken bir şeydir. Üstelik bu bana neredeyse hiç zahmet vermedi, bu nedenle bunu çok fazla kafanıza takmanıza gerek yok.”

“Ama bu size yalnızca biraz zahmet vermedi…” Liu Meng kıkırdayarak dedi, “O zaman orada çok fazla insan vardı, ama bana yardım etmek için harekete geçmeye cesaret edebilen yalnızca siz oldunuz. O ikinci genç efendi Long bu şehirde kötü şöhretli bir serseri. Ailesinin gücüne dayanarak, genelde her türlü şerefsizliği yapıyor. Bu sefer sıkıntımı gidermek için tek başıma dışarı çıktım ama onun yoluma çıkmasını beklememiştim."

“Long hanesi, Yeşim Söğüt Şehri’nde oldukça güçlü bir hane. Yeşil Söğüt Okulu bile onlardan biraz çekiniyor, ama bu sefer benim yüzümden siz onların ikinci genç efendisini kızdırdınız. Sizi bu işe bulaştırdım…"

“Aslında, ruh geliştirici olarak gücümü göz önüne alırsak, normalde o serserilerden korkmazdım ama o sırada aniden hastalandım. Acı dayanılmazdı ve ben tamamen savunmasızdım. Sırf bu sebeple bana zorbalık yapabildi…”

En başta Bai Yunfei kalbinde iç çekti, “Yeşil Söğüt Okulu gerçekten de burada!”

Ama son sözleri duyduğunda, bir süreliğine dili tutuldu ve hayret içinde dedi: “Oh? Sen de mi ruh geliştiricisisin?”

Liu Meng gülerek onayladı: “Bu biraz utanç verici, ama ben gerçekten de bir ruh geliştiricisiyim... Oh ‘sen de mi’ derken ne kastediyorsun? Yoksa sen de mi ruh geliştiricisisin?”

Bai Yunfei’nin onayladığını gören kenardaki Xiao Ning istemsizce fısıldadı: “Vay be! Demek siz de ruh geliştiricisiydiniz, bayım! O aşağılık heriflerle kolayca dövüşebilmenize şaşmamak gerek!”

Liu Meng’in gözlerindeki ifadenin biraz değiştiğini gören Yunfei tekrardan rahatsız hissetti: “Ha ha, bu hiçbir şey ifade etmiyor. Ben yalnızca zayıf bir ruh geliştiricisiyim. Hanımefendi, siz…”

“Ben Liu Meng. Bana doğrudan Meng’er diyebilirsiniz, bayım.” Bai Yunfei’nin ona sürekli ‘hanımefendi’ diye seslendiğini duyunca, Liu Meng gülümsedi ve kısık sesle dedi. Bu bir yanılsama mıydı değil miydi bilmiyordu ama Bai Yunfei onun bu sözleri söylerken yüzünün hafifçe kızardığını görmüş gibiydi.

ÇN= Evet kızların sayısı 2 ye çıktı. İnşallah atg’deki gibi 8-9 a çıkmaz.

“Adınızı öğrenebilir miyim, bayım?” Liu Meng bir süre durakladıktan sonra başka bir soruyla devam etti.

Bai Yunfei ona sanki çok samimilermiş gibi adıyla seslenmesine izin verileceğini hiç beklemiyordu. Bu nedenle kısa bir süreliğine şaşırıp kaldı. Ancak iki dakika sonra oldukça ihtiyatlı bir şekilde dedi: “Hanımefendi… Ee, Meng, Meng’er… Bana Yunfei diyebilirsin…”

“Yunfei? Ha ha, ismin özgürlüğü çağrıştırıyor.”

ÇN=tekrar söyleyeyim. Yunfei havada süzülen bulut gibi bir şey demek Çincede.

Bai Yunfei sanki çay içmek kalbindeki inanılamaz gerginliği hafifletebilirmiş gibi bir ağız dolusu çay daha içti. Ardından çay fincanını masaya koydu, bir şey düşünüyormuş gibi merakla sordu: “Doğru, Meng, Meng’er… Bir ruh geliştiricisi olduğuna göre, o zaman nasıl birden öyle hasta oldun?”

En düşük seviye ruh geliştiricileri olsalar bile, ruh geliştiricilerinin bedenleri normal insanlarınkinden çok daha güçlüydü. Bu nedenle sıradan hastalıklar, onları hiç etkilemezdi. Bai Yunfei’nin bu soruyu sorma nedeni de buydu.

Bu sorudan sonra, önündeki Liu Meng birden sessizliğe gömüldü. Uzun bir süre sonra iç çekti ve devam etti:

“Küçüklüğümden beri, zayıf bir vücut ve hastalıklardan mustaribim. Sürekli ilaçlar içerek büyüdüm. Hangi tedaviyi denersek deneyelim, hastalığım geçmedi ve hatta daha da ciddileşti. Vücudum sıklıkla birdenbire sanki içinde ileri geri hareket eden sayısız diken varmışçasına olağanüstü bir acı içinde kalıyordu. Bu çok acı vericiydi. Beni tedavi eden doktor, on yaşını geçemeden ölürsün dedi…

ÇN=Küçücük çocuğa denir mi lan bu? Ne biçim doktorsun sen.

“Daha sonra, sekiz yaşımdayken, seyahat eden bir kıdemliyle karşılaştım. Bana acıdı ve yalnızca ruh gücümü uyandırmakla kalmayıp, bir de bana ruh geliştiricisi olabilmem için bir gelişim yöntemi verdi. Ardından bana birkaç ilaç verdikten sonra yolculuğuna devam etti. Eğer bu ilaçları kullanıp, eğitimimi bırakmazsam, vücudumun iyileşeceğini söyledi."

“Daha güçlü oldukça, vücudum da daha iyi oldu. Artık nadiren hastalanıyorum. Ruh Perisi âlemine ulaşabilirsem eğer, vücudum doğal elementlerle güçlenecek ve bu hastalıktan sonsuza kadar kurtulabileceğim…"

“Bugün, sabahleyin ilacımı almıştım ama her nasılsa yine de hastalandım. O zaman vücudum şiddetli bir acı içerisindeydi. Kafam da karışmıştı ve bir de o serserilere çattım. Eğer bana yardım etmek için harekete geçmemiş olsaydın, belki de acıdan dolayı ölebilirdim. Hayatımı kurtardığın için sana borçluyum…”

Bai Yunfei hafifçe bir kenara yaslandı. En başta kendisini onu dinlemeye vermişti ama kız aniden ‘hayatımı kurtardığın için sana borçluyum’ sözlerini söylediğinde, neredeyse çay genzine kaçacaktı ve kafasını tekrar tekrar sallayarak dedi: “Ee… Bunu çok fazla ciddiye alıyorsun Meng’er. Yaptığım şey o kadar da önemli değildi. Senin hayatını kurtarmadım. Bunun karşılığını bana…”

Neyse ki söylediklerini zamanında kesebilmişti ve ‘vücudunla ödemene gerek yok’ sözlerini geri yutkundu. Bai Yunfei zihninde tekrar kendi kendinden tiksinmişti.

ÇN=Yazık garibim diğer dünyadan gelen fesat herif bu çocuğu gittikçe bozuyor.

“Ne diyecektin?” Ama karşısındaki Liu Meng, merakla sordu.

“He he, hiç, hiçbir şey. Bundan bir daha bahsetme Meng’er. Yoksa çok mahcup olacağım…”

Kenardaki Xiao Ning daha fazla bu durumu görmeye dayanamadı ve sözünü kesti: “Bay Yunfei, bir erkek olarak, nasıl benim genç hanımımdan daha utangaç olabilirsiniz? O kötü adamlarla yüzleşirken sahip olduğunuz kahramanca ruh nereye gitti?”

“Öhö öhö öhö!!” Xiao Ning’den bu sözleri duyan Bai Yunfei daha da utandı ve durmadan öksürmeye başladı.

……

Üçü çay evinden çıktıklarında, çoktan alacakaranlıktı. Yollarını ayırmadan önce, Liu Meng aniden bir şey hatırladı ve gülerek Bai Yunfei’ye sordu: “Evet, Yunfei, yarın birlikte şehrin dışındaki Kaynak Dağı’nda dolaşmaya çıkalım! Yeşim Söğüt Şehri’ne yeni geldin bu nedenle şimdi etrafı dolaşmanın tam zamanı. O dağdaki kaynak suyunun tatlı, berrak olduğunu ve hatta hastalıklara bile iyi geldiğini duydum!”

“Oh? Yarın? Yalnızca ikimiz mi gideceğiz?” Tesadüfen, Bai Yunfei bu soruları ağzından kaçırdı.

Hemen sonra, söylediği sözlerin uygun olmayan sözler olduğunu fark etti ve kendisine birkaç tokat atmak istedi: Beklenmedik bir şekilde ağzından böyle çapkın sözler çıkıvermişti!

“Hey hey! Bay Yunfei! Çok ileri gidiyorsun. Benim genç hanımımla flört etmeye cüret edebileceğini beklemezdim!” Bir kenardaki Xiao Ning yalandan öfkeyle dedi, “Üstelik hemen beni dışladın, değil mi? Ama ben her zaman genç hanımıma bakmak zorundayım. Onun yanından bir anlığına bile ayrılamam!”

“Xiao Ning, seni pervasız hizmetçi kız! Ne saçmalıyorsun öyle?!” Liu Meng Xiao Ning’e hafif bir bakış attı ve ardından Bai Yunfei’ye büyüleyici bir gülümsemeyle baktı, yüzü hafifçe kızarmıştı.

“Tamamdır o zaman! Yunfei gidip erkenden dinlenmelisin. Yarın şafak vakti şehrin doğu kapısında buluşacağız!”

Bai Yunfei sakinleştiği zaman, iki kız çoktan caddenin sonunda kaybolmuştu. Yunfei yine de uzun bir süre orada ayakta bekledi ve en sonunda bir ah çekti. Artık geri dönüp önceden bir oda ayırttığı hana gitmekten başka yapacak bir şeyi yoktu.

……..

Handa, Bai Yunfei yatağında uzanmış ellerini kafasının arkasına koymuş düşüncelere dalmış bir şekilde tavana bakıyordu. Gelişim yapacak ruh halinde bile değildi. Bugün Liu Meng’le karşılaştıktan sonra yaşadıkları her şeyi zihninde tekrar tekrar hatırlıyordu.

Aniden yüz ifadesi değişti ve kaşları çatıldı. Çok önemli bir mesele aklına gelmiş gibiydi.

“Onun kimliği… Zamanında Zhang Yang ile beraberlerken, Zhang Zhenshan’a amca diyordu. Onunla Zhang ailesi arasındaki ilişki ne?” Bu sırada Bai Yunfei iyice kaşlarını çattı, “Zhang Yang’ın çoktan öldüğünü biliyor olmalı. Eğer ikisi arasında yakın bir ilişki varsa, Zhang Yang’ı benim öldürdüğümü de biliyor olmalı. Ama bugünkü davranışları…"

“Beni gerçekten de unuttu mu? Yoksa… Rol mü yapıyordu? Bu doğru değil. Hastalandığı zaman, kesinlikle rol değildi. Üstelik çevrede herhangi bir anormallik fark etmedim."

O zaman… Ben çok mu düşünüyorum? Belki de o ve Zhang ailesi arasında çok da yakın bir ilişki yoktur. Zamanında onun Zhang Yang’a karşı oldukça soğuk davrandığını hatırlıyorum…”

Bai Yunfei Liu Meng ile ilk karşılaştığı zamanı istemsizce tekrar hatırladı.

……

“Zhang Yang, dur… Ben hiç onun ölmesini istediğimi söyledim mi?”

…….

“Ayrıca bu insan bana kendinden geçmiş taklidi yapıyor gibi görünmedi. Dahası, beni rahatsız etmiş olsa bile, onun hayatını almaya gerek yok…”

…….

“Üstelik az önce senden bir tekme yedi zaten ve ciddi bir şekilde de yaralandı. Hadi onu cezalandırılmış sayalım.”

…….

“Ha ha, diğer taraftan suçunu tanghulu ile telafi etti. Senin az önce yere düşürdüğün tanghulu…”

…….

ÇN= 2.bölümü açıp şu kısımları kopyala yapıştır yapmak kadar zevkli bir çeviri yapmadım daha önce :D Bu arada olayı unutanlar 1. ve 2. Bölümleri tekrardan okuyabilirler.

Bai Yunfei neler olduğu hakkında düşündükçe, gözleri giderek sönükleşti. Eşi benzeri görülmemiş bir his azar azar kalbinde yükseldi. Görünüşe göre bu his onu Liu Meng’ten şüphe etmekten, işin kötü yönünü düşünmekten alıkoyuyordu.

ÇN=Âşık oldu bizimki

“Yarın… Gezi…” Bai Yunfei yollarını ayırmadan önce Liu Meng’in söylediği sözleri hatırladı, “Ama bu yerden ayrılmak zorundayım. Zhang ailesi henüz beni bulamamış olsa da eğer burada fazla kalırsam daha çok tehlikede olacağım…”

“Tamamdır o zaman! Yunfei gidip erkenden dinlenmelisin. Yarın şafak vakti şehrin doğu kapısında buluşacağız!” Liu Meng’in kibar sözleri Yunfei’nin kulaklarında tekrar çınladı. Bai Yunfei hafifçe kaşlarını çattı. Görünüşe göre kendi içinde zorlu bir zihinsel mücadele veriyordu.

En sonunda…

“Bir günlüğüne eğlenelim bakalım. Bir sıkıntı çıkmasa gerek…”

ÇN= Beyler geçen sitede okunma sayıları gözükmüyordu, artık gözüküyor. Baktım ki bizim seriyi okuyan 500-600 kişi varmış. Ama yorum sayısı 5-6. %1 oranla yorum yapıyonuz. Bu ne olum. Azcık gayrete gelin. Beni de gaza getirin. Hadi bakalım.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr