Bölüm 552: Yedi Şeytan Müridi

avatar
8511 23

True Martial World - Bölüm 552: Yedi Şeytan Müridi


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


Pelerinli figürlerin yüzleri gizliydi. Sadece parlak kızıl gözleri belli belirsiz bir şekilde görülebiliyordu. Orada öylece, heykeller gibi dururlarken bakışları buz gibi ve kayıtsızdı.


Azure Yang Lordu auralarından onların bu dünyadan olmadığını anladı. Antik büyünün içinden çıkmış oldukları aşikardı.


Antik göz büyüyü kırmış olsa bile çok fazla enerji tüketmiş ve derin bir uykuya dalmıştı. Diğer yandan bu yedisi insan değildi. Onlar şeytanın muhafızlarıydı ve Şeytan Müritleri olarak bilinirlerdi.


Yedi Şeytan Müridi’nin Azure Yang Lordu’nun karşısına çıkma sebepleri ise, onu onlardan biri hâline getirmek istemeleriydi, İnsan Irkı’ndan olan sekizinci Şeytan Müridi…


Çok fazla vaat verdiler, ama sözleri, Azure Yang Lordu’nun kulaklarına aşağılama gibi geldi.


Azure Yang Lordu zaten Tian Yuan Dünyası’nın çoğunun imha olduğu bir felakete sebep olduğu için pişmandı. Bu yüzden onlar ağızlarını açtığı an gözlerinde bir öldürme niyeti peydah oldu!


O antik varlığın ulakları oldukları için ölmeyi hak ediyorlardı!


Konuşacak bir şey yoktu, tek önemi olan savaşmaktı!


Azure Yang Lordu bildiği yoldan asla şaşmazdı. Her zaman sessiz olan antik Büyük İmparatoriçe’nin ayaklarının altında bir buz nilüferi yoğunlaştı.


Azure Yang Lordu kılıcını kınından çıkarırken, antik Büyük İmparatoriçe de bir kar perisi gibi ileri doğru süzüldü.


Yedi kişiye karşı, ikisi birlikte savaştılar!


Ama siyah zırhlı savaşçılar çok güçlüydü. Her saldırıları, bu dünyadakinden tamamen farklı yasalara ilişkin cazibeler içeriyordu. Azure Yang Lordu ve antik Büyük İmparatoriçe karşısında yedisi yan yana savaşırken gerçekten de dünya değişiyordu.


Tian Yuan Dünyası’nda yaşayanlar bile olanlardan habersizdi ve hem korku hem de şaşkınlıkla gökyüzüne bakıyorlardı.


Tüm gökyüzü siyah bulutlarla ve yıldırımlarla doluydu. Ortasında da kan kırmızısı bir şey vardı. Gökyüzünden her an kan yağmaya başlayabilirmiş gibi hissettiriyordu.


Ama Azure Yang Lordu ile antik Büyük İmparatoriçe, siyah zırhlı savaşçıların karşısında dezavantajlıydı. Ama onlar da iş birliği yaparlarken iki taraf da birbirine üstün gelemedi. Nihayetinde, siyah zırhlı savaşçıların çoğu yaralanırken, Azure Yang Lordu ile antik Büyük İmparatoriçe de ağır yaralandı. Savaşa devam edemeyeceklerinden geri çekildiler.


Azure Yang Lordu geri çekildikten sonra, Şeytan Müritleri ebedi girdaba dönmedi. Tian Yuan Dünyası’na girerek birçok dövüş sanatları aşiretini ve tarikatını yok etmeye, üyelerini öldürmeye başladılar. İnsanlara, onlara itaat etmelerini emrettiler, kabul etmeyenleri öldürdüler.


Öldürdükleri savaşçıları, şeytan için kurban ve besin olarak ebedi girdaba attılar.


Bu, ebedi girdap içindeki antik varlığın gücünü daha çabuk geri kazanması için yapılan bir kurban töreni gibiydi.


Zamanla, Tian Yuan Dünyası cinayetin hüküm sürdüğü bir yer oldu.


Topraklar parçalandı ama itaat etmek yerine ölmeyi seçen cesur ve dürüst savaşçılar da vardı.


Ama herkes öyle değildi. Böyle korkunç bir varlığın karşısındayken, bazı insanlar dünyanın değiştiğini düşünmeye başladı. Ebedi girdabın içinde mühürlenmiş varlık, yüce hükümdar olmak üzereydi.


Onların çağı ise, devrilmek ve yok olmak üzereydi.


Kıyamet yaklaşırken, insanlar çirkin doğalarını açığa çıkarttılar. Bazıları hayatta kalmak, bazıları daha güçlü olmak, bazıları da üstlerindekilerden intikam almak için hainlik etti.


Bu şekilde, Yedi Şeytan Müridi kendi oluşumlarını genişletmeye ve güçlendirmeye başladı.


Azure Yang Lordu ise, o vakitlerde Metruk Irk’ı keşfetti.


Metruk Irk ile İnsan Irkı arasında her zaman net bir çizgi olmuştu. Birbirleriyle etkileşime girmezlerdi.


İnsan Irkı’na göre, Metruk Irk’ın varlığı sadece kadim ve gizemli olmakla kalmıyordu, aynı zamanda çok tehlikeliydi.


Ama Azure Yang Lordu’nun Metruk Irk’ı keşfettiği sıralarda, durum, Tian Yuan Dünyası’ndaki neredeyse tüm dövüş sanatlarının yok edilmesi noktasına kadar kötüleşmişti. Diğer yandan, Metruk Irk neredeyse hiçbir zarar görmemişti ve gücünü mükemmel korumuştu.


Azure Yang Lordu, o zamanki Metruk Kral’ın onayını alarak onların lideri oldu.


Büyünün kırılmasıyla, Şeytan Müritleri serbest kalmıştı. Dünya yıkımın eşiğindeydi. Yani, bu trajedi sadece İnsan Irkı’nı değil, tüm dünyayı ilgilendiriyordu.


Azure Yang Lordu ve antik Büyük İmparatoriçe, Metruk Irk’a liderlik ederek Şeytan Müritleri’ne ve oluşumların karşı bir karşı saldırı başlattı.


Her savaş kan nehirlerine sebep oldu. Sayısız ölüm ve yaralanma yaşandı!


Bu süreçte, Azure Yang Lordu ile antik Büyük İmparatoriçe, ‘Büyük İmparatoriçe’nin Bilgeliği’nde birlikte yetişim yaptı. Yaptıklar çift yetişimi tekrar tekrar atılım yapmalarını sağladı. Zihinleri gittikçe birleşirken güçleri de arttı.


Yedi Şeytan Müridi ise, nihayetinde Azure Yang Lordu ile antik Büyük İmparatoriçe’nin birleşik güçlerine karşı koyamayacak noktaya geldi. Kanlı bir final savaşının ardından, Yedi Şeytan Müridi tarafından kurulan oluşumun kökü kazındı. Azure Yang Lordu ile antik Büyük İmparatoriçe ağır bir bedel ödedikten sonra, Yedi Şeytan Müridi’ni birer birer öldürmeye başladı.


Bu büyük savaşın ardından, Tian Yuan Dünyası da Metruk Irk’ın Kutsal Yaban’ı da perişan duruma geldi ve insanları sefalet çukuruna saplandı.


Çağlar boyu nesilden nesle aktarılmış birçok dövüş sanatı mirası yitirildi ve yüz binlerce yıllık miraslara sahip birçok büyük aşiret ya tamamen yok edildi ya da genç nesilleri katledildi.


Savaşın hazin sonuçlarını görünce, Azure Yang Lordu iç çekti.


Hayatı, inişler ve çıkışlarla doluydu!


Yang Tanrısı Semavi Cenneti’nde her zaman neşeliydi ve bir ülkenin hükümdarıydı. Daha sonra da İlahi Lord olarak insanların hayranlığını kazanmıştı.


Ardından yetiştirme odasında ihanete uğradı. Wanshi Dağı’nda, Sha Hongxue karşısında yıkıcı bir yenilgi yaşadı. Her şeyini kaybettikten sonra, eski arkadaşları ona sırt çevirdi. Tek başına seyahat ederek Subatan’a girdi ve yolunu kaybetti…


Bu dünyaya geldikten sonra ise, girdaptaki tuzağa düştü ve büyük bir hata yaptı. Bunu telafi etmek ise, neredeyse imkansızdı.


Hayatının oldukça iç karartıcı olduğu söylenebilirdi…


Ama art arda gelen başarısızlıkların ve acıların ortasında onunla tanıştı. Yin Meridyenleri’ne sahip bir kızdı ama kaderini tersine çevirme inancını asla kaybetmemişti.


Azure Yang Lordu düşse de, başarısız olsa da; ister büyük bir hata yapıp milyarlarca kişinin ölümüne sebep olsun, ister Şeytan Müritleri’yle kanlı bir savaşa girmek için kılıcını çeksin…


Her zaman sessizce onun yanında durmuş ve onu asla terk etmemişti.


Dünyayı dolaşmak istiyorsa, kız yolculukta ona eşlik ederdi. Kanlı bir savaşa girme niyetindeyse, kız savaşta ona eşlik ederdi. Her şeyden öte, bir kez bile yakınmamıştı.


Kız, onun iç karartıcı hayatındaki her şeyi aydınlatan bir yıldız gibiydi.


Azure Yang Lordu, On İki Semavi Cennet’e dönüp dönmemesinin önemli olmadığını fark etti. En önemli olan şey, yanındaki bu kızı bağrına basmak, ona değer vermekti.


İlahi Merkezi Eyalet Bölgesi’ndeki ağır yenilgisinin utancını silemese ne olurdu yani?


Peki ya Bai Yueyin’in ona olan ihanetinin sebebini öğrenme takıntısından kurtulabilirse?


Ebediyen ona eşlik edecek bir kadın varken, başka ne isteyebilirdi?


Ama bütün bunları anladığında çok geç olmuştu bile…


Tian Yuan Dünyası tekrar duruldu. Yedi Şeytan Müridi bastırılmıştı. Onlar, ölümsüz ve yok edilemezler gibi görünüyorlardı. Gelecekte tekrar uyanacaklardı.


Dahası, ebedi girdaptaki korkunç şeytan, sadece geçici bir uykudaydı. Büyü kırılmış olduğundan bir kez daha uyanacaktı ve uyandığında, Tian Yuan Dünyası gerçek bir kıyamet felaketi yaşayacaktı.


Azure Yang Lordu zamanının tükendiğini biliyordu.


Düşündükleri ve yaşadığı aydınlanma, sessizce ona eşlik eden antik Büyük İmparatoriçe tarafından hissedilmişti zaten.


Birlikte, son hazırlıklara başladılar.


Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesini kurdular ve gelecekte bitmemiş görevlerini miras olarak alacak bir varis bulmayı umarak miraslarını bıraktılar.


Azure Yang Lordu, antik Büyük İmparatoriçe’yle ilk kez karşılaştığı kulübeyi tamamen gizemli bölgenin içine aldı.


Kulübede, biri kılıcını savurup alkolün keyfini çıkarırken, diğeri zitherini çalıp şarkı söyledi. Ölümsüz bir çift gibiydiler.


Azure Yang Lordu’nun bohem hayatı, inişlerle ve çıkışlarla doluydu. Aşırı mutluluğu da aşırı hüznü de yaşamıştı ve mutluluğu elde etmenin ne kadar zor olduğunu biliyordu.


Sonsuza kadar bu an içinde yaşayabilirse, ondan daha mutlu kimse olamazdı…


Ama Azure Yang Lordu da antik Büyük İmparatoriçe de bu günlerin sona ereceğini biliyordu.


Sözsüz bir anlaşmayla, günlerini birbirlerinin sıcaklığını hissederek ve birbirlerine sevgi ve şefkat göstererek geçirdiler.


Ama...eninde sonunda tüm bunlara bir son vermek zorundaydılar.


O ve antik Büyük İmparatoriçe, sıradan bir hayat sürmekten, saçları beyazlaşıncaya kadar birlikte yaşamaktan başka bir şey istemeden kulübeden ayrıldılar. Zira tüm bunlar bir sona ermeden bu isteklerini gerçekleştiremezlerdi. Azure Yang Lordu ayrılmadan önce bir metin bıraktı.


Sonunda, Azure Yang Lordu ve antik Büyük İmparatoriçe kırılmış mührü onarmak için el ele ebedi girdaba girdi.


Anılar burada sona erdi, zira ikisi de hiçbir zaman geri dönmedi…


Lin Xintong bununla beraber uyanmıştı. Bundan sonra ne olduğunu bilmiyordu. Azure Yang Lordu ve antik Büyük İmparatoriçe ebedi girdabın içindeki varlık tarafından öldürülmüş müydü...yoksa şeytanı mühürlemek için kendi hayatlarını mı kullanmışlardı...hiçbir fikri yoktu.


Antik Büyük İmparatoriçe ile Azure Yang Lordu’nun hayatlarını düşünürken içini hem büyük bir keder hem de neşe doldurdu.


Şimdi, o ve Yi Yun hem onların miraslarının hem de vasiyetlerinin varisi olmuşlardı.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44316 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr