Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

“Yarım yıldan fazla oldu. Bunca zamandır gelmelerini bekliyordum, acaba sınavlar sona mı erdi?”

Kıdemliler’in hepsi sabırsızlıkla bekledi. Bu kadar büyük bir risk aldıktan ve Tanrıların Mezarı’nın bu kadar yakınında bekledikten sonra, sonunda emeklerini almanın zamanı gelmişti.

Büyük İmparatoriçe Gizemli Bölgesinin fırsatları önemsiz bir meseleydi. Kendi gençlerinin Büyük İmparatoriçe’nin Mirasını almasını zaten beklemiyorlardı, ama mirasın küçük bir kısmını dahi elde edebilirlerse kendi aşiretlerine çok büyük bir fayda sağlayacaklardı.

Bu koşullar altında, herkes umutlarını yüksek tutuyordu. Sonuçta, gençleri gizemli bölgede bu kadar uzun süre kalmıştı. En iyi fırsatları elde edememiş olsalar bile sonuçları kötü olamazdı.

“Acaba Tian’er de çıkacak mı…”

Shen Tu Aşireti tarafında, geniş omuzlu biri gözlerini açarak gizemli bölgenin açılmasını bekledi.

O, Shen Tu Aşireti’nin Yüce Kıdemlisi, Shen Tu Jue’ydi.

Sınavlar için, Shen Tu Aşireti en olağanüstü gençlerini göndermişti. Shen Tu Nantian da onun aşiretinin son bin yılındaki en büyük dahisiydi, bu yüzden ona çok dikkat ediyordu ve ondan çok büyük beklentileri vardı.

Shen Tu Aşireti’nin Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesinden elde edecekleri, Shen Tu Nantian’a bağlıydı.

Shen Tu Jue’nin yanındaki Bin Elli Nine’nin yüzünde de memnun bir gülümseme vardı. Shen Tu Nantian, onun doğrudan torunuydu. Bu dünyada, pek çok kişi kendi çocuklarının dünyanın en iyisi olduğunu düşünürdü. Bin Elli Nine de aynıydı. Ayrıca, Shen Tu Nantian gerçekten de olağanüstüydü. Bin Elli Nine’ye göre, Tian Yuan Dünyası’nın genç neslinden hiç kimse Shen Tu Nantian’ı geçemezdi.

Bin Elli Nine dedi ki: “Bu sefer çıkacak olanlar, geride kalan son gençlerse, Tian’er kesinlikle dışarı çıkacaktır. Ama son değilse, Tian’er sınavların sonuna kadar içerde kalmaya devam edecektir. Tian’er’in yetenekleriyle, Büyük İmparatoriçe’nin mirasını elde edemese bile, giren yetişimciler arasında en iyilerden biri olacaktır.”

“Tian’er çıktığında, Shen Tu Aşiretimiz’in geleceği daha da parlak olacak. Diğerleri bizi kıskanamayacak bile!” Bin Elli Nine konuşurken, çevredeki diğer oluşumların Kıdemlileri’ne baktı. Gözlerindeki üstünlük kompleksini gizleyemedi.

Özellikle Lin Ailesi için... Lin Ailesi’nden kemiklerine kadar nefret ediyordu. Ve bu gizemli bölge seferinde, Shen Tu Nantian’ın Lin Ailesi gençlerini öldürtmeyi planladığını biliyordu. Daha önce öldürülen Lin Ping sadece başlangıçtı.

Bin Elli Nine’nin bakışlarını hisseden Aile Lideri Lin’in ifadesi çirkinleşti. Bakışlarında Yuan Qi çarpışıyordu sanki.

“Küçük piç Yi Yun’unkiyle birlikte öğrencilerinin cesetlerini toplamaya hazırlan.” Bin Elli Nine alayla gülümsedi. Aralarındaki anlaşmazlık böyle bir noktaya vardığına göre, Yuan Qi ses iletimini kullanmak sıkıntı olmazdı.

Bin Elli Nine’nin söylediği sözler, Aile Lideri Lin’in gözlerinin buz gibi olmasına neden oldu. “Lin Ailem’in Shen Tu Aşireti’ne karşılık veremeyeceğini düşünme sakın. Çizgiyi gerçekten aşarsanız, Shen Tu Aşireti’ni kan gölüne çeviririm!”

Aile Lideri Lin’in sözleri çok sertti. Buna zaten hazırlanmıştı. Son on aydır, Lin Xintong’un yanında Yi Yun için de sürekli endişeleniyordu.

Shen Tu Nantian, gizemli bölgede kesinlikle Yi Yun’u hedef alacaktı. Yetişim seviyesi sadece Yuan Tesisi’nde olan Yi Yun, Shen Tu Nantian’ı geç, Shen Tu Aşireti’nin diğer gençleri için bile sürekli tehlike altındaydı.

“Dikkat et. Son ana kadar her şey için dikkatli ol!”

Kıdemli Huowen ve Kıdemli Tianzhu seslerini iletti. Lin Ailesi, Tanrıların Mezarı’ndan uzak bir köşede bir yer kapmıştı. Shen Tu Aşireti’nden uzak duruyorlardı. İki taraf da birbirine karşı temkinli davranıyordu.

O anda, gizemli bölgenin girişindeki enerji dalgalanmaları daha yoğun bir hâle geldi. Bir ışık parlamasıyla birlikte aniden bir kişi dışarı çıkarıldı.

Mavi renkli bir gömlek giyiyordu. Sırtında Shen Tu Aşireti’nin sembolü vardı.

Bu, Shen Tu Aşireti’nin bir öğrencisiydi!

“Dışarı çıktı!”

Shen Tu Aşireti’nden yeşil gömlekli bir kıdemlinin gözleri parladı. Yuan Qi’sini dolaştırıp, kendini şiddetli su altı fırtınasına karşı koruyarak hazır tutmuştu. Shen Tu Aşireti öğrencisini yakalamaya hazırdı, ama tam hareket edecekken bir anda durdu. İfadesi buz kesti.

Yeşil gömlekli Kıdemli dışında, çevredeki diğer Kıdemliler de şok oldu. Görüşleri olağanüstüydü, bu yüzden figür ortaya çıktığı an onun görünüşünü görebilmişlerdi. Yırtılmış bir çuval gibi dışarı atılmıştı. Shen Tu Aşireti Kıdemlisi fırtınayı engellemiş olsa da deniz suyu hâlâ çalkantılıydı. Ancak, figürün suyun içinde en ufak bir hareketi ya da mücadelesi yoktu.

Ölmüş?

İnsanlar bunu hemen anladı. Dışarı çıkan kişi bir cesetti.

“Tianyue!”

Yeşil gömlekli Kıdemli, yaşam belirtisi olmayan cesedi tuttu. Tamamen afallamıştı!

Ölen kişinin adı, Shen Tu Tianyue’ydi. Shen Tu Aşireti’nin genç nesli arasında yeteneği oldukça yüksek kişilerden biriydi. Shen Tu Nantian kadar iyi olmasa da aşiretin yüce Kıdemlileri’nden birkaç kişinin favorisiydi. Bu gizemli bölge seferinde, onun olağanüstü şeyler başarması bekleniyordu. Hiçbir şey kazanamasa bile, gizemli bölgede de öldürülmemeliydi!

Umut verici bir genç ölmüştü…

Bu nasıl olabilirdi?

Yeşil gömlekli Kıdemli, bir anlığına bunu inkar etti. Bin Elli Nine’nin ifadesi çoktan çirkinleşmişti. Gülümsemesi kaybolmuştu. Sakin bir ses kullanarak konuştu: “Endişelenme. Gizemli bölge tehlikelerle dolu ve herkes bir insan. Tianyue’nin ölümü kaza sonucu olmuş olmalı. Shen Tu Aşiretimiz pek çok dahi gönderdi. Diğerleri çok iyi şeyler kazanmış olmalı. Tianyue bunu biliyorsa, huzur içinde ölmüştür!”

Bin Elli Nine başını salladı. Shen Tu Aşireti’nin bir yasa uygulayıcısı, Tianyue’nin cesedi için bir tabut kullandı. Ve o anda, gizemli bölge girişi bir kez daha parladı.

İkinci bir figür dışarı çıkarıldı!

Bu kişi de Shen Tu Aşireti elbisesi giyiyordu. Ortaya çıktığı an, Shen Tu Aşireti insanları gerildi. Hemen algılarını kullanarak solunumunu kontrol ettiler. Ve buldukları sonuç, ifadelerinde büyük bir değişime neden oldu.

Çıkarılan ikinci Shen Tu Aşireti genci de bir cesetti!

“Neler oluyor?”

Kalabalığın arasındaki Shen Tu Jue’nin gözleri alev aldı. Shen Tu Aşireti’nden iki kişinin art arda çıkması ve ikisinin de ceset olması, durumu olağanüstü yapıyordu.

“Bir bakayım!”

Shen Tu Jue’nin bedeni, bir parlamayla birlikte iki cesedin yanında göründü. Basit bir araştırmayla yüzü çarpıldı. “Ok yaraları!”

İkisi de ok ve yayla öldürülmüştü!

Yaralarında hâlâ Yuan Qi ve yasa dalgalanmaları vardı. Bu, kesinlikle gizemli bölgenin neden olduğu bir ölüm değildi, başka bir yetişimci tarafından öldürülmüş gibi görünüyorlardı!

Yay ve ok kullanan bir yetişimci…

Shen Tu Jue, hemen Shen Tu Aşireti gençlerini öldüren en olası kişiyi düşünmeye başladı. Bir sonuca varmadan önce gizemli bölgeden iki figür daha çıkarıldı. Bu ikisi de ölüydü!

Şimdiye kadar dışarı çıkarılanların biri bile hayatta değildi!

Bu sefer dışarı çıkarılanların biri Shen Tu Aşireti’ndendi, diğeri Li Ateşi Tarikatı’ndandı. Li Ateşi Tarikatı’ndan olan kişi, Dao Tohumu’nda olan bir elitti.

Li Ateşi Tarikatı’nın Kıdemlileri’nin de ifadeleri çirkinleşti. Bir Dao Tohumu dahisini yetiştirmek çok pahalı bir işti. Birini kaybetmek, Li Ateşi Tarikatı için ciddi bir kayıptı.

“Yarası yok… Nasıl ölmüş?”

Li Ateşi Tarikatı Kıdemlileri de bilgili insanlardı. Ama öğrencilerinin nasıl öldüğünü ilk anda anlayamadılar.

Bu Li Ateşi Tarikatı’nın Dao Tohumu’nda olan dahisi, Lin Xintong’un ellerinde ölmüştü. Lin Xintong’un kullandığı hamle, ‘Büyük İmparatoriçe’nin Bilgeliği’nden türetilmişti. Böyle derin bir yetiştirme tekniği de, Li Ateşi Tarikatı Kıdemlileri’ni fazlasıyla aşıyordu.

Lin Xintong onu bir kılıçla öldürmüş olsa da geriye bir kılıç yarası kalmamıştı. Yaşam alevlerini söndürmek için Saf Yin Yasaları’nı kullanmıştı!

Bunun ardından ardı ardına dört ceset çıktı. Bir sonraki çıkartılan kişi ise, Shen Tu Aşireti Kıdemlileri’ni resmen dondurdu. Bu ceset, ince ve soluk yüzlüydü. O, Shen Tu Aşireti’nde Shen Tu Nantian’dan hemen sonra gelen Shen Tu Ya’ydı!

“Ya bile mi ölmüş?”

Shen Tu Jue’nin kemikli yüzü vahşileşti.

Shen Tu Ya’nın yetenekleri tartışılmazdı. Ayrıca, öldürme konusunda kararlıydı ve yöntemleri zalimaneydi. Karşısındaki herkes ölürdü!

Bu noktada, birinin özellikle Shen Tu Aşireti’ni hedef almış olduğu kesinlik kazanmıştı!

Tüm Shen Tu Aşireti öğrencileri tek saldırıyla öldürülmüştü!

Shen Tu Ya dışında hepsinde ok yaraları vardı!

Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesine giren yetişimciler arasında, yay ve ok kullanan çok kişi yoktu. Shen Tu Jue’nin aklına sadece birkaç kişi geliyordu.

Cesetlerdeki yasa dalgalanmalarına gelince…

Shen Tu Jue dikkatle incelerken yüzündeki kırışıklıklar daha belirgin hâle geldi.

Savaşçılar öldürüldüğünde, yaralarının etrafında yasa enerjileri kalırdı. Kısa sürede dağılmazlardı. Yasalarda çok başarılı olanlar, katilin yasalarını tanıyabilirlerdi. Bu yasa enerjilerinden, katilin yasalardaki anlayışını bile çıkarabilirlerdi. Böylece gerçek katili bulabilirlerdi.

Ama Shen Tu Jue, bu cesetleri dikkatle incelerken ilk anda bunu anlayamadı.

Bu yaraları oluşturan kişi, yasalar hakkında korkunç bir anlayışa sahipti. Sadece tek saldırıyla, Dantianları’nın ve organlarının bu yasa enerjileri tarafından istila edilmesini sağlamıştı. Meridyenlerinin ve akupunktur noktalarının yok olmasına neden olmuştu! Shen Tu Jue, bunun hangi yöntemle yapıldığını anlayamadı.

“Çok güçlü!”

Diğer oluşumların Kıdemlileri de uzaktan cesetleri araştırdı. Ölüler kendi oluşumlarından olmadığından sadece şaşkınlıkla izliyorlardı. Hatta bazılarının yüzlerinde alaycı ifadeler vardı.

“Bu katil kesinlikle çok güçlü. Kanaatimce, katilin gücü bir gencin seviyesini aşıyor. Bu kişiler büyük ihtimalle aynı anda öldürüldü. Ze Ze! Ölüm darbelerine direnmelerinin hiçbir yolu yokmuş. Güç farkı çok büyük.”

Birçok insan alaycı bir şekilde birbiriyle tartışıyordu. Shen Tu Jue bunları duyduğunda, her an patlayabilecekmiş gibi görünen şiddetli bir volkan gibiydi!