True Martial World - Bölüm 529: Düşen Yıldız Işıkları

---

 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 

“Çatırt!”

Shen Tu Nantian’ın kılıcı savrulurken gök gürledi. Bu, anlayış kazandığı nihai kılıç hareketiydi: Göklerin Cezalandırıcı Kılıcı!

Kılıcı hızla aşağı doğru savurduğunda, Yi Yun’un önünde sonsuz bir yıldırım denizi ortaya çıktı!

Kan kırmızısı ilahi yıldırım cehennemden bir kan havuzuna benziyordu. Her şeyi yuttu!

Yi Yun sakin kaldı. Aklında, geçmişe ait her türlü görüntü ortaya çıktı. Saf Yang Kılıç Sarayı Sahibi’nin dünyayı kesen saldırısının görüntüsü ve Azure Yang Lordu’nun rahat ve engelsiz kılıç saldırısının görüntüsü…

Her şey, Yi Yun’un kılıcında toplandı!

Bu antik kırık kılıç, antik zamanlarda yoktan ortaya çıkan kör edici bir kılıç hüzmesiyle birlikte, uzay-zamanda bir boşluk açıyor gibi göründü!

Swish!

Yi Yun’un kılıç hüzmesi, yıldırım denizine doğru savruldu!

O anda, Yi Yun’un Yuan Qi’si tamamen tükendi. Shen Tu Nantian’la yaptığı bu savaşta, ardı ardına üç kez tüm gücüyle saldırmak için yaşam gücünü kullanmıştı zaten!

Yıldırım baskıcıydı ama Kılıç Qi’si önlenemezdi.

Kırık kılıç doğrudan Shen Tu Nantian’ın göbeğini delip geçmişti!

O anda, saklanan zehirli bir yılan gibi olan Shen Tu Ya kalabalığın içinden aniden kükredi. Boyutlar arası yüzüğünden beyaz bir kemik sabresi çıkardı ve ileri sıçradı!

“Saldırın!”

Shen Tu Ya’da dahil altı Dao Tohumu Âlemi savaşçısı saldırdı!

Her şeyi planlamışlar ve Yi Yun tüm gücüyle saldırdıktan sonra saldırmayı seçmişlerdi!

Şiddetli Kılıç Qi’si tarafından kaplanan Yi Yun, bir kez sinsi saldırıdan zarar gördüğü takdirde, kendi Kılıç Qi’sinden bile geri tepme alabilirdi. Hatta kendi Kılıç Qi’si tarafından parçalara ayrılabilirdi!

Shen Tu Ya’nın saldırmak için seçtiği zaman fazlasıyla uygundu ve kötücüldü.

Karışık yasalar sağanak gibi onun üzerine inerken tüm renklerde Yuan Qi’ler görüşü kapattı!

Çok uzakta olmayan Lin Xiaodie, Lin Fengyue ve diğerleri endişe içinde çığlık attı. Birden çok Dao Tohumu Âlemi savaşçısının kombine saldırılarına kim dayanabilirdi ki?

Yi Yun’un Shen Tu Nantian’la savaşıyor olduğu ve hiç gücü kalmadığı gerçeği göz ardı edilse ve bu saldırıya hazırlıklı olduğu kabul edilse bile buna dayanamayabilirdi!

Hayatı pamuk ipliğine bağlıydı!

Ve o anda, Yi Yun’un yanında durarak beklemekte olan Lin Xintong hamlesini yaptı!

Yi Yun ile Shen Tu Nantian savaşmaya başladığından beri, savaşları ne kadar şiddetli olursa olsun orada hareketsiz ve konuşmadan durmuştu. Şimdi, sonunda hamlesini yapmıştı!

Lin Xintong uçtu. Beyaz elbisesi ve dağılan siyah saçlarıyla Cennet’ten yeryüzüne inmiş bir periye benziyordu.

Kılıcını savurdu ve Cennet’ten yıldızlarla dolu bir galaksi düştü. Tüm yıldız ışıkları Lin Xintong’un kılıcına toplandı.

Donmuş Qi’nin patlamasıyla birlikte, merkezde Lin Xintong olmak üzere sonsuz kar ve buz her yöne yayıldı.

Siyah taş meydan dondu. Siyah taşın üzerinde çabucak donmuş bir nilüfer açtı. Saldırmak için hareket etmeyen tüm yetişimciler Donmuş Qi tarafından saldırıya uğramaktan korkarak geri çekildi.

Sadece Kılıç Qi’sinin ardıl rüzgarı bile bu kadar güçlüydü. Sadece güçlü olmakla kalmıyordu üstelik, Kılıç Qi’si, Lin Xintong’un anlayışını da içeriyordu. Zemini kaplayan kar, dünyevi yasalarla karıştı!

Lin Xintong’un saldırısı, dünya üzerinde kalan tek şeymiş gibi görünüyordu. Doğrudan Shen Tu Ya’yı delmek üzere hamle yaptı!

“Ha?”

Lin Xintong’un hareketini görünce, Shen Tu Ya’nın gözlerinde zalim bir parıltı ortaya çıktı.

Bu kadın ölümünü arıyor!

Lin Xintong’u unutmamıştı elbette, ama Dao Tohumu’nda olan altı savaşçının ortaklaşa saldırısıyla herkesi yenebileceğine inanıyordu!

“Sana ölümü bahşedeceğim!”

Shen Tu Ya yüksek sesle bağırdı. Arkasında, üç başlı bir cehennem tazısının hayalî görüntüsü ortaya çıktı. Bu, Shen Tu Ya’nın ‘Görünüş Totemi’ydi!

Efsanelere göre, üç başlı cehennem tazıları Cehennem’in Kapıları’nı korurdu. Şeytani ve kana susamış olmalarının yanında çok da güçlülerdi.

Üç başlı cehennem tazısının desteğiyle birlikte, Shen Tu Ya’nın sabre hüzmesinden engin bir kan denizi yayıldı. Bu sabre hüzmesi ve ‘Görünüş Totemi’ yenilmez görünüyordu.

Ama kan kırmızısı sabre hüzmesi ortaya çıktığı an, gökyüzünden buz mavisi bir galaksi dalı düştü. Bir şelale gibi onu sardı.

Aşırı soğuk Yin, imha… Boşluk… Sessizlik…

Üç başlı cehennem tazısı, buz mavisi galaksi koluyla örtüldü. Ümitsiz bir çığlık atarken bedeni bir anda dondu. Shen Tu Ya’nın sabre hüzmesine gelince, buz denizine çarptı ve bir anda Donmuş Qi tarafından donduruldu. Kan dondu ve kırmızı buz kristallerine dönüştü.

Buz derisini kaplamaya başlarken canlılığı da hızla tükeniyordu. Shen Tu Ya’nın yüz ifadesi değişti.

Ne?

Onu tüketen şey, basit bir Donmuş Qi değildi. Bu Donmuş Qi sadece soğuk değildi, yaşam gücü de yiyordu!

Yaşam alevleri çabucak zayıfladı ve söndü. Canlılığı da hızla tükeniyordu. Sanki zaman yüzlerce kat hızlanmıştı. Kendisinin hızla yaşlandığını çıplak gözle bile görebiliyordu.

“Ne tür bir kılıç saldırısı bu?”

Shen Tu Ya bağırmak istiyordu ama sessizliğin gücü tarafından sesi bile yeniyordu. Ses dalgaları oluştuğu an sessizliğin içinde kayboluyor, hiçliğe dönüşüyordu.

Buz mavisi denizle birlikte sessiz dünya sadece Shen Tu Ya’yı örtmekle kalmadı, arkasındaki beş yetişimciyi de örttü.

Bedenleri tamamen buz kristallerine dönüşmüştü. Saldırıları ise, yıldızlarla dolu kılıç saldırısına daldıkları an yok olmuştu zaten.

“Ka Ka Ka!”

Shen Tu Ya’nın ifadesi dondu. Tamamen buz tabakası ile kaplanmıştı. Bedeni tamamen donmuştu.

Solgun ve çarpılmış yüzü ve zayıf ama hafif kısa bedeni sonsuza dek buzun içine mühürlenmişti!

Üç başlı cehennem tazısı sefil bir çığlık atarak kayboldu. Lin Xintong, donmuş Shen Tu Ya’nın önünde ilahi bir tanrıça gibi görünüyordu.

“Cha!”

Bir kılıç hüzmesi parladı, ama kimse kılıcın saplandığı yeri göremedi. Hiç kan dökülmedi, ama bu saldırıdan sonra Shen Tu Ya’nın gözleri hızla canlılıklarını yitirdi. Hayatı alınmış ve Dantianı yok edilmişti.

Öldü mü?

Siyah taş meydanın etrafında bulunan yetişimciler bu sahneyi gördükten sonra göz bebekleri daraldı. Dehşete düşmüştüler!

İki saldırı! Sadece iki saldırı kullanmıştı!

Bir tanesi onları buzun içine mühürlemek için, diğeri onları yok etmek için!

Yetişim seviyesi Dao Tohumu’nun orta seviyelerinde olan Shen Tu Ya, yetişim seviyesi onunla aynı olan Lin Xintong tarafından bir anda öldürülmüştü!

Bunun etkisi de, kalplerinde çok büyük bir yer tutuyordu. Lin Xintong’un gücü o kadar korkunçtu ki, onları umutsuzluğa sürüklemişti!

Sadece Shen Tu Ya değil, arkasındaki beş Dao Tohumu savaşçısı da Dokuz Cehennem’in Donmuş Qi’si tarafından yakalanmıştı!

Kılıç hüzmeleri ve yasaları, Saf Yin Yasaları’nın önünde yok olmuştu. Hiçbir şey başaramamıştılar.

Lin Xintong’un ifadesi soğuktu. Beş Dao Tohumu savaşçısına doğru uçarken kılıcını savurdu.

“Bekle… Bekle…”

Dao Tohumu’ndaki savaşçıların yüzleri, korkudan kül rengine döndü. Gelecekleri ne kadar parlak, hayatları ne kadar değerli olursa olsun bir an içinde her şey toza dönüşecekti. Kalplerinde korku anlaşılabilirdi!

“Saldırma. Söyleyecek bir şeyim var…”

 

Birisi bağırdı, ama Lin Xintong’un kılıcı acımasızca indi!

Lin Xintong ellerini nadiren kana bulardı, ama hiçbir zaman bir iyilik meleği olmamıştı. O anda, bir şeyler elde etmeyi umarak Yi Yun’a karşı sinsi bir saldırı yapmayı deneyen bu insanlara karşı söyleyecek tek bir sözü vardı: Ölün!

“Seninle savaşacağım!”

Lin Xintong’un onlara acımayacağını fark edince, bir savaşçı kükreyerek sabresini Lin Xintong’a savurdu. Ama Lin Xintong’un bedeni bir duman gibi bir anda önüne gelirken sabresi boşluğu kesti.

Bedeni aniden dondu. Bedeni bir kılıç tarafından kesildi ama bir yara bile kalmadı. Tek bir damla kan bile akmadı. Duman boyunca mekik dokuyan bir güvercin gibiydi.

Ve habersiz gelen ikinci saldırı, yetişimcinin gözlerindeki ışığın kaybolmasına neden olmuştu…