Bölüm 477: Tanrıların Mezarı'ndaki Garip Değişim

avatar
8806 26

True Martial World - Bölüm 477: Tanrıların Mezarı'ndaki Garip Değişim


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


Shen Tu Nantian kendine özgü alana hapsedildiğinden beri bir gün ve bir gece olmuştu ama hâlâ meditasyona devam ediyordu.


Yetişim yapmak, acele edilmemesi gereken bir şeydi. Bir eşsiz Büyük İmparator olmak için sadece olağanüstü yetenek ve kader yetmiyor, bunların yanında sarsılmaz bir zihniyet de gerekiyordu.


Antik çağdan kalma eşsiz bir dövüş sanatları eserini okumadan önce güzel bir banyo ve iyi bir tütsü gerekirdi. Bunlar dandik bir ritüelden ziyade zihinsel durumu en iyi hâle getirmek için lazımdı.


Shen Tu Nantian da şu an bunu yapıyordu.


Shen Tu Nantian en iyi hâline ulaşınca gözlerini açtı ve dokunuşuyla siyah düzen diski havalanıp dönmeye başladı.


İçine enerji aktarmasıyla birlikte görüntüler tekrar oynamaya başladı.


Devasa Roc ortaya çıktı ve ardından savaş atına binen siyah zırhlı savaşçı kargısıyla onu deldi!


Kargı ortaya çıktığında Shen Tu Nantian’ın göz bebekleri daraldı. Görünmez bir el kalbini sıkıştırıyormuş gibi hissetti. Kan akışı durmuştu sanki!


“Dayanmalıyım, buna dayanmak zorundayım!” diyerek kendini telkin etti.


Alnından terler damlarken hem ellerini hem de dişlerini sıktı. Tırnaklarının avucunu delmesi yüzünden ellerinden kanlar akmaya başladı.


Sadece düzen diskini izlemek bile gizemli bölgenin cesaret testi olabilirdi.


Shen Tu Nantian eşsiz Büyük İmparator olmak istiyordu. Bu arzusunu gerçekleştirebilmek içinse çok büyük bir cesarete ihtiyacı vardı.


Bu düzen diskinde ortaya çıkan şeyler sadece illüzyonlar ve hayalî görüntülerdi; buna bile mi dayanamayacaktı?


“Ah!”


Shen Tu Nantian göğe bakarken haykırdı. Yuan Qi’si yükselmiş, boynundaki kan damarları çıkıntı yapmaya başlamıştı. Gözleri kargı hüzmesi tarafından yaralanmıştı ve gözlerinin köşelerinden kan sızıyordu!


Ama kargı, denizi ve havayı ikiye ayırıp devasa Roc’un bedenini deldiğinde bu inanılmaz baskıya daha fazla dayanamadı ve ağız dolusu kan kustu.


“Peng!”


Shen Tu Nantian’ın bedeni geriye doğru uçtu ve sertçe duvara çarptı.


Yüzü kağıt gibi solgunken ağzının köşesinden kan sızıyordu.


Bu otuz saniye içinde çok şiddetli bir savaşa girmiş gibiydi. Yuan Qi’sini çokça harcamasının yanında ciddi bir şekilde yaralanmıştı da.


Bunlara rağmen düzen diskinde olup biten hiçbir şeyi açıkça görememişti.


Net olarak göremediğine göre, içgörü kazanması da söz konusu değildi.


Shen Tu Nantian derin bir nefes aldı ve nefesini düzenlemeye başlarken boyutlar arası yüzüğünden bir kalıntı çıkardı.


Arzu varsa bir yol da vardır! Dövüş sanatları yolu, bir çıkmaza girildiğinde yeni bir yol açmaktır!


Bu süreçte elbet sayısız zorluk, tehlike ve tahdit olacaktır. Sadece gördüğü engelleri yolundan çeken ve korkusuzca yoluna devam eden biri başarıya ulaşabilir.


Bu da büyük bir sebat, eşsiz bir yetenek ve şans gerektirir. Aksi hâlde dünyada milyarlarca savaşçı varken, kadim zamanlardan beri bir elin parmaklarından daha fazla eşsiz Büyük İmparator’un ortaya çıkmış olması gerekmez miydi?


Shen Tu Nantian kendini düşündü ve zihnini sakinleştirdi.


“Dövüş sanatlarının zirvesine çıkacağım! Bu zorluk ne ki!”


Shen Tu Nantian’ın yaraları kısmen iyileştikten sonra düzen diskini tekrar eline aldı.



Günler birer birer geçerken birçok büyük oluşumun insanları gizemli bölgenin dışında, azgın deniz akıntısının içinde beklemeye devam ediyordu.


Hazine aramak için gizemli bölgeye giren Kıdemliler, onlarca gün önce dışarı çıkmıştı bile.


Gizemli bölge testlerinin on gün-bir ay kadar süreceğini düşünmüşlerdi ama iki ay geçmişti bile. Yine de en çok beklenti içinde oldukları gençlerden hâlâ bir haber yoktu.


Bu da, tüm aşiretlerin Kıdemlileri’ni endişelendiriyordu.


“Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesinin ikinci sınavı, yetişim hızı testidir. Ne kadar süreliğine yetişim yapacaklarını kim bilir…”


Aile Lideri Lin gizemli bölge girişine bakarken kendini rahat hissetmiyordu.


Daha önce, Lin Yu ve diğerleri elendiklerinde ikinci sınavdan bahsetmişlerdi. Bu bir yetişim sınavıydı.


Savaşçılar yetişim yaparken bir yıl kısa, üç-beş yıl da uzun kabul edilirdi.


Bu süre zarfında beklemek zorundaydılar. Aksi hâlde gençler dışarı çıktığında onları hemen kurtaramazsalar Tanrıların Mezarı tarafından parçalanabilirlerdi.


Devasa girdap, büyük aşiretlerin Kıdemlileri’nin bile dayanmakta zorlandığı bir şeydi.


On gün önemli olmasa da, iki ay boyunca girdabın güçlü etkilerine direnmiş olmaları onlar için de bir dayanıklılık ve sabır testiydi.


Bazıları baskıya dayanmalarına yardımcı olması için deniz yatağının üzerine düzenler kurmuştu hatta.


Bazıları da Tanrıların Mezarı’nın gücüne direnerek yetişim yapabileceklerini düşünüyor ve bunun için bu zorluğa katlanıyordu. Girdabın basıncını kendi Yuan Qi’lerini sağlamlaştırmak için kullanıyorlardı.


Bununla birlikte dayanıklılıkları yavaş yavaş azalıyordu. Bunun sebebi de girdabın gücünün zaman geçtikçe artması, daha korkunç bir yer hâlinde gelmesiydi.


Her aşiretten Yüce Kıdemliler baskıya dayanmaları için kurulan düzene beraberce güçlerini aktarıyorlardı.


İki buçuk ay geçmişti. Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesinin testlerinin bitimine daha çok varmış gibi görünüyordu. Bu da Kıdemlileri endişelendiriyordu.


Gidişata bakılırsa, Tanrıların Mezarı’nın gücü iki-üç ay içinde o kadar artacaktı ki, Yüce Kıdemliler bile ona daha fazla dayanamayacaktı.


Öyle olursa da sınava katılan gençlerin dışarı çıkmalarını beklemeden oradan ayrılmak zorunda kalacaklardı.


Durum böyle olursa, gizemli bölgeden dışarı çıkartılan gençlerin sonu Tanrıların Mezarı’na çekilip küçük parçalara ayrılmak olacaktı!


Gizemli bölgenin içindekiler, her oluşumun en iyi elitleriydi. Onların kaybı, oluşumlarına çok büyük bir zarar verecekti.


Bazı oluşumlar buraya geldikleri ve bu uğraşa katlandıkları için pişman olmaya başlamıştı bile. Böyle olacağını önceden bilmiş olsaydılar gençlerini gizemli bölgeye girmeleri için kesinlikle buraya getirmezlerdi.


Birkaç gün daha geçti. Her gün çeşitli oluşumlardan Kıdemliler gizemli bölgenin girişinin önüne geliyor ve endişeyle gençlerin dışarı çıkmasını bekliyordu.


Artık gençlerinin olağanüstü performanslar sergilemeleriyle ilgilenmiyorlar, sadece onların bir an evvel elenip dışarı çıkmalarını bekliyorlardı.


Li Ateşi Tarikatı kampından genç görünen bir dış tarikat Kıdemlisi, Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesinin girişinde, Gongsun Hong’un dışarı çıkmasını bekliyordu. O, Gongsun Hong’un amcasıydı. Ailesi böylesine yetenekli bir genç üretmişken Gongsun Hong’un yok yere ölmesini kabullenemezdi.


Endişe içinde bekliyorken kazara Tanrıların Mezarı’ndaki devasa siyah girdaba baktı. Ama baktığı anda yıldırım çarpmışa döndü. Tamamen afallamıştı!


Ne...Neler oluyor?


Aklı başından gitmiş genç Kıdemli hayatı boyunca unutamayacağı bir sahne gördü!


Uzaktaki karanlık Tanrıların Mezarı, yarı yarıya deniz tabanına gömülmüştü. Açıkta kalan kısım devasa bir yarım küreydi. Ama siyah girdabın yerinde bir kara delik vardı.


Bununla birlikte, uzaktaki karanlık ve on binlerce mil çaplık devasa yarım kürenin üzerinde...devasa girdabın içinde devasa bir göz ortaya çıkmıştı!


Ya da on binlerce millik siyah girdabın kendisinin bir göze dönüştüğü söylenebilirdi!


Bu bir hayvanın gözü gibiydi. Göz, iğne şeklinde dikey bir göz bebeğine sahipti ve kehribar rengindeydi. Bu gözü gördüğünde, genç Kıdemli’nin kalbi bir anlığına duraksamıştı. Ruhu donmuş gibi…


Düşünme kabiliyetini tamamen kaybetmişti. Tüm siyah girdabı bir göz mü doldurdu?


Bu...ne demek?

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr