Bölüm 417: Hazineleri Veren Adam, Shen Tu Nantian

avatar
9665 30

True Martial World - Bölüm 417: Hazineleri Veren Adam, Shen Tu Nantian


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


“Büyük anne!”


Shen Tu Nantian, aceleyle Bin Elli Nine’ye yardıma koştu. Olayların bu ani değişimi, onun kontrolünü aşmıştı. Aile Lideri Lin’in öldürme niyetiyle dolu olduğunu gören Shen Tu Nantian, derin bir korku hissetti.


Aile Lideri’nin, kendisi de dahil tüm Shen Tu Aşireti üyelerini yok edeceğinden şüphelendi!


Bin Elli Nine, yaşlı yüzünde acı bir gülümsemeyle ayağa kalkmaya uğraştı. On bin yıl önce, bir kez Aile Lideri Lin ile antrenman dövüşü yapmıştı. O zamandan beri Aile Lideri’nin dengi değildi, hatta aralarındaki fark, daha da büyümüştü. Dahası, Lin Ailesi Kıdemlileri’nin birlikte saldırısından dolayı meridyenleri hasar görmüştü!


Shen Tu Aşireti’nin Kıdemlileri ise, Bin Elli Nine’ye yardım etmeye cesaret edemiyordu. Hepsi aptallaşmıştı, zira Büyük İmparatoriçe kalıntısının büyük kusurunu hiç bilmiyorlardı.


Mesele bu kadar büyümüşken bağışlanma olasılıkları yoktu.


Ateş Gözlü Kurt’un bedeni patlasaydı, onun Büyük İmparatoriçe kalıntısının güçlü enerjisine dayanamayacak kadar zayıf olduğunu söyleyebilirlerdi. Ama yaşlanarak ölmesinin ve cesedinin çürümesinin hiçbir açıklaması yoktu. Sadece şeytani enerjiler böyle sonuçlar doğururlardı.


Shen Tu Aşireti Kıdemlileri’nin hepsi, suçlanmaktan dolayı endişeliydi.


Burası Lin Ailesi’nin bölgesiydi ve Aile Lideri’nin hepsini birden öldürmesi zor değildi.


Sonuç da, Lin Ailesi ile Shen Tu Aşireti arasındaki ilişkinin tamamen bitmesi olacaktı. Savaş bile çıkabilirdi.


Shen Tu Aşireti Kıdemlileri’nin çoğu kendilerini aklamanın ve bu durumdan kurtulmanın yolunu düşünüyordu ama o sırada Shen Tu Nantian ilk konuşan kişi oldu. “Aile Lideri Lin! Bu genç, büyük İmparatoriçe kalıntısının böyle bir kusuru olduğunu bilmiyordu. Böyle olacağını bilmiyordum. Bu gencin bununla hiçbir ilgisi yok!”


Shen Tu Nantian’ın sözlerini duyunca, Lin Xintong kaşlarını çattı. Bu adam çok utanmazdı!


Aile Lideri Lin, ejder kafası bastonuna tutunarak Shen Tu Nantian’a doğru yürüdü.


Shen Tu Nantian nefesini tuttu. Tam konuşmasına devam etmek üzereydi ki, Aile Lideri Lin aniden kolunu savurdu ve kırışıklarla dolu avucu yıldırım gibi çarptı.


“Pa!”


Açık bir tokat sesiyle birlikte, Aile Lideri, Shen Tu Nantian’ın yüzünün sağ tarafına şamarı yapıştırdı.


Bu tokatla, Shen Tu Nantian’ın yüzü tamamen çarpıldı. Sertçe yere yapışmadan önce havada en az on tur dönerken ağzından da ondan fazla diş uçtu.


“Ah...ah, ah…”


Shen Tu Nantian kıvranırken yüzünü tuttu. Yüzü kanla kaplıyken, o yakışıklı bakışlarını ve yüce davranışlarını sergileyemiyordu.


Aile Lideri Lin’in tokadı, ruhundaki yarayı tekrar açmıştı. Yi Yun’un işkencesinden sonra zaten titrek bir mum gibi olan Shen Tu Nantian, bu büyük darbeyle, kafasına ağır bir balyozla tekrar tekrar vuruluyormuş gibi hissetti. Beyninde dayanılmaz bir acı hissediyordu!


Shen Tu Nantian başını kaldırdı. Burun deliklerinden ve kulaklarından kan geliyordu. Aile Lideri Lin’in öldürme niyeti dolu ifadesi, ona öleceğini düşündürüyordu.


Son on bin yıldır Lin Ailesi’nin iç işleriyle sorumlu olan bu kadın cana yakın görünüyor olabilirdi ama öfkelendiğinde çok korkutucu oluyordu!


“Dong!”


Aile Lideri’nin ejder kafası bastonu yere çarptı ve büyük bir ses çıktı. Semavi Yapı Çamuru’ndan yapılma tuğlalar, onun vuruşuyla birlikte toza dönüştü!


“Üç yaşında bir çocuk muyum ben? Sen yabani ihtirasları olan bir çakalsın. Xintong’a karşı arzun da hiç saf değildi. Yaşlılık gözlerimi köreltti ve  neredeyse beni kandırıyordun! Genç Arkadaşım Yun olmasaydı korkunç bir hata yapmış olacaktım! Öldükten sonra Lin Ailesi Ataları’na bakacak yüz bulamayacaktım.”


Aile Lideri Lin, çok uzun zamandır yüksek bir konumdaydı ve bu sebeple öfkesi, baskısı ve öldürme niyeti, Shen Tu Nantian’ın yaralı ruhuyla baş edemeyeceği şeylerdi.


“Büyük İmparatoriçe antik tarifini teslim et! Gizemli bölgenin yerini ve sırlarını söyle!”


Aile Lideri’nin baskıcı aurası altında, Shen Tu Nantian nefes almakta zorlandı. O sırada, Bin Elli Nine yapmacık bir gülümseme sergileyerek konuştu. “Söylesek ne olur ki? Bu, sadece bir ruh sözleşmesi. Söylemezsek bizi bekleyen ölüm olur, söylersek gitmemize izin verecek misin sanki?”


Bin Elli Nine umutsuzluğun eşiğindeydi. Aile Lideri’ne kaybetmiş olsaydı bu kadar koymazdı ama bir ergene kaybetmişti.


Bunu kabul edemiyordu!


Bin Elli Nine, Yi Yun’a nefretle baktı.


Bugün olanların hepsi o küçük piç yüzündendi. Shen Tu Nantian’ın kazanmayı beklediği faydalar, büyük bir felakete dönüşmüştü!


“Bunu söylemeseniz de başkaları söyleyecektir. Ölmek istemeyenler sadece siz değilsiniz.”


Aile Lideri konuşurken Shen Tu Nantian’a baktı. Büyük İmparatoriçe gizemli bölgesinin yerini öğrenmek istediği için Shen Tu Nantian’ı öldürmemişti.


Aklından çeşit çeşit düşünce geçerken Shen Tu Nantian’ın ağzı büküldü. İçinde bulundukları durum en kötüsüydü.


Gizemli bölgenin nerede olduğunu söylese bile hayatta kalma ihtimali zayıftı. Tek yol, gizemli bölgenin yerini söylemesi karşılığında Lin Ailesi’ni canlı terk etmesi için bir başka ruh sözleşmesi imzalamaktı.


Shen Tu Nantian her zaman düzgün bir hayat sürmüştü. Hayatı için tehdit oluşturan bir olayla nasıl karşılaşabilirdi ki? Lin Ailesi’ne yapmış olduğu bu seyahat, hayatının en büyük fırsatı olmuştu. Bir güzellik, birinci sınıf bir yetiştirme tekniği ve her şey onun olacaktı ama sonunda bu hayaller bir kabusa dönmüştü!


Shen Tu Nantian fiziksel ve ruhani acıya dayanmaya çalışırken ve ölüm tehlikesiyle yüz yüzeyken, Yi Yun başını kaldırıp göğe baktı.


Gökyüzünde, dünyanın dört bir yanından toplanıp devasa bir bulut oluşturan Yer ve Gök Yuan Qi’si vardı.


Bu bulut, beş kilometreden daha genişti. Çevresi altın rengiyken, merkezinde her türlü renk vardı. Çok güzeldi!


Yi Yun, bulutta son derece saf bir Yang Qi olduğunu hissediyordu. Bu bulutun, Büyük İmparator kalıntısı patladıktan sonra saçılan Saf Yang Qi’den oluştuğunu biliyordu.


Büyük İmparatoriçe kalıntısı, Saf Yang temelli bir ilkel gerçek ruh kemiğinin yaşam özündendi. Ve başka paha biçilemez hazinelerle birlikte arıtılmış ilahi bir Saf Yang nesneydi.


Büyük İmparatoriçe tarifini yazan antik Metruk Gök Ustası, Büyük İmparatoriçe’nin bedenine Saf Yang Qi ekleyerek Yin-Yang dengesi sağlayarak onun meridyenlerini iyileştirebileceğini farz etmişti.


Ama böylesine güçlü ve saf bir Yang Qi içeren bir kalıntı arıtmak çok zordu. Saf Yang, yoğunluk sınırı aşıldığında patlardı.


Bu nedenle de antik Metruk Gök Ustası, kalıntının enerji yapısını dengelemek için aşırı bir Yin ve şeytani enerji eklemişti. Şimdi, Yin ve şeytani enerji Yi Yun tarafından çıkarıldığında, Saf Yang enerji patlamıştı. Ama ortadan kaybolmamıştı. Gökyüzünde toplanmış ve devasa, rengarenk bir Yuan Qi bulutu oluşturmuştu.


Birkaç saat içinde Yuan Qi bulutu dağılacaktı, ama o zamana kadar, burası Saf Yang temelli yetiştirme tekniklerine çalışmak için kullanılabilecek çok iyi bir çalışma yeri olacaktı.


Ancak, en güçlü Saf Yang temelli savaşçı bile, birkaç saat içinde oldukça kısıtlı miktarda Saf Yang enerji alabilirdi. Devede kulak sadece!


Ama Yi Yun farklıydı. Mor Kristal’i kullanarak bu Saf Yang Qi’yi emebilir ve kimse fark etmeden onu Mor Kristal’in içine depolayabilirdi.


Bu Yuan Qi bulutu, Yi Yun için büyük bir hazine gibiydi!


Yi Yun bunu düşününce çok heyecanlandı.


Mor Kristal, geride iz bırakmadan enerjiyi emebilirdi. İnsanlar birkaç saat içinde Saf Yang Qi’nin dağıldığını düşünürdü. Kimse onun Mor Kristal tarafından emilmiş olduğunu bilmezdi.


Yi Yun vakit kaybetmeden planını hayata geçirmeye başladı. Mor Kristal’i kontrol etti ve gökyüzündeki Saf Yang Qi’yi kendine doğru çekmeye başladı.


Saf Yang Qi, son derece temiz ve saftı. Yi Yun, hiç bu kalitede bir enerjiyle temasa geçmemişti.


Üstelik, bu enerji düşündüğü kadar düzensiz değildi. Antik tarifi hazırlamış olan antik Metruk Gök Ustası, Saf Yang Qi’yi kolayca özümsenebilecek kadar yumuşak bir hâle dönüştürmek için bazı yöntemler kullanmıştı.


Sonuçta antik zamanlarda, kendi meridyenlerini iyileştirmiş olan eşsiz Büyük İmparatoriçe hâlâ gençti. Yetişim seviyesi, Yin Meridyenleri’nden ötürü kısıtlıydı ve bu sebepten karmaşa içindeki Saf Yang enerjiye dayanamayacak durumdaydı!


“Whew Whew Whew Whew!”


Yi Yun’un görüşünde, sayısız renkli ışık noktası ona doğru akıyordu. Ama Yi Yun dışında, hiç kimse bunu göremiyordu.


Yi Yun, vücudu bir süngermiş gibi hissetti ve açgözlülükle özümsediği bu ışık noktaları da en tatlı kaynak suyuydu.


Gittikçe daha fazla ışık noktası yoğunlaştı. Enerji görüşünde, kendi bedeni rengarenk ışıklar yayan bir Güneş’e dönüşmüştü!


Yi Yun kendini aşırı canlanmış hissetti. Sıcacık enerji, Yi Yun’un bedenini baştan ayağa temizledi. Enerji, iliklerine, meridyenlerine ve organlarına girdi.


Yi Yun tarifsiz bir rahatlık hissetti. Bu duygu da, tüm bedeni havalanmış da süzülüyormuş gibi hissettirdi.


Saf Yang banyosu yaparken, Saf Yang enerjinin bedenindeki tüm hücrelere girip çıktığını hissetti.


Hücreleri, kendi yaşamlarına sahiplermiş gibi gittikçe daha faal olmaya başladı. Hücrelerinin yapıları, belli doğa yasalarını takip ederek daha da mükemmelleşti.


Hücrelerindeki değişim, Yi Yun’un bedeninde hoş bir değişim olduğunu hissetmesine neden oldu.


Olabilir mi…


Yi Yun aniden Saf Yang Beden’inin evrim geçirmiş olabileceğini fark etti!


Yi Yun, Saf Yang Ruhu’nu ilk elde ettiğinde, bedeni Saf Yang Beden’in en düşük seviyesi olmuştu. Şimdi ise, daha yüksek bir seviyeye çıkıyordu. Mükemmel Saf Yang Beden olmasa da, ona yaklaşıyordu!


Bunu düşününce ruh hâli fazlasıyla huzurlu oldu.


Shen Tu Nantian, hazineler veren bir adamdı!


Shen Tu Nantian ona hazineler vermeye geldiği zaman, Shen Tu Nantian’ı kandırıp çok zor bir duruma düşürmesi çok korkunçtu…


Yi Yun çenesini okşarken yüzüne bir gülümseme yayıldı. Bu konuda bir gıdım bile suçluluk duymuyordu.


Şu an, Shen Tu Nantian’ın yüzü kanla kaplıydı. Elbette Yi Yun’un düşündüklerini bilmiyordu. Shen Tu Aşireti’nin arıtmak için korkunç bir bedel ödemiş olduğu Büyük İmparatoriçe kalıntısının enerjisini aç kurtlar gibi yalayıp yuttuğunu da bilmiyordu.


Dahası şeytani enerji Yi Yun tarafından çıkarılmıştı. Yani Yi Yun’un özümsediği, özün de özüydü. Hiçbir yan etkisi yoktu.


Shen Tu Nantian bunu bilseydi, muhtemelen akciğerleri patlayarak ölürdü!


Yazar Notu: Bazı okuyucular, ‘Bin Elli Nine’nin Yi Yun’a saldırması ruh sözleşmesinin ihlali değil mi? Bu bir hata mı?’ diye sorabilir!


Aslında yazarken benim de aklıma geldi bu. Ruh sözleşmesi, sözleşmeyi ihlal edeni cezalandırır. Önceden koruma sağlamaz. Ayrıca, Bin Elli Nine’nin, Yi Yun’a saldırması sözleşme ihlali değil. Sözleşmenin içeriği, Yi Yun kalıntıdaki kusuru bulursa, Bin Elli Nine’nin ona gizemli bölgenin sırlarını söyleyeceğiydi.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44337 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr