Bölüm 356: Koyu Kırmızı

avatar
9542 30

True Martial World - Bölüm 356: Koyu Kırmızı


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 

 

Yi Yun, Shen Tu Nantian’ın Jiang Xiaorou’ya attığı bakışta bir açgözlülük olduğunu fark etti!

 

Zehirli bir yılanın avına baktığı gibi bakıyordu.

 

Yi Yun sıkıca Jiang Xiaorou’nun elini tuttu. Çok gergin olduğundan elleri terliyordu. Yoğun bir önseziye kapılmıştı.

 

Yi Yun, Shen Tu Nantian Jiang Xiaorou’ya bir şey yapmak isterse ne yapacağını bilmiyordu.

 

Yi Yun ön korkunç durumlarda bile sakinliğini korurdu, ama şimdi, zihni tamamen boşalmıştı.

 

“Ne… Oluyor?”

 

O sırada iki kıdemli kalabalığa karıştı.

 

Öndeki, dört pençeli altın ejderha elbisesi giyiyordu. Saçları beyaz, gözleri ışıl ışıldı. O, Kral Chu’ydu!

 

Kral Chu’nun yanındaki, gri kıyafetler giyen bir kıdemliydi. Bu kıdemli, Yi Yun’un Shen Tu Nantian’ı ilk kez gördüğü Ana Salon’da da vardı. Nadiren konuşuyordu ve Kral Chu’nun kişisel koruması gibi görünüyordu!

 

“Ekselansları, Yi Yun’un ablasının kimliği konusunda bir problem var!”

 

Bir Chu Kraliyet Evi muhafızı çabucak ses iletimini kullanarak Kral Chu’ya durumu açıkladı.

 

Kral Chu, böyle bir şey olmasını hiç beklemediğinden şaşkına döndü.

 

“Genç Efendi Nantian, bu kız da ne?”

 

Jiang Xiaorou’nun kimliği belirsizdi. Tam olarak bilen tek kişi, Shen Tu Nantian’ın bizzat kendisiydi.

 

“O, bir Metruk Irk üyesi.” Shen Tu Nantian, Jiang Xiaorou’nun kimliğini basit bir şekilde açıkladı, daha fazla açıklama yapmadı.

 

Yi Yun’un yüreği ezildi. Metruk Irk!

 

Kanı kırmızı olsa bile Metruk Irktan mıydı?

 

Shen Tu Nantian, daha önce Jiang Xiaorou Metruk Irktan olsa bile, kazara evlat edinilmişse ve ‘Çoban’ hakkında bir şey bilmiyorsa onu serbest bırakacağını söylemişti. Ancak, açıkça görülüyordu ki… Artık durum o kadar basit değildi!

 

“Genç Efendi Nantian, kız kardeşimle ne yapmak istediğinizi öğrenebilir miyim? Metruk Irktan olabilir ama sadece sıradan birisi.” Yi Yun, Jiang Xiaorou’yu serbest bırakmasını umarak duygularını bastırdı ve çok saygılı bir şekilde konuştu.

 

“Metruk Irk içinde sıradan biri mi?” Shen Tu Nantian Yi Yun’a baktı ve güldü. “Onun sıradan biri olduğunu nereden biliyorsun? O sıradan biri değil, çok özel bir kimliğe sahip!”

 

“Kız kardeşini alacağım! Yalanlar uydurup güzel hayallerle sizi bırakabilecek olsam da bunu yapmayacağım. İnsan ırkı ile Metruk Irkın düşman olduğunu hatırla. Asla bir arada barışçıl şekilde yaşayamazlar!”

 

“Metruk Irk, metruk hayvanlarla konuşabilir. Bu kız Metruk Irk içinde sıradan biri olsaydı, onu bir evcil hayvan ya da seks kölesi olarak yanında tutman sorun olmazdı. Buna izin verirdim, ama öyle değil. Onun arka planının muazzam bir tarihi var, bir kez daha Metruk Irkın arasına geri dönerse, insanoğluna sonsuz felaket getirecektir. Onun yanında, ‘Çoban’ ve hayvan sürüleri bile o kadar önemli değil!”

 

Shen Tu Nantian bunları söylediğinde herkes şaşkına döndü. Bu kızın, ‘Çoban’ tarafından birleştirilen hayvan sürülerinden çok çok daha korkunç şeyler yapabilmesi mümkün müydü?

 

“Bu nedenle… Onu öldürmeliyim! Kanını iksirler üretmek için kullanacağım. Bu gerçekten de zalimce, ama sorduğun için sana gerçeği söyledim.”

 

Shen Tu Nantian bunları söylerken yüzündeki gülümseme silindi. Sesi buz gibiydi ve öldürme niyeti vardı.

 

Yi Yun’un arkasındaki Jiang Xiaorou, yıldırım çarpmışa döndü!

 

Üretmek! İksirler!

 

Onu bir iksir hâline mi dönüştürecekti?

 

Yi Yun’un kanı kabarırken gözleri de kan çanağına döndü.

 

Shen Tu Nantian, iksirler üretmek için Jiang Xiaorou’yu kullanmak istiyordu, öyle mi?

 

Ruhu, bedeninden çıkarılmış gibi hissetti. Tüm dünyadan izole edilmiş gibi Shen Tu Nantian’ın önünde duruyordu. Tek gördüğü, Shen Tu Nantian idi! Tek hissettiği, Shen Tu Nantian idi! Bu dünyada yaşayan tek kişi, Shen Tu Nantian idi!

 

Ne yapmalıyım? Ne yapmam gerekiyor?

 

Aklında binlerce fikir vardı, ama hiçbiri onları bu durumdan kurtaramazdı!

 

O sırada, Shen Tu Nantian Kral Chu’ya döndü. “Kral Chu, tam zamanında geldiniz. Konutunuzda bir simya laboratuvarı var mıydı? Lütfen bana sahip olduğunuz en iyi simya laboratuvarını ödünç verin!”

 

“Sim… Simya laboratuvarı mı?” Kral Chu gözlerinin ucuyla Yi Yun’a bakarken yüzünde acı bir gülümseme vardı.

 

Kral Chu büyük bir ikilemin içindeydi. Olay nasıl bu noktaya gelmişti?

 

Yi Yun’u umursamasa da, Tai Ah Kutsal Krallığı’nın en yetkili isimleri arasında Yi Yun’u umut verici gören pek çok kişi vardı. Onun, Tai Ah Kutsal Krallığı’nın kaderini değiştirebileceğini düşünüyorlardı.

 

Shen Tu Nantian’a, Yi Yun’un kız kardeşini arıtması konusunda yardım ederse, Yi Yun öfkeden deliye dönüp aptalca şeyler yapabilirdi. Büyük ihtimalle tüm bu karışıklıktan dolayı Kral Chu suçlanırdı.

 

Kral Chu, cevabı hemen vermek konusunda zorlandı.

 

“Büyük baba, Genç Efendi Nantian bir simya laboratuvarı istiyor, verelim gitsin. Bizim konutumuzda Bitkisel Kraliyet Laboratuvarı yok muydu? Dünya Ateşi bulunan bir simya laboratuvarı! Tüm Tai Ah Kutsal Krallığı’nda, tek rakibi İmparatorluk Şehri’ndeki Ejderha İksir Laboratuvarı’dır.”

 

Kral Chu’nun yanında duran Yang Dingkun samimi bir sesle konuştu. Öyle mutluydu ki, midesinde kelebekler uçuşuyormuş gibi hissediyordu. Bitkisel Kraliyet Laboratuvarı’nın seviyesini, Shen Tu Nantian’ın hoşlanmayabileceğinden korktuğu için abartmıştı.

 

Yi Yun’un kız kardeşi, Chu Kraliyet Evi’nin Bitkisel Kraliyet Laboratuvarı’nda arıtılırsa çok ilginç olurdu.

 

Yang Dingkun, bunu düşünerek Yi Yun’a baktı. Yi Yun’un bir eliyle boyutlar arası yüzüğüne dokunduğunu gördü. Alnında yeşil damarlar çıkıntı yapıyordu, ne kadar öfkeli olduğu bariz bir şekilde görülebiliyordu.

 

Yi Yun’un boyutlar arası yüzüğüne dokunduğunu görünce, Yang Dingkun daha da mutlu oldu.

 

Harika! Çok güzel! Yi Yun tedirginlikle harekete geçerse, çok büyük bir fırsat yakalardı. Böylece Shen Tu Nantian’ın onu öldürmesini keyifle izleyebilirdi.

 

Shen Tu Nantian’ın gözünde, Yi Yun gibi birisi ne kadar önemli olabilirdi ki?

 

Yang Dingkun bunları düşünerek Yi Yun’a iğneleyici bir ses iletimi gönderdi. “Yi Yun, Keke, ifaden çok korkutucu görünüyor ama ne yapabilirsin ki? Kız kardeşinin iksirlere dönüştürülmesini çaresizlikle izlemekten başka bir şey gelmez elinden. Genç Efendi Nantian, daha önce Metruk ırk üyesi ne kadar güçlüyse kanının da o kadar etkili olduğunu söylemişti. Ondan üretilen iksir de daha kaliteli olurmuş. Genç Efendi Nantian’ın bu kadar istekli olduğuna bakılırsa, kız kardeşin oldukça iyi bir kan bağına sahip olmalı. Umarım ben de birkaç şişe iksir alabilirim.”

 

Yang Dingkun bunları söylerken, Yi Yun’un bakışları daha da korkunç hâle geldi. Yang Dingkun’u öldürmeye karar vermişti.

 

Doğrusu, Yi Yun şimdiye kadar hiç kimseyi öldürmemişti.

 

Mesela, Lian Chengyu’nun ölümüne neden olduğu söylenebilirse de onu sadece sakatlamıştı. Lian Chengyu ciddi yaralarından ve kendi çaresizliğinden dolayı ölmüştü.

 

Ama şu an, Yang Dingkun’u gerçekten öldürmek istiyordu!

 

Yi Yun’un gözlerini görünce, Yang Dingkun’un kalbine bir ağırlık çöktü. Açıklanamaz bir şekilde, sırtından soğuk terler dökülmeye başladı.

 

Ama Yi Yun öfkesi yüzünden mantığını kaybedip körü körüne saldırmadı. Bu durum Yang Dingkun’u üzdü ancak, aynı zamanda Yi Yun’un öldürme arzusuyla dolu bakışları ona korku hissettirdi.

 

“Neden korkuyorum ki?” dedi Yang Dingkun kendi kendine. Simya laboratuvarını hazırlamaya karar vermiş ve Shen Tu Nantian’a yalakalık yaparak onu memnun etmişti.

 

Bu olduğunda, çok hızlı bir şekilde yükselecekti.

 

Yi Yun harika biriyse ne olmuştu? Tai Ah Kutsal Şehri’nde özel biri olabilirdi, ama Shen Tu Nantian ile kıyaslandığında beş para etmezdi!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr