Bölüm 343: Ortalığın Yatışması

avatar
10714 33

True Martial World - Bölüm 343: Ortalığın Yatışması


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 


“Bu velet! Tamamen iyileşmeyi nasıl başardı?”


Cang Yan gözleri ardına kadar açılmış şekilde Yi Yun’a baktı. Yi Yun’un ne yaptığını anlamıyordu. Yi Yun sekiz dakika içinde enerjiyle dolmuş bir şekilde geri gelmişti! Mantığa aykırıydı bu.


Merakla Şehir Lordu’na baktı ve Şehir Lordu’nun da düşünceli bir şekilde Yi Yun’a baktığını fark etti. Ama onun ne düşündüğüne dair hiçbir fikri yoktu.



Yi Yun Kutsal Yaban Sahnesi’nin ortasında bir elinde kılıcı bir elinde sabresiyle duruyordu ve Yun Long Kutsal Krallığı katılımcılarına bakıyordu.


Vücudu kanla kaplıydı. Hem kendi kanı, hem de düşmanlarının! Kıyafetleri yırtık pırtık olsa da yaydığı aura, tüm insanlara tepeden bakan bir kralın muzaffer biçimde dönüşü gibiydi.


“Sırada kim var?” diye sordu Yi Yun.


Bağırmıyordu ama sesi çok fazla enerji içerdiğinden oldukça gür çıkıyordu. Tüm arena boyunca yayılmasına neden oluyordu.


“Sırada kim var?” “Sırada kim var?” “Sırada kim var?”...


Yi Yun’un sorusunu duyan seyircilerin nefesleri kesildi.


Korkunç!


Bir adam, bir sabresi ve bir kılıcıyla, Yun Long Kutsal Krallığı’nın on beş gururlu savaşçısıyla savaşmayı başarmıştı!


Ve Yun Long Kutsal Krallığı’nın bu nesli, yüzyıl boyunca görülmemiş yeteneklerle dolu bir nesildi!


Öyle olmasaydı, Tapınak Sahibi koltuk sayısını kararlaştırmak için gençlerin savaşmasını öne sürmezdi.


Ama bu şartlar altında, Yun Long Kutsal Krallığı’nın hiçbir savaşçısı Yi Yun’un meydan okumasını kabul etmeye cesaret edemezdi!


Yun Long Kutsal Krallığı savaşçılarının tümü sessizlik içindeydi şimdi.


Genel grup karşılaşmasında Yi Yun ile karşılaşmak, insanımsı bir ilkel türle karşılaşmak gibiydi onlar için!


Yi Yun’un gücü, dayanıklılığı ve acıya dayanma yeteneği inanılmazdı.


Qianshui’yi kolayca yenmesinin dışında, iki şiddetli savaşta Feng Lin ile Bai’yi yendikten sonra, Yi Yun limitlerine ulaştığı için ona meydan okuma fırsatı bulmuş Murong Kardeşler’i de bir anda yenmişti!


Yi Yun gibi korkunç bir rakibe karşı cesaretlerini toplamaya çalıştılar.


Yi Yun’un sonsuz miktarda gücü varmış gibi görünüyordu. İnsanların umutlarını kırıyordu. Onu yenmek imkansızdı.


Yun Long Kutsal Krallığı savaşçıları birbirlerine bakıyor ama kimse sahneye çıkmaya cesaret edemiyordu. Ne şaka ama! Bu insanımsı ilkel türe karşı savaşmak, ölümünü aramak değil miydi? Murong Kardeşler mükemmel bir örnekti işte!


Özellikle de Murong Fei. Yaraları Murong Guang’dan daha kötüydü. Bedeninde iki delik vardı ve bir kolunu kaybetmişti. Neredeyse ölümün kıyısına gelmişti.


Hâlâ nefes alıyor olsa da sakatlanmıştı. Diğer seçkinlerin ona yetişip onu geçeceği belliydi. Yeteneği bir seviye düşecekti.


Böyle ağır bir bedel ödeme şansları varken kim Yi Yun’la savaşmak isterdi ki?


“Yun Long Kutsal Krallığı, dövüşmek isteyen kimse yok mu?” diye sordu hakem.


Seyirciler, kalan dokuz Yun Long Kutsal Krallığı savaşçısına baktı.


Tüm ilgi onların üstünde toplanmıştı ama böyle göz önünde olmaları onları rahatsız ediyordu.


Başkaları tarafından yenilmek utanç vericiydi ama şimdi savaşamıyorlardı bile. Bu, daha da utanç vericiydi.


Herkes dokuzuna bakarken, onlar da iğneler ve raptiyeler üzerinde oturuyormuş gibi hissettiler. Yerin yarılıp onları içine almasını diliyorlardı. En azından bu bakışlardan kurtulmuş olurlardı.


Bu ittifak turnuvasına katıldıkları için pişmandılar. Çoğu bir kez bile savaşmamıştı zaten.


Genç yetişkin grubunda, çok güçlü olduklarından savaşma fırsatı bulamamışlardı. Genel grupta ise, çok güçsüz olduklarından savaşma fırsatı bulamamışlardı!


Dokuzu da gözlerini Yi Yun’dan ve seyircilerden kaçırdı. Savaşmaktan vazgeçtikleri açıktı.


Dokuzunun da savaşmaktan vazgeçtiğini gören Yun Long Kutsal Krallığı bilgeleri hem öfke hem de acıma hissetti. Bununla birlikte, Yi Yun ile savaşmak için sahneye çıkmalarının da iyi bir dayak yiyecekleri anlamına geldiğini biliyorlardı.


“Ah!”


Bir Yun Long Kutsal Krallığı bilgesi kendi uyluğunu tokatladı. Ülkesinin tüm elitlerinin tek bir kişi tarafından yenilmiş olması çok sinir bozucuydu!


Yun Long Kutsal Krallığı izleyicileri ise artık hiçbir şey hissetmiyordu. Sessizce duruyorlardı. Yi Yun’un Feng Lin ile Bai’yi yenmesinden dolayı hâlâ öfkeliydiler ama şimdi, öfkeleri suyla söndürülmüş gibiydi.


En başta Yun Long Kutsal Krallığı dahilerinin Yi Yun’da birazcık daha güçsüz olduğunu bilseler de sayı farkıyla kazanabileceklerini düşünmüştüler ama şimdi, Yi Yun tek başına sayı farkının da üstesinden gelmişti, söyleyecek ne vardı ki?


“Madem sahneye çıkmıyorsunuz, öyleyse duyurmalıyım ki, genel grup turnuvasının kazananı...Tai Ah Kutsal Krallığı!” Kutsal Yaban Sahnesi’nde, hakem heyecanla sonucu duyurdu. Tai Ah Kutsal Şehri’nin bir yasa uygulayıcısı olduğundan çok heyecanlıydı.


Hakemin duyurusuyla birlikte, Tai Ah Kutsal Şehri savaşçıları coşkuyla çığlıklar atmaya başladılar.


“Yi Yun! Yi Yun!”


Yasa uygulayıcısı itiraz etmezse, Yi Yun havaya fırlatıp tutmak için sahneye atladılar.


Bu zafer, kesinlikle kolay kazanılmamıştı!


Savaşlar çok şiddetliydi ve çok zorluydu. Yi Yun tek başına savaşmıştı neredeyse. Kendini tüketene dek tüm enerjisini kullanmıştı!


“Biz kazandık!”


Chu Xiaoran bir oh çekti. Hayranlık ve merak dolu gözlerle Yi Yun’a baktı. Başlangıçta, Yi Yun zaman kazanmasını istediğinde, Yi Yun’un bu kadar kısa süre içinde zirve formuna ulaşabileceğini düşünmemişti.


Ne yapmıştı o?


“Kıdemli Kardeş Yi, harikasın!”


Tai Ah Kutsal Şehri katılımcıları, Wen Yu ve diğerleri onu tebrik etmek için Kutsal Yaban Sahnesi’nde duran Yi Yun’un yanına gelmişti.


Mutlu yüzleri vardı ve oldukça heyecanlıydılar.


Her ne kadar bu turnuvadaki varlıkları sadece sayıdan ibaret olsa da en azından sahneye çıkmışlardı. Ve sahneye çıkışları da anlamsız olmamıştı, hepsi birden Yi Yun’a biraz zaman kazandırmışlardı.


Bu gençlerin kalpten gülümsemelerle ona geldiklerini görünce, nihayet Yi Yun’da gerginliğinden kurtulup rahatlayabildi.


Gülümsedi ve dedi ki. “Sadece ben değildim.”


Başka birine atıfta bulunmuştu ama gençler, doğal olarak bunu anlamamıştı. Yi Yun’un kendilerinden bahsettiğini düşünmüşlerdi.


Bazen övünmek hoşlarına gitse de şu an Yi Yun’un başarısını çalmak hoşlarına gitmiyordu. Başlarını kaşıyıp mahcup mahcup dediler ki: “Kıdemli Yi, çok mütevazısın. Neredeyse hiçbir şey yapmadık…”


Yi Yun ne demek istediğini açıklamayıp sadece gülümsemekle yetindi. Luo Huo’er’in bunu duyurmak istemediğini biliyordu.


Kaçamak bir şekilde seyirci koltuklarına baktı ve bir köşede saklanmış kırmızı bir figür gördü. Dirseğini tırabzana dayamış, eliyle çenesini tutuyordu.


Bu genç kız elbette Luo Huo’er idi ve yanında hizmetçisi Dong’er vardı.


“Hmph! Bu herif çok ukala. Bensiz hiçbir şey yapamazdı!” dedi Luo Huo’er öfkeyle. Gösterişi seven biriydi ama ailesinin sırından dolayı orada öylece oturuyordu; aksi takdirde babası onu haşlardı zaten.


Ama perde arkasındaki kahraman olmak iyi hissettirmiyordu!


“Gerçekten, gerçekten! Hanımım en iyisi!” Dong’er çabucak Luo Huo’er’i övmek için başını salladı. Daha yavaş davranırsa Luo Huo’er’in gene yanaklarını sıkıştıracağından korkuyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr