Bölüm 195: Şehre Dönüş

avatar
9084 27

True Martial World - Bölüm 195: Şehre Dönüş


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 

 

Keltoş Qin soruyu ona yönelttiğinde Song Zijun gerginleşti. Onun nerede olduğunu nasıl açıklayacağına dair bir fikri yoktu.

 

Buraya gelmeden önce okul alanına beraber gitmeyi teklif etmek için Yi Yun’u aramıştı ama onu odasında bulamamıştı. Yi Yun’un nerede olduğunu öğrendiğinde ise neredeyse dilini yutacaktı.

 

Song Zijun’un etrafındaki Xuanwu askerleri, Yi Yun’un yokluğunu fark ettiklerinde duydukları sevinci göstermeye başladılar.

 

Keltoş Qin’in ne kadar sert olduğunu iyi biliyorlardı. Keltoş Qin’in emirlerine karşı gelen herkes, bunun sonuçlarına katlanmak zorundaydı. Yi Yun’un da başı belaya girecekti.

 

Yi Yun daha önce hepsinden daha iyi bir performans sergilemişti, bu yüzden onun başının belaya girmesinden dolayı sevinç duyuyorlardı.

 

“Yi Yun gerçekten ilginç biri. İş seçerken de antrenman partnerliği ya da demir dövme yerine sadece kızların seçtiği bitki toplamayı seçmişti. Şimdi de bir şey yokmuş gibi Eğitmen Qin’in sözünü çiğniyor…” Xuanwu askerlerinden birisi, sesini arkadaşlarına iletti.

 

“Hehe, ölümle dans ediyor. Onun ne düşündüğünü anlayamıyorum. Güçlü olduğu kesin. Sıkı çalışırsa iyi sonuçlar alacağı kesin ama kendini küçük düşürüyor! Bitki toplayan bir insan bir ayda ne kadar güçlenebilir ki? Geçen sefer İlk Ok’u saplayamamıştı, bu sefer de yapabileceğinden şüpheliyim!”

 

Xuanwu Ordusu üyeleri kendi aralarında tartışmaya başladı. Keltoş Qin’in şart koştuğu gibi üç İlk Ok’u saplayamazlardı ama en azından bir tanesini saplayabilirlerdi. Sadece en güçlüleri üç taneyi saplayabilirdi.

 

Geçtiğimiz ay boyunca kıdemlilerin işkencelerine maruz kalmışlardı. Bu cehennem hayatı da yetişimlerinin hızlı bir şekilde artmasına sebep olmuştu!

 

“Sana soruyorum. Yi Yun nerede?” Keltoş Qin, Song Zijun’un tereddüt ettiğini görünce kaşlarını çattı. Öfkeden patlayacak gibiydi.

 

Song Zijun gerçeği söylemekten başka bir şey yapamazdı. “Yi Yun üç gün önce, yedi günlük bitki toplama süresi için bitki toplama bürosuna başvurmuş, şimdi...hmm...hâlâ bitki dağında olmalı!”

 

Song Zijun’un sözleri, herkesi afallattı.

 

Bitki toplamak için yedi gün mü talep etmiş?

 

Yi Yun, Keltoş Qin’in bir ay önceden kararlaştırdığı değerlendirme gününü öylece görmezden gelmişti ve hâlâ bitki dağında bitki topluyordu, öyle mi?

 

Bitki dağında bitki toplamak için…

 

İnsanlar gülseler mi ağlasalar mı bilemediler.

 

Yi Yun bu işi ne kadar seviyor böyle?

 

Yedi gün boyunca bitki toplamak için her şeyi göz ardı etmiş!

 

Acaba bitki toplamak bağımlılık falan mı yapıyor?

 

İnsanların çoğu ne diyeceklerini bilemiyordu. Yi Yun’un söylediklerine göre, çocukluğundan beri bitki toplamaktaydı. Kutsal yaban kampına geldiğinde bile bitki toplamaya devam etmeyi seçmişti. Daha önce aptalca davranmanın Yi Yun için bir alışkanlık olduğunu söyleyerek onunla alay etmişlerdi.

 

Elbette bu sözler bir şakadan ibaretti ama şimdi bunun doğru olduğunu düşünmeye başlamışlardı.

 

Tai Ah Kutsal Şehri’ne bir çiftçi olmak için gelen bir savaşçı!

 

Song Zijun’un sözleri, Keltoş Qin’in yara izi bulunan alnında çirkin görünüşlü bir damarın belirmesine neden oldu.

 

Keltoş Qin hâlâ Yi Yun’u takdir ediyor, kendi birliğinde en göze çarpan ismin o olduğunu düşünüyordu. Qiuniu ya da Chu Xiaoran kadar iyi olmasa da önümüzdeki üç yıl içinde Cennet ve Dünya Listeleri’nde ilk bine girmesi mümkündü.

 

Bu başarı çok inanılmaz bir olay olmasa da oldukça iyi olarak kabul edilebilirdi.

 

Yi Yun daha önce bitki toplamayı seçmek istediğinde Keltoş Qin müdahale etmemişti. Mor volfram duvara üç İlk Ok’u saplamayı başaran her kim olursa ona Göksel Salon’a iki saatlik giriş ödülü vereceğini vadetmişti.

 

Bu çok büyük bir ödüldü!

 

Yi Yun bitki toplamayı seçmişti, ki Keltoş Qin de onun kendince nedenleri olduğunu düşünmüştü. Ama Kutsal Yaban Göksel Salonu’na girme fırsatını kaçıracaksa Tai Ah Kutsal Şehri’nde kalmasının manası neydi ki?

 

Keltoş Qin, Yi Yun konusunu boş verdi. Ona göre, Yi Yun sadece iyi bir acemiydi. Tai Ah Kutsal Şehri’nde Yi Yun’dan daha yetenekli insanlar vardı. Yi Yun’u kaybetmek önemli değildi.

 

“Herkes dinlesin! Bir ay önce, bir ay sonra her kim mor volfram duvara üç adet İlk Ok saplarsa ona ödül olarak iki saatlik Göksel Salon’a girme hakkı vereceğimi söylemiştim. Ve bu konuda ciddiyim! Bir aylık eğitiminizin sonuçlarını gösterin!”

 

Keltoş Qin’in sözleri, gençleri gaza getirdi!

 

Tai Ah Kutsal Şehri’nde geçirdikleri bu bir ay, onlar için çok olağan dışı bir deneyim olmuştu!

 

Bir ay önce zengin ve büyük aşiretlerin gururlu genç efendileri olan bu gençler, kutsal yaban kampına geldiklerinden beri dayak üstüne dayak yemişlerdi. Kemikleri kırılana, tendonları parçalanana kadar! Ciddi yaralanmalardan dolayı kan kustukları bile olmuştu!

 

Dayak yedikten sonra iyileştirici ilaçlar yemişler ve iyileştikten sonra tekrar dayak yemiştiler!

 

Antrenman partnerleri karşı saldırı da yapabilirdi. Onlar da başlangıçta dayak yedikleri için sinirlenmiş ve partnerlik yaptıkları kıdemli yetişimcilere karşı saldırı yapmaya çalışmışlardı. Sonuç olarak, daha kötü bir dayak yemişlerdi!

 

Durmaksızın dayak yedikten sonra hem yetişim seviyelerini yükseltmiştiler hem de biraz olgunlaşmıştılar. Bu bir aylık çile biraz kibirlerini törpülemişti.

 

Ve sadece bu sebepten bile gerçekten olgunlaştıkları söylenebilirdi. Bugün de bu işkence gibi çalışmalarının sonuçlarını test etme günüydü.

 

Bu ateşli gençler kendilerini denemeye başladığı sırada Yi Yun da ışınlanma düzenini kullanarak Tai Ah Kutsal Şehri’ne geri dönmüştü.

 

Bitki toplama kurallarına göre, yetişimciler şehre döndüklerinde hemen bitki toplama bürosuna gidip topladıkları bitkileri teslim etmek zorundaydılar.

 

Bunun amacı, hasatta sahtekarlıklar yapılmasının ve bitki ticareti yapılmasının önüne geçmekti.

 

Bu nedenle Yi Yun doğrudan büroya gitti.

 

Öğle vaktiydi. Yetişimciler genellikle akşam saatlerinde bitkileri teslim ederlerdi. Sonuçta günlük yirmi beş run kira vardı. Akşam da gelseniz öğlen de gelseniz bu miktarı vermek zorundaydınız. Fazladan bir saat bitki toplamak, fazladan bir saatlik gelir demekti sonuçta.

 

Bitki toplama bürosu bu saatlerde oldukça tenhaydı.

 

Wang bir sandalyede tembel tembel oturuyor, ilaçlarla ilgili bir kitaba göz atıyordu.

 

Wang aslında bir simyagerdi. Tai Ah Kutsal Şehri’nde yetişim yaptığı zamanlarda İnsan Onur Listesi’nde iyi bir sıralamaya sahipti.

 

Kapıdan gelen ayak seslerini duyduğunda elindeki kitabın üzerinden kapıya baktı. Gördüğü şeyden dolayı kaşları çatıldı.

 

Kapıdan giren kişi, Yi Yun idi!

 

“Yedi günlük süre için başvurmamış mıydın? Üç buçuk gün oldu daha, neden bu kadar erken döndün?” Yi Yun, Wang’ı sinirlendiriyordu.

 

Bu çocuk keskin hislere ve olağanüstü bir yeteneğe sahipti ama azim bakımından eksikti. Teslim ettiği bitkiler, her geçen gün daha da azalıyordu.

 

Yi Yun bitki toplamak için yedi günlük süre talep ettiği zaman onun sadece çalışıyormuş gibi davranacağını, elinden gelen her şeyi yapmayacağını tahmin etmişti.

 

Ama Yi Yun’un umduğundan bile daha kötüsünü yapacağını beklememişti. Zora gelememiş ve üç buçuk gün erken dönmüştü!

 

Kesinlikle umutsuz vakaydı!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr