Bölüm 896: Çarkı Oluşturmak

avatar
3983 18

True Martial World - Bölüm 896: Çarkı Oluşturmak


 

Bölüm 896: Çarkı Oluşturmak

 

 

Yi Yun, Mor Kristal Fey Tanrı Taşı'nın önüne bağdaş kurup oturdu ve ruhani duruma geçti. Bilinci, tamamen Mor Kristal'in dünyasına dalmıştı. Etrafında olan her şeyin farkındaydı.

 

İki yıllık sıkı çalışmayla çoktan hazine kasasının içinde duruyordu.

 

Uzun saçlı adamdan otuz metreden az bir mesafedeki yepyeni bir dünyaydı.

 

Bu uzun saçlı adamın kavradığı dünyaydı; 1000 Şeytan Varlık Çarkı'nın yasa dünyası.

 

Otuz metreden az bir mesafede dururken, Yi Yun'un etrafındaki yasa parçacıkları parıldadı.

 

Bu tecrübe çok değerliydi.

 

Yi Yun, etrafında uçuşan yasaları kavramak için fırsatı yakalarken dikkatini verdi.

 

Otuz metrede, 1000 Şeytan Varlık Çarkı'nın runik desenlerini çok net görebiliyordu. Yasa parçacıkları da menzilindeydi fakat zihinsel enerjisini de çok hızlı tüketiyorlar.

 

Yİ Yun, öncekine kıyasla daha büyük bir zihinsel enerji kapasitesine sahip olsa da zihinsel dünyadan kovulması birkaç gününü alırdı.

 

Yi Yun, bu süreci her gün tekrar etti.

 

Bunu hiç de sıkıcı bulmuyordu. Her gün yeni yasa parçacıkları görebiliyordu.

 

Uzun saçlı adamın dünyaya sürekli yaratışı ve 1000 Şeytan Varlık Çarkı yaratma süreci, Yi Yun'un ardı ardına izlediği bir şeydi.

 

Yavaşça Yi Yun, seyirciden bir katılımcıya dönmüştü.

 

Sanki yasa parçacıklarıyla bir olmuş gibi hissediyordu. Sanki o da 1000 Şeytan Varlık Çarkı'nı oluşturmak için diğerleriyle beraber runik desenlere dönecekti.

 

Günler geçerken Yi Yun, 1000 Şeytan Varlık Çarkı'nı aşıp, uzun saçlı adam olmuş gibi hissetti.

 

Bilinci uzun saçlı adamla yer değiştirdi ve onu bir mızraktan dönüşen dünyanın, ayrıca yasaların oluşumunda takip etmeye başlamıştı.

 

O anda 1000 Şeytan Varlık Çarkı oluşmuş, sayısız şeytan ve tanrı illüzyonu ortaya çıkıp, Yi Yun'un zihinsel denizine saldırdı.

 

Yi Yun, trans halinde On İki Semavi Cennet'te bir savaş patlak verdiğini gördü. Luo klanı, Heyula Fey Tarikatı tarafından yok edilmiş ve o da hayatının sonuna kadar Lin Xintong'u bulamamıştı. Sonunda, pişmanlıklarla ölmüştü.

 

Zihinsel şeytanlar!

 

Yi Yun, nefesini dışarı verdi. 1000 Şeytan Varlık Çarkı'nı uzun saçlı adamdan gerçek anlamda kavramaya başladığında, yanında zihinsel şeytanları da getirmişti.

 

Bu düşünce aklından geçer geçmez Yi Yun, göz açıp kapayıncaya kadar kendisinin Bulut Çölü'nde olduğunu gördü. Bir kabilenin şefi olmuş, Jiang Xiaorou'yla sıradan ama zengin bir yaşam sürüyordu. Kabiledekileri erkekleri ava götürüyor ve döndükten sonra Jiang Xiaorou'nun sıcacık gülümsemesiyle yüzündeki teri emen, parlak yüz ifadesini görüyordu.

 

Yi Yun, hafiften şaşkına döndü ve başını iki yana salladı.

 

Başka bir zihinsel şeytan. Gittiği dövüş yolu gerçekte var olan uzun adımlardan oluşuyordu. Bu sadece bir zihinsel şeytanın silebileceği bir şey değildi.

 

İllüzyonların sürekli ortaya çıkmasıyla  şeytani sesler, Yi Yun'un kulaklarına fısıldadı. Fakat Yi Yun yasa parçacıklarını toplamaya odaklanmıştı.

 

Runik bir desen oluşmuştu ama daha sayılamayacak kadar çok runik desen vardı.

 

Günler geçti ve Boşluk Çiçeği sessizce bir tomurcuk oluşturup çiçek açtı.

 

Altı yıl geçmiş ve Lan Xiaomo'nun bir kez daha İlkel Uzay'a dönme zamanı gelmişti.

 

Başta Yi Yun'a dikkat ediyordu lakin zamanla onu görmezden gelmeye başladı.

 

Altı yıl boyunca taş bir heykel gibi tek bir kelime etmemişti.

 

Ve zamanın geçmesiyle Yi Yun'un yüz ifadesinin bir taşı andırdığını hissetmişti. Aurası bile aynıydı.

 

Yi Yun'un önündeki Fey Tanrı Taşı'na baktıktan sonra geri Yi Yun'a baktı.

 

Doğru, aynı Fey Tanrı Taşı olmuştu. İki taş blok!

 

Lan Xiaomo bunları düşünüyordu. Aslında Lan Xiaomo, bu tür bir bağlantı kurmasının nedeninin, Yi Yun'un Fey Tanrı Taşı gibi ilkel zamanlardan bir auraya sahip olması olduğunu fark etmemişti.

 

Tam Lan Xiaomo, Fey Tanrı Taşı'nın önünde meditasyona başlayacaktı ki İlkel Uzay'daki bazı Beyaz Tilki klanı öğrencilerinin konuştuğunu duydu. Konuşmalarına odaklanınca Lan Xiaomo donakaldı.

 

Beyaz Tilki klanının Üçüncü Prensi Bai Yueqing buraya mı geliyordu?

 

Bu haberler Lan Xiaomo'yu şaşırttı. Önceden Bai Yueqing'in Beyaz Tilki klanı sınavlarında, Beyaz Tilki klanı genç elitlerine eşlik edeceğini duymuştu.

 

Ne de olsa Prenses Luo Huo'er, şu anda Beyaz Tilki klanı sınavlarındaydı. Lan Xiaomo, Bai Yueqing'in Beyaz Tilki klanı sınavlarında sonuna kadar kalacağına ve Luo klanına hiç gelmeyeceğine inanmıştı.

 

Ancak iki klanın eğitim yeri de İlkel Semavi Cennet'indeydi. Eğer birisinin gelişmiş bir ruh kruvazörü varsa bir klanının eğitim alanından başka birisininkine seyahat etmesi zor olmazdı.

 

Sırf Bai Yueqing'in geleceğini düşünmek, Lan Xiaomo'yu biraz germişti.

 

Tabii ki de Üçüncü Prensi sevdiğinden değildi. O soylu ve mükemmel biriydi, bu yüzden onun gibi safkan olmayan kan bağına sahip küçük bir tilki, onu sevmeye layık değildi.

 

Lan Xiaomo, Üçüncü Prense biraz tapıyordu ve aynı zamanda ona karşı korku duyuyordu. Ne de olsa o, Beyaz Tilki klanı tahtının gelecek varisiydi.

 

“Majesteleri, buraya Prenses Xue'er'in sınavdaki durumunu anlamak için mi geliyor? Majesteleri'nin Prenses Mor Ruh'la bir bahis yaptığını, bu yüzden de muhtemelen sonucu umursadığını duydum. Prenses Xue'er, Gölge İkizler ve Kıdemli Erkek Kardeş Wufeng'in ilerlemesine dikkat edecektir. Hatta belki Luo klanının Jian Zhu'suna.... Yoksa Majesteleri, buraya özel bir seyahat yapmazdı.”

 

“Bizden umut yok. Majesteleri muhtemelen bize hiç dikkat etmez.” Lan Xiaomo'nun minik başı aşağı eğildi.

 

Yanındaki Yi Yun'a bakınca aniden aynı kayıktaymışlar gibi hissetti.

 

...

 

Birkaç gün sonra Luo İlahi Salonu'nun tepesindeki gökyüzünden çan sesleri geldi.

 

Ardından sayısız uzamsal dalgacıklar belirdi ve uzay hemen yarıldı. İçinden devasa bir gemi yavaşça ortaya çıktı.

 

Gemi tamamen yeşim kadar beyazdı. Etrafındaki rünler görkemli bir aura yayıyordu.

 

Gövdesinde son derece zarif, altın bir çan vardı. Rüzgarda hafifçe sallanıyor ve her sallanışında, gökyüzünde yankılanan bir melodi çıkarıyordu. Ve bu melodiler önündeki uzayı yarıyordu. Etrafındaki kaotik yasalar da çan tarafından zorla sakinleştiriliyordu.

 

Bu Beyaz Tilki klanının Valide Sultanı'nın bineği, Göksel Ses Gemisi'ydi. Ancak böyle bir ruh kruvazörüi İlkel Semavi Cennet'te seyahet edebilirdi.

 

Gövdesinde bir dizi kişi duruyordu. Tam önde bir adam ve kadın, arkalarındaysa benzer giyinimli Beyaz Tilki klanı güzelleri duruyordu. Vücutlarına ve boylarına bakınca, tamamen aynıydı.

 

Bu tür bir kız sürüsü, her yerde dikkat çekerdi fakat kadın ve adamın önünde sönük kalıyorlardı.

 

Adam çok yakışıklıydı. Üstüne tilki kürkü giyiyordu, beyaz saçı ise yere kadar uzanıyordu. İnce gözleri gülümsüyor gibiydi. Kadın ise güzelliği eşsizdi. Cildi kar kadar beyazdı ve alnında kırmızı bir nokta vardı. Son derece seksi bir tavrı vardı.

 

“Üçüncü Prens.”

 

Beyaz Tilki klanından kişilerin geldiğini görünce, Kıdemli Duanmu ve Shi öne çıkıp hafiften selamladı. İki Kıdemlinin kuru ve soğuk yüzlerinde pek bir ifade yoktu.

 

İki Kıdemli yetişimlerini odaklanıyor ve politik oyunlara ilgi duymuyordu.

 

“Kıdemliler, sıkı çalıştınız.” Üçüncü Prens parlak bir gülümsemeyle konuştu.

 

Aynı zamanda bir gencin selamını verdi. Kıdemli Duanmu ve Shi'nin, Hükümdar olup yaşamlarını geliştirmek için ufak bir şansı olduğunu biliyordu.

 

Bunun imkanı düşük olsa da iki Kıdemli'nin konumu bu adımı atmayı başarırlarsa çok farklı olurdu.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr