Bölüm 892: Üç Fey Tanrısı

avatar
3990 20

True Martial World - Bölüm 892: Üç Fey Tanrısı


 

Bölüm 892: Üç Fey Tanrısı

 

 

Garip enerjiler yayan siyah küp, kızıl boncuk ve mor kristal...

 

Yi Yun'un enerji görüşünde hep gördüğü nokta nokta çizgiler ve noktalar olmuştu. Ancak bu üç obje tamamen farklıydı. Yi Yun, enerji görüşünde bile nesneleri, ayrıca yüzeylerindeki gizemli desenleri tek tek görüyordu.

 

Ancak Yi Yun, enerji görüşünde gördüğü üç kutsal yapay maddenin sadece görüntü olduğunu, Kaos Taşları'nda mühürlü olan asıl auranın küçük bir kısmından dolayı biliyordu.

 

Bu çıkarıma dayanarak, vücudundaki Mor Kristal on iki Fey Tanrısı'ndan biri miydi?

 

Açık olmak gerekirse Mor Kristal, kızıl boncuk ve siyah küple beraber On Bin Fey Semavi Cennet'teki hiçbir görkemli kişinin kavrayamadığı, on iki Fey Tanrısı'nın en gizemli üç Fey Tanrısı'ydı.

 

Yi Yun, Mor Kristal'in bir Fey Tanrısı olduğunu aslında inanılmaz bulmuştu.

 

Ancak on iki Fey Tanrısı canlı varlıklar mıydı?

 

Yi Yun Ejder İmparatoru, İmparatoriçe Yer Dao Ağacı, Semavi İnsan, Kun Peng ve Yedi Renkli Anka Kuşu canlı varlıklar olsa şaşırmazdı.

 

Lakin Yi Yun, birisi gidip Aşırı Yang Tenviri, Aşırı Yin Cehennem Parıltısı, Unutkanlık Nehri ve Unutkanlık Nehri'nin canlı varlıklar olduğunu iddia ederse hayal etmeyi zor bulurdu.

 

Aşırı Yang Tenviri'nin şekli sadece siyah bir yuvarlak düzlemdi. Aşırı Yin Cehennem Parıltısı ise beyaz renkli bir halkaydı.

 

Unutkanlık Nehri sadece zaman nehriydi; Münferit Hiçlik ise sadece bir sonsuz boşluktu.

 

Onlara canlı varlık demektense yasaların bir araya geldiğini söylemesi daha iyiydi.

 

Bu nedenle Yi Yun, Mor Kristal'in yasaların birleşimi olmasına şaşırmazdı.

 

Yi Yun, Mor Kristal'in gücü için derin bir hayranlığı vardı. Şimdi Mor Kristal'in on iki Fey Tanrısı'ndan biri olduğunu keşfetmişti. Yi Yun, Mor Kristal'i daha da derin ve gizemli olduğunu fark etmişti.

 

Evrenle beraber Kaos'tan doğan bu Mor Kristal, ne yasası barındırıyordu?

 

Kızıl boncuk ve siyah küp ise onlar neydi?

 

Yi Yun sessizliğe gömüldü. Gözleri tamamen Mor Kristal'in aurasının bir kısmının mühürlü olduğu Kaos Taşı'na odaklanmıştı.

 

“Genç Erkek Kardeş Yi, neden üç Fey Tanrı Taşı'nın önünde durmaya devam ediyorsun? Sakın bana ilgini çektiğini söyleme?”

 

Luo Mo, önceden Yİ Yun'un sadece meraktan sorduğuna inanmıştı. Lakin görünüşe göre Yi Yun, üç Fey Tanrı Taşı'nda çok ilgileniyordu.

 

“Birazcık.”

 

Yi Yun, başını salladı ve Luo Mo'yu şaşırttı: “Genç Erkek Kardeş Yi, Kıdemli Duanmu az önce demedi mi? Bu üç Fey Tanrı Taşı, son üç Fey Tanrısı'nın aurasını barındırabilir. Fakat bırak bizi, On Bin Fey Semavi Cennet'in görkemli kişileri bile hissedememiş.”

 

“Az önceki yeşim çubuklar, yirmi yedi Fey Tanrı Taşı'nı tanıtıyordu fakat üçü çıkartılmıştı. Luo klanımızın bizden önce gelenleri, bu üç Fey Tanrı Taşı'nın değerinin olduğuna inanmıyor.”

 

Luo Mo, İmparatoriçe Luo'nun balosunda Yi Yun  tarafından yenilse de ona karşı kin gütmüyordu. Aksine Yi Yun'a biraz tavsiye vermişti. Luo Mo'nun bakış açısından, Yi Yun çok gençti ve bir anlık hevesle kötü seçimler yapabilirdi.

 

Ne de olsa en iyi Delici Yıldız Taşı ve Üç Tanrı Mührü, Prenses Beyaz Tilki ve diğerleri tarafından seçilmişti. Geriye kalan Fey Tanrı Taşları çok kötüydü. Yi Yun'un genç ve atarlı olmasıyla bu fırsatı kaçırdığı için sinirlenip, On Bin Fey Semavi Cennet'in görkemli kişilerinin bile kavramakta başarısız olduğu üç Fey Tanrı Taşı'nı seçebileceğine inanıyordu. Eğer öyleyse bu, sadece kendine zarar vermesi olurdu.

 

Yi Yun, Luo Mo'nun sözlerini cevaplamadı. Fey Tanrı Taşları'nın dünyasına tamamen kendine kaptırmıştı.

 

Sanki Fey Tanrı Taşları'nın çekirdeği tarafından kaplanmış gibi hissediyordu. Devasa mor kristal önünde uçuyordu ve daha küçük Mor Kristal Kökeni kalbinde dönüyor; onu devasa mor kristalin bir gölgesi gibi gösteriyordu.

 

“Vücudumda uyuyan mor kristal, Mor Kristal'in gerçek şekil bulması olmalı.”

 

Yi Yun, yavaşça Fey Tanrı Taşları'ndan birinde mühürlü auranın, Mor Kristal'inkiyle aynı olduğunu doğrulayabiliyordu.

 

Bu da gerçek bir Fey Tanrı'nın, Yi Yun'un bedeninde uyuduğu anlamına geliyordu.

 

On iki Fey Tanrısı arasında, son üç Fey Tanrısı ilk dokuzundan farklıydı. Tam farklılıkları ve bağlantıları, Yi Yun'un kavrayışının ötesindeydi.

 

Yi Yun, Mor Kristal'e sahip olsa da elindeki Köken yasalarının en yoğun haliydi. Yi Yun'un Mor Kristal'in kendisinden herhangi bir anlayış kazanması imkansızdı.

 

Ancak Fey Tanrı Taşı ayrılmış ve Fey Tanrı Taşı'nda detaylıca kaydedilmiş, Mor Kristal'in yasalarının bir kısmını barındırıyordu.

 

Yasaların bu kısmı, Mor Kristal'in Kökeni'nin genel yasalarının ufacık bir oranı olsa da Yi Yun için büyük bir deniz gibiydi. Yıllarca çalışması için yeterliydi.

 

Yi Yun'un içinde sanki bu Fey Tanrı Taşı onun için var olmuş gibi bir sezi vardı.

 

“Genç Erkek Kardeş Yi, Kıdemli Duanmu uzun zamandır seni bekliyor. Seçmeyi bitirdin mi?” Luo Mo sordu. Ancak ondan sonra Yi Yun, Mor Kristal'in illüzyon aleminden uyandı. Başını salladı ve dedi ki: “Seçmeyi bitirdim.”

 

Luo Mo, Yi Yun'a endişeli bir bakış attı. Nasıl bakarsa baksın ,Yi Yun'un kendinden emin bir ifadesi vardı. Hiç iyi bir sonuca varacakmış gibi görünmüyordu. Gerçekçi konuşmak gerekirse Delici Yıldız Taşı ve Üç Tanrı Mührü şansını kaçırınca kişi mutlu görünmemeliydi...

 

Yi Yun'a biraz tavsiye verdiğinden Yi Yun'un buna uymasını istiyordu.

 

Kaos'un bulutlu sisinden çıkıp, Luo Mo dedi ki: “Kıdemli Duanmu, Yanan Yıldız ve Yedi Yıldız Taşı'nın ikisini de on beş günlüğüne seçiyorum.”

 

“Pekala!” Kıdemli Duanmu, Luo Mo'nun seçimine şaşırmamıştı. Kaydetti ve Yi Yun'a baktı.

 

“Peki ya sen?”

 

Yi Yun, hemen cevap vermedi onun yerine Kıdemli Duanmu'ya sordu: “Kıdemli Duanmu, bir konu hakkında sorum olacak. Kıdemli Duanmu'nun önceden koyduğu kurallar, birinci Antik Fey'i öldürenlerin İlkel Uzay'da günde on altı saat kalmasına izin veriliyor ve birinci Antik Fey'i öldürebilenlerin ise sadece sekiz saat. Bu kuralın arkasındaki neden, yeterli Fey Tanrı Taşı olmaması mı?”

 

Oradaki sınava girenler, Yİ Yun'un böyle bir soru sormasını beklememişti.

 

Bu belli değil miydi? Sadece birkaç Fey Tanrı Taşı seçecekti fakat Kaos'un bulutlu sisinde bu kadar kalmıştı. Ayrıca dışarı geldiğinde, böylesi belli bir soru sormak zorunda mıydı?

 

Kıdemli Duanmu başını salladı ve dedi ki: “Evet!”

 

“Eğer öyleyse bir isteğim olacak. Eğer hiç kimsenin seçmediği Fey Tanrı Taşları'ndan birini seçersem, hiç dışarı çıkmadan hep İlkel Uzay'da kalabilir miyim?”

 

Yi Yun'un sorusu, sınava giren herkesin kafasını karıştırmıştı.

 

Yi Yun'un sözlerinin arkasındaki anlam neydi? Gücü çok büyük sayılmazdı ve birinci Antik Fey'i zar zor ölümcül bir mücadele vererek öldürmeyi başarmıştı. Bu kadar büyük bir bedeli, sadece Luo Mo'dan sonra olmak için ödemişti. Yanan Yıldız, Dört Kenarlı Levha ve Yedi Yıldız Taşı'nı biraz çöp için mi bırakmayı planlıyordu?

 

İlkel Uzay'daki bazı Fey Tanrı Taşları kase boyutundaydı, bu yüzden içlerindeki yasalar tabii ki de sınırlıydı. Hiç kimse onları istemiyordu, bu yüzden Yi Yun onları mı seçecekti?

 

Hiç kimse bunu anlayamıyordu. Prenses Beyaz Tilki bile merakla Yi Yun'a baktı.

 

“Doğru! Eğer hiç kimse seçmezse tüm gün İlkel Uzay'da kalmanda sorun olmaz.” Yi Yun'un sorusu garip olsa da Kıdemli Duanmu ciddiyetle cevaplamıştı.

 

“Teşekkür ederim, Kıdemli Duanmu!” Verilen izinle Yi Yun sevindi. Bu geçrekten de tatmin edici bir sürpriz olmuştu. Bu da İlkel Uzay'da bütün gün kalabileceği anlamına geliyordu.

 

“O zaman çoktan seçimimi yaptım. Üç bilinmeyen Fey Tanrı'dan oluşan üç Fey Tanrı Taşı'nı seçeceğim!”

 

Yi Yun'un sesi etrafta yankılanırken cesur bir duygu vardı. Herkes Yi Yun'un seçimini duyunca şaşırmıştı.

 

Kıdemli Duanmu, üç Fey Tanrı Taşı'nı On Bin Fey Semavi Cennet'teki görkemli kişilerin bile kavramakta başarısız olduğunu daha yeni söylemişti. Yi Yun çıldırmış mıydı?

 

Yi Yun bir kenara, Prenses Beyaz Tilki ayrıca On Bin Fey Semavi Cennet'teki ondan daha olağanüstü olan görkemli kişiler dahi yasalardaki anlayışlarıyla kavrayamıyordu. Aradaki fark gece ve gündüzden daha büyüktü.

 

Yi Yun, görkemli kişilerin bile kavrayamadığı bir şeyi kavramaya çalışıyorsa bu bir karıncanın ağacı sallamaya çalışmasıyla aynı şey olmaz mıydı? Ne gülünç bir kendinden eminlik!

 

“Genç Erkek Kardeş Yi, cidden...” Luo Mo, Yİ Yun'a baktı ve ne diyeceğini bilemiyordu. Önceden bir önsezisi olmuş ve Yi Yun'a tavsiye vermişti. Ancak Yi Yun, dönüşü olmayan yola yürümeye kafayı takmış gibiydi. “Genç Erkek Kardeş Yi Yun, Delici Yıldız Taşı ve Üç Tanrı Mührü'nü seçemediğinden mutsuz olduğunu biliyorum fakat Yanan Yıldız ile Yedi Yıldız Taşı da kötü sayılmaz. İkimizin çalışması için yeterli. İstersen benim zamanıma göre alabilirsin.”

 

Luo Mo, iç çekti ve başını iki yana salladı. Bunu pişman verici buluyordu. Yi Yun'un sonuçları iyiydi fakat bu fırsatı harcıyordu. Bu da Yi Yun'dan kötü sonuçları olanları, turnayı gözünden vurmasını sağlıyordu.

 

Ve gerçekten de Luo Mo, Ran Xueyi'nin yüzünde, kahkaha atacakmış gibi heyecanlı bir ifade gördü.

 

“Hahaha! Cennetler cidden bana yardım ediyor. Yi Yun, aslında Dört Kenarlı Levha ve Yedi Yıldız Taşı'nı terk etti. O zaman ikisi de bana kalacak!” Ran Xueyi yumruklarını sıktı. Önceden Yi Yun'a kaybettiği için öfkeli hissediyordu. Çünkü Yi Yun'dan daha güçlüydü ve sadece savaşmaktan kaçındığı için kaybetmişti. Bu onu özellikle utandırmış ve küçük düşürmüştü.

 

Lakin şimdi Dört Kenarlı Levha ve Yedi Yıldız Taşı'yla sıkı çalışarak, Yi Yun'un seviyesine ulaşabilirdi. Zamanla Yi Yun'u arkasında bırakacaktı.

 

Dövüş sanatları yolunda en tabu şey, kendini gözünde büyütmekti. Yİ Yun, resmen onu yanlış yöne sürecek bir yola girmişti.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr