Bölüm 861: Boşuna Yazılan Senaryo

avatar
4563 21

True Martial World - Bölüm 861: Boşuna Yazılan Senaryo


 

Bölüm 861: Boşuna Yazılan Senaryo

 

Yi Yun aptal mıydı? Prenses Mor Ruh'a neden böyle saygısız olma cesareti gösteriyordu.

 

Saygılarını sunmakta yavaş kalmıştı ve şimdi bir de dik dik bakıyordu. Ayrıca yüzünde, böylesi garip bir ifade vardı.

 

"Kuralları bilmemek, cidden düşük alemden bir köylü." Ran Xueyi içinden alay eder gibi güldü. Oradaki elitler, Prenses Mor Ruh'ta iyi bir izlenim bırakmak için kafa çatlatıyordu ama Yi Yun böyle garip davranacak kadar aptaldı. Prensesi rahatsız etmişti.

 

Prenses Mor Ruh'un böylesi bir izleniminin olması, Yi Yun'un hareketlerini kışkırtıcı bulduğunu gösterirdi. Onun dışında, Ran Xueyi başka bir neden düşünemiyordu. Eğer birisi Prenses Mor Ruh'un bu düşük insanı çekici bulduğunu söyleseydi? Bu bir şaka olurdu.

 

Ran Xueyi, Yi Yun'a hafif bir gülümsemeyle baktı ve kendini aptal bir duruma düşürmesini bekledi.

 

Ancak Prenses Mor Ruh'un tek bir açıklaması, Ran Xueyi'nin yüzündeki gülümsemeyi tamamen dondurmuştu.

 

"Cidden sensin... On Bin Fey Semavi Cennet'e gelmişsin?"

 

Luo Huo'er, Yi Yun'u gördükten sonra tamamen şaşkına dönmüştü.

 

Görünüşte zarif ve ağırbaşlı bir görünüş taşısa da içten içe, 10.000 Antikefey hayvanı çamura bulanmış ayaklarıyla onu çiğniyordu.

 

Ne s*kim oluyo?

 

On yıldan uzun bir süre önce, Yi Yun'un düşük alemin küçük bir bölgesindeki bir köylü olduğunu biliyordu. Hem güç hem de bilgi bakımından, Yi Yun'un o dünyanın sınırlarını herhangi bir açıdan aşmasının yolu yoktu. Nasıl oldu da bu, kısa bir sürede tek başına On Bin Fey Semavi Cennet'e gelip, bu kadar arkada olmasına rağmen kolektif eğitimde birinci sırayı almıştı?

 

Kolektif eğitimde birinci olmak pek önemli değildi. Fakat Yi Yun'un on yıl önceki kökenlerini aldığı yeri düşününce, bu şok edici bir şey olmuştu.

 

Yetişim hızı ve yasalardaki anlayıştaki hızı çok hızlıydı. Böylesi bir duruma ulaşması için nasıl canavarımsı bir yeteneğe ihtiyacı vardı.

 

Bu cidden garipti. Bu, prensesin tüm Luo klanında en güçlü Antikefey kan bağına sahip dahi olduğu belliydi ve yüksek bir algısı da vardı. Ama neden onu gördüğü anda, bu serseri tarafından bastırılıyormuş gibi hissetmişti?

 

Tai Ah Kutsal Şehri'ndeyken, Luo Huo'er'in Metruk Gök tekniği Yi Yun'unkinden kötü olmuştu. Annesi Luo klanından teknikleri kullanmasını yasakladığından bu görmezden gelinebilirdi. Tek çaresi kısa bir sürede öğrendiği düşük alemin Metruk Gök tekniklerini kullanmaktı. Bu yüzden başarılarının gerçek yeteneğini yansıtmasının imkanı yoktu.

 

Metruk Gök tekniğini görmezden gelebilirdi lakin Luo Huo'er yetişim odasında yetişim yaparken Yi Yun vücudunun her tarafını görmüştü. Bu Luo Huo'er'in yaşadığı en utanç verici andı.

 

Sonradan Luo Huo'er, o serseriye bir tuzak kurmuştu fakat bir nedenden dolayı tuzak geri tepmişti.

 

Luo Huo'er daha az önce annesine, düşük aleme gidip o köylüyü bu dünyaya ufkunu açmak için getirmeyi ve neden ona kaybetmesinin önemli bir şey olmadığını göstermeyi, sormayı düşünüyordu. Eğer cidden çarpışırlarsa onu anında ezerdi.

 

Luo Huo'er, Yi Yun'u Luo klanı kraliyet başkentine getirdiğinde büyük ve ihtişamlı binaları görünce, yüzündeki şok olmuş ifadeyi görmeyi isterdi. Özellikle de Yi Yun, onun kimliğinin kraliyet başkentindeki en yüksek konum olduğunu öğrendiğinde, ona saygılarını sunup yardakçısı olmayı teklif etmez miydi?

 

Lakin şimdi, senaryoyu yazmasına rağmen hiç prova yapamadan sahne perdeleri kapanmıştı.

 

Bu serseri buraya kadar kendi başına tırmanmayı başarmıştı.

 

Bunu nasıl yapabilmişti?

 

Özellikle yüzündeki ifadeyi gördükten sonra Luo Huo'er, kalbinin 10.000 Antikefey hayvanının, çamura bulanmış ayaklarının altında çiğnenmiş gibi hissetmişti. Yüz ifadesi, içinde tuttuğu boğuk kahkaha yüzündendi çünkü onu utandırmak istemiyordu.

 

Prenses kimliğinin, Yi Yun'un beklentilerinde olduğu çoktan belliydi. Bunu önceden biliyordu.

 

Luo Huo'er, Yi Yun'un bunu öğrendikten sonra şaşıracağını ve önünde secde edeceğini düşünmüştü. Sonunda Yi Yun, secde etmemekle kalmamış, bir de gülmeyi düşünmüştü.

 

Yi Yun'un, Luo Huo'er'in nasıl biri olduğunu bildiği belliydi. İlk bakışta, Luo Huo'er'in zarif ve ağırbaşlılığının görünüş için sahte olduğunu anlamıştı.

 

Luo Huo'er en çok, bu kadar kişinin olduğu balolardan nefret ederdi. Ancak annesi için yapmaktan nefret ettiği görüntüsü ve toleransını korumalıydı fakat bu adam resmen onunla dalga geçiyordu.

 

Bu sinir bozucuydu.

 

Luo Huo'er, içinin görüldüğünü anlayınca daha fazla rol kesmedi. Birisini dövmemek için içindeki dürtüyü zorla bastırdı ve Yi Yun'a bir gülümsemeyle dedi ki: "Yi Yun, cidden sensin. Bayağı uzun zaman oldu."

 

Yi Yun gülme hissini bastırdı ve yumruklarını birleştirdi. Düz bir yüzle dedi ki: "Yi Yun, Prenses'i selamlıyor. Bu kadar yıl oldu. Bugün sizinle görüşünce, Prenses Mor Ruh'un gerçekten eşsiz ve göz alıcı bir güzelliği olduğunu anladım."

 

Yi Yun'un sözleri aşırı saygılı olsa da gözlerindeki gülümseyen niyet, nasıl Luo Huo'er'in gözlerinden kaçardı? Bu adamın, prenses kimliği yüzünden hiç de ona hürmet göstermediği belliydi.

 

Konuşmaları, uzun süreden sonra tekrar birleşen yakın arkadaşların sevincine kesinlikle sahip değildi. Ancak bu konuşma diğerlerinin kulaklarında tamamen farklı çınlamıştı.

 

Luo klanındaki her elit, Ran Xueyi ve Donglin Yu dahil afallamıştı.

 

Prenses bu adamı biliyordu ve bayağı tanıdık görünüyorlardı.

 

Bu nasıl olurdu? Prenses Mor Ruh, nasıl bir asil konuma sahipti? Hiç arka planı olmayan, bu avare insanı nasıl tanımıştı?

 

Prenses Mor Ruh'un yakınlığa yakışan 'uzun zamandır görüşmüyorduk' sözleri, Yi Yun'un Prenses Mor Ruh'un bir arkadaşı olduğu anlamına geliyordu.

 

Bir insan, Prenses Mor Ruh'un arkadaşı mı olmuştu? Bu akıl almazdı.

 

O anda Prenses Mor Ruh'un yanında duran Ran Xueyi'nin yüzünde, muhtemelen en çirkin ifade vardı. Yi Yun ve Luo Huo'er cidden birbirini biliyordu. Ayrıca Luo Huo'er, Yi Yun'un etik yoksunluğuna takılmamıştı.

 

Ran Xueyi'nin izleniminde Prenses Mor Ruh hep ağırbaşlı olmuştu. Lakin bugün Yi Yun'la buluştuktan sonra sakinliğinde nadir bir kayıp görülmüştü. Belli olmasa da, Ran Xueyi yakın mesafede oluşundan fark etmeyi başarmıştı. Prenses Mor Ruh'un çok şey söyleyen gözleri, şaşkınlıkla ve cilveli bir bakışla parladı.

 

Prenses Mor Ruh'a böylesi duygusal iniş çıkışlar yaşatan serseri de kimdi?

 

"Yi Yun, gel bu masaya otur!" Luo Huo'er masayı işaret etti  ve 'samimi' bir ifadeyle konuştu

 

Masayı görünce Ran Xueyi'nin ağzı seğirdi. Donglin Yu'nun yüzünde de çarpık bir gülümseme vardı.

 

O masa, Luo Huo'er'in yerine en yakın olanıydı.

 

Luo Berrak Suları'nda, masaların dizilişi titiz bir politik entrika şovuydu. Ortaya ne kadar yakın, o kadar asildi. Ran Xueyi ve Donglin Yu zaten ortaya yakındı fakat Yi Yun'un yeri onlarınkinden daha yakındı.

 

Ran Xueyi bundan nasıl keyif alabilirdi?

 

O kraliyet başkentinin dört büyük genç efendisinden biriydi. Yine de, bir insan serserisi gelmiş ve ortaya onunkinden daha yakın bir yere oturmuştu. Hatta Prenses Mor Ruh'a daha yakındı. Az önce n'oldu lan?

 

"Bana bu yeri bahşettiği için Prenses'e teşekkür ederim."

 

Yi Yun pek kafaya takmamış ve hiç etik kurallarına aldırış etmeden ona ayarlanan yere oturmuştu.

 

Bu hemen tüm genç elitleri kıskandırmıştı.

 

Sonunda neler döndüğünü fark etmişlerdi.

 

Prenses Mor Ruh ve serserinin muhtemelen garip bir ilişkisi vardı. Yi Yun'a kıyasla onlar, muhtemelen önemi olmayan, yoldan geçen kimselerdi. Onalara tek bir bakış dahi atmamıştı.

 

Az önce Yi Yun'la, Xushui Ran klanı ve Ran Xueyi'ye karşı çıkmak gibi aptal ve küstahça davranışları yüzünden dalga geçiyorlardı.

 

Lakin görünüşe göre gerçekten aptal olanlar onlardı.

 

Yoksa... Prenses Mor Ruh Yi Yun'un destekçisi olabilir miydi?

 

Bu saçmalık olurdu. Eğer bu adamın, Prenses Mor Ruh'la cidden iyi bir ilişkisi varsa sırf bu bile birçoğundan daha iyi bir arka planı olmasını sağlardı.

 

Yi Yun'un oturduğunu görünce Luo Huo'er gülümsemesini korudu. Görünüşte Yi Yun'a artık bakmıyordu fakat ses iletimi, Yi Yun'un kulaklarında yankılanıyordu.

 

"Küçük Yun, buralara kadar gelecek yeteneğinin olması fena değil. Hatta kolektif eğitimde birinci olmuşsun. Kanatların cidden sertleşmiş. Hadi, söyle bakalım ablana On Bin Fey Semavi Cennet'e nasıl geldin."

 

Luo Huo'er'in sözleri Yi Yun'u sessizliğe gömmüştü. Luo Huo'er artık genç değildi fakat yine de söz dalışına geldiğinde üstünlük hissi kazanmakta ısrarcıydı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr