Bölüm 802: Prens Pingnan

avatar
4553 20

True Martial World - Bölüm 802: Prens Pingnan


 

Bölüm 802: Prens Pingnan

 

Yi Yun, Lin Xintong hakkında hep endişeleniyordu ama On Bin Fey Semavi Cennet çok büyük olduğundan ve uzay da sonsuz göründüğünden, Lin Xintong'u kendi gücüyle bulması imkansızdı.

 

Şimdi Peri Siyah Bambu'nun bir ödülden bahsetmesiyle Yi Yun hemen konuyu açmıştı.

 

"Öyle bir şey mi oldu?"

 

Peri Siyah Bambu şaşırdıktan sonra kaşlarını çattı: "Yüz Tayf kara deliğinin etrafındaki uzay garip ve kararsızdır.

Kapıldığınız uzamsal fırtınanın sizi nereye götüreceğini hiç kimse bilemez.

Yerateş Salonu'nun Kıdemlisi olsam da, On Bin Fey Semavi Cennet'te birini aramam samanlıkta iğne aramam gibi bir şey olur."

 

Peri Siyah Bambu bunu söyleyince bir anlığına durdu ve sordu: "O kız, senin neyin oluyor?"

 

"Bu öğrencinin Dao partneri ve kendisinin adı Lin Xintong."

 

Yi Yun Lin Xintong'la daha evlenmemiş olsa da, birbirleri için Dao partnerleriydi.

 

Peri Siyah Bambu hafiften kaşlarını çattı: "Sana ödül vermeye razıydım ama sen gidip Dao partnerini aramamı istedin.

Bu konuda yapabileceğim tek şey onun hakkında bilgi toplamaya çalışmak.

Ama umudunu yüksekte tutma.

On Bin Fey Semavi Cennet'te birini bulmak çok zor."

 

Peri Siyah Bambu'nun kişiliği bir bambu gibiydi.

 

İlgisizdi ama sözünü verdiğinde onu tutmak için elinden geleni yapardı.

 

"Teşekkür ederim Usta." dedi, Yi Yun.

 

O anda, köşke bir bambu adam girdi ve çabucak Peri Siyah Bambu'nun önüne geldi.

 

Peri Siyah Bambu sanki bir şeyi dinliyormuş gibi başını eğdi.

 

Ardından başını kaldırdı ve dedi ki: "Bir onur konuğu geliyor, siz şimdiden gitseniz iyi olur."

 

Onur konuğu mu?

 

Man Dao ve Yun Qiao'er hemen ayağa kalktı.

 

Peri Siyah Bambu'nun birine hitap etmek için onur konuğu kelimesini kullanması, o kişinin muhtemelen Yerateş Salonu'nun Kıdemli pozisyonundan yüksekte olduğunu gösteriyordu.

 

Bu kişinin kim olabileceğini bilmiyorlardı.

 

Yi Yun da, Man Dao ve Yun Qiao'er'le beraber gitmeyi planlıyordu.

 

Ancak Peri Siyah Bambu bir anlığına düşündükten sonra yavaşça dedi ki: "Yi Yun, sen kal."

 

Man Dao ve Yun Qiao'er şaşırdı ama sonra yine son derece kıskanç hissettiler.

 

Yi Yun'un böylesi bir zamanda arkada kalmasına izin vermek, Peri Siyah Bambu'nun onu ne kadar takdir ettiğini gösteriyordu.

 

Yi Yun bir kez daha bambu hasırına oturdu, Man Dao ve Yun Qiao'er ise gittiler.

 

İkili saraydan çıktığı anda üzerlerine büyük bir gölge düşmüş gibi hissetti.

 

Ardından, ejderha kafalı ve kaplumbağa vücutlu devasa bir Fey hayvanının bulutlardan aşağı indiğini gördüler.

 

Bulutlar sanki onlara yol açmak için çekiliyordu.

 

Işık tamamen yok olmuş, gündüz gece olmuştu.

 

Kaplumbağanın kabuğu tüm vücudunu kaplıyordu, tıpkı yer ve gök özünü emerek doğal olarak oluşmuş kutsal metale benziyordu.

 

Koyu altın rengindeydi ve ağır bir his veriyordu.

 

Ejderha kafasını kaldırdığında çok büyük gözüküyordu.

 

Uzaktan bakınca, gökyüzünde uçan bir ada gibiydi.

 

Man Dao ve Yun Qiao'er Fey ırkının üyeleriydi, bu yüzden Fey hayvanının korkunç gücünü hemen hissedebilmişlerdi.

 

Baxia!

 

Ejderhanın oğullarından biri!

 

Gerçek Baxia efsanevi bir ilk Fey hayvanıydı.

 

Önlerindekinin saf kanlı, ilkel Baxia olması imkansızdı ama kesinlikle Baxia'nın saf kanına sahipti. Yoksa böylesi büyük ve baskıcı bir Baxia vücudu olamazdı!

 

Bu Fey hayvanları arasında en soylu varlıklardan biriydi.

 

"Baxia'yı binek olarak kullanmak?"

 

"Bu da kim?"

 

Yun Qiao'er kendi kendine mırıldandı.

 

Sırf Baxia'nın vücudunun altında olmak bile içinde o Fey hayvanına tapma hissi uyandırıyordu.

 

Bu Fey ırkının, daha yüksek seviyeli bir kan bağından oluşan bir sonuçtu.

 

Böylesi bir hayvanı bineği olarak kullanılabilen kişi kesinlikle etkileyiciydi.

 

"Baxia sırtında bir ölümsüz dağ taşıyor ve ölümsüz dağda bir köşk var."

 

Man Dao aniden düşük bir sesle bağırdı.

 

Düşük sesle söylemesinin nedeni, kökün üstünde antik bir arma olmasıydı.

 

Tıpkı parıldayan bir alev gibiydi.

 

"Bu kraliyet ailesinin arması."

 

Man Dao derin bir nefes aldı.

 

Bu Baxia'yı süren kişinin, Luo klanının kraliyet ailesinden olduğunu gösteriyordu.

 

Kraliyet ailesi?

 

Yun Qiao'er şaşırdı.

 

Bırak kraliyet ailesinden biriyle temasa geçmeyi, Luo klanına katılalı fazla olmamıştı.

 

Luo klanının kraliyet ailesinden olanlar onun için tanrılar gibiydi.

 

Kişinin böylesi bineği olmasıysa kraliyet ailesinden olsa bile belirli bir konumu olduğu anlamına geliyordu.

 

Onlar ise sadece Luo klanının 196 eyaletinden biri, Ateş Bulutu Eyaleti'nin bir bölümü olan Yerateş Salonu'ndan sıradan öğrencilerdi.

 

Baxia'yı süren kişi onlara göre zarif bir varlıktı.

 

Man Dao kıskançlıkla dedi ki: "Kraliyet ailesinden biri, Ateş Bulutu Eyaleti'ne geliyor ve Genç Erkek Kardeş Yi Yun böylesi önemli bir kişiyle görüşecek.

Eğer bu kişinin gözüne çarparsa, küçücük bir yardımı bile Yi Yun'un büyük bir yükselişe geçmesini sağlayabilir."

 

Man Dao'nun sözlerini duyunca Yun Qiao'er hiçbir şey düşünemeden başını salladı.

 

Onlar Gökateş Salonu'na girmek için hâlâ çok çalışıyorlardı ama Yi Yun için Gökateş Salonu'na girmek artık çok kolay bir şeydi.

 

Şimdiyse kraliyet ailesinden böylesi önemli biriyle tanışacaktı.

 

Tabii ki kıskançlıkları yersizdi.

 

Suçlayabilecekleri tek şey güçsüzlükleriydi.

 

İkisi Altın Cehennem Akbabaları'yla uçmaya cesaret edemedi.

 

Uçsalar bile Altın Cehennem Akbabaları, Baxia'nın varlığı yüzünden korkudan titrer ve uçmaktan bile korkardı.

 

Man Dao ve Yun Qiao'er uzak bir köşeye çekilip Baxia'nın kaplumbağa kabuğundaki ölümsüz dağa baktı.

 

Şaşaalı elbiseler giyinen dokuz kar beyazı ciltli  güzel vardı; ellerinde ipeklerle köşkten aşağıya uçup ölümsüz dağa indiler.

 

Dokuz kızın arkasından uzun boylu beyaz cübbeli bir adam havada yürüyerek indi.

 

Kıyafetine parlak kırmızı bir anka kuşu işlenmişti ve aurası yoğun ve sertti.

 

Luo klanının cinsiyet gözetmeksizin olağanüstü bir havası vardı.

 

Bu beyaz kıyafetli kişi de istisna değildi.

 

Uzun ve yapılı bir vücudu olsa da, zarif bir his veriyordu.

 

Tıpkı kibar havası olan bir bilgin gibiydi.

 

"Fiyuuv! Fiyuuv!"

 

Beyaz cübbeli adamın sağında ve solunda siyah cübbeli kişiler belirdi.

 

Yüzlerinde bir duman tabakası olduğundan yüz hatları görünmüyordu.

 

Onlar beyaz cübbeli adamın korumalarıydı.

 

O anda Peri Siyah Bambu, onları karşılamak için çoktan sarayın girişine çıkmıştı.

 

Yi Yun da ona eşlik ediyordu.

 

Peri Siyah Bambu'nun sarayında, siyah bambular ve bambu adamlar dışında başka hizmetkar yoktu.

 

Bu nedenle yanında duran tek kişi, Yi Yun'du.

 

Yi Yun da Baxia'ya bakarken şaşırmıştı.

 

Bulanık görünümlü, iki siyah cübbeli adamı görünce yüreği hoplamıştı.

 

Bu iki siyah cübbeli adam da Fey ırkındandı.

 

Auraları baskıcı bir his veriyordu. Bu yüzden çıplak gözle onları görebilse bile sanki orada değillermiş gibi bir his veriyorlardı.

 

"Siyah Bambu Prens Pingnan'ı selamlıyor."

 

Peri Siyah Bambu hafiften eğilirken Yi Yun duraksadı.

 

Prens Pingnan mı?

 

Ateş Ruhu Sarayı'na ateş kazmak için girmeden önce, Man Dao'nun, Luo klanının kraliyet başkentinde Luo İmparatorluğu tahtı için rekabet eden iki kraliyet çocuğundan bahsettiğini duymuştu.

 

İçlerinden biri Prens Kızıl Sema iken diğeri Prenses Mor Ruh'du.

 

Yi Yun oradan Prenses Mor Ruh'un, Luo Huo'er olduğunu doğrulamıştı.

 

Prens Pingnan ise Luo Huo'er'in tarafındandı.

 

Birçok prens ve prensesin tahta çıkma şansı yoktu, bu yüzden takip etmek için haleflerden birini seçerlerdi.

 

Gelecekte Luo İmparatoru olmayacak olsalar da, yine de hiç sorun çıkmadan Kral ünvanını alabilirlerdi.

 

Prens Pingnan ve Luo Huo'er aynı taraftandı. Peri Siyah Bambu ise Prens Pingnan'nın astıydı.

 

.....

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr