Bölüm 790: Ateş Bulutu Eyaleti Ana Dağı

Luo Fengling'in Fengling Dağı Ateş Bulutu Eyaleti'nin ana dağından uzaktı ve bu mesafe sadece kırlıktan ibaret değildi. Yi Yun Peri Siyah Bambu'yu takip ederken yolda birkaç ülke, çeşit dağlar ve nehirler gördü.

Yi Yun'un görüşü mükemmeldi, bu yüzden gökyüzünde yüksekte olmasına rağmen bu ülkelerde nasıl bir yaşam olduğunu görebiliyordu.

Tıklım tıklım şehirler, seyyar satıcılarla dolu kalabalık sokaklar gördü. Tabii ki dövüş evleri ve koruma eskort hizmetleri de vardı. Görünüşte, Tian Yuan Dünyası'nın ölümlü dünyasından pek farklı görünmüyordu.

Tek farkı şehri dolduran Fey ırkı üyelerinin birçoğunun daha insana dönüşmemiş olmasıydı. Bu Fey ırkı üyelerinin kuyrukları veya kürkleri vardı. Hatta bazılarının insan yüzleri, ama Fey bedenleri vardı.

“Fey ırkının da mı ölümlüleri var?”

Yi Yun sıradan güce sahip oldukları belli olan Fey ırkına bakarken Peri Siyah Bambu'ya sordu. Fey ırkındaki izlenimi efsanevi romanlarda bulunan ruhlara benzerdi. Gücü az olan Fey ırkı üyeleri de mi insana dönüşebiliyordu?

“Evet.” Peri Siyah Bambu hala Yi Yun'un önünde uçuyordu. Rüzgar güçlü olmasına rağmen peçesini havalandırmıyordu. “Fey ırkının ilk nesil üyeleri dünyanın özünü emdikten sonra Fey olmak için Dao'ya ulaşan hayvanlar veya bitkiler, bu yüzden doğal olarak çok güçlüler. Ancak çocukları onların güçlerini miras almayabilir. Birçok Fey ırkı kan bağı zamanla zayıflar. Sonundaysa sıradan ölümlüler olurlar. Bu tür kan bağları birkaç Fey ırkı ölümlüsünün doğmasına neden olur. Güçleri muhtemelen siz insanların vücut güçlendirme seviyesinde.”

“Fey ırkı kan bağına değer veriyor ve güçlü bir kan bağıyla daha güçlü olabiliyor olsa da her zaman istisnalar oluyor. Sıradan kan bağı olan bazı Fey ırkı üyeleri, çeşitli nedenlerden veya özel fırsatlardan dolayı yavaşça kendilerini güçlendirebilir. Hatta kendilerinden daha güçlü kan bağı olan bir Fey ırkından daha büyük olabilirler.”

Peri Siyah Bambu Yi Yun'dan büyük beklentiler olduğundan Yi Yun'un şüphelerini sabırla giderdi.

“Demek öyle.”

Yi Yun başını salladı. Güçlü bir Fey ırkının sıradan kan bağı olan çocukları olması sıra dışı bir şey değildi.

Ancak doğuştan Büyük Eşsiz İmparator olabildikleri gibi, normal kan bağı olan Fey ırkı da görkemli olabilirdi.

“On İki Semavi Cennet'te birçok görkemli kişi olmasına rağmen ölümlülerin sayısı da aşağı kalmıyor gibi. Herkes güçlü değil.”

Yi Yun bunları düşünürken Ateş Bulutu Eyaleti'nin ana dağına ulaştılar.

Ateş Bulutu Eyaleti'nin ana dağını görünce Yi Yun zihnen hazırlıklı olmasına rağmen yine de şok olmuştu.

Bu dağ gökyüzüne yükselen sıradan bir dağ değildi. Hatta uzun bile sayılmazdı, yüksekliği sadece 100,000 metreydi. Ancak kapladığı alan çok büyüktü. Tıpkı bir ülkeye benziyordu.

Dağın zirvesinde büyük saraylar, tarlalar ve bitkisel bahçeler vardı. O anda çiçekler açmıştı ve dağın zirvesi renkli bir çiçek denizi gibi görünüyordu.

Dağdaki erimiş kar aşağı akıyordu, ama küçük bir dere değil, kükreyen bir nehir oluşturuyordu. Dağ o kadar büyüktü ki eriyen kar devasa nehirler oluşturabiliyordu!

Dağın eteğinde nehirler birleşiyor ve yüzlerce şelale oluşturuyordu. Tıpkı uçan Beyaz Ejderler gibi kükrüyorlar ve dalgalı bir gümbürtüyle altındaki taşlara çarpıyorlardı!

“Bu Ateş Bulutu Eyaleti'nin ana dağı mı? Çok büyük!”

Yi Yun'un gördüğü sarayların sayısı neredeyse sayarak bitmeyecek kadardı. Ayrıca sarayların arasında yükselen antik ağaçlar vardı. Muhteşem görünüyorlardı ve boyutlarından, içinde 100 milyon kişi yaşasa bile sorun olmaz gibiydi!

Yi Yun On Bin Fey Semavi Cenneti'nin taşının düşük aleme kıyasla daha güçlü olduğunu biliyordu. Bu nedenle böylesi büyük bir saray inşa etmek muazzam büyüklükte servet gerektirirdi. Sadece bir savaşçı dünyası böylesi büyük çapta bir şey inşa edebilirdi.

“Bu kadar çok saray var... Yoksa hepsinde birileri mi yaşıyor?” Yi Yun kendini tutamayıp sordu. Ateş Bulutu Eyaleti'nde yaşayan ölümlü Fey ırkının sayısının muhtemelen 10 milyardan fazla olduğunu biliyordu, ama gerçek Luo Klanı üyelerinin sayısı çok daha azdı. Tüm bu saraylarda birilerinin yaşıyor olması kulağa hiç gerçekçi gelmiyordu.

Peri Siyah Bambu yavaşça cevap verdi: “Saraylar birçok türe ayrılıyor. Kıdemlilerin ve dekanların sarayları dışında kalan aşağıdaki saraylar Yerateş Salonu öğrencilerinin kaldığı yerler. Her bir Yerateş Salonu öğrencisine kendi sarayları veriliyor.”

“Ateş Bulutu Eyaleti'nde kendi ülkelerini yöneten ölümlü Feylerin sayısından fazla şey yok. Ancak Fey imparatorlarının yaşadığı saraylar Yerateş Salonu öğrencilerinin saraylarıyla kıyaslanamaz.” Peri Siyah Bambu sakin bir sesle konuştu, ama söylediği şey Yi Yun'u şok etti.

Bu demek oluyordu ki, her bir Yerateş Salonu öğrencisine bir ölümlünün sarayından daha büyük ve lüks bir saray veriliyordu!

Tabii ki lüksten kastı altın ve gümüş gibi materyaller değil, yetişim için olan düzenlerdi. Her türlü hazineler, aletler ve sarayın yapımında kullanılan odun, taş gibi şeyler değerli materyallerden arıtılmıştı.

Ateş Bulutu Eyaleti'nde her Gökateş Salonu kişisel öğrencisine bir dağ veriliyordu, bu yüzden Yerateş Salonu öğrencileri hafiften kötü olmalarına rağmen bir saray alıyordu!

Binden fazla Yerateş Salonu öğrencisi vardı, bu da burada 1000'den fazla sarayın olduğu anlamına geliyordu!

Kıdemlilerin, dekanların ve kolluk kuvvetlerinin saraylarını ekleyince Ateş Bulutu Eyaleti'nin ana dağı oluşuyordu!

Yi Yun'un yüz ifadesini fark edince Peri Siyah Bambu konuştu: “Sence çok fazla mı saray var? Aslında, bunu söylemek doğru olmaz. Luo Klanı neredeyse 100 milyon yıldır burada. Zaman zaman düştüğü ve yükseldiği oldu, ama tüm bunları atlattı. Ateş Bulutu Eyaleti'nin tarihi kısa olsa da 50 milyon yıldır buradayız. Saraylardan birini yapmak 10,000 yıl alacak olsa en az 5000 saray birikmiş olur. Bu yüzden böyle bir saray bölgesi yapmak çok kolay oldu.”

Peri Siyah Bambu bunu söylediğinde Yi Yun derin bir nefes aldı. Evet, yüz milyon yıl veya elli milyon yıllık tarihle böyle bir şey yapmak kolaydı. Lakin bunu gerçekten tecrübe etmek, o kadar uzun zamanı hayal etmek imkansızdı.

Böylesi uzun bir zaman sürecinde bir oluşumun temelleri sağlamlaşıp korkunç bir güce ulaşırdı.

Bu saray bölgesi sadece küçük bir evrendi. Burayı inşa etmenin bedeli çok yüksekti, yoksa on milyonlarca yıllık elemente dayanamaz çökerdi. Bu kadar çok saray ve öğrenci varken Yerateş Salonu'nun her bir öğrencisine bir saray vermek abartı sayılmazdı. Eğer saray kullanılmazsa orada öylece kalacaktı.

Dong Hu, Bai Wei ve Sun Lie gibi kahya öğrencilerinin Yerateş Salonu öğrencisi olmak için can atmasına şaşmamalıydı.

Küçük kabilelerden geliyorlardı ve Yerateş Salonu öğrencisi oldukları anda, tek bir seferde cennete ulaştıkları söylenebilirdi!

Ne de olsa burası Ateş Bulutu Eyaleti'ydi, Luo Klanının Ateş Bulutu Eyaleti!

Ateş Bulutu Eyaleti Kıdemlileri bir kenara, sırf Yerateş Salonu öğrencileri bile bir ölümlü Fey ülkesinin imparatorundan daha yüksek bir konumun tadını çıkartıyordu. Bu Yerateş Salonu öğrencilerinin kaldıkları yer için tüketilen kaynakların miktarından anlaşılabilirdi.

Ölümlüler ile savaşçılar yer ve gök gibiydi. Bu uçurum gibi olan aralık sadece imparator unvanına sahipsin diye kapanamazdı! Bırak güç farkını, sırf yaşam sürelerindeki binlerce yıllık farklılığı düşünmek bile yeterdi.