Bölüm 767: Yeni İlahi Şehir

avatar
5316 21

True Martial World - Bölüm 767: Yeni İlahi Şehir


 

Bölüm 767: Yeni İlahi Şehir

 

Efsanevi insan kişileri birer birer Metruk ırkı Sarayına girdi.

 

O sırada, Shen Tu Aşireti ve Li Ateşi Tarikatı'nın kıdemlileri korkudan titriyordu ve yüzlerinde çirkin ifadeler vardı.

 

Shen Tu Aşiretinin başı olan Shen Tu Lideri çoktan ölmüştü, bu yüzden toplantıya katılanlar sadece sıradan Shen Tu Kıdemlileriydi.

 

Li Ateş Tarikatı'nın çirkin yaşlı bir adam olan Büyük Kıdemlisi ise hala hayattaydı. O anda cidden çok dikkatli davranıyordu. Attığı her adım tedbirliydi, ayağının altındaki tuğlaları kırmaktan veya kapıyı açtığında kapı kolunu kırmaktan korkuyordu.

 

Bu kadar dikkatli olmasının nedeni Yi Yun'un onu öldürmek için bir bahane aramasından korkmasıydı. Tabii ki bir bahanesi olmadan Yi Yun'un onu tek bir saldırıyla yok edebileceğini ve hiç kimsenin de karşı çıkmayacağını biliyordu.

 

Şu anki durumda Yi Yun elindeki güçle her şeye hükmedebilirdi.

 

İsteksiz olsa da Yi Yun'la görüşmek zorundaydı. Salona giden son kapı açıldığında efsanevi insan kişiler yüzlerce metre genişliğindeki devasa bir salona girdi.

 

Yi Yun'un yüksekte onur koltuğunda oturduğunu gördüler. Yanındaysa Lin Xintong vardı ve arkasında Yi Yun'u koruyan bir bekçi gibi görünen şişmiş kasları olan bir adam duruyordu.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı!

 

Herkes bu iri yarı adamın Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı olduğunu anlayınca nefesini tuttu.

 

Şu anda Yi Yun oturuyor, Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı arkasında yardakçı gibi duruyordu. Tabii ki bu doğaldı ,çünkü Yi Yun onu kuklası yapmıştı.

 

Bunu çoktan biliyor olsalar da kendi gözleriyle tanık olunca şaşkına dönmüşlerdi.

 

Bir yıl kadar önce bu Şeytan Tanrı'yı görmek Ölümü görmek gibiydi. Herkes panikleyip dört bir yana kaçışmaya çalışırdı.

 

Aradan bir yıl geçmiş, Yi Yun Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı zaptetmişti, ama yine de onu görünce hala titriyor ve o baskıyı hissediyorlardı.

 

Bu tıpkı bir ölümlünün vahşi bir kaplan görmesiydi, fakat bu kaplan tamamen serbestti. Ölümlünün kaplanla aynı odadayken korkmaması zordu.

 

Yi Yun ile Lin Xintong'un etrafında efsanevi Metruk ırkı kişileri vardı. Salonun ortasında büyük ve uzun bir masa vardı. Masanın etrafında oturan Metruk ırkı üyeleri Cennete Yükseliş Alemine eşitti, diğer Yuan Açılış Alemi savaşçıları ise daha küçük yan masalarda oturuyordu.

 

Çoban, eski Metruk Kraliçe ve Jiang Xiaorou ana masada oturuyordu. Bu kongrede, dünyadaki tüm önemli kişiler toplanmıştı!

 

Yi Yun alt nesilden olsa da birçok efsanevi insan kişisi ona eğilerek selam verdi.

 

“Selam olsun Genç Efendi Yi.”

 

Birçok efsanevi insan kişisi yumruklarını birleştirdi. Savaşçıların dünyasında yaşın aksine prestij sahibi olan güçtü.

 

“Oturun.”

 

Yi Yun içtenlikle elini sallayınca tüm efsanevi insan kişileri oturdu.

 

Yi Yun'a bir saygı olarak ve salondaki baskı nedeniyle birçok efsanevi insan kişisi sandalyelerinin üçte birine oturdu. Vücutlarını dimdik konuma getirdiler.

 

“Genç Efendi Yi gerçekten de yetenekli genç bir adam. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı ortaya çıktığında hiçbirimizin hayatta kalacağı kesin değildi. Tian Yuan Dünyası'nın tüm mirası yok olma tehdidindeydi. Ancak Genç Efendi Yi sadece felaketi savuşturmakla kalmadı, ayrıca Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı zaptetti. Bu gerçekten de etkileyici.”

 

“Genç Efendi Yi'nin kendisini mühürlü uzaydan kurtarabilmesi gerçekten de inanılmaz bir başarı. Cennetlerin altındaki tüm yaşamlar Genç Efendi Yi'ye teşekkür eder. Genç Efendi Yi Tian Yuan Dünyası'nı ve Kutsal Yaban'ı kurtardı.”

 

Efsanevi insan kişileri sırayla onu övmeye başladı.

 

Bu övgülerin çoğu içlerinden geliyordu. Yi Yun'un Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı zaptetmesi herkesin felaketten kaçmasına yaramıştı.

 

Yi Yun'la aynı odada olmaktan gelen stres az olmasa da, ona karşı minnettarlardı.

 

“Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı benim de düşmanım. Beni ve etrafımdakileri öldürmek istedi, bu yüzden onunla bir ölüm kalım savaşına girmem çok doğal. Bana teşekkür etmenize gerek yok.” Yi Yun sakin bir sesle yavaşça konuştu: “Bugün, sizi buraya birkaç konuyu tartışmak için çağırdım...”

 

“Lütfen konuşun Genç Efendi Yi, kesinlikle elimizden geleni yapacağız!”

 

Hayatta kalan büyük oluşumların liderleri hemen cevap verdi. Yi Yun'un şu anki konumuyla emrettiği bir şeyi konuşmanın gereği var mıydı? Onun dedikleri resmen cennetten gelen ilahi bir karar gibiydi. Kim karşı çıkma cesaretini gösterebilirdi?

 

Yi Yun konuştu: “İnsan ve Metruk ırkı on milyonlarca yıldır savaşıyor. Bunun artık devam etmesini istemiyorum. Bu konu hakkında Metruk ırkıyla çoktan konuştum ve Metruk Kraliçe'yle bir karara vardık.”

 

“Kutsal Yaban'ın sınırlarında bir kutsal şehir inşa etmeyi planlıyorum. Şehirde biraz miras bırakacağım. İster İnsan ırkı genç elitleri, isterse de Metruk ırkının genç elitleri olsun eğitim için kutsal şehre girmekte özgür. Mükemmel sonuçları olanlar kaynak bakımından ödüller alacak. Eğer gelecek nesillerinizi yetiştirmek istiyorsanız, aşiretlerinizin veya oluşumlarınızın genç elitlerini Kutsal Şehir'e gönderebilirsiniz. Tabii ki kutsal şehirdeki hazinelerin her biriniz tarafından geleceğin nesillerine bir ödül olarak sağlanması gerekiyor.”

 

Yi Yun'un inşa edeceği kutsal şehir, geçmişteki Tai Ah Kutsal Şehri'nin bir kopyası olacaktı. Tabii ki Tai Ah Kutsal Şehri'ne kıyasla yeni kutsal şehir yüzlerce kat daha güçlü olacaktı! İster kaynak, ister ödül, ister miras, ister öğretmen, bunların hepsi Tai Ah Kutsal Şehri'nin eşleşemeyeceği şeylerdi.

 

Yi Yun yıllar boyu topladığı mirası vermeyi planlıyordu. Birçoğu Tanrı'ya Dönüşüm Kulesi'nden alınmıştı ve oradakilerin çoğu da On İki Semavi Cennet'ten geliyordu!

 

Yi Yun tabii ki de ‘Büyük İmparatoriçe'nin Bilgeliği’ veya Azure Yang Lordu'nun kılıç tekniği gibi çekirdek mirasları verecek değildi. Sadece onun için az değeri olan mirasları bırakacaktı. Onun için o mirasları öğrenmek pek etki yapmıyordu ve zaman kaybıydı. Ancak bu miraslar Tian Yuan Dünyası'nın asıl mirasından çok daha iyiydi.

 

Kalıntılar, haplar, silahlar gibi ödüller ise... Yi Yun onları vermeyi planlamıyordu. Onları Tian Yuan Dünyası'nın büyük oluşumları verecekti.

 

Bunu ortaya attığında, hangi oluşum isteğini gerçekleştirmek için kendini kurutmazdı? Eğer Yi Yun memnun olmazsa, oluşumlarının işi bitebilirdi.

 

Ayrıca Kutsal Şehir sayesinde bu dünyada daha güçlü yetenekler yetiştirebilirlerdi, hem de İnsan ve Metruk ırkı elitlerinin bu şehirde yetişim yapması sağlanabilirdi. Birbirleriyle karışabilir ve artık su ile ateş gibi davranmak zorunda kalmazlardı.

 

Büyük oluşumların başları tüm desteklerini gösterdiler. Bakışlarından, sanki o anda Kutsal Yaban'ın sınırına koşup bir şehir inşa etmek istiyor gibi görünüyorlardı.

 

Yi Yun başını salladı ve konuştu: “İkinci bir şey var.”

 

Yi Yun konuşurken gözleri lakayıt bir şekilde Shen Tu Aşiretini ve Li Ateşi Tarikatı'nı süzdü.

 

Sırf bu bakış bile kıdemlilerin yüzünü soldurmuş, kalplerini teklettirmişti.

 

Sanki diken üzerinde oturuyormuş gibi hissetmişlerdi. Yi Yun'un bakışları tanrının ceza kılıcı onları deliyormuş gibi hissettirmişti. Orada bir anda taşa veya köpek bokuna dönmek istemişlerdi. Bu olursa en azından Yi Yun'un bakışlarından kaçabilirlerdi.

 

“Shen Tu Aşireti... Li Ateşi Tarikatı... Mistik Totem Klanı...” Yi Yun her birini söylerken durdu ve söylediği oluşumların kıdemlilerine baktı.

 

Oluşumlarının ismi okunan kıdemlilerin beti benzi attı. Cümlenin sonu nereye geliyordu. En vahşi rüyalarında bile on yıl önce yarasına tuz bastıkları Yi Yun'un bu kadar hızlı büyüyeceğini düşünmezlerdi. Göz açıp kapayıncaya kadar yaşam ve ölüme hükmedecek bir noktaya gelmişti!

 

Yi Yun konuşmadı, sadece onları izledi. Kıdemlilerin üstü terden sırılsıklam olmuştu. Yi Yun'un onları nasıl yok etmek istediğini bilmiyorlardı, ama o anda her geçen saniye bir yıl gibi hissettiriyordu!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr