Bölüm 755: Boşluk Yırtma

“Majesteleri... Gerçekten de Kutsal Ruh'un ilahi kalıntılarını vermek zorunda mıyız?” Efsanevi Metruk Irkı kişilerinden biri çaresizce sordu.

Eski Metruk Kraliçe cevap vermedi. Kalan tüm gücüyle Jiang Xiaorou'ya sanki onu kendi içine almak istiyormuşçasına sarıldı.

Bu durumu nasıl çözeceğini cidden bilmiyordu. Kutsal Ruh on milyonlarca yıl boyunca Metruk Irkını korumuş ve onlar için canını feda etmişti, nasıl olur da Kutsal Ruh'un cesedini onlara verebilirdi?

Kutsal Ruh zaten Metruk Irkına ait değildi. Kutsal Ruh'un cesedini kızının yaşamıyla değiştirmek gibi bir hakkı yoktu.

O anda Çoban yanında duruyordu. Yüzünde donuk bir ifade vardı, fakat gözleri korkunçtu. Birçok efsanevi Metruk Irkı kişisi Çobanı yıllardır tanıyordu, fakat onu daha önce hiç böyle cani bir halde görmemişlerdi.

“Emri verin. Sarayda Karanlık Yasalarını bilen tüm Metruk Irkı savaşçılarını toplayın. Ayrıca, Sığınak Adası Lordu'nu da bu olaydan haberdar edin...”

Çoban gururlu biriydi, gerekli olmadıkça diğerlerinin yardımını asla istemezdi. Lakin şimdi, Karanlık Yasalarının neden olduğu hasarı çözmenin tek yolu muhtemelen Sığınak Adası Çiftinin düşünebileceği bir şeydi. Ne de olsa, yasalar konusunda İnsan Irkı Metruk Irkından daha ötedeydi.

…

Sığınak Adası Çifti haberleri alıp ıssız dağlara geldiğinde aradan yirmi gün geçmişti.

Hiç kimse Akşam Hükümdarı'nın bıraktığı karanlık enerjiyi kaldıramamıştı. Bu son derece zarar verici bir saldırıydı. Bunu yaratan kişi öldürmek için değil, işkence ve tehdit etmek için yapmıştı.

Bu saldırıyı yaratan kişinin Akşam Hükümdarı'nın kendisinin olması bile mümkündü. Bu koşullarda, nasıl olur da Karanlık enerjinin kolayca diğerleri tarafından silinmesine izin verebilirdi?

“Majesteleri, bir çözüm yolum olmadığı için üzgünüm.”

Sığınak Adası Lordu başını iki yana salladı. Karanlık Yasalarda bilgi sahibi olan birkaç efsanevi insan kişisi onunla gelmişti, fakat onlar da başlarını iki yana salladı.

İnsan Irkından çıkmış böylesi aşağılık birinden efsanevi İnsan Irkı kişileri bile tiksiniyordu. Ancak onların da pek fazla seçeneği yoktu. Daha yaraları iyileşmemişti ve iyileşse bile, Akşam Hükümdarı'nın kaçmasını önlemek pek mümkün değildi. Ayrıca Metruk Irkının dediğine göre görünüşünü orta yaşlı bir adama çeviren Akşam Hükümdarı daha da güçlenmiş gibiydi.

“Akşam Hükümdarı çoktan akıntıya karşı çıktı ve durumu umursamıyor.” Sığınak Adası Lordu iç çekti. Tanrı'ya Dönüşüm Kulesi'nin çalındığını gördüğünde içinde bunu yapanın Akşam Hükümdarı olduğuna dair bir his oluşmuştu. Şimdi elindeki gerçeklerle, bu görmek istemediği bir sonuçtu. Çünkü şu anki gücüyle yapabileceği hiçbir şey yoktu!

“Gerçekten üzgünüm, gücüm sınırlı. Ne Akşam Hükümdarı'nın Karanlık Yasalarını kırabilirim ne de Peri Jiang'ı tedavi etmesi için onu yakalayabilirim. Bundan sonra, biz de ıssız dağlarda yaşayacağız. Akşam Hükümdarı'yla başa çıkmayacak olsak da, gücümüzle katkı sağlayarak Peri Jiang'ı koruyabiliriz.”

Metruk Irkı Karanlık Enerjiyi Jiang Xiaorou'nun vücuduna yerleştirmekte başarılı olduğundan Metruk Irkını hazırlıksız yakalamıştı. Sığınak Adası Çifti onlara yardım ederken tetikte olduklarında, Akşam Hükümdarı ne kadar güçlü olursa olsun Metruk Irkının bölgesinde kolay kolay olay çıkaramazdı.

Sığınak Adası Lordu'nun niyetini belli etmesiyle, diğer efsanevi insan kişileri de onunla beraber ıssız dağlarda kalma isteklerini belirttiler.

Issız dağlarda kalmak bir fedakarlık biçimi olarak kabul ediliyordu. Bunun nedeni yirmi yıl içinde Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın tekrar saldıracak olmasıydı. Ve saldıracağı ilk nokta büyük ihtimalle ıssız dağlardı!

“Hepinize müteşekkirim. Eski Metruk Kraliçe büyük bir şükranla konuştu.

Artık yapabilecekleri tek şey her seferinde bir adım atmaktı.

”Majesteleri, endişelenmenize gerek yok. Akşam Hükümdarı'nın arkasında bıraktığı enerji aşağılıkça ve kaldırılamaz olabilir, lakin Peri Jiang'ın yaşam gücünü kolayca yiyemeyecek gibi görünüyor...”

Jiang Xiaorou'nun meridyenlerine uzun süre baktıktan sonra Sığınak Adası Lordu konuştu.

Karanlık enerjinin yavaşça Jiang Xiaorou'nun yaşam gücünü yemesine rağmen, enerjinin bir katalizör görevi görerek yavaşça kan bağındaki gizli gücü uyandırdığını keşfetmişti.

Jiang Xiaorou'da Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın bile gözünü diktiği sıradışı bir kan bağı vardı. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın sözlerinden, Jiang Xiaorou bu dünyadaki en değerli kan bağına sahipti. Yi Yun onu ağır yaraladığında, düşündüğü tek şey yaralarını iyileştirmek için Jiang Xiaorou'yu yakayıp kanını içmek olmuştu.

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın yaralarını iyileştirecek kanın ne kadar kaliteli olduğunu belliydi.

Böylesi bir kan bağı Jiang Xiaorou'ya muazzam büyüklükte yaşam gücü vermişti. Şimdi bile, gücü aşırı sınırlı olmasına rağmen yaşam gücü hala oradaydı ve Karanlık enerji onu kolay kolay yiyemezdi.

Ayrıca Karanlık enerji Jiang Xiaorou'nun yaşam gücü tarafından yavaşça geri bastırılıyor gibi görünüyordu.

“Ne korkunç bir yaşam gücü ama... Peri Jiang'ın babasının On İki Semavi Cennet'te ne tür biri olduğunu merak ediyorum.”

“Belki de soylu bir ırktan gelmiştir...”

Sığınak Adası Çifti birbiriyle konuştu. Jiang Xiaorou'nun gizli yaşam gücü sürekli serbest kalırken Karanlık enerjinin bedenini ele geçirmesi şimdilik imkansızdı. Tabii ki Karanlık enerji silinecek değildi, çünkü Jiang Xiaorou'nun organlarına ve ruhuna bir sülük gibi yapışmışlardı. Bunun Jiang Xiaorou için gizli bir sorun olduğu söylenebilirdi.

Ve Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı dönene kadar yirmi yıl boyunca böyle yaşamak zorunda kalacaktı. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın dönüşünü düşünmek insanları çaresizliğe itiyordu.

Metruk Irkının Akşam Hükümdarı'nın ortaya çıkması yüzünden huzuru kalmazken, alternatif boyutta Yi Yun'un uzamsal boyut yasalarındaki anlayışı yavaşça belirli bir ustalık seviyesine ulaşıyordu.

Yi Yun her meditasyona girdiğinde farkında olmadan aradan birkaç ay geçiyordu.

Uzamsal boyut Dao'sunda ne zaman anlayış kazansa, Dao Yaprağı'ndaki rünik desenlerle eşleştirip kendini kıyaslıyordu.

Yanlış bir anlayış varsa ondan hemen vazgeçiyordu. Eğer doğruysa, Yi Yun'un ruhuna girip gerçek Dao'suyla bir oluyordu.

Dao Yaprağı'nın standart ölçümüyle Yi Yun'un uzamsal boyut yasalarındaki anlayışı yavaşça Kökenin uzamsal boyutuna yaklaşıyordu.

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya kıyasla Yi Yun'un anlayışı hala çok sığdı.

Sığ olsa da, uzayın özüne daha yakın olduğundan temeli daha sağlam ve doğruydu. Bu da Yi Yun'un gelecekteki uzamsal boyut Dao'sunun daha yükseğe ulaşabileceği anlamına geliyordu.

Birgün Yi Yun meditasyon yaparken aniden gözlerini açtı ve boşluğu yırtmak için elini uzattı!

Yoğun uzamsal boyut güçleri siyah yıldırımlar oluşturup dalgalandı. Yıldırım yılanların parlamasıyla boşluk delindi.

Yi Yun zorla küçük bir uzamsal tabaka perdesini yırtmıştı!

Boşluğu yırtmıştı!

Bu uzamsal boyut yasalarının başlangıç adımlarıydı, fakat çoğu kişi bunu silah kullanarak yapıyordu. Uzamsal boyut yasalarının yardımıyla güçlü silahlar kullanıyorlar ve boşluğu deliyorlardı.

Kişinin çıplak ellerle boşluğu yırtması, ufacık olsa bile olağanüstüydü. Yi Yun'un bunu yapabilmesinin hepsi yasalardaki anlayışı sayesindeydi. Gereken enerji ise pek fazla değildi.

“Yi Yun, çoktan boşluğu delebiliyor musun?”

Yi Yun'un yanındaki Lin Xintong bunu görünce şaşırmış ve aynı zamanda sevinmişti.

Yi Yun'la beraber o da Dao aydınlanması yaşamaya çalışmıştı. Algısı sıradışıydı, bu sayede uzamsal boyut yasalarında biraz anlayış kazanmayı başarmıştı, fakat Yi Yun'a kıyasla çok aşağıdaydı.

Yi Yun'un boşluğu bu kadar çabukça delebileceğini hiç beklememişti. Eğer böyle devam ederse buradan çıkmaları fazla sürmezdi.