Bölüm 716: Kudret

avatar
5237 17

True Martial World - Bölüm 716: Kudret


 

Bölüm 716: Kudret

 

“Neye gülüyorsun?” Yi Yun'un güldüğünü görünce Mistik Kaplan rahatsız hissetti. Yi Yun daha otuz yaşında bile değildi ve yaşlarını on binler olarak sayan insan Yüce Kral'larına kıyasla bu gence daha süt kuzusu bile denemezdi.

 

Süt kuzusunun onun önünde böyle bir şekilde gülmesi Mistik Kaplan'ı nasıl olur da rahatsız etmezdi?

 

“Genç Efendi Yi, Metruk Irkını ve Peri Jiang'ı kurtarmak için ıssız dağlara ulaşmanız cidden büyük övgü ister. Ayrıca Genç Efendi Yi bu yaşta böylesi bir güce sahip olmayı başardı. Gerçekten de İnsan Irkının kahramanısınız. Pekala, İnsan Irkını temsil ederek sizinle uzlaşacağım.”

 

O sırada başka bir efsanevi insan kişisi konuştu. Yi Yun ve Lin Xintong'un gücünden korkuyordu. Tian Yuan Kıdemli Heyeti'yle ses iletimini kullanarak çoktan ortak bir karara varmışlardı.

 

“Eğer Genç Efendi Yi Kozmik Sonsuz Düzeni istiyorsa, iki şartımız var. İlki Çoban. Bu konuda, Çoban çoktan kabul etti, bu yüzden ben de işi daha fazla zorlaştırmayacağım. İkici şartımızsa, Genç Efendi Yi ve Peri Lin'in ruh anlaşması imzalayarak Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı yok olduktan sonra bizim ait olduğumuz oluşumlara saldırmamaya söz vermesi. Bu iki şartımızı kabul ettiğiniz sürece Kozmik Sonsuz Düzen'in düzen bayrakları ve kullanım yöntemi sizindir.”

 

Yi Yun ve Lin Xintong'a karşı insanlar hala çekingendi. Şimdiyse şartlarını bir kez daha öne sürmüşlerdi. Onlara göre bu şartlar Yi Yun ve Lin Xintong'u sınırlasa da kısıtlamalar o kadar iyi değildi. Bu kolayca kabul edebilecekleri bir şeydi.

 

İlk şartlarını Çoban kendisi kabul ettiğinden pek zor değildi.

 

Ancak insanlar ‘direniş şansı vermeyen’ bu koşulların, Yi Yun'un konuşan kıdemliye sanki aptala bakar gibi bakmasına neden olacağını hiç beklememişti.

 

“Bunlar Kanlı Ay'ın arkasında bıraktığı birkaç boktan bayrak. Benim gözümde çöpten farksız. Ve sen onlarla beni bağlamaya mı çalışıyorsun? Kutsal Yaban'a kaçarken hepiniz beyninizi mi yaktınız?”

 

Yi Yun'un ani sözleri sadece insan savaşçıları değil, ayrıca Metruk Irkı savaşçılarını da bir anlığına şaşırtmıştı.

 

Hiç kimse on milyonlarca yıl antik düzeni yaratan kişinin kim olduğunu bilmiyordu. Kanlı Ay sadece antik düzenin koruyucusuydu, lakin böylesi derin bir antik düzene Yi Yun boktan bayrak mı demişti?

 

Jiang Xiaorou bir an ne diyeceğini bilemediğinden afalladı. Eski Metruk Kraliçe ise Yi Yun'a tedirgin bir şekilde baktı. Zaman geçtikçe Yi Yun'a ne olduğunun daha da farkına vardı. Genç olsa da Yi Yun'un kibirli veya küstah biri olmadığını biliyordu.

 

İster Tanrı'ya Dönüşüm Kulesi, isterse de Ruh Mezarı olsun, Yi Yun hep rakiplerinin ve düşmanlarının arasında kanlı bir yol açarak nihai kazanan olmuştu. Tüm bunlar bunun kanıtıydı.

 

Böylesi bir kişi eski Metruk Kraliçe'nin bile dediklerine inanmaya eğilimli olmasına neden olmuştu.

 

Eski Metruk Kraliçe konuşmadı ve Yi Yun'un Metruk Irkını temsil etmesine izin verdi. Yi Yun'un ne planladığını bilmiyordu.

 

Yi Yun tarafından dalga geçildikten sonra efsanevi insan kişileriyse başlarını kaldırmaya cesaret edemedi. Yi Yun'un gücü karşı verecek cesaret bırakmamıştı.

 

İçlerinden, Yi Yun'un bu sözleri havalı davranmak için söylediğine inanıyorlardı.

 

İnsan kıdemlilerinden biri konuştu: “Genç Efendi Yi, muhtemelen Kozmik Sonsuz Düzeni aşağılayarak şartları düşürmeye çalışıyorsun. Senin bu küçük numaraların bize sökmez. Şartlarımızı kabul edemiyorsan o zaman Kozmik Sonsuz Düzeni aklından çıkar. Tamam o zaman, biz gidiyoruz. Bu müzakereye daha fazla devam etmenin bir anlamı olmadığına inanıyorum.”

 

İnsan kıdemli konuşurken ayağa kalktı ve gitmeye hazırlandı.

 

Ayağa kalkarken Yi Yun'un tepkisini gözlemledi.

 

Bu his bir ölümlünün, bir satıcıdan mal alması gibiydi. Satıcının teklif ettiği fiyatı sevmeyebilirdi, fakat malları da öylece bırakıp gitmek istemezdi. Bu nedenle, gidermiş gibi yaparak satıcının kararını değiştirip onu orada tutmasını bekliyordu.

 

İnsan kıdemli cidden Yi Yun'un kararını değiştirmesini umut ediyordu. Yi Yun'un onu reddetmesi katlanabileceği bir şey de değildi.

 

Ne de olsa İnsan Irkı Yi Yun'dan korkuyordu. Eğer Kozmik Sonsuz Düzeni kullanarak Yi Yun'u ruh anlaşması imzalamaya ve gelecekte huzurlu bir şekilde bir arada yaşamaya zorlayabilirlerse o zaman buna değerdi.

 

Ancak insan kıdemlisi hayal kırıklığına uğradı.

 

Yi Yun'un elleri hala ilgisizce toplantı masasındaydı. Sadece soğuk bir şekilde gidermiş gibi yapan kıdemliyi izliyordu. Sanki “git bakalım, kapı orada.” der gibi bakıyordu.

 

“Peki ya geri kalanınız? Siz de onunla beraber gitmeyi mi planlıyorsunuz?”

 

Yi Yun diğer efsanevi kişilere baktı, gidip gitmemeleri hiç de umrunda değildi.

 

Bu efsanevi kişiler bir anlığına ne diyeceklerini bilememişti. Eski şartlar arasında Çobanın ruh anlaşması imzalası gerekmemesi gibi ödünler bile verebilirlerdi.

 

Ama Yi Yun'un pazarlık etmeyi bırakıp gitmelerine izin vermesi akıllarının ucundan geçmemişti.

 

“Güzel! Güzel! Yeni doğmuş buzağı kaplandan korkmaz derken ne doğru demişler.” Mistik Kaplan bıyığı titrer bir şekilde Yi Yun'a baktı. “Birkaç gün içinde ne kadar sert davranabileceksin göreceğiz! Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı görmediğinden ne kadar korkunç olabileceğini bilmiyorsun. Şu kaplandan korkmayan buzağıların sonu kaplanın midesi olurmuş. Yi Yun, Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yla yüzleştiğinde bugün ne kadar kibirli ve aptal olduğunu öğreneceksin!”

 

Mistik Kaplan konuşurken kıyafetini tuttu ve arkasını dönüp gitti.

 

O giderken Yi Yun da ağzında geveleyerek konuştu: “Kaplanın midesinde ölmem konusunda endişelenmene gerek yok. Ama kabul etmeliyim ki birkaç gün içinde Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yla karşılaştığımda ona rakip olamasam bile kaçabileceğime dair güvenim var. Benim çok zamanım var. Onu yavaşça dışarı çekebilirim. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın tehlikesi geçtiğinde senin, Kıdemli Mistik Kaplan'ın kapısına şahsen gideceğim. Oh... Sormayı unutmuştum. Kıdemli Mistik Kaplan, sen hangi oluşumdandın?”

 

Yi Yun konuşurken oradaki Metruk Irkı üyelerini süzdü. Eski Metruk Kraliçe'nin sözlerinden sadece siyah kıyafetli kıdemlinin isminin Mistik Kaplan olduğunu biliyordu. Kim olduğu hakkındaysa en ufak bir fikri yoktu.

 

“Sen...”

 

Yi Yun'un sözleri Mistik Kaplan Ölümsüzü'nün kapıda bocalamasına neden oldu. Yüz ifadesi çok çirkin bir hal aldı.

 

Bırak birkaç yıl sonrasını, Yi Yun'un şu anki gücü bile korkmasına yeterdi.

 

Şahsen gelecek olmasıysa... Yi Yun Tian Yuan Dünyası'nda bir numaralı kişi olduğunda Antik Büyük İmparatoriçe'yle bile kıyaslanabilirdi. Ondan sonra kim onun ‘şahsen gelecek olmasına’ dayanabilirdi?

 

Bu resmen apaçık bir tehditti. Mistik Kaplan'ın oluşumu Tian Yuan Dünyası'ndaki üst seviye oluşumlardan biriydi. Kaçabilirdi, ama bölgesi ve oluşumu saklanamazdı. Yi Yun, mutlak gücü olduğunda kolayca Mistik Kaplan'ın oluşumunu yok edebilirdi!

 

“Yi Yun... Eğer oluşumuma bir şey yaparsan Tian Yuan Dünyası'ndaki büyük oluşumların hepsi güvensiz hisseder. Bunun olması, Tian Yuan Dünyası'nın İnsan Irkının tümünü harekete geçirmenle aynı şey. Gerçekten de dünyaya karşı çıkmak mı istiyorsun?”

 

Mistik Kaplan güç bakımından Yi Yun'u deviremeyeceğini biliyordu, bu yüzden Tian Yuan Dünyasını öne sürerek herkesin düşmanı olacağını ima etti.

 

“Beni tehdit mi ediyorsun?” Yi Yun güldü. “Sırf dünyadan bahsettin diye korkacağımı mı sandın? Neden Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı tehdit etmiyorsun? Neden ona Tian Yuan Dünyası'na karşı çıkarsa herkesin düşmanı olacağını söylemiyorsun?”

 

“Şaka gibi... Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı mirasları yok ediyor ve canlıları katlediyor. Hepiniz ilk görüşte kaçıyorsunuz ve şimdi Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı gelince yine nasıl kaçacağınızı konuşuyorsunuz.”

 

“Bense sizden daha merhametliyim. Bu nedenle siz hemen başıma çıkıp her türlü şartı koyuyorsunuz!!”

 

“Neden bu şartları Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya koşmuyorsun? Neden ‘dünyanın’ güçlerini toplayıp ‘herkesin düşmanı’ olan Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yı yok etmiyorsun?”

 

“Merhametli olanların kolayca ezilebileceğini düşünüyorsun. Güç kullanandansa korkuyorsun. Böyle insanların yaşamları senin için ne ima ediyor?”

 

Yi Yun'un sözleri tam noktasına vurmuştu ve resmen zehir gibiydi. İnsanlar bunu duyunca kıpkırmızı oldu. Nasıl karşı çıkacaklarını bilmiyorlardı.

 

Yi Yun kendisini Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yla karşılaştırmıştı. Bu çok küstahçaydı!

 

Oradaki insanların hepsi Yi Yun'un Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya kıyasla bayağı eksik olduğuna inansa da, Yi Yun bu felaketi atlattığı sürece gelecekte onun seviyesine ulaşabilirdi!

 

Yi Yun konuşmaya devam etti: “Hiçbiriniz durumun ciddiyetini anlamamışsınız. Bugün, ne buraya pazarlık yapmaya geldim, ne de pazarlık yapmaya ihtiyacım var. Sizi sadece bilgilendiriyorum. Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın sıradaki işgalinde Metruk Irkıyla el ele verip savaşırsanız katkınızı hatırlarım. Yoksa gitmekte serbestsiniz! Metruk Irkı sizi Kutsal Yaban'dan güvenli bir şekilde çıkartması için ne bir asker ne de köle gönderecek. Kaçınızın hayatta kalacağı size kalmış.”

 

“Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya karşı olan savaş bittiğindeyse Tian Yuan Dünyası harabeye dönmüş olacak. Ondan sonra düzeni tekrar sağlamak gerekecek. Bu düzene kimin karar vereceğiyse...” Yi Yun bunu söylerken son kelimesini uzattı. “Tian Yuan Dünyası'nın yeni düzenine ben hükmedeceğim demiyorum, ama en azından yüzde sekseni veya doksanına nüfuz edebileceğim. Ve kabul ediyorum ki bu yapabileceğim bir şey.”

 

“Merak etmeyin, masum olanları öldürmeyeceğim. Sorun Tian Yuan Dünyası'nı uzun zamandır tıkayan o tıkanıklıkta. Onu yok edip yenisini yapmanın zamanı geldi. Bu olduğundaysa üst oluşumların dağılacağı mı, değiştirileceği mi, yoksa refahına devam edeceğine mi karar vermenin bana düşmeyeceğini düşünmüştüm. Ama şimdi beni bu kararı vermeye zorladınız.”

 

Bu sözleri söyleyerek Yi Yun aşırı otoriter görünüyordu. Sanki dünyaya hükmeden bir ruhu var gibiydi. Oradaki insanların kalpleri bunu duyunca sıkıştı, ne diyeceklerini bilmiyorlardı.

 

Metruk Irkıysa Yi Yun'un sözlerini duyunca ruhlarının yükseldiğini hissetti. Pazarlık bok yoluna gitmişti ve gerisinin gelmesi çok zordu. Ama şimdi Yi Yun'un gelişiyle, tek bir cümle söyleyerek Mistik Kaplan'ın duruşunu darmadağın etmişti. Pazarlık etmeyi bırak, İnsan Irkının şartlarından hiçbirini kabul bile etmemişti.

 

İnsan Irkının kayıtsız şartsız Kozmik Sonsuz Düzeni arkasında bırakmasını sağlamış ve hatta arkada kalmaya ve Metruk Irkıyla beraber ölümüne savaşmaya zorlamıştı.

 

Kudret neydi? İşte kudret buydu!

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr