Bölüm 685: Kutsal Yaban'a Girmek

avatar
6069 19

True Martial World - Bölüm 685: Kutsal Yaban'a Girmek


 

Bölüm 685: Kutsal Yaban'a Girmek

 

Kutsal Yaban uçsuz bucaksız ve engindi. Derinlerinde çok az insan izi vardı, fakat bugün Lin Aşiretinin tüm uzmanları görkemli bir formasyonla Kutsal Yaban'a girmişti.

 

Tian Yuan Dünyası'ndan Kutsal Yaban'a giden mesafe çok büyüktü. Üstelik Kutsal Yaban'da ışınlanma düzenleri olmadığından oraya girdikten sonra ilerlemek için en az bir ay haryacaklardı.

 

Lin Aşireti, Yi Yun'un talimatlarına göre ailenin tüm ölümlülerini ve düşük seviyeli savaşçılarını tahliye etti. Hepsi gruplara ayrıldı, ailenin servetini bölüşüp isteksizce Lin Aşiretinin topraklarından ayrıldılar.

 

Lin Aşiretinin uzmanlarıysa Yi Yun ve Lin Xintong'la Kutsal Yaban'a girdi.

 

Yi Yun ve Lin Xintong yolu gösterirken uzmanların Kutsal Yaban'da ilerlemesi nispeten kolaydı. Kutsal Yaban'ı dolduran ilkel türler bir yana, sırf Kutsal Yaban'da Metruk Irkını bulmak bile çok zordu. İnsanlar Metruk Irkının nerede kaldığını bilmiyordu, bu yüzden kaybolurlarsa ve tehlikeli bir yere girerlerse başlarına büyük bir bela açarlardı.

 

Geçen on milyonlarca yıl boyunca Kutsal Yaban birçok tehlikeye ev sahipliği yapmış bir yerdi. İnsan Irkından Cennete Yükseliş Alemi'ndeki bir savaşçı bile ailesinin genç neslini buraya getirirse büyük kayıplar verebilirdi.

 

Cennete Yükseliş Alemi'ndeki savaşçılar güçlü olabilirdi, fakat Kutsal Yaban'daki bir İlkel Gerçek Ruha karşı ancak kendilerini koruyabilirlerdi. Hiçbir hazırlık veya Kutsal Yaban'ın haritası olmadan derinlere gitmek felakete yol açabilirdi.

 

Yi Yun ve Lin Xintong Kutsal Yaban'a alışık olabilirdi, lakin onlar bile tehlikeli bölgeleri tanımlayamazdı. Ancak Kutsal Yaban'ın beş yüz bin kilometre kadar içine girdiklerinde vahşi hayvanlara binmiş dövmelerle kaplı kişilerin onlara doğru geldiklerini gördüler.

 

Yi Yun uzaktan onların Metruk Irkının Kutsal Yaban'daki garnizon birlikleri olduğunu söyleyebiliyordu. Büyük Kutsal Yaban'da, Metruk Irkının çeşit yerleri koruyan garnizon birlikleri vardı.

 

Bu garnizon birlikleri kolay lokma değildi. Birliklerde uzmanlar olmasa da Kutsal Yaban'daki ilkel türleri kontrol edebilir veya bölgedeki tehlikeli yerlerden yararlanarak düşmana saldırabilirlerdi. Ellerindeki dövüş gücü çok korkunçtu!

 

Ve bu küçük garnizon birlikleri Kutsal Yaban yoluyla etrafa yayılmıştı. Nerede oldukları gizliydi ve sayıları çok fazlaydı. Karşılıklı işbirliği yaptıklarından büyük bir güce sahiplerdi.

 

Ruh Mezarı'ndayken Metruk Irkı, İnsan Irkının rakibi değildi. Ama Kutsal Yaban'a girdikleri an sudaki balık gibilerdi. Onlar Kutsal Yaban'ın mutlak hükümdarlarıydı.

 

Yuan Açılış Alemi'ndeki bir Metruk Irkı üyesi Kutsal Yaban'da zaten korkunç bir varlıktı. 'Çoban' gibi bir Metruk Irkı Büyük İmparator'u ise daha da korkunçtu.

 

İnsanlar ve Metruk Irkı arasındaki savaşta insanlar antik zamanlardan beri hep savunma yapmıştı. Temelde, Kutsal Yaban'a saldırmaya cesaret edecek bir insan yoktu, Metruk Irkıyla ancak insan bölgesinde kılıç çarpıştırırlardı.

 

Metruk Irkının on milyonlarca yıldır İnsan Irkına karşı koyabilmesinin nedeni derin miraslarıydı. Tian Yuan Dünyası'ndaki tüm aşiretler bir araya gelip ne pahasına olursa olsun Kutsal Yaban'a saldırsa bile insanların hala tamamen ortadan yok olma şansı vardı!

 

Tabii, Metruk Irkı topluca Tian Yuan Dünyası'na saldırırsa bölgelerini terk ettiklerinden avantajlarını kaybederlerdi.

 

Metruk Irkı garnizon birliği hızlıca hareket etti. Tıpkı bir bahar rüzgarı gibi geliyorlardı. Çıplak ve dövmelerle kaplılardı, saldırgan bir duruşları vardı.

 

Lin Aşiretinin Kıdemlileri bunun sıradan bir Metruk Irkı garnizon birliği olmadığını anlayabiliyordu. Auraları son derece güçlüydü ve onlara liderlik eden kişi daha da güçlüydü.

 

Lin Aşiretinin uzmanları gizlice silahlarını kavradı. Bir savaşın patlak vereceğine inanmasalar da tedbirli olmak en iyisiydi.

 

Ancak Lin Aşireti, bu kişilerin birkaç kilometre sonra bineklerinden inip ileri çıkarak Yi Yun'a saygılı bir şekilde selam vermesini beklememişti.

 

"Metruk Kraliçe burada Genç Efendi Yi'yi bekleyip karşılamamızı emretti!"

 

Yi Yun, doğal olarak Lin Aşiretini Kutsal Yaban'a getirmeden önce Jiang Xiaorou'ya haber vermişti ve Kutsal Yaban'da devriye gezen tüm garnizon birlikleri Yi Yun'u karşılama emri almıştı.

 

Lin Aşireti rahat bir nefes aldı. Yi Yun'un Metruk Irkı arasındaki konumuna onlar da şaşırmıştı. Metruk Irkı Yi Yun'a karşı çok nazikti. Garnizon birliğinin lideri muhtemelen Metruk Irkında Generale benzer bir pozisyona sahipti. Sadece Yi Yun'u karşılamamış, ayrıca birkaç kilometre ötede bineğinden inip ileri yürüyerek Yi Yun'u selamlamıştı.

 

"Rahatsızlık için üzgünüm, General."

 

Yi Yun da ona selam verdi. Metruk Irkının önderliğiyle, tehlike konusunda hiç endişe etmeden Kutsal Yaban'ın derinliklerine girebildiler.

 

Yi Yun Lin Aşiretini peşine takıp Metruk Irkına sığınırken Tian Yuan Dünyası'nda kanlı bir kasırga vardı.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı nereye giderse oradaki tüm savaşçılar katlediliyordu.

 

Zayıf savaşçılar kolayca öldürülürken, güçlü olanlar Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın zırhına mühürlenip sonsuz bir azaba maruz kalıyordu.

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın tek bir duygusu bile yoktu. Hiç konuşmuyor ve öldürürken hep ifadesiz kalıyordu. Sanki ot biçer gibi insanları öldürüyordu.

 

Anlaşılmaz biriydi ve son derece hızlı bir şekilde ilerliyordu. Bir anda Tian Yuan Dünyası'nın derinlerinde belirip birkaç saat sonra sınırlarında belirebiliyordu. Her ortaya çıkışında peşinde kan bulutlarıyla dolu bir gökyüzü getiriyordu. Kan bulutu, Tian Yuan Dünyası'nın savaşçıları için ölüm ve umutsuzluk gibiydi. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar kan bulutundan gizlenemiyorlardı.

 

Oluşum ardına oluşum, aşiret ardına aşiret, hepsi birer birer yok oluyordu. Bazı aşiretler yüz binlerce, hatta milyonlarca yıldır nesilden nesile geçiyordu. Kutsal veya ilahi topraklar kana bulanıp hayalet bölgelere dönüyordu.

 

Tian Yuan Dünyası'nın aşiretleri tek bir yaşam formunun tüm varlıklarını tehdit edeceğini asla hayal etmemişti.

 

Ölümün karşısında birçoğu korkmuştu, bu da aşiretlerin kaçmaya başlamasına neden olmuştu.

 

Aşiretlerinin yıllarca birktirdiği kaynakları ve ruhsal toprakları terk etmişlerdi. Servetlerini ve önemli öğrencilerini alıp göç etmeye başladılar.

 

Aşiretin tümünün göç edişiyse dört bir yana kaçıştılar, ama Tian Yuan Dünyası'nda güvenli bir yer yoktu. Gidebilecekleri hiçbir yer yoktu. Bazıları Kutsal Yaban'a doğru kaçtı, ama Metruk Irkı onlara yol göstermeyeceğinden dolayı oraya gitmeleri de güvenli değildi.

 

Aslında birçok aşiret göç ederken Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'yla karşılaşmıştı ve bunun sonucu da katliam olmuştu!

 

Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'nın uçsuz bucaksız dünyada güçlü kişileri bulacak bir yeteneği varmış gibi gözüküyordu.

 

Tabii ki istikrarsız Tian Yuan Dünyası'nda Siyah Zırhlı Şeytan Tanrı'ya karşı birleşen veya aşiretlerini korumak için geride kalıp son nefeslerine kadar savaşan savaşçılar vardı.

 

Ancak çabaları yumurtayla taş kırmak gibiydi. Aşiretlerini korumak için arkada kalmak da aynı şeydi. Lakin sonlarının acı olacağını bilmelerine rağmen bununla yüzleşmişlerdi.

 

İnsanlar karmaşık yaşam formlarıydı. Kıskançlıkları, entrikaları, nefretleri ve ihanetleri vardı, lakin zorlu zamanlarda adalet için canlarını veren birçok kişi vardı. Kendilerini feda ederek bu onuru kazanıyorlardı. Yaşamları ve herkesin özgürlükleri için kendilerini feda etmeye hazırlardı.

 

Tian Yuan Dünyası'nın tümü kana bulanmıştı ve buna ilaveten havada umutsuzluk ve acı dalgalanıyordu. Parlak geçmişi olan birçok tarikat ve aşiret bir gecede boşalmış, harabeye dönmüştü. Yerdeki cesetler vahşi köpekler ve kurtlar tarafından parçalanıyordu.

 

Hiç kimse Yüce Kılıç Dağı'na girmemişti. Geçmişin parlak, ilahi toprağı şimdi sessizliğe gömülmüştü. Gece, soğuk, kasvetli ve yalnız bir rüzgar uluyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr