Bölüm 153: Yi Yun’un Silahı

avatar
10262 36

True Martial World - Bölüm 153: Yi Yun’un Silahı


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: bezald35

 

Yan Menglong iki silah seçme izni vermişken iki aynı tür silah seçmesi mantıklı olmazdı.


Yi Yun da bu sebeple bir kısa menzilli bir de uzun menzilli silah seçmeye karar vermişti.


Uzun menzilli silah sınıfındakiler; yaylar, kurmalı yaylar, gizli silahlar, mızraklar ve savaş baltalarıydı.


Ç.N.: Gizli silahlar derken, zehirli iğne atan düzenekler, elbiselerin sağına soluna yerleştiren hançerler, ninja yıldızları (shuriken) falan kastediliyor. :D 


Kutsal Şehir Cephaneliği’nde uzun menzilli silahlar arasında en yaygın olan tür kurmalı yaylardı. Gizli silahlar bir orduya uygun değildi. Mızraklar ve savaş baltaları sadece kabilelerde kullanılırdı. Bu silahlar o kadar ağırlardı ki, onları uzun mesafeler boyunca yanında taşımak tam bir eziyetti, anca avcılıkta kullanılırlardı. Zaten bir insanın silah taşıma limiti de on mızrağı veya on savaş baltasını aşmazdı.


Yi Yun aradığı duyguyu bulmak için her birini denedi!


O sırada dokunduğu bir yaydan özel bir şeyler hissetti.


Duygu belirsizdi ve açıklaması da zordu, ama bir tür bağın varlığına işaret ediyordu.


“Yay...İlk silahım olarak bir yay seçeceğim!”


“Ah, bir yay seçeceksin demek?” Yan Menglong’un gözleri parladı. “Orduda on sekiz dövüş becerisi vardır ve bunların ilki yay üzerinedir! On sekiz beceri arasından ilki yay, ikincisi kurmalı yay, üçüncüsü mızrak, dördüncüsü süvari kılıcı, beşincisi kılıç, altıncısı gönderli silahlar...on sekizinci ise çıplak el üzerinedir! On sekiz beceri arasında ilki yay, sonuncusu yalın dövüş üzerinedir!”


Ç.N.: Gönderli silahlar tek bir silah değil. Bir familya. Ahşap uzun bir sapın ucuna takılan metallerin şekline göre isim alıyor. Birkaçını şöyle görürseniz sizin için aydınlatıcı olur.


Yalın dövüş, çıplak el ile dövüşmek demekti. Bir savaşçının bile silahını yanında bulundurmadığı zamanlar olur ve savaş esnasında silahın parçalanması da olası bir durumdur.


Bu nedenle çıplak elle dövüşmek de oldukça önemlidir. On sekiz dövüş becerisi içinde en önemlisinin en sona bırakılması bu sebeptendi.


Yay, uzun menzilli silahların kralı olduğu için on sekiz beceri arasında da kral sayılıyordu! Bir ordu için en mühim unsurlardandı!


Düşük seviyeli bir savaşçı için kullanması da öğrenmesi de en kolay olan kurmalı yaydı. Ama bir kurmalı yay, mekanik güce dayanırdı, bu yüzden de gücü, kurmalı yayın kendi yapısından gelirdi.


Ancak bir yay, tamamen savaşçının kendi kol gücüne bağlı olurdu!


Nitekim bu sebepten de kadim zamanların tüm generalleri ve hükümdarları yay kullanmıştı. Düşman ordunun generallerini indirmek için en uygun olan silah, yaydı!


Bir yayın hızı, kurmalı yay ile kıyaslanabilecek bir şey değildi. Yay, en az dört beş kat daha hızlıydı.


Bir uzman bir milyon lbs’lik yayını çektiği zaman zincirleme atışlarla bir şehir surunu bile çökertebilirdi!


Yi Yun, Yan Menglong’un onun seçimini onayladığını görünce hemen eline kırmızı bir savaş yayı aldı. Yayı elinde çevirdi ve kirişini sonuna dek çekti.


Çevikliğine kıyasla kol gücü o kadar canavarca değildi, ama yine de kendisiyle aynı seviyede bir savaşçıya kıyasla çok çok daha güçlüydü.


Sonuçta Sertleştirilmiş Beden, Ejderha Nabzı durumuna ulaşmıştı!


Kırmızı savaş yayının kirişini gerdiğinde eklemlerinden kızarmış fasülyenin hışırtısı gibi sesler çıktı. Yan Menglong çenesini okşayıp hafifçe başını salladı. “Fena değil, bu, Jin Eyaleti’ndeki Su ailesi tarafından yapılan Sekoya Yayı. Siyah demirin binlerce kez dövülerek yay hâline getirilmesi ile yapılır. Sıradan bir erken aşama Mor Kan savaşçı, kirişini zar zor çekebilir. Sadece zirve bir Mor Kan savaşçı yayı gerip, durmaksızın ok atabilir. Bu yay, bizim bineklerimizi kolayca delip geçebilir!”


Yi Yun başını salladı ve Sekoya Yayı’nı yerine geri koydu.


“Oh? Sana çok mu hafif geldi?” Yi Yun’un bu davranışı Yan Menglong’u güldürdü.


Yi Yun başını salladı. “Şimdilik fena değil ama gücüm çok hızlı artıyor. Bu yay, kısa zaman sonra kullanışsız olacak.”


Bu yayın kirişini anca zirve bir Mor Kan savaşçı çekebiliyorken Yi Yun bunu yapmakta zorlanmıyordu.


“Haha, güzel! Peşimden gel!” Yan Menglong konuştuktan sonra Yi Yun’u büyük bir taş sütunun yanına götürdü. Sütunun arkasında duran bir yayı eline aldı. “Bir de bunu dene.”


Siyah demirden yayı Yi Yun’a doğru fırlattı. Yi Yun’u denemek istiyormuş gibi görünüyordu.


Yi Yun yayı yakaladığı anda kollarındaki gerginliği hissetti.


Ne kadar ağır bir yay!


Yi Yun şaşkına döndü. Ok fırlatmayı geç, sıradan bir savaşçı bu yayı güç bela kaldırırdı.


Kirişi çekmek için gücünü kullandı Yi Yun. Kirişi azıcık çekmeyi başarmıştı ki, yaydan donuk bir ses çıktı.


Yi Yun kaşlarını kaldırdı. Kesinlikle zordu! Yüz binlerce poundluk hayvan etini sürükleyebildiği gücüyle bile bu yayın kirişini çekemiyordu!


“Zirve bir Mor Kan savaşçı bile bu siyah demirden yayı kullanamayabilir. Nasıl buldun, senin için yeterli olduğunu düşünüyor musun?”


Yi Yun bir süreliğine derin düşüncelere daldı. Gözlerini kapattı ve yayın enerjisini ve kirişi çekerken oluşan titremeleri hissetmeye çalıştı. Ardından başını salladı.


“Oh?” Yan Menglong hafifçe kaşlarını çattı. “Bu yayı anca bir gıdım çekebiliyorsun ama yine de senin için yeterli olmadığını düşünüyorsun, öyle mi? Yayı germek için başlangıçta az bir miktar güç kullanıldığını biliyorsundur. Kirişi en gergin hâline getirmek için kullanacağın güç, bunun kat kat fazlası! Bu yay, Mor Kan’dayken senin için yeterli, yine de tatmin olmadın, öyle mi?”


Yi Yun bir süre düşündü ve söyleyecekleri için en uygun sözcükleri bulamaya çalıştı. “Gereken güç yeterli, ama...yayı tuttuğum zaman bana uygun değilmiş gibi hissettim...Ruhani bağlantımız eksikmiş gibi…”


Yi Yun’un sesi tereddütlüydü, kararsız olduğu açıktı ama yayı çekerken o gizemli duyguyu hissedememişti. Sekoya Yayı’nı tuttuğu zaman zayıf bir uyum duygusu hissetmişti ve hâlâ o duyguyu anımsayabiliyordu.


Ama siyah demirden yayı tuttuğu zaman tek hissettiği soğuk metal olmuştu.


“Oh?” Yan Menglong şaşkınlık içerisinde Yi Yun’a baktı. “Demek böyle şeyleri hissedebiliyorsun! Uyumluluk gibi mi?”


“Evet.” diyerek başını salladı Yi Yun.


Yan Menglong, Yi Yun’un ellerinden siyah demir yayı aldı ve üstünkörü bir şekilde kirişi çekti. Kiriş tamamen gerilmeden önce yaydan donuk bir ses duyuldu.


Ardından kirişi serbest bıraktı.


“Peng!”


Kiriş titreşmeye devam ederken yaydan keskin bir çınlama sesi çıktı. Sanki etraftaki hava büyük bir güç tarafından emilmişti de kirişin şiddetli sarsıntılarıyla tekrar serbest kalıyordu!


Yi Yun açık etmek istemediği bir şaşkınlıkla Yan Menglong’a baktı. Yan Menglong’un kol gücünün ne seviyede olduğunu merak ediyordu.


“Evlat, sezgilerini dinlemelisin. Bu siyah demir yay ağır olabilir ama...demin gördüğümüz Sekoya Yayı’ndan çok daha kalitesiz! Sekoya Yayı, üstat bir demirci tarafından özel olarak yapıldı. Ama bu siyah demir yay, sadece üst sınıf bir demirci tarafından yapıldı. Siyah demir yayın bu kadar sert olmasının sebebi kullanılan malzemeler sadece!”


“Görünüşe göre...uzun menzilli silahlar arasında...yaylara karşı doğal bir hassasiyetin var...Fena değil!”


Yan Menglong bir anlık tereddüdün ardından bunları söyledi. “İyi bakalım! Madem öyle sana o yayı göstereceğim…”


Yan Menglong bunları söyledikten sonra Yi Yun’u silah deposunun derinliklerine götürdü. Yi Yun, cephaneliğin en derin kısmında, taş bir sütunun yanından geçtikten sonra taştan yapılma bir kapı gördü.


Taş kapıyı gören Yi Yun kendini heyecanlanmaktan da beklentiye kapılmaktan da alamadı.


Bu yay, Kutsal Şehir Cephaneliği’nde diğerlerinden ayrı bir şekilde özel bir odada tutulduğuna göre kesinlikle olağanüstü bir şey olmalıydı!


Yan Menglong bir anahtar çıkardı ve taş kapıyı açtı. Yi Yun da onun peşinden taş odaya girdi. Taş duvarda asılı siyah, uzun bir yay vardı. Yayın iki ucuna da kasatura takılmıştı.


Bu savaş yayını gördüğü an Yi Yun’un gözleri parladı. İçinde mutlak bir güç hapsedilmiş gibi bir aura hissetti.


“Tai Cang Yayı. Cang Eyaleti’nin münzevi aristokrat ailesi olan Zhang ailesinden gelen bir yay yapma büyük üstadı tarafından yapıldı.”


“Zhang ailesi, asil bir yay ve ok ailesi. Zhang(张) sözcüğünün içinde yay(弓) da vardır. Bu kelime aynı zamanda yayların adedini belirtmek için de kullanılır.”


“Dene bakalım!”


Yi Yun, Yan Menglong’un açıklamasını duyduktan sonra büyük bir heyecana kapıldı. Sıçrayıp duvardan yayı aldı.


Yi Yun’un zihninde beliren ilk düşünce ‘ağır’ idi!


Tai Cang Yayı’nın gövdesi tırnaktan kalın değildi ama siyah demir yaydan çok daha ağırdı!


Tai Cang Yayı tamamen metalden yapılmıştı!


Ama Tai Cang Yayı’nı elinde tutan Yi Yun aradığı uyumluluğu tekrar bulmuştu. Aslında şimdi hissettiği duygu, Sekoya Yayı’nı tuttuğu zaman hissettiğinden on kat daha güçlüydü!


Bir an bile geçmeden yaya aşık olmuştu bile.


Yan Menglong konuştu: “Tai Cang Yayı’nın gövdesi, Tai Cang metalinden yapılmadır. Tai Cang metali ise, Zhang ailesinin sırlarından biridir. Bu metal, saf ilahi siyah demirin dövülerek inanılmaz bir esneklik kazandırılması ile oluşan ilahi siyah metaldir! Tırnak genişliğinde Tai Cang metalinden yapılan bir metalin uçlarının salınımı, bir insanı parçalara ayırabilecek rüzgarlar yaratabilir!”


“Ve ayrıca Tai Cang metalinin özü, içine Yuan Qi yerleştirebileceğin bir mahiyettedir. Bu özün sağlamlığının ve dayanıklılığının sonucu olarak içine ne kadar Yuan Qi enjekte edersen çekmesi de o kadar zor olur! Yayın gücü de artar!”


“Seni geç, ben kullansam bile içine enjekte edebileceğim gücün haddi hududu olmaz. Gücünün yayın limitlerini aşacağından endişe etmene gerek yok. Bu, Zhang ailesinin Tai Cang Yayı olduğu sürece dünyadaki tüm okyanuslar kadar Yuan Qi enjekte edebilirsen gökyüzüne attığın bir ok ile güneşi ve yıldızları vurabilirsin!”


Yan Menglong’un açıklaması Yi Yun’un kanının kaynamasına sebep oldu. Bu, gerçekten de muhteşem bir yaydı.


“Tai Cang Yayı’nın uçlarına bak. Tai Cang metaline oturtulmuş dövme demir bıçaklar var ve bu bıçaklar sıradan bir kılıcı bir anda kesebilecek kadar harika! Yayın uçları Siyah Kemikli Dev Gergedan’ın boynuzlarından yapılmış.”


Ç.N.: Yayın iki ucunda ipin geçirildiği deliklerin veya kıskacın olduğu bölüm. Ve bu bölümün en uç kısmına bıçaklar eklenmiş.


“Yay kirişi ise uzun ve zahmetli bir süreç sonunda ortaya çıkmış. Cang Eyaleti’nin Zhang ailesi, Dev Piton metruk hayvanının kaburgalarını elde etmiş ve onları bükerek yay kirişi hâline getirmiş. Sonra tamamlanmadan önce on sekiz yıl boyunca bir karışımda bekletilen köpek balığı derisi kullanmış!”


Yan Menglong’un açıklaması ve Yi Yun’a attığı bakış, Yi Yun’a bir mesaj veriyordu:


“Bu yay, sana vermek için çok değerli!”


Ama Yan Menglong açıklamasaydı bile, Yi Yun yayın ona hissettirdiklerinden dolayı onun ne kadar kaliteli olduğunu söyleyebilirdi. Sıradan bir eşyayı tek başına bir taş odaya koymanın mantığı mı vardı sanki? Muhtemelen Kutsal Şehir Cephaneliği’ndeki en değerli silah buydu!


“Evlat, yayı çekmeyi dene. Ama yaya Yuan Qi aktarma, yoksa siksen çekemezsin. Sadece kas gücünü kullan. Ama seni uyarayım, yarısına kadar bile çekemezsen ağlayıp sızlanmadan yayı yerine koyacaksın.”


Yan Menglong bunları söylerken bir yandan da sakallarıyla oynuyordu. Böyle bir yayı Yi Yun’a verdiği takdirde bu kaybın içine oturacağı barizdi.


Yi Yun daha fazla bekleyemedi.


Hemen derin bir nefes aldı ve at sürme duruşuna geçip Dantian’ındaki Qi’yi tüm kaslarına pompaladı.


“Ger!”


Yi Yun kükredi ve ardından Tai Cang Yayı’nı önce yarısına dek sonra biraz daha fazla, yavaş yavaş gererken eklemlerinden sesler çıkmaya başladı!

 

Yi Yun sadece kas gücünü kullanarak Tai Cang Yayı’nı maksimumun dörtte üçüne kadar germeyi başarmıştı!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr